Uluslararası Para Fonu (IMF), bir süredir yoğunlaşan tartışmaların ardından, borç ve destek verdiği ülkelerde ‘‘tek tip reçete’’ uygulamasından vazgeçme kararı aldı. Bunda Türkiye`deki başarısızlığının etkili olduğu belirtiliyor.
Türkiye`nin 2000 yılı başından itibaren uyguladığı üç yıllık programın iki krizin ardından terkedilmesi, Uluslararası Para Fonu`nda (IMF) ciddi politika değişikliği kararı alınmasına yol açtı. Borç verdiği ülkelere ‘‘tek tip reçete’’ ve ağır koşullar dayatan IMF, bu konudaki tutumunu esnetmeyi planladığını açıkladı. Uzmanlar, IMF için radikal sayılabilecek bu tutum değişikliği kararında Türkiye`de yaşanan ‘‘Kasım 2000’’ ve ‘‘Şubat 2001’’ krizlerinin etkili olduğunu belirtiyor.
IMF`den yapılan açıklamada, bundan böyle IMF desteği isteyen ülkelere verilecek borçların daha az koşula bağlanacağı, böylece borçlu ülkelere kendi ekonomik politikalarını belirlemekte daha geniş bir özgürlük tanınacağı belirtildi.
IMF içinde yürütülen tartışmalarda borç veren ülkelerin, son 20 yılda IMF`nin gözetiminde gelişmekte olan ülkeler için hazırlanan destek ya da kurtarma programlarında verilen kredilerin çok fazla koşula bağlandığını kabul ettikleri kaydediliyor.
Tartışmalarda, bazı IMF yöneticilerinin, borçlu ülkeler için hazırlanan reçetelerde ‘‘fonun yetkisinin ve uzmanlığının kimi zaman fazla abartıldığını’’, kimi zaman ‘‘ilgili ülkenin ulusal karar mekanizmalarında kısa devrelere neden olduğunu’’ ve programlar için ilgili ülke halkının desteğinin sağlanmasında başarısız kaldığını itiraf ettiği vurgulanıyor.
IMF`nin kredilerini bundan böyle daha az koşula bağlamakla, ilgili ülkelerde hazırlanan ekonomik programlara daha fazla ‘‘sahiplik’’ duygusu uyandırmayı ve programı uygulayan ülkelerin durumunun mali piyasalarda daha şeffaf bir biçimde algılanmasının sağlanmasını umduğu kaydediliyor.
Yeni borç verme politikasına göre, IMF borçlanan ülkelere genel hedefler belirlerken, bu nedeflere ulaşma yöntemini belirlemeyi ilgili hükümetlere bırakacak. Örneğin, eski programlarda borçlanan ülkelere hangi vergileri hangi oranlarda artıracağını tek tek dikte eden fon, bundan böyle vergi gelirlerinin artırılması gereğini belirtmekle yetinecek, bu hedefe ulaşmak için hangi vergileri nasıl artıracağına ilgili hükümet kendi karar verecek.
Bu kapsamda, IMF eskisi gibi kapsamlı ‘‘tavsiyeler’’ vermek yerine ancak en temel ve zorunlu hedefleri belirtmekle yetinecek. Aynı şekilde, kredi dilimlerinin serbest bırakılması için ülkelerin yerine getirmesi gereken kriterlerin sayısı da azaltacak.
Eski ayrıntılı programların mali piyasalarda neyin temel, neyin ikincil önemde olduğunun anlaşılmasını güçleştirdiği ifade ediliyor.
IMF`nin yeni kuralları, yeni kredilerde uygulanacak. Eski borçlar için eski kurallar geçerli olacak.
IMF`nin özeleştirisi Krediyi çok fazla koşula bağlıyoruz.