Enerji Bakanlığı’ndan Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na ‘Başkomutan Tarihi Milli Parkı’yla ilgili dikkat çeken çağrı : “Orman, milli park gibi birçok isimle korunan alanların sayılarının hızla artması yatırımların ve ekonominin önünü kesiyor. Bunları artık sınırlayın.
Merve Erdil
Hürriyet Ekonomi
Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Afyon, Kütahya ve Uşak illeri sınırları içerisinde yer alan ‘Başkomutan Tarihi Milli Parkı’nın sınırlarının değiştirilmesi talebiyle Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan görüş istedi. Enerji Bakanlığı ise Orman Bakanlığı’na verdiği yanıtta, bu alanlarda maden ve jeotermal arama ruhsat sahalarının bulunduğunu belirterek, “Milli Park olarak tespit edilip ilan edilen alanlarda maden arama ve işletme faaliyeti yapabilmek imkânsız hale gelmektedir” yanıtı verdi. Yanıtta ayrıca, korunan alanların her gün sayılarının artırıldığı ve bu sürecin enerji yatırımlarını olumsuz etkilendiği vurgulandı.
11 NİSAN CEVABI
Enerji Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı İlker Sert imzasıyla, 11 Nisan’da Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na gönderilen yanıtta, “03.03.2014 tarihli yazınızda, Afyon, Kütahya ve Uşak illeri sınırları içerisinde bulunan 40 bin 947 hektarlık ‘Başkomutan Tarihi Milli Parkı’ içerisindeki yerleşimler ve bazı sosyal hukuki ihtilaflar sebebi ile Milli Parkın sınırlarının değiştirilmesine ihtiyaç duyulduğunu belirtilerek, görüş talep edilmektedir” denildi. Yanıtta, söz konusu alanın incelendiği, revize alanla çakışmalı bazı maden arama ruhsat sahaları, jeotermal kaynaklar ve mineralli sular arama ruhsat sahaları ile ihalelik sahalar bulunduğunu kaydedildi.
MADENCİLİKLE ÇAKIŞIYOR
Orman Bakanlığı’na verilen yanıtta Milli Park olarak tespit edilip, ilan edilen alanlarda maden arama ve işletme faaliyeti yapmanın imkânsız hale geldiği vurgulanarak, şunlar kaydedildi: “Dolayısıyla çok büyük alanların herhangi bir arama faaliyeti sonucu maden potansiyeli belirlenmeden, madenciliğe kapalı hale getirilmesi ülkemizi yeraltı zenginliklerimizden yeteri kadar faydalanmama riski ile karşı karşıya getirmektedir. Madenler yer kabuğunda bulunan, çıkarıldıkları haliyle veya zenginleştirme işlemleri uygulanarak ekonomik değer kazanan doğal oluşumlardır. Madenlerin, yenilenemez olmaları ve bulunduğu yerde üretilmesi gibi sektöre özgü bir zorunluluğu bulunmaktadır. Madenlerin üretilmesi için yer seçme tercihi yoktur. Madenlerin bu özellikleri de göz önünde tutularak, korunmalarından çok ekonomik olarak işletilmeleri esası getirilmiştir.
Koruma alanlarını artık sınırlayın İlker Sert, yazısında sit alanı, tabiat parkı gibi korunan alanların, yatırımları olumsuz etkilediğini şu sözlerle vurguluyor: “Orman, mera, sit alanı, milli park, tabiat parkı, tabiat anıtı, tabiatı koruma alanı, hassas alan, sulak alan, avlak, yaban hayatı koruma alanı, özel çevre koruma bölgesi’ gibi son derece fazla isim altında, fazlaca alanın korunan alan olarak ilan edildiği ve sayılarının artırıldığı bir ülkede; bu sürecin devam ettirilmesinin başta enerji olmak üzere diğer yatırımların yapılmasını ve ülke kaynaklarının ekonomiye kazandırılmasını olumsuz yönde etkileyeceği ve Türkiye’nin 500 milyar dolar ihracat hedefi ile dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hedeflerini gerçekleştirme imkânını ortadan kaldıracağı değerlendirilmektedir. Bu sebeple, çok önemli bulgular elde edilmedikçe ve zorunlu olmadıkça yeni bir koruma alanı ilan edilmesi veya koruma alanının sınırlarının genişletilmesi Bakanlığımızca uygun görülmemektedir.”
DAHA ÖNCE DE MÜSETEŞAR VURGULAMIŞTI
ENERJİ Bakanlığı’ndan daha öncede Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na farklı koruma alanlarıyla ilgili benzer tonda yazılar gönderildiği öğrenildi. Enerji Bakanlığı Müsteşarı Metin Kilci imzasıyla 2012 yılında Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na gönderilen görüş yazısında yine çok fazla alanın korunan alan olarak ilan edildiği ve her geçen gün sayılarının artırıldığı vurgulanarak, bunun ülke kaynaklarının ekonomiye kazandırılmasını engellediği görüşü dile getiriliyor.