Yasemin Salih

Eşit mutfakların kahramanları

15 Mart 2025

Pazılı lebeniye çorbası, soğan dolması, içli köfte, tirit, zirva, irmik helvası... Metro Türkiye’nin farklı restoranlarda görev yapan 35 yaşın altındaki altı genç yetenekli kadın şef ile hazırladığı iftar menüsünde yer alan yemeklerden bazıları... Anadolu’yu odağına alan, tıpkı Anadolu gibi ‘yeteri kadar’ gösterişli bir menü. Bu yaklaşım, yıllar önce son dönemin öne çıkan kadın şeflerinden Sinem Özler’in Mahmutbey’deki restoranı Seraf’a gittiğimde de dikkatimi çekmişti. Şimdi Sinem Şef’in Vadi İstanbul’daki Seraf’ında sizi yakalayan şey de yine ‘dengeyi yaşama’nın lüksü bence. Metro Türkiye’nin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla düzenlediği bu yemekte bahsettiğim altı genç şefe liderlik etmesi için Sinem Özler’i seçmesinin de amacı denge. Bunu kısaca ‘Mutfağımızda Eşitlik Var’ diye özetliyorlar.

PORTEKİZLİ CEO İÇLİ KÖFTEYE BAYILDI

İftar sofrasındaki tek erkek Metro Türkiye’nin 10 ay önce göreve gelen CEO’su David Antunes’ti. Meğer iki kızı olan Altunes, evinde de alışkınmış bu duruma. Hatta, “Buraya gelmeden önce Metro Türkiye’nin kadın liderleriyle bir at çiftliğinde gelişim programındaydık, yine tek erkek bendim” diyerek şirkette de benzer deneyimleri yaşadığını anlattı. Türkiye’deki görevi yeni. Ama o gastronomi kültürüne hakim. ‘Ara sıcak’ olarak gelen içli köfteyi öve öve btiremedi. “Metro’da gastronomi kültürüne çok önem verilir ve desteklenir. Türkiye bu yüzden önemli. Buna çeşitlilik yaklaşımımızı da dahil ediyoruz. Tüm dünyada kadın şef oranı az. Michelin yıldızlı kadınlar benim ülkem Portekiz’de de çok az, daha geçen hafta iki kadın şef bu yıldızı aldığı için olay oldu” diyen Antunes, Michelin Rehberi’ne giren Sinem Şef ile yapılan bu projeyi değerli bulduğunu anlattı. “Amacımız Michelin yıldızlı kadın şeflerin Türkiye’de artması” dedi. Tam da bu amaçla ‘Mutfağımızda Eşitlik Var’ diyerek kadın şefleri, kadın kooperatiflerini, tedarik zincirinde kadın girişimcileri destekleyen bir çalışma yürüttüklerinin de altını çizdi.

‘İKİ KADINDIK 40 OLDUK’

Seraf’ın mutfağına giren bu altı genç kadının, Antunes’in bahsettiği geleceğin Michelin Yıldızlı şef adayı olması muhtemel? Kimler Sinem Şef ile menüye imza attı derseniz; Apartıman Yeniköy’den Aslı Yüksel, Muutto’dan Bahar Karadaş, Neolokal’den Elçin Erik, Nicole’den Hale Berna Tüysüz, Seraf’ın kendi mutfağından Gökçe Gündemir ve 35 Yaş Altı Üç Şef Yarışması Jüri Özel Ödülü sahibi Buse Uca Aydın. Her biri pırıl pırıl, hepsi yemeğini de kendini de iyi ifade eden birer yıldız. Geleneksel Anadolu yemeklerini Sinem Şef ile hazırlamanın kendilerine çok şey öğreten, ilham veren bir kapı açtığını söylediler.

Sinem Özler ise mutfaktaki eşitsizliğe dikkat çekti. “Seraf’ı Mahmutbey’de açtığımızda iki kadındık. Şimdi 40 kadınla çalışıyoruz. Hedef 60’lara ulaşmak. Anadolu mutfağında kadın hep öndedir ama nedense kurumsal alanı erkekler domine etmiş. Biraz güç gerektirdiğinden biraz başka nedenlerle. Biz bunu yıkmaya çalışıyoruz. Bu nedenle bu projede altı müthiş yetenekli genç kadın şefle birlikte çalışmak bana büyük umut ve mutluluk verdi. Onlar benden ben onlardan çok şey öğrendim” dedi.

Yazının Devamını Oku

Nevruz köyünün Kale gibi kadınları

1 Mart 2025

Denge, sürdürülebilirliğin anahtar kelimelerinden. Terazi tek tarafa eğildiğinde faturanın kabardığı deneyimle sabit. Sadece erkekler çalışsın, en büyük kalkınma kentlerde olsun, herkes parasını makinelere yatırsın... Modern insanın 100 yılı aşkın süredir etrafında döndüğü bu ‘zamane doğruları’nın yarattığı tahribatı, milyonlarca dolarlık yatırımlarla Birleşmiş Milletler dahil yüzlerce kuruluş bir araya gelip düzeltemiyor. Umut ise küçük ama ilham veren hikâyelerde...

O hikâyelerden biri Nevruz Köyü Kadınları. Altı yıldır güzel işlere imza atan bir kooperatif. Hikâyenin temelini atan ise Kale Seramik Vakfı. Geçtiğimiz günlerde Kale Grubu Başkanı ve CEO’su Zeynep Bodur Okyay ile farklı disiplinlerden kadınların bulunduğu bir masanın etrafında 8 Mart Dünya Kadınlar Günü bahanesiyle toplandık. Kadınların güçlenmesi için küçük bir kıvılcım çakmanın yeterli olduğundan bahsederken, “Mesela Nevruz Köyü Kadınları projesinde bunu gördük. Onların içinde zaten bir üretim ateşi vardı, bize sadece kıvılcımı yakmak düştü” dedi.

Kooperatifin ünü köyü aştı. Baktım, sosyal medyada yaklaşık 30 bin takipçileri var. Kadın kooperatiflerinin tarhana, salça klişesinin de dışına çıkmışlar. Ciddi anlamda hazır giyim ürünleri yapıyorlar. Atıkları bile satılabilir ürünlere dönüştürüyorlar. Bu manzara akıllara tek bir açıklama getiriyor; bu kooperatif güçlü bir danışmanlık alıyor. İşte Zeynep Bodur Okyay’ın bahsettiği kıvılcım bu.

‘HER ŞEY BU KÖYDE BAŞLADI’

Nevruz, Çanakkale’nin Yenice ilçesinde bulunan bir köy. Kale Grubu’nun kurucusu İbrahim Bodur’un doğduğu köy. 30 yıl önce kurulan Kale Seramik Vakfı, köyde fark yaratan bir dokunuşla Nevruz Köyü Kadınları Kooperatifi’nin kurulmasına öncülük etmiş. Zeynep Bodur Okyay, “Rahmetli babamın dünyaya geldiği Çanakkale’nin Nevruz köyünün özverili ve çok da becerikli kadınları var. Altı yıl önce bizim de cesaretlendirmemizle kendi kooperatiflerini kurdular. Onların gelişmesi ve farkındalıklarını artırmak için bir yandan kişisel gelişimlerine yatırım yaptık, mentor-menti programı tasarımı çerçevesinde danışacakları bir ekosistemi oluşturduk. Diğer yandan da yaptıkları işi daha profesyonel boyuta taşımalarını sağladık” diye özetledi gelinen noktayı.

Nevruz Köyü Kadınları Kooperatifi, 10 kadınla yola çıktı. Altı yıl önce dokuma sanatçısı Fırat Neziroğlu’nun yön göstermesiyle köyün iklim ve yapısına uygun kumaş ürettiler. Adını da Nevruz Bezi koydular. Köye kurulan dört tezgâhta üretim yapıyorlar. Giysiler üretilen atölyelerde neredeyse sıfır atıkla çalışılıyor. Kadınlar üretimden artan parçaları tekrar kullanarak, kolye, anahtarlık, toka gibi çeşitli aksesuarlar tasarlıyorlar. Kooperatif ihracat bile yapar hale geldi.

Yazının Devamını Oku