Yasemin Salih

Balık yemeyen Laz köyünden 50 ton alabalık alacak

9 Ağustos 2025

AZMİN elinden hiçbir şey kurtulmaz derler. Peki azimli bir grup inatçı Laz kadınına Migros gibi kurumsal bir yapı destek verirse ne olur? Ben söyleyeyim, tonlarca alabalık olur. Olmuş, yerinde gördüm...

Sıcak bir ağustos sabahında erkenden çıktık yola. Dediler ki, “Yalova’ya bağlı Kurtköy’de tuttuğunu koparan bir grup kadın, müthiş ilham veren bir hikâye yaratmış.” Hadi görelim diye gittik.

Yaklaşık bir saat sonra harika bir köye vardık.

Kurtköy, Osmanlı-Rus harbi sırasında Batum’daki Laz toplulukların getirilerek yerleştirildiği Yalova’ya bağlı yedi köyden biri. Köy meydanından çıktık, kıvrıla kıvrıla tırmanan yoldan bir balık çiftliğine ulaştık.

ATIL HALDEYKEN ONARILDI

Beyaz kireçlerle bakımlı çiftlikteki havuzlarda boy boy alabalıklar döne döne yüzüyor. Yanımda Migros Grubu Pazarlamadan Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Ekmel Baydur ve Kurtköy Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi Başkanı Emine Yüksekol var. “Neden dönüp duruyorlar” diye sordum. Emine Hanım gururla yanıtladı: “Sadece mutlu olduklarında dönerek yüzüyorlar.”

Hayvan refahı, tüketicilerin et ürünleri alırken dikkat etmeleri gereken bir detay. Migros’un da 17 yıl önce Tarım ve Orman Bakanlığı ile başlattığı ‘İyi Tarım’ uygulamalarının önemli başlıklarından birini oluşturuyor. Hemen bir parantez açalım; Migros zirai kalıntılardan çevreye duyarlılığa kadar belli kriterleri yerine getiren üreticilere İyi Tarım Sertifikası veriyor.

Yazının Devamını Oku

Latinlerin İSTOÇ’unda gövde gösterisi

1 Ağustos 2025

EV ve Mutfak Eşyaları Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği’nin (EVSİD) Başkanı Talha Özger ile Panama’nın ünlü otellerinden birinin geniş toplantı salonundayız. Kapıların arkasındaki bölümde sektörün bayrak taşıyıcısı 17 ihracatçı firma, Latin Amerika’nın devleriyle bire bir görüşme yapıyor. Özger, meslek alışkanlığı olarak masadaki tabağı ters çevirip altına baktı ve gülümsedi: “Bakın, bu da Türk markası Bonna” diye açıkladı sebebini. Arkasından da hemen ekledi: “10 yıldır sektör olarak Latin Amerika’ya heyet etkinlikleri düzenliyoruz. İhracatı yüzde 120 büyüttük. Başlarda buradaki alıcılar Türkiye’de bu alanda bir sanayi olduğunu bile bilmiyorlardı. Bıkmadan anlattık. Bugün burada 12 Latin Amerika ülkesinin önemli zincirlerinin satın alma yetkilileri bu etkinlikte yer almak için adını yazdırdı. 80 şirketten 50’sini davet ettik. Büyük ilgi var.”

LATİN AMERİKA’YA GİRİŞ KAPISI

Panama, konumu itibarıyla Latin Amerika’ya giriş kapısı niteliğinde bir ülke. Meşhur Panama Kanalı’nın sağladığı lojistik avantaj birçok büyük marka ve şirketin toptan satın alma merkezini bu şehirde açmasına neden olmuş. Ev ve mutfak eşyası pazarı açısından Colon Frezone adındaki bölge ise Türkiye’nin bu alandaki toptancılar çarşısı İSTOÇ’a benzetiliyor.

Talha Özger’den öğrendiğimiz bilgiye göre, heyetteki 17 şirketin birçoğunun merkezi de İstanbul Bağcılar’da bulunan İSTOÇ’ta yer alıyor. Yani içerideki salonda Bağcılar-Panama ihracat hattı kurulduğunu söylemek yanlış olmaz.

HEDEFLERİ 100 MİLYON DOLAR

İki gün boyunca devam eden görüşmelerin sonuçlarını sorduğumuzda ise Özger, “Şirketler çok mutlu. Doğru 50 firmayı seçtiğimiz satın almacıların, iki gündür eksilmeyen ilgisi var. Daha şimdiden sipariş anlaşması yapanlar, el sıkışanlar oldu. Bu heyet etkinliklerinde birçoğumuz orta vadede önemli katkılar getirecek bağlantılar kurma şansı yakalıyoruz” yanıtını verdi.

Ev ve mutfak eşyaları sektörünün 2025’in ilk altı ayını bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 3.5 düşüşle 3.3 milyar dolarlık ihracatla tamamladığını belirten Özger, küresel talepteki azalma ve içerde ise kur baskısı nedeniyle sektörde sıkıntılar yaşandığını söyledi. Bu sürecin yeni pazarlardaki kontaklarla aşılmaya çalışıldığını aktaran Özger, şu bilgileri verdi: “Sektörün küresel ithalat hacmi 2024 itibarıyla 130 milyar dolar. Bunun 7.8 milyar dolarını Latin Amerika ülkeleri yapıyor. Türkiye bu pazarda 66 milyon dolarlık satış yapıyor. Hedefimiz kısa sürede 100 milyon dolara ulaşmak. Büyük bir sektörüz, 1 milyona yakın insan bu alandan geçimini sağlıyor. Burada görüşmeler yapan 17 firmanın toplam çalışan sayısı 5 bini aşıyor. Sektörümüz kapasite küçülmelerine rağmen cari fazla veriyor. Bu sektörde dünyada net ihracatçı bakımından Çin’den sonra ikinci sırada yer alıyoruz. Bu etkinliklerle Latin Amerika’nın devlerine Türkiye’deki bu gücü anlatıyoruz.”

TERMOSTA RAKİP ÇİN

Yazının Devamını Oku

Silivri’nin rüzgârına 130 milyon Euro

16 Temmuz 2025

Uçsuz bucaksız ayçiçeği tarlalarının ortasında yükselen rüzgâr türbinlerinin daha az karbon ayak izi bırakarak enerji ihtiyacını karşıladığını vurgulayan Tivnikli, yenilenebilir enerji yatırımlarında maliyetlerin giderek arttığını ancak finansmana erişimin diğer sektörlere göre çok daha kolay olduğunu söyledi. Tivnikli, “Bu bir yandan da sıkı bir denetim anlamına geliyor. Çünkü finans kuruluşları bu yatırımlara kredi verirken bütün detaylarıyla çevresel boyutlarını irdeliyorlar” dedi.

52 MW’LIK GÜÇ EKLENECEK

Eksim Holding’in bir iştiraki olan Eksim Enerji, Silivri’deki türbinlerinde halen 63 MW’lık enerji üretiyor. Ebubekir Tivnikli’nin verdiği bilgilere göre şirket bu yıl sekiz, gelecek yıl da iki olmak üzere toplam 10 türbini daha bölgede işletmeye alacak. Tivnikli, eklenecek yeni türbinlerle birlikte Silivri’de kurulu gücün 129 MW’ye ulaşacağını belirtirken, yatırımların etkisine de dikkat çekerek şunları söyledi:

“İnşa halindeki 52 MW’lık güç için saha çalışmalarımız hızlandı. Mevcut yatırımımızın maliyeti 66 milyon Euro’ydu. Eklenenlerle birlikte 130 milyon Euro’ya çıkacak. 129 MW kurulu güce ulaştığımızda yılda 170 bin hanenin elektrik ihtiyacını karşılayan bir kapasite olacak. Silivri RES, aynı zamanda yenilenebilir enerji üretiminde kritik bir bölge. Eksim Enerji’nin diğer santrallerine oranla daha yüksek kapasite kullanımıyla çalışarak en fazla elektrik üreten santrallerden biri konumunda bulunuyor. Tesis bugüne kadar toplamda 2.2 milyon MWh elektrik üreterek yaklaşık 760 bin hanenin elektrik ihtiyacını karşıladı.”

HEDEF İLK ÜÇTE OLMAK

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın ‘2035 Yenilenebilir Enerji Hedefleri’ kapsamında yenilenebilir kaynaklardan daha fazla elektrik üretimi için yatırımlarını sürdürdüklerini belirten Tivnikli, güneş enerjisi (GES), rüzgâr enerjisi (RES) ve hidroelektrik santralleriyle bu alanda büyüdüklerini anlattı. Buna göre şirketin yurtiçi ve yurtdışı yaklaşık toplam 1000 MW’lık kurulu gücü var. Bunun 564 MW’ını RES, 186.5 MW’ını GES, 162 MW’ını ise HES ile sağladıklarını söyleyen Ebubekir Tivnikli, “Halen Türkiye’de 814.7 MW olan kurulu gücümüzü yıl sonunda bin 30 MW’a çıkaracağız. Bu sayede yenilenebilir enerjide ilk 10’a, RES’te ise ilk üçe girmiş olacağız” dedi.

Yurtdışındaki yatırımlar hakkında da bilgi veren Tivnikli şöyle devam etti: “Ukrayna ve Gürcistan yatırımlarıyla birlikte toplam portföyümüz 3 bin MW’ı aşıyor. Türkiye’de geçtiğimiz yıl 1.9 milyon MW’lık elektrik üretimiyle 792 bin hanenin ihtiyacını karşılayacak miktarda enerji ürettik. Böylelikle 1.2 milyon ton karbon salımının önüne geçildi.”

YÜZDE 55 YERLİ TÜRBİNLER

Yazının Devamını Oku

Köy öğretmenleriyle bilim seferberliği

12 Temmuz 2025

MOLEKÜLER Biyolog Prof. Dr. Aziz Sancar, 2015’te arkadaşları Tomas Lindahl ve Paul L. Modrich ile birlikte Nobel Kimya Ödülü aldığında medya, ödülden çok ünlü bilim insanının Mardin’in Savur ilçesinde doğup büyüdüğü evin fotoğraflarına yer verdi. Çünkü Prof. Dr. Aziz Sancar, ‘Anadolu’nun her ilçesinden, her köyünden böyle çocuklar çıkabilir’ fikrinin temsilcisi oldu. Birçok şirket ve sivil toplum kuruluşunun bu fikri sosyal projelerinin temeli yapmasının nedeni de işte bu umuttu. Bayer Türkiye, bu şirketlere iyi bir örnek. Bayer, Türkiye’deki 70’inci yılında köy okullarını odağına alan bir proje başlattı. ‘Köyde meraklı Sınıflar’ adındaki proje bilimin ışığını köylerde daha güçlü yakmayı hedefliyor. Şirketin yol arkadaşı ise Köy Okulları Değişim Ağı’nı (KODA) almış.

ÖĞRETMENLERLE ÇARPAN ETKİSİ

Projenin detaylarını konuşmak üzere KODA Genel Koordinatörü Mine Ekinci ve Bayer Türkiye Kurumsal İletişim Sosyal Sorumluluk Projeleri Lideri Elif Ateş’le bir araya geldik. KODA özellikle pandemi döneminde köy öğretmenleri için müthiş işler yaptı. Bu yüzden artık çok daha fazla kurumsal sosyal sorumluluk projesinin ortağı durumundalar.

İlk sözü Elif Ateş aldı. Zaten 14 yılı aşkın süredir okullarda bilim odaklı çalışmalar yaptıklarını anlattı. “O projeler öğrenciler üzerinden yapılıyordu şimdi ise öğretmenler üzerinden yürüyecek. Çünkü bir öğretmenin bilim derslerine bakışını değiştirdiğinizde çok daha yüksek etki yaratma gücünüz oluyor” dedi. ‘Köyde meraklı Sınıflar’ projesi köy öğretmenlerine  sınıfta bilimin daha eğlenceli ve kolay nasıl anlatılabileceğini gösteren bir rehber niteliğinde aslında. Pilot çalışmaları Bursa’nın Orhaneli ilçesindeki iki okulda yapılan projenin ilk çıktıları başarılı olunca hem Bayer Türkiye hem de KODA tarafının cesareti artmış.

Başarının ardındaki sırrı ise Mine Ekinci anlattı: “5E adında etkili bir modelimiz var. Sorularla başlama (Engage), uygulayarak keşfetme (Explore), sonuçları konuşma (Explain), öğrenilenleri zenginleştirme (Elaborate) ve öğrenilenleri değerlendirme (Evaluate) rotasını izliyor. Daha çok 0-5 yıl deneyimli öğretmenlere ulaşıyoruz. Bir rehber hazırlandı. Bir online seminer düzenledik. Büyük talep oldu. İzleme-değerlendirme sonuçlarımız öğrencilerin fen bilimlerine ilgisinin arttığını ve özgüven kazandıklarını gösteriyor. Çemberler, oyunlar, sanatsal çalışmalar ve köylerde kolaylıkla erişilebilecek malzemelerle gerçekleştirilebilecek bilim deneylerini içeren 90 dakikalık (2 ders saati) bir akıştan oluşan 12 modül rehberde yerini aldı. Açık paylaşıma sunuldu ve bin 200 kez indirildi. Rehberi 577 köy öğretmeni ve 272 öğretmen adayıyla doğrudan paylaştık. Anadolu’nun birçok ilinde görev yapan öğretmenler, deprem bölgesinden öğretmenler büyük ilgi gösterdi.”

BAYER ÇALIŞANLARI DA GÖNÜLLÜ KATILACAK

Yazının Devamını Oku

Mavi Nefes’ten müsilaja çare çıktı

14 Haziran 2025

“Aldığımız her iki nefesten biri denizler sayesinde.” Deniz Temiz Derneği TURMEPA’nın Başkanı Şadan Kaptanoğlu’na ait bu sözler. Denizlerin korunmasının ‘sudan’ bir sorun olmadığının altını çizmek için kendi deyimiyle, ‘kırık plak gibi’ her konuşmasında bu cümleyi tekrarladığını söylüyor.

Kaptanoğlu denizci bir aileye doğmuş. Başkanı olduğu TURMEPA’nın neler yaptığını anlatırken duygusal davrandığı düşünülebilir. Ama verdiği bilgi bilimsel bir gerçek. Dünyanın oksijen kaynakları listesinin tepesinde denizler yer alıyor. Çünkü tıpkı karada olduğu gibi denizlerde de ormanlar var. Gezegenin yüzde 71’inin okyanuslar ve denizlerle kaplı olduğu düşünülürse oksijen ihtiyacının yüzde 50 ila 70’ini denizlerin karşılaması şaşılacak bir bilgi değil. Bu yüzden de aldığımız her iki nefesten birini denizlere borçluyuz.

DÖRT YIL ÖNCE BAŞLADI

Bizim nefes almamız için önce denizlerin nefes alması şart. Sanayileşme, atıklar, vahşi balıkçılık derken son dönemde iklim değişikliği de eklendi. İklim krizi, belli ısının üstünde yaşayamayan deniz canlılarının yok olmasına neden oluyor.

Bu gerçekler dört yıl önce TURMEPA’yı harekete geçirdi. Projenin adı da müthiş: Mavi Nefes. Fazla söze gerek yok, derdini anlatan bir isim bence.

Peki kolunda kim var TURMEPA’nın? Garanti BBVA.

Bankalar ‘yeşil finansman’ meselesinde çok hızlı yol alıyor. Bu da Trump kararlarıyla morali bozulan iklim krizi mücadelecilerinin imdadına yetişiyor. Mavi Nefes projesi, dört yılı geride bıraktı. Önceki gün bu dört yılın muhasebesini yapmak ve bundan sonraki adımları konuşmak üzere bir toplantı düzenlendi.

Yazının Devamını Oku

800 milyar Euro’luk AB pazarı iştah kabartıyor

3 Haziran 2025

“Avrupa ülkelerinin böylesine büyük bir bütçeyi harekete geçirmesi Türk savunma sanayii için de bir ihracat potansiyeli yaratıyor. Bu sebeple biz de hedef ülkelere; güvenlik kaygılarının artmasıyla birlikte Avrupa’yı ekledik. Geçen yıl konsolide satışlarımızın yaklaşık yüzde 15’ini dolaylı ve doğrudan ihracattan karşıladık, 2025’te ise bu oranı yüzde 20 seviyelerine çıkarmayı hedefliyoruz. Özellikle kritik kompenentlerin ihracatını geliştirmek çok önemli.”

HEDEF DÜNYADA İLK 100’DE OLMAK

Burak Mercan’ın net bir şekilde ortaya koyduğu vizyon Altınay Savunma Teknolojileri’nin hedefleriyle de uyumlu. Mercan, 31 yıl önce Hakan Altınay’ın kurduğu ve bir robot teknolojisiyle yola çıkan şirketin yatırımlarını üç ana başlık altında topladı: İnsan, ürün ve teknolojiler, tesisler. Planlarını ise şöyle anlattı:

“Önümüzdeki dönemlerde iş stokumuzun artmasını bekliyoruz. İlk çeyrek bilançomuza göre bu rakam yaklaşık 190 milyon dolar. Gelecek 10 yıl içinde, büyüklük anlamında savunma sanayine yön veren ilk 100 şirket arasında yer alma amacındayız. Halihazırda listede TUSAŞ, Baykar, Aselsan, MKE (Makine Kimya Endüstrisi) var. Biz de onlardan biri olmak istiyoruz. Şu anda listedeki en düşük ciro 480 milyon dolar civarında. 500 milyon dolar ciro yaptığımızda listeye rahatlıkla giriş yapabiliriz. Şu ana kadarki performansımız potansiyelimizin olduğunu gösteriyor.”

DEVAM EDEN 90 PROJE VAR

Mercan’ın verdiği bilgilere göre Altınay Savunma Teknolojileri kurulduğu günden bu yana toplam değeri 236 milyon dolar olan 246 proje tamamladı. Halen devam eden 90 proje bulunduğunu söyleyen Mercan Roketsan, TUSAŞ, Aselsan gibi devlerle ortak birçok proje geliştirdiklerini vurguladı. Mercan, şirketin gelirleriyle ilgili şöyle konuştu: “Yılın ilk üç ayında gelirlerimizi 17.5 milyon dolara, faaliyet kârımızı ise 5 milyon 771 bin dolara çıkardık. Halka arzdan bu yana ciro katlandı, iş stokumuz ise neredeyse iki katına çıktı. Talebe yetişmek için kapasitemizi artırıyoruz. Çünkü üretim bizim en büyük gücümüz. Geçen yıl toplam yatırımımız 30 milyon doların üzerine çıktı, yeni tesis inşaatının yanı sıra teknolojik altyapıya da önemli yatırımlar yaptık.” 

ORMAN YANGINLARI İÇİN PROJE

Mercan, yaz aylarının önemli konularından orman yangınları için de çalışma yürüttüklerini vurguladı. Mercan projeyi şöyle anlattı: “TUSAŞ ile birlikte çalışmaya başladık, bir drone vasıtasıyla yangını tespit ve gösterme teknolojisi üzerinde bir proje olacak. Yangını algılayacak, büyüklüğünü tespit edecek bir görüntüleme sistemi üzerinde çalışıyoruz.”

Yazının Devamını Oku

Çöpteki dozeri ‘sıfırladı’ Harvard’a girdi

30 Mayıs 2025

SİZİ bilmem ama ben hiç devasa iş makinelerinin salına salına gösteri yaptığı bir ‘catwalk’ izlememiştim. Amerika merkezli Caterpillar’ın 100’üncü yılı nedeniyle gittiğimiz Malaga Uygulama & Eğitim Merkezi’nde, şirketin kurulduğu tarihten günümüze kadar yollara çıkan tüm modellerin sergilendiği bir defile izledik. Tonlarca ağırlığı taşıyan, devasa tekerleklerin üzerinde insansız ama çevik, tam otomasyon iş makineleri de gördük; ilk yıllarda geliştirilen ve hâlâ pazarda olan modeli de... Yani podyumda retro da vardı tekno da...

30 yıldır Caterpillar’ın Türkiye distribütörü olan Borusan CAT’in davetiyle gittiğimiz Malaga’da şirketin geçirdiği yolculuğu da dinledik. Borusan Cat İcra Kurulu Başkanı Özgür Günaydın, bu yolculuğun büyük bölümüne tanıklık edenlerden. Enerjisiyle uzun yıllar da bunu devam ettirecek duygusu veriyor. “Cat’in globalde cirosu 64.8 milyar dolar. Borusan Cat olarak biz 1.2 milyar TL’lik ciromuzla ilk 10’dayız. Şirketin 10 büyük distribütörü var, Türkiye de onlardan biri” diyen Günaydın’dan öğreniyoruz ki Rusya ve İran da Türkiye’ye bağlı yönetilen ülkelerken jeopolitik nedenlerle bu durum askıya alınmış durumda. Günaydın geçen 30 yılda Türkiye’nin bütün mega projelerinin Borusan Cat makineleriyle tamamlandığının altını çizdi ve şöyle devam etti:

TÜRKİYE’DE 29 BİN AKTİF EKİPMAN VAR

“Dünyanın en büyük madencilik şirketlerinden biriyiz çünkü madenlerde iş makinelerimiz yoğun olarak kullanılıyor. Şu anda Türkiye’de 29 bin aktif ekipmanımız var. Ortalama yaşları 10. Kiralama ve ikinci el satış da yapıyoruz. 100 milyon doların üzerinde kiralama ciromuz var. Ama bunlardan daha önemlisi Borusan Cat’in sekiz patent başvurusu var.”

Bu ilginç. Bir distribütörün neden patent almak gibi dertleri olsun? Özgür Günaydın’ın soruya verdiği yanıt, gerçek bir sürdürülebilir bakış açısını ortaya koydu:

100 MİLYON DOLARLIK DEĞER

“Türk Patent Enstitüsü’nden üç patentimiz onaylandı. 500’ün üzerinde mühendis, 100 kişilik de dijital teknoloji şirketimiz var. Kazakistan’da bir yenileme tesisi kurduk. Bu yetkiyi globalden alan ilk ve tek distribütör biziz. Bütün tesislerimiz Cat sertifikalı. Model fabrika olarak gösteriliyor. 100 milyon doların üzerinde yatırım yapıldı. Çünkü bu vizyonerliktir. Sadece distribütör olduğunuzda büyük bir rekabet var, kaybediyorsunuz. Bu yüzden 2017’de yapay zekâyı araç olarak kullanmak üzere bir yolculuğa çıktık. ‘Arızayı önceden bilirsek ne değişir’ dedik. Ezber bozan bir sistem geliştiriyoruz.”

Yazının Devamını Oku

Tehlikeli işi reddeden madenciye ödül

24 Mayıs 2025

ÇAYELİ Bakır İşletmeleri, Türkiye’nin ilk özel sektör madencilik şirketlerinden. Rize’nin Çayeli ilçesine bağlı Madenli Beldesi’nde 40 yılı aşkın süredir bakır ve çinko cevheri üretiyor. Yılda 1.1 milyon ton cevher işleme kapasitesiyle Türkiye’nin toplam bakır üretiminin yaklaşık üçte birini gerçekleştiriyor. Madende bugüne kadar yaklaşık 28 milyon ton tüvenan cevher işlenmiş, 3.4 milyon ton bakır, 1.6 milyon ton da çinko konsantresi üretilmiş. 40 yılda 450 milyon dolarlık yatırım yapılan tesisin aslında bugünlerde kapısına kilit vurulacaktı. Çünkü bilinen cevher tükenmişti. Derken tesisin yüzde 100 hissesine sahip olan Kanada merkezli First Quantum Minerals’den haber geldi. “Yeni sondajlar yapılsın’ denildi ve uzun çalışmalar sonrasında 10 milyon tonluk rezerv keşfedildi. Şimdi şirketin planında 10 yılda 50 milyon dolarlık yatırım yapmak var.

500 kişinin çalıştığı tesis tedarikçileriyle yakın çevre için önemli bir ekosistem oluşturmuş durumda. Yerin 600 metre altında çalışıldığı için ‘sorumlu madencilik’ ana gündem konusu. Çayeli Bakır İşletmeleri Genel Müdürü Murat Güreşçi’nin daveti üzerine Madenli’deki üretimi yerinde gördük.

Murat Güreşçİ

‘DUR DÜŞÜN’

Güreşçi, “Tam 1000 gündür bu madende kayıp zamanlı kaza yaşanmıyor. 10 yıldır ölümlü kazamız yok” dedi. Maden kazaları açısından acılarımız henüz çok taze. Elbette herkesin üstüne düşeni yapması lazım. Çayeli Bakır’da 360 derece davranış değişikliği ile kazaları önlemeye çalıştıklarını anlattı Güreşçi. Sabırsız Karadeniz insanına ‘Dur, düşün’ diyerek atılan her adımın hayati olacağını anlattıklarını söyledi. Arkasından şunları ekledi:

“2007 yılından bu yana ‘tehlikeli işi reddetme’ uygulamasını devreye aldık. Çalışanlara sürekli eğitim veriliyor. Hepsi bilinçli. Amirin istese de sen bir şüpheli durum görüyorsan, tehlikeli olabilir diye düşünüyorsan o işi reddet. Bunu istiyoruz. Bu şirkette senede 500 iş reddediliyor. Belki suistimal ediliyordur ama bir-iki kereyi geçmez. 2024’te her çalışan en az bir kere işi reddetti. Biz de bunları takip ediyoruz. İyi tehlike bildirimlerini inceliyor, ilk üç reddetmeye plaket veriyoruz. Bir çalışanımız işi reddederek hem kendini, hem arkadaşlarını hem de 1 milyon dolarlık makineyi kurtardı.”

‘Düşün’ iş emniyeti uygulamaları Kanadalı şirketin bütün işletmelerinde devrede. Murat Güreşçi, başlarda çalışanların raporlamaktan çekindiğini ancak şimdi herhangi bir tehlikeli durum olduğunda telefonlarıyla çekip bildirdiklerini anlattı. Ayrıca kısa ve net iş güvenliği mesajlarıyla kazasızlığı sağladıklarını da söyledi.

Yazının Devamını Oku