Türkiye Sigorta Birliği’nin (TSB) Hürriyet ile paylaştığı verilere göre, 5.9 milyon motorlu kara taşıtı ve 3.9 milyon adet binek otomobilin bulunduğu İstanbul’da, kasko poliçelerindeki sigortalılık oranı yalnızca yüzde 41.09 seviyesinde. Başka bir ifadeyle, İstanbul’daki her 10 aracın 6’sı deprem nedeniyle hasar alırsa depremzedelerin zararı karşılanamayacak.
RİSK OLDUKÇA BÜYÜK
TSB’ye göre, Mart 2025 sonu itibarıyla Marmara Bölgesi’nde kasko poliçelerindeki sigortalılık oranı yüzde 33.78 olurken Türkiye genelinde bu oran sadece yüzde 24.53. Hatırlanacak olursa, Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra evleri hasarlı birçok kişi yeni bir hayat için ellerindeki araçlarını satmış veya araçlarıyla farklı şehirlere taşınmak zorunda kalmıştı. Bu kapsamda, olası bir felakette evini kaybeden milyonlarca insan maalesef araçlarındaki hasarı da karşılayamama riskiyle karşı karşıya kalacak. Ancak uzmanlar kasko poliçesi olsa bile bunun deprem hasarını karşılayamayabileceği konusunda uyarıyor. Konuyla ilgili sorularımızı yanıtlayan RS Otomotiv Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ünal Ünaldı, şu bilgileri verdi:
İŞTE MADDE MADDE BAKMANIZ GEREKENLER
* Türkiye’de kasko sigortaları, poliçede doğal afet teminatı varsa deprem nedeniyle oluşan araç hasarlarını karşılar. Ancak bu teminat her poliçede otomatik yer almayabilir, özellikle dar kasko poliçelerinde bulunmazken, genişletilmiş veya tam kaskolarda genellikle standart olarak sunulur.
* Araç sahipleri, poliçelerini imzalarken mutlaka ‘Teminat Kapsamı’ veya ‘Doğal Afetler Teminatı’ başlıklı maddeyi kontrol etmelidir. Bu bölümde deprem, sel, dolu gibi afetlerin hasarları poliçe limitleri dahilinde karşılanacağı yazmalıdır. Aksi halde deprem kaynaklı zarar sigorta kapsamında olmaz. Aracın deprem nedeniyle ağır hasar alması durumunda, sigorta şirketine hasar ihbarı yapılır ve eksper incelemesiyle onarım ya da pert kararı verilir.
* Eğer araç pert olursa, poliçedeki rayiç bedel üzerinden ödeme yapılır. Onarım halinde ise hasar bedelinden poliçede belirtildi ise muafiyet oranı düşülür, kalan tutar sigorta tarafından ödenir. Örneğin poliçede yüzde 5 muafiyet varsa, 100 bin TL hasarın 5 bin TL’si sigortalıya aittir. Depreme karşı araçlarını güvence altına almak isteyenler, poliçelerinde bu teminatın olup olmadığını mutlaka kontrol etmeli ve muafiyet oranlarını incelemelidir.”
Otomobillerdeki vergi yükünün en yüksek olduğu ülkelerden olan Türkiye’nin elektrikli araçlar için uyguladığı büyük teşvikler, bu araçlara olan talebi hızla arttırmaya devam ederken Avrupa’daki fabrikalar arka arkaya Türkiye için mesai yapmaya başladı. İlk olarak Volvo, Belçika’daki fabrikasında üretimine geçen hafta başladığı elektrikli EX30 modelinde üretim önceliğini Türkiye’ye verdiğini açıkladı. Hemen ardından Avrupa’da Elon Musk’ın siyasi duruşu nedeniyle boykot edilen Tesla, Almanya’da üretimine başladığı yeni Model Y için “Üretim önceliği Türkiye’nin” dedi.
Bu önceliğin en büyük sebebi, Avrupa’ya kıyasla Türkiye’de daha güçlü olan tüketici talebi. Bugün, Bursa’da üretilen Clio’dan ve Egea’dan yüzde 80 ÖTV alınırken Berlin’de üretilen yüksek donanımlı Tesla Model Y yüzde 10 ÖTV dilimine girebiliyor. Bu tablo, markalar için Türkiye’yi öncelikli pazar haline getiriyor ancak Renault, Fiat, Toyota gibi “yerli” üreticileri rekabet edemez hale getiriyor.
VOLVO İLK İKİ AY BİZE ÇALIŞACAK
Volvo’nun yeni elektrikli otomobili EX30’un geçtiğimiz hafta Belçika’nın Ghent şehrindeki üretim tesisinde üretilmeye başladığını söyleyen Volvo Car Türkiye Genel Müdürü Alican Emiroğlu, “Volvo EX30’un Avrupa’da üretilmeye başlanması Türkiye için ayrı bir önem taşıyor, bu model sadece Türkiye pazarına özel 150 kW güce sahip motor seçeneği ile sunulacak. Türkiye, bu geçişte öncelikli pazarlar arasında yer alıyor. Ghent’teki tesisin ilk iki aylık kapasitesinin büyük bir kısmı bizim taleplerimiz için ayrıldı. EX30 ile ilgilenen müşterilerimiz nisan sonu itibariyle taleplerini web sayfamızdan iletebilecekler. Haziran ayı ortasında ise Türkiye lansmanımızı gerçekleştirerek fiyat bilgisini paylaşacağız. Temmuz ayı itibarıyla tamamen elektrikli EX30’u yollarda görmeye başlayacağız” dedi.
Gelişen teknoloji ile artık telefonlarımız gerçek zamanlı deprem uyarılarını alabiliyor. Marmara Denizi’nde gerçekleşen şiddetli depremden saniyeler önce pek çok telefona gelen ‘Yakındaki Deprem’ başlıklı bildirimler de bunun kanıtı oldu. Benzer bir uyarı bildirimi, 2023 yılında Gemlik açıklarında yaşanan depremden önce de gelmişti. Günümüzde gelişen teknoloji, gerçek zamanlı deprem uyarılarını yaklaşık 5-10 saniye öncesinde akıllı telefonlara bildirebiliyor. Türkiye için şu anda en yaygın olanı, Google’ın Android tabanlı telefonlarda sunduğu “deprem uyarıları” isimli acil durum uyarı sistemi. Apple markalı yani iOS işletim sistemi bulunan akıllı telefonlarda ise “hayati uyarı bildirimi” açılıyor ancak şimdilik böyle bir hizmet yok. Bunun yerine telefonlara bazı uygulamalar indirilebiliyor.
ANDROID İÇİN ADIM ADIM SİSTEMİ AÇMA
* GOOGLE’ın deprem uyarı sistemi, sarsıntının en çok hissedildiği bölgedeki akıllı telefonların verilerini toplayarak bir merkez üssü belirliyor ve etkilenen bölgeyi daire içerisine alarak o çapta yer alan kullanıcılara bildirim gönderiyor. Teknolojinin temelinde ivme ölçerler var. Tüm bu işlemleri ışık hızında yaptığı için kullanıcıların sarsıntıdan 5-10 saniye önce haberi oluyor. Ücretsiz olarak sunulan sistem yalnızca 4.5 ve üzerinde şiddetteki depremler yaşandığında çalışıyor. Sistemi açmak için şu adımları izlemek gerek:
* Uyarıyı almak için telefonunuz internete bağlı olsun. Aynı şekilde konum servisi ve bildirimlere mutlaka izin verin.
TOFAŞ’ın dünyanın en büyük otomotiv gruplarından Stellantis’in Türkiye’deki tüm satış faaliyetlerini yönetmek üzere Stellantis Otomotiv’i 400 milyon Euro’ya satın alma hamlesine çok uzun bir aradan sonra izin çıktı. Rekabet Kurumu, geçtiğimiz hafta yaptığı yazılı açıklamayla tarihinde ilk kez bir satın almaya ‘yatırım şartlı’ olarak onay verdiğini duyurdu. Açıklamada, tarafların ikinci taahhüt paketinde, yerli üretimi ve istihdamı destekleyecek bir yatırım planını Rekabet Kurumu’na sunduğu anlaşıldı.
Hemen ardından Tofaş’ın yaptığı yazılı açıklama, bu yılın sonunda üretimi sona erecek Fiat Egea’nın yerini alacak yeni modelle ilgili ilk resmi sinyalleri de vermiş oldu. Egea’nın yerini alacak en güçlü aday şimdilik, yeni Grande Panda’nın daha büyük ve Fastback gövde tipine sahip bir versiyonu gibi duruyor.
2026’DA BAŞLAYACAK
Hatırlatmak gerekirse, Tofaş’ın uzun yıllardır ürettiği Doblo ve Fiorino modellerinin üretimi geçen yıl sona ermiş, ticari araç tarafında bu modellerin yerini Stellantis’in “K0” kodlu yeni orta boy hafif ticari araçları (Fiat Scudo, Opel Vivaro, Citroen Jumpy, Peugeot Expert) almaya başlamıştı. Ancak, Bursa fabrikasında 450 bine yakın yıllık üretim kapasitesi bulunan Tofaş için sadece bu modeller yeterli olmaycaktı. Egea’nın 2025’te biteceği düşünüldüğünde Tofaş’ın bir model daha üreteceğine kesin gözüyle bakılıyordu. İşte geçen hafta yapılan açıklama ile Tofaş’a yeni bir modelin geleceği resmileşti.
Araca zam gelmediği halde fahiş fiyatlı ilanlardan T10X alacak kişi muhtemelen olmayacak, ancak yaşanan gelişme, uzun süredir ikinci el ilan sitelerinde şişirilen fiyatlarla ilgili önemli bir örnek teşkil ediyor.
DONANIMLARI DEĞİŞTİ
Togg, Nisan 2025 üretimi itibarıyla, T10X standart ve opsiyonel ürün özelliklerini değiştirdiğini bildirdi. Üç farklı seçenekle tercih edilebilen T10X’leri fiyatlar değişmedi ancak “V2 RWD Uzun Menzil” isimli en üst versiyona; 50 bin TL’lik ses sistemi ve 50 bin TL’lik cam tavan eklendiğinde ya da 20 bin TL’lik akıllı destek paketi ve söz konusu iki donanımdan birisi eklendiğinde ÖTV dilimi matrah limitlerinden dolayı değişiyor. Fiyatı 2 milyon 500 bin TL’ye yükseliyor. Sebebi ise aracın yüzde 10 ÖTV diliminden yüzde 40 ÖTV dilimine geçiyor olması.
1.7 MİLYON TL’YE ALMAK MÜMKÜN
İşte bunu gören bazı fırsatçılar, ilan sitelerinde kullanılmış T10X’leri “en dolu paket” diyerek 2.3-2.5 milyon TL fiyatlarla satışa çıkardı. Fiyatların yükseldiğini görenler de T10X’leri zamlı fiyattan satışa koydu. Araca hiç zam gelmemesine rağmen ve halen uzun menzilli ve baz donanımlı versiyonu sıfır kilometre olarak 1 milyon 745 bin TL’ye satın alınabilmesine rağmen, bir anda ikinci elde fiyatları fırladı.
Ne yüksek fiyatlar ne de sınırlı kredi koşulları otomotiv satışlarını frenleyemedi. Ocak ve şubat aylarındaki sınırlı daralmaya rağmen temposunu koruyan otomotiv pazarı ‘en iyi mart’ rekorunu kırdı. Bu dönemde, ÖTV avantajı bulunan tamamen elektrikli ve Plug-in Hybrid (şarj edilebilen hibrit) modellerin satışlarında rekor büyümeler gerçekleşti.
Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği’nin (ODMD) açıkladığı son verilere göre, mart ayında otomobil ve hafif ticari araç pazarı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 6.4 artarak 116 bin 900 adede yükselirken; otomobil satışları yüzde 5.5 artarak 91 bin 828 adet, hafif ticari araç satışları yüzde 10.2 artarak 25 bin 72 adet oldu. Pazar, 10 yıllık Mart ayı ortalama satışlara göre yüzde 48 arttı.
İLK ÇEYREKTE YÜZDE 6.5’LIK DARALMA
Ocak-Mart 2025’i kapsayan ilk çeyrek sonuçlarına göre ise otomobil ve hafif ticari araç pazarı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 6.5 daralarak 276 bin 284 adet olarak gerçekleşti. Bu dönemde otomobil satışları yüzde 4.1 oranında azalarak 223 bin 793 adede, hafif ticari araç pazarı yüzde 15.5 daralarak 52 bin 491 adede geriledi.
İlk çeyreğin sonunda, yasal düzenlemelerle belirlenen şartları karşıladığında yüzde 10 ve yüzde 30 ÖTV dilimine girebilen tam elektrikli ve Plug-in Hybrid modellere olan ilginin önemli oranda arttığı görüldü.
DÜŞÜK ÖTV’Lİ MODELLERE HÜCUM
Ocak-Mart 2025’te tamamen elektrikli otomobil satışları geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 105.53 artarak 29 bin 99 adede yükselirken, bu otomobillerin pazardan aldığı pay yüzde 13’e yükseldi. Elektrikli otomobil satışlarının yüzde 80.1’ini motor gücü 160 kW’nın altında olan yani yüzde 10 ÖTV dilimine giren modeller oluşturdu. Aynı dönemde Plug-in Hybrid otomobil satışları yüzde 1.829 artarak 9 bin 435’e yükseldi.
Gelen ek vergiler nedeniyle Türkiye’nin ABD’ye gerçekleştirdiği yaklaşık 1 milyar dolarlık yedek parça ihracatının düşmesi beklenirken, sadece bu ülkeye değil Avrupa’ya ihracat yapan pek çok tedarikçinin de bu karardan etkileneceği tahmin ediliyor.
‘2024 RAKAMLARININ GERİSİNE DÜŞERİZ’
Konuyla ilgili Hürriyet’in sorularını yanıtlayan Otomotiv Satış Sonrası Ürün ve Hizmetleri Derneği (OSS) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Özçete, “ABD Başkanı Donald Trump’ın ithal otomobillere yüzde 25 ek gümrük vergisi uygulanacağına dair yapmış olduğu açıklama özellikle otomotiv ve otomotiv satış sonrası ihracatçısı tüm ülkelere olumsuz yönde etki edecektir. Küresel tedarik zinciri dengelerini doğrudan etkileyecek olan bu karar satış rakamlarının geriye çekilmesi ile birlikte otomotiv yedek parça ihtiyacının da geriye çekilecek olması ihracat rakamlarına doğrudan etki edecektir. Ülke olarak doğrudan ABD’ye otomotiv ihracatı yapan Avrupa ülkelerine yedek parça ihracatı yapıyor olmamız, otomotiv bileşenlerinin yedek parça olduğu ihracat adetlerinin azalması ile otomotiv satış sonrası ihracatçısı olan bizim gibi ülkeleri doğrudan etkileyecektir. Bu da yedek parça montaj hattına üretim yapan fabrikalara olumsuz yönde etki edecektir” dedi.
Türkiye’nin ABD’ye gerçekleştirdiği yedek parça ihracatıyla ilgili bilgiler de veren Ali Özçete, “Ülkemiz özelinde 2023 yılı ABD otomotiv yedek parça ihracat rakamlarımız 861 milyon 738 bin 525 dolar seviyelerinden 2024 yılında yüzde 20.34’lük artışla 1 milyar 37 milyon 52 bin 462 dolar seviyelerine ulaşmıştı. Yüzde 25 ek gümrük vergisi sebebiyle 2025 yılı ABD’ye yapacağımız ihracatın 2024 yılının gerisinde kalmasından endişe duymaktayız” bilgisini verdi.
Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) ve Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD) yetkilileri ise şimdilik sessiz kalmayı tercih ediyor.
‘SERT ÖNLEMLER KAPIDA’
Son birkaç yılda otomobil satın almak kadar yürütebilmek ve hasar alması durumunda yedek parça ve servis maliyetlerini karşılamak dafsx zorlaştı. Artan yedek parça fiyatları kaskosuz trafiğe çıkmayı büyük bir risk haline getirirken güncel veriler, şu anda trafikte her 10 sürücüden 7’sinin bu riski göze alarak yola çıktığını ortaya koyuyor.
Türkiye Sigortalar Birliği’nin 2024 yılına ait verilerine göre, yollardaki araçların sadece yüzde 30’unda kasko bulunurken yüzde 70’inde kasko bulunmuyor. Yani milyonlarca sürücü ister büyük ister küçük olsun aracında oluşan her türlü maddi hasarı kendi cebinden karşılamak zorunda kalıyor.
SADECE CAM 15-25 BİN TL
Biz de son dönemde artan yedek parça fiyatlarını, bir otomobilde en çok hasar alan parçalar üzerinden çıkardık. Motor Aşin’in Hürriyet için derlediği verilere göre, otomobilde en çok hasar alan parçaların başında ön tampon, ön ve arka farlar, yan aynalar, cam ve jantlar şeklinde sıralanıyor.
İkinci elde en çok satan modeller üzerinden örnek vermek gerekirse; bugün 2020 model Volkswagen Passat’ın ön farları için orijinal yedek parça (OEM) fiyatları 15-20 bin TL arasında değişiyor. Aynı otomobilin ön tamponu için 12-28 bin TL, arka stopları için 10-15 bin TL, arka tamponu için 10-15 bin TL, kaputu için 20-30 bin TL, ön camları için 15-25 bin TL ve jantı için 10-15 bin TL bütçe ayırmak gerekiyor. Yan sanayi parçalarda fiyatlar yarı yarıya düşüyor. Şu anda hasarlı parçayı değiştirmenin en uygun fiyatlı yolu olan “çıkma” parçaları bulabilmek ise zor. Bulunduğu takdirde maliyet 3’te 1’i oranında düşüyor.
MEGANE İÇİN GÜNCEL FİYATLAR