24 TEMMUZ 2025 itibarıyla otomobillerde sil baştan değişen ÖTV oranları ikinci el araç piyasasını hareketlendirmeye devam ediyor. Sıfır araçlarda artan vergi oranlarına bağlı olarak, ikinci el araçlara olan tüketici ilgisi de artarken başta elektrikliler olmak üzere birçok modelin ikinci ellerinde fiyatlar yükseldi. Uzmanlar, fiyat artışlarının yüzde 5-10 arasında değiştiğini belirtirken söz konusu hareketliliğin yılın geri kalanında devam edeceğini belirtti.
‘REEL FİYATLARDAKİ GERİLEME HIZ KESTİ’
Online ilan platformu arabam.com’un açıkladığı son aylık fiyat endeksine göre, haziran ayında 807 bin 159 TL olan ilan fiyatları temmuz ayında ortalama 817 bin 985 TL oldu. Endekse göre enflasyondan arındırılmış reel ikinci el araç fiyatlarındaki gerileme temmuz ayında ilk kez yavaşladı. Şirket CEO’su Önder Oğuzhan, konuyla ilgili açıklamasında, “Temmuz ayında ikinci el otomobil piyasasında hareketlilik devam etti. Özellikle ayın ortasında gündeme gelen ÖTV matrah düzenlemesiyle birlikte, vergi avantajı olan modellerin fiyatlarının artması tüketicileri ikinci el piyasasına yöneltti. Bu gelişmenin de etkisiyle ilanlarda reel fiyatlardaki gerilemenin hız kestiğini görüyoruz. Ağustos ayında ise sıfır kilometre araçlardaki kampanyaların sona ereceğini ve olası fiyat artışları sebebiyle ikinci elde hareketliliğin ve ilginin süreceğini tahmin ediyoruz” dedi.
BİR GECEDE 300 BİN TL ARTIŞ
Aşin Otomobil Genel Müdürü Okan Erdem ise, “Özellikle ÖTV düzenlemesi duyurulduktan sonraki ilk 10 günde, ikinci el araç satışları ani biçimde artış gösterdi. Panik alımlar nedeniyle 10 gün içinde bazı marka ve modellerde birkaç gün içinde yüzde 5-10 arasında fiyat artışlarını gözlemledik. Örneğin 2 aydır 2 milyon 590 bin TL’ye ilanda olan bir aracın fiyatı, ÖTV artışından 2 gün sonra 2 milyon 890 bin TL’ye güncellendi. Şu an için bu ani alımlar yerini sakinliğe bıraktı diyebiliriz. Zaman geçtikçe fiyatlar da belirli bir noktaya ulaşacaktır. Fakat sıfır kilometre araçlardaki fiyat artışları devam ettiği müddetçe ikinci elde de artış kaçınılmaz olacaktır” şeklinde konuştu.
TÜKETİCİ ARTIK DONANIMLI ARAÇ İSTİYOR
İlan platformlarındaki araçların ortalama 3’te 2’sinin 1 milyon TL’nin altındaki etikete sahip modellerden oluştuğunu kaydeden Erdem, tüketici beklentilerinin değiştiğine dikkat çekti: “1 milyon TL altında yüz binlerce araç alternatifi var, ancak tüketicinin beklentilerini karşılayan otomobiller 1 milyon TL üstünde kalıyor. Artık daha güvenli, daha teknolojik ve donanımlı araç talep ediliyor. Asıl hareketlilik de 1 milyon – 2 milyon TL arasındaki skalada yaşanıyor.”
AĞUSTOS itibarıyla güncellenen hızlı şarj (DC) tarifeleri kapsamında elektrikli otomobilin bataryasını doldurmanın birim fiyatı 10 TL’lerin üzerine çıkarken; ortalama bir elektrikli otomobili bu istasyonlardan şarj etmenin maliyeti artık 600 TL’leri rahat buluyor. Daha büyük pile sahip elektrikli otomobilleri hızlı şarj etmenin maliyeti ise yaklaşık 800 TL’leri aşıyor.
13 BİN 290 ADET
ÖTV avantajı ve pazara giren yeni markaların etkisiyle Türkiye’de elektrikli otomobil pazarı beklenenden hızlı büyüdü. Temmuz sonu itibariyle trafiğe kayıtlı elektrikli otomobil sayısı 283 bin adedi aşarken, halka açık şarj soketlerinin sayısı 32 bin adede yaklaştı. Hem evden şarj etme imkânı olmayan hem de uzun yolculuklara çıkanlar için hızlı şarj soketi (DC) altyapısı ve birim fiyatları büyük önem taşıyor. EPDK’nın (Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu) açıkladığı son verilere göre, Türkiye genelinde 13 bin 290 adet halka açık “hızlı” şarj soketi bulunuyor.
TARİFELER GÜNCELLENDİ
Hızlı şarj soketleri kuran firmaların
yaptığı güncel fiyat artışlarıyla birlikte ağustos itibarıyla 1kWh/TL şarj bedeli 10 TL’lerin üzerine çıktı. En çok hızlı şarj soketi bulunan şirketlerden Zes’in 1 kWh başına uyguladığı tavan fiyat 12.99 TL’yi bulurken; Eşarj’da 13.70 TL, Togg’un Trugo’sunda 11.82 TL oldu. Tesla’da fiyatlar 10.60 TL ile daha uygun ama şirketin hızlı şarj soketi sayısı oldukça az. Bu yüzden Tesla istasyonlarının önünde devamlı uzun kuyruklar oluşuyor.
İKİ FARKLI SENARYODA ÜCRETLER
HAZİNE ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bazı meslek gruplarının beyan ettiği gelirlerin gerçek kazançları yansıtmadığının sürekli olarak altını çiziyor. Bakan Şimşek, her seferinde kuyumcuları örnek vererek, aylık brüt 42 bin 360 TL’lik gelir beyan ettiklerini belirtiyor. Başka bir örnekle, söz konusu kuyumcunun aylık brüt geliri altı adet çeyrek altına ancak karşılık geliyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı ekipler denetimlerini artırsa da kuyumcular halen banka kartıyla ödeme almamakta ısrar ediyorlar. Bunun nedeni olarak da bankaların aldığı komisyonları gösteriyorlar. Hemen hatırlatalım; altın alımlarında kıymetli madenlere verilen istisna gereği kredi kartına komisyon istenmesi yasal bir durum ancak banka kartında aynı hak geçerli değil.
‘YA NAKİT YA IBAN’
Son günlerde tüketicilerin, online şikâyet platformlarına kuyumcuların banka kartıyla altın satmaması veya yüksek komisyon almalarıyla ilgili adeta şikâyet yağmuru var. Biz de banka kartıyla çeyrek altın satın alabilmek için İstanbul’un Eyüpsultan ve Gaziosmanpaşa ilçelerindeki kuyumcuları dolaştık. İki kuyumcu “banka kartı” ile ödemeyi geri çevirirken biri ücreti şahıs IBAN’ına istedi. Kredi kartı kabul edenler ise yüksek komisyon kesileceğini belirttiler.
Konuyla ilgili Tüketici Konfederasyonu (TÜKONFED) Başkan Vekili İbrahim Yılmaz’ın görüşlerine başvurduk.
‘İKİ TALEP DE YASAL DEĞİL’
Yılmaz, “İşletmeler bankaya ödedikleri pos komisyonunu fiyatın içine dahil etmeye başladılar. Bu durum, 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun 17. maddesine aykırı, haksız bir uygulamadır. Bu işletme hakkında ilgili kanun uyarınca üye işyeri anlaşması yapan bankalar tarafından sözleşmesi feshedilir ve bir yıl süreyle yeni bir sözleşme yapılamaz. Bazı işletmeler hem komisyon ödememek hem de vergiden kurtulmak için nakit ya da IBAN’a ödeme istiyor. Nakit ödenmesi halinde tüketici ödeme ispatı açısından zorlukla karşılayacaktır. IBAN seçeneğinde adresin kime ait olduğunu bilemeyeceğimizden organize suç örgütlerine kadar çeşitli suçlamalarla karşı karşıya kalabiliriz” dedi.
KAYITDIŞILIĞA İTİYOR
Bankaların işyerlerinden aldıkları komisyon oranlarının yüksek olduğunu belirten Yılmaz, şöyle devam etti: “Bu, kayıtdışılığı teşvik etmekte ve işletmelerin kârlarını daraltmaktadır. Yüzde 4’lere kadar ulaşan komisyon alınıyor. İşletmeler de bu oranı tüketiciye ceza gibi kesmeye kalkıyor. Kamu otoritesi bankaların üye işyerlerinin pos cihazlarından aldıkları yüksek komisyon bedellerini en fazla yüzde 0.5-1 olacak şekilde makul oranlara indirmelidir.”
OTOMOTİV pazarında ÖTV düzenlemesinin ilk etkilerinin hissedileceği ağustos ayından hemen önce rekor satış temposu sürdü. Temmuzda pazar bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 14.55 artarak 107 bin 718 adet oldu. Bu sonuçlar otomotiv pazarında “en iyi ikinci temmuz” sonuçlarını gösterirken, Ocak-Temmuz 2025’i kapsayan yedi aylık dönemde ise 715 bin 695 adetle tüm zamanların en iyi “Ocak-Temmuz” satışına ulaşıldı. 24 Temmuz’da yürürlüğe giren yeni ÖTV düzenlemesinin etkisiyle pazarın ağustos ayından itibaren frene basması ve rekor satış temposuna bir süre ara vermesi bekleniyor.
VERGİ ARTIŞI VE TESLA ETKİSİ
Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği’nin (ODMD) açıkladığı son verilere göre, temmuz ayında otomobil satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 14.71 artarak 84 bin 195 adet olurken, hafif ticari araç pazarı yüzde 13.96 artarak 23 bin 523 adet olarak gerçekleşti. Böylece 2023 yılından sonra en yüksek ikinci temmuz ayı satışlarına ulaşıldı. Temmuz ayındaki yüksek adetlerde, Tesla teslimatları ve ÖTV artışı nedeniyle öne çekilen talebin etkisi büyüktü.
Ocak-Temmuz 2025 döneminde ise satış adetleri aylık 100 bin adet temposunu bile solladı. Bu dönemde satılan 715 bin 695 adet satışın 572 bin 198 adedini (yüzde 6.6 artış) otomobil, 143 bin 497 adedini (yüzde 5.7 artış) hafif ticari araçlar oluşturdu.
ELEKTRİKLİ PAYI YÜZDE 20
Temmuz ayında elektrikli otomobil satışları bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 200 artarak 17 bin 225 adede ulaşarak otomobil pazarının yüzde 20.5’ini oluşturdu. Bu dönemde, Tesla 4 bin 706 adetle en çok elektrikli otomobil teslim eden marka olurken Togg 2 bin 720 adetle ikinci sırada yer aldı.
Elektrikli otomobillerde yedi aylık satışlar ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 146 artarak 100 bin adedi geçti ve 102 bin 160 adede ulaştı. Yedi ay sonunda en çok elektrikli otomobil satan marka 19 bin 821 adetle Togg oldu.
OTOMOTİVDE yeni ÖTV sisteminden en çok etkilenenler elektrikli otomobiller oldu. Bu araçlara uygulanan en düşük ÖTV oranının yüzde 10’dan yüzde 25’e çıkmasıyla birlikte, fiyatları yüzde 10 ila yüzde 20 arasında arttı. Ancak, artış sadece bununla sınırlı kalmadı. Başta Tesla ve Togg olmak üzere bu sınıfta en çok satan markalar artan ÖTV’lerin üzerine fiyat artışlarını da ekledi. Böylece, haziranda pazar payları yüzde 27.4’e kadar çıkan elektrikli otomobiller fiyat avantajını önemli ölçüde kaybetmiş oldu.
2.5 MİLYON LİRA EŞİĞİ
Yeni fiyatlar Türkiye’nin en çok satılan elektrikli otomobillerinde de dengeleri değiştirdi. Tesla, ÖTV artışından bağımsız olarak fiyatlarını yüzde 5.7 oranında arttırıken yaklaşık 20 aydır fiyat arttırmayan Togg, T10X modeline yüzde 13.8’lik zam yansıttı. Bu kapsamda, Togg T10X’in uzun menzilli ve yüksek donanımlı versiyonunun fiyatı 2 milyon 363 bin lira, Tesla Model Y’nin standart menzilli versiyonunun fiyatı ise 2 milyon 241 bin lira olarak gerçekleşti.
FİYATLAR NASIL DEĞİŞTİ
LenaCars’ın Hürriyet için hazırladığı verilere göre, ÖTV düzenlemesi sonrası Türkiye’nin en çok satan elektrikli otomobil satan markalarından 4’ü vergi artışlarına ilave olarak fiyatlarını da arttırdı. Bu markalar Tesla, Togg, Kia ve MINI şeklinde sıralandı.
En çok satan elektrikli otomobiller dikkate alındığında düzenleme sonrasında fiyatı en çok artan model yüzde 29.31 ile T10X olurken, bu modeli yüzde 24.84 ile BYD Seal U ve yüzde 20.08 ile Tesla Model Y takip etti. Kia EV3 yüzde 16.20 ile fiyatı en çok artan dördüncü model olurken BYD Atto 3’ün fiyatı yüzde 13.57, Citroen E-C3’ün fiyatı yüzde 13.05 arttı. Elektrikli MINI Countryman’in fiyatı ÖTV dilimi değiştiği için yüzde 10.45 düşse de matrahsız fiyatı artarak 2 milyon 488 bin 800 lira seviyesine ulaştı.
BAŞTA dünyada deniz turizminin en gözde yerlerinden Muğla olmak üzere, Türkiye’nin denizleri büyük bir atık tehdidiyle karşı karşıya. Denizlerdeki binlerce teknenin her gün ürettiği sıvı atıkların bir bölümü bertaraf ediliyor ancak bir bölümünün nereye bırakıldığı meçhul. 3-5 bin lira verip atıklarını toplatmayan milyon tekneler, açıklarda pisliklerini denize bırakıyor. Bu pislikler turizm cenneti koyların rengini kahverengine dönüştürüyor. Uzmanlar, yeterli önlem alınmazsa bu kirliliğin turizmi ciddi şekilde vuracağı konusunda uyarıyor.
Türkiye’nin en uzun sahil şeridi olan Muğla’da 5 bine yakın teknenin denizlerde olduğunu belirten Yat ve Tekne Endüstrisi Derneği (YATED) Müdürü Kadir Karakaya, “Bu tekneler bir günde 600 tona yakın sıvı atık üretiyor. Marina ve kıyı tesislerindeki tekneler bir şekilde atıklarını teslim ediyor. Ancak yüksek marina fiyatları ve sınırlı kapasite nedeniyle teknelerin büyük kısmı açıklarda. Atıklar sahillere getirilemiyor. Burada devreye sıvı atık tekneleri giriyor. Söz konusu atık tekneleri, talep üzerine büyük teknelerin yanına gidip atıklarını topluyor. Ama atıklarını toplatmak yerine denize basanlar çevreye büyük zararlar veriyor” dedi.
Kadir Karakaya
‘GÖCEK KÖRFEZİ’NDEN DENİZE GİRİLEMİYOR’
Geçen hafta YATED’in davetlisi olarak Göcek’te bir araya geldiğimiz Karakaya, denize bırakılan sıvı atıkların Türkiye’nin deniz turizmini baltalayabileceğini belirterek, “15 gün önce bu sahillerde dolaştığımda mavinin yerini kahverengi tonlar almaya başladığını gördüm. Yabancısı da yerlisi de atıklarını denize bırakıyor. Şu an Göcek Körfezi’nde denize girebilmek çok mümkün değil. Tekne sahipleri genellikle körfezin dışına çıkarak oralarda denize girmeye çalışıyorlar. Tabii, bu kirlilik deniz turizmini de ciddi şekilde olumsuz etkiliyor. Turistler bu kötü manzaraları görmek yerine Yunanistan, Hırvatistan veya İtalya gibi ülkeleri tercih edebilirler” diyerek sözlerini sürdürdü.
KAPASİTELERİ AZ SAYILARI YETERSİZ
Sıvı atıkları toplayan tekne sayısının ve bu atıkları toplayacak tesislerin de yetersiz olduğuna değinen Karakaya, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Türkiye genelinde sadece 27 adet katı ve sıvı atık toplama teknesi var. Sıvı atık teknelerinin kapasiteleri birkaçı dışında oldukça sınırlı.
Genellikle 3 ton, 5 ton veya 10 ton alabiliyor. Bunun yanında teknelerin sıvı atıklarını toplayan tesislerin kapasiteleri de yeterince büyük değil. Teknelerin gidip gelme süreleri de dikkate alındığında bir tekne belki 3 ton atıkla günde bir tur yapabiliyor. Ancak tekne sayısı belli. Toplananın çok üzerinde bir atık üretimi var. Sayı yeterli değil, denizlerin temizliği ve sürdürülebilir turizm için topyekün mücadele gerekiyor.”
OTOMOTİVDE değişen ÖTV sistemi ikinci el araç pazarına hızlı yansıdı. Başta elektrikliler ve Pick-Up’lar olmak üzere birçok sınıfta fiyatlar artarken, yeni düzenlemeyle sıfırda ÖTV’si düşen otomobillerin ikinci elde fiyatı beklenildiği gibi düşmedi. Düzenleme sonrası ikinci el araç pazarındaki hareketliliği Hürriyet’e değerlendiren uzmanlar, sıfır araçta artan fiyatlar nedeniyle ikinci ellere olan talebin artmasını beklediklerini söyledi. Hem artan talep hem de sıfır kilometredeki fiyatlar nedeniyle ikinci el pazarında yüzde 4 ila 8 arasında bir artış olması bekleniyor.
Otomotiv veri şirketi Cardata’nın Genel Müdürü Hüsamettin Yalçın, “İlk gözlemler, bu etkinin önümüzdeki günlerde daha görünür olacağını ve ikinci el araç fiyatlarında yaklaşık yüzde 4 ila yüzde 8 arasında bir artış yaşanacağını gösteriyor” dedi.
Hüsamettin Yalçın
İŞTE EN ÇOK FİYATI ARTAN ARAÇLAR
ÖTV düzenlemesinin ikinci el piyasasında en çok etkilediği araç gruplarını da sıralayan Yalçın, “Özellikle 4x4 Pick-Up’lar, SUV ve arazi tipi araçlar, elektrikliler ve şarjlı hibritlerin ön plana çıktığı görülüyor. Yeni sistemle birlikte bu gruplarda ÖTV oranlarının ciddi oranda artması, sıfır kilometre fiyatlarına doğrudan yansıdı. Söz konusu artışlar, bu araçların ikinci el muadillerinin de fiyatlarının hızla yükselmesine neden oldu” diye devam etti.
Tüketicilerin dikkat etmesi gerektiği bir dönemden geçildiğinin altını çizen Yalçın, şöyle devam etti: “Özellikle ilanlardaki fiyat şeffaflığına dikkat edilmesi, fırsatçılık içerdiği izlenimi veren aşırı fiyat artışlarına karşı temkinli olunması gerekiyor. Ayrıca, aracın bulunduğu motor hacmi ve vergi dilimi, geçmiş dönemdeki ÖTV oranı ve güncel matrah yapısı da göz önünde bulundurulmalı.”
ARTAN YANSIDI DÜŞEN YANSIMADI
LenaCars Genel Müdürü Selçuk Nazik de, “Öncelikle tüketiciler yeni vergileri anlamaya çalıştı. Fiyatı artan D segmenti ve üzeri araçlarda, önceden anlaşmaya varılmış satışlardan vazgeçildiğini gördük. İlan sitelerinde favorilere eklenmiş ve yeni düzenlemeyle daha yüksek ÖTV dilimine giren araçların fiyatlarında yükseliş net biçimde gözlendi. Buna karşın, daha düşük ÖTV dilimine giren modellerde ilan fiyatlarında hissedilir bir düşüş yaşanmadı. Bu da aslında tipik bir tüketici davranışı: İnsanlar ellerindeki malın değerinin artmasını hemen yansıtırken, düşmesini kabullenmekte daha temkinlidir. Sonuç olarak, ÖTV dilimi yükselen modellerde ikinci elde fiyat artışları görülürken, düşen dilimlerde henüz düşüş hissedilmedi” bilgisini verdi.
Otomotivde yeni ÖTV oranları ve matrahlarının, tüketicilerin beklemeye geçmesine neden olarak yılın ilk yarısında rekorlar kıran pazar bir süre yavaşlatması bekleniyor. Hürriyet’e konuşan sektör temsilcileri, yeni dönemde otomobillere olan talebin küçük sınıfta yoğunlaşacağının altını çizerken; C segmenti SUV’larda, Pikap’larda ve Premium otomobillerde fiyat artışları nedeniyle talebin düşeceğini tahmin ediliyor. Elektrikli otomobil pazarında ise ağustos ayında ciddi bir daralma beklentisi hakim ancak ortak görüş, yüzde 25 ÖTV avantajı nedeniyle talebin süreceği yönünde.
‘SON ÇEYREKTE YAVAŞLARIZ’
Mercedes-Benz Otomotiv İcra Kurulu Başkanı Şükrü Bekdikhan: “Tüketiciler bazı araçlarda vergi oranları düşse de özellikle ara dilimlerde kalan modellerde beklenmedik fiyat artışlarıyla karşılaşabilecekler. Yılın ilk yarısında yukarı doğru bir ivme yakalayan sektörde yeni düzenleme sonrasında tüketici davranışlarında bir duraksama olacağını söyleyebiliriz. Vergi artışı beklentisiyle öne çekilen satışların sona ermesi ve belirsizliğin ortadan kalkmasıyla, artan fiyatlar ve mevcut kredi koşulları çerçevesinde, yılın son çeyreğinde bir yavaşlama getirecektir. Bu doğrultuda, satışların geçen yılın aynı döneminin yaklaşık yüzde 10 altında gerçekleşeceğini öngörüyoruz.
ÖTV’YE KARŞI KAMPANYA
Fiyat hassasiyetinin daha yüksek olduğu alt segmentlerde bir yavaşlama beklenirken, premium segmentlerde talebin nispeten daha stabil seyretmesi beklenebilir. Müşterilerimizin ÖTV düzenlemesinden minimum düzeyde etkilenmesi için, fiyat artışlarını kısmen dengeleyebilecek bir avantajı temmuz sonuna kadar devreye alacağız. Yeni düzenlemenin elektrikli araçlara etkisi çift yönlü olabilir. Bazı modellerde matrahların yükseltilmesiyle ÖTV oranı en alt baremde yüzde 10’dan yüzde 25’e çıksa da içten yanmalı modellere kıyasla bir fiyat avantajı söz konusu. Ancak bazı segmentlerde bu farkın daralmasıyla tüketiciler karar süreçlerinde daha fazla kıyaslama yapma eğiliminde olabilir. Talepte geçici bir yavaşlama görülse bile, orta ve uzun vadede elektrikli araç pazarının ivmelenerek büyüyeceğini düşünüyoruz.”
‘ELEKTRİKLİDE TALEP ERTELENEBİLİR’
Hyundai Motor Türkiye Satış, Pazarlama ve Satış Sonrası Genel Müdürü Murat Berkel: Matrahlarda yapılan değişiklik, özellikle A ve B segmentin de yer alan araçların yüzde 70’lik ve 75’lik ÖTV dilimine içinde yer almasını sağladı. Bu durum da araç fiyatlarında yüzde 10 ile yüzde 5‘lik gerileme gerçekleştirdi. Bu düzenleme hem yerli hem de ithal araçları kapsıyor. Bu dilimde yer alan ve fiyat açısından daha avantajlı hale gelen araçlara olan talebin önümüzdeki süreçte artacağını öngörüyoruz. Tüketiciler, ÖTV matrahlarındaki değişiklik beklentisiyle yılın ilk yarısında sıfır kilometre araçlara yoğun bir talep gösterdi ve bu da doğal olarak satışların yüksek seyretmesini sağladı. Geçtiğimiz hafta yapılan yeni düzenleme ile birlikte özellikle C-SUV segmentte yer alan orta ve üst donanımdaki modellerde fiyat artışı gerçekleşti. Bundan dolayı, Türk tüketicisinin alt ÖTV diliminde yer alan modellere daha fazla ilgi göstereceğini düşünüyorum. Bu sene Türkiye’de elektrikli araç pazar tahminimiz 180 bin adet. Yani yüzde 80’lik bir büyüme bekliyoruz. Elbette geçtiğimiz hafta ÖTV baremlerinde yapılan artışla beraber özellikle elektrikli pazardaki yükseliş trendi biraz olumsuz etkilenebilir. ÖTV artışından dolayı da bir çok elektrikli aracın fiyatı 2 milyon TL’nin üzerine çıktı. Bu durumda tüketiciler kısa süreli olarak satın alımlarını erteleyebilir. Elektrikli araç satışlarının Ağustos ayından itibaren tekrardan yukarı yönlü ivmeleneceğini tahmin ediyorum.”
‘KISA VADEDE DURAĞANLIK OLUR’