Gamze Bal

Fonlarda 8 trilyonluk hızlı koşu

11 Aralık 2025

SON günlerde yatırım fonları üzerinden manipülatif işlemler yapıldığı iddiaları üzerine fon yatırımcı sayısı dalgalansa da; yerli yatırımcının yatırım fonlarına yönelik ilgisi sürüyor.

Pusula Portföy’ün ‘Türkiye’nin Fon Haritası’ araştırmasına göre, Eylül 2025 itibarıyla ülke genelinde toplam fon büyüklüğü 7 trilyon 440 milyar TL’yi buldu. Fon sahibi kişi sayısı 5 milyon 670 bine, kişi başına düşen ortalama fon büyüklüğü de 1 milyon 312 bin TL’ye ulaştı. Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK) verilerine bakıldığında, sonraki aylarda da hem fon büyüklüğünün hem yatırımcı sayısındaki artışın sürdüğü görülüyor. Buna göre, yatırım fonlarının toplam piyasa değeri ekim sonunda 7.9 trilyon TL’ye, kasımda ise 8.1 trilyon TL’ye yükseldi. Bu da 2025 Kasım’da geçen yılın aynı ayına kıyasla yatırım fonlarının toplam piyasa değerinde yüzde 88’i aşan bir yükseliş yaşanması anlamına geliyor. MKK verilerine göre ayrıca, fon yatırımcı sayısı 2024 sonunda 5.4 milyon iken 2025 Kasım sonu itibarıyla 5.7 milyona ulaşmış durumda. Yatırım fonlarında stopaj oranlarının artırılmasına rağmen büyüme sürerken; yerli yatırımcıların fonlara yönelik ilgisinin gelecek sene de devam etmesi bekleniyor.

KIYMETLİ MADENLER % 85.6 KAZANDIRDI

Fonlara yönelik ilginin en önemli nedeni, enflasyonun üzerinde getiri sağlaması. TÜİK verilerine göre, kasımda aylık enflasyon yüzde 0.87, yıllık enflasyon yüzde 31.07 olmuş; 2025’in ikinci yarısı itibarıyla 5 aylık enflasyon oranı da yüzde 11.21 olarak gerçekleşmişti. Türkiye Elektronik Fon Dağıtım Platformu (TEFAS) verilerine göre, sene başından bu yana kıymetli madenler fonu yüzde 85.6 ile en çok kazandıran fon oldu. Bunu yüzde 66 ile serbest şemsiye fonları, yüzde 50.5 ile katılım şemsiye fonları, yüzde 49.6 ile de para piyasası fonları takip etti. Pusula Portföy’ün Fon Haritası araştırması da en çok yatırım çeken beş fondan ilkinin serbest şemsiye fonları olduğunu; en çok yatırımcısı olan fonların başında ise para piyasası fonlarının geldiğini ortaya koydu. Araştırma aynı zamanda, bu yıl en çok kazandıran kıymetli madenler şemsiye fonlarına erkeklerin daha çok ilgi gösterdiğine de işaret etti. Söz konusu fonlara yatırım yapanların yüzde 61’ini erkekler, yüzde 39’unu ise kadınlar oluşturdu.

Ayşe Seher Aydın

FON YATIRIMCISI ORTALAMA45-49 YAŞINDA

Dün İstanbul’da düzenledikleri basın toplantısında araştırmalarının detaylarına yönelik bilgi veren Pusula Portföy Genel Müdürü Dr. Ayşe Seher Aydın’ın aktardıklarına göre: 

 Portföy büyüklüğü bakımından serbest şemsiye fonları 4 trilyon 331 milyar TL’yi aşan büyüklüğe ulaştı. Para piyasası fonları, 1 trilyon 164 milyar TL’lik büyüklük ile ikinci sıraya yerleşti. 

Yazının Devamını Oku

TÜRKONFED 5 maddelik öneriyle çözüm istedi... ‘Finansmana erişimimiz kolaylaşsın’

8 Aralık 2025

İŞ dünyası son üç yıldır en çok dile getirdiği finansmana erişim sorunu için yeni taleplerde bulundu. Ülke genelinde 100 bini aşkın işletmeyi temsil eden Türk İş Dünyası Konfederasyonu’nun (TÜRKONFED) Başkanı Süleyman Sönmez, faiz indirimlerinin kredi faizlerine yansımadığını; bu nedenle krediye erişimin teknik olarak mümkün olsa da yüksek faiz oranları nedeniyle işletmelerin bu kaynakları kullanamadığını söyledi.

“Türk iş dünyasının en önemli özelliklerinden biri, borcuna sadık olmasıdır” diyen Sönmez, “İş insanlarımız zor zamanlarda kendi öz sermayesini şirketine koyar, batıp gitmek gibi bir anlayışı yoktur. Finansmana eriştiğinde bunu sadece maddi değil, manevi bir borç olarak da değerlendirir. Bu nedenle iş insanlarımızın finansmana erişimi muhakkak kolaylaştırılmalı” ifadelerine yer verdi. Bu soruna yönelik 5 maddeden oluşan çözüm önerisi hazırladıklarını da aktaran Sönmez, bu maddeleri şöyle sıraladı: ‘Kredi mekanizmalarının çeşitlendirilmesi’, ‘teminat yapısının esnetilmesi’, ‘KOBİ’lerin finansal okuryazarlık ve kurumsallaşma düzeyinin artırılması’, ‘makroekonomik istikrar’ ve ‘bölgesel farklılıkların gözetildiği finansal programlar’.

‘BÖLGESEL KREDİLER KAPSAYICI OLSUN’

Sönmez, bu yıl Antalya’da 26.’sı düzenlenen TÜRKONFED İş Dünyası Zirvesi sonrası gazetecilerle bir araya geldi. Çözüm önerileri olan ‘kredi mekanizmalarının çeşitlendirilmesi’ konusunda yapılması gerekenleri detaylandıran Sönmez, “Özellikle üretim yapan KOBİ’ler için hedefli ve düşük faizli yatırım kredileri tasarlanmalı” dedi. Teminat yapısının esnetilmesine yönelik “Taşınır teminat rejimi, özellikle yeni girişimler ve teknoloji firmaları için işlevsel hale getirilmeli” talebinde bulunan Sönmez, diğer üç taleplerinin detaylarını ise şöyle özetledi: “Bölgesel kredi programları daha kapsayıcı hale getirilmeli. Mevcut teşvik ve hibeler sadeleştirilmeli, e-devlet gibi tek pencere sistemi yapılar ile erişilebilirliği artırılmalı.”

‘BEKLE GÖR’ DÖNEMİ

Öte yandan, Merkez Bankası (TCMB) faiz indirimlerine başlasa da bunun kredi faizlerine yansımadığına yönelik eleştiriler, TCMB Başkanı Fatih Karahan’ın da gündemine girmişti. Geçen ay bir canlı yayına katılan Karahan, uzun vadeli kredilerdeki fiyatlamanın ‘beklenen enflasyona göre yapıldığını’ söylemiş; bu noktada enflasyon beklentilerinde yaşanan bozulmaya dikkat çekmişti. “Politika faizi düşerse piyasa faizi de düşer’ kanısı her zaman doğru değil” diyen Karahan, “Uzun vadeli kredilerde fiyatlama, beklenen enflasyona göre yapılıyor” demişti. Teknik açıklaması Karahan’ın anlattığı gibi olsa da sanayiciler TÜRKONFED aracılığıyla finansmana erişim sorununun artarak devam ettiğini bir kez daha vurgulamış oldu. Sönmez, bu durumu “Düşüş eğilimi olsa da hâlâ yüksek olan faiz oranları nedeniyle işletmelerin günlük nakit akışı yönetimi dahi zorlaştı. Birçok işletme bekle-gör pozisyonuna geçti” sözleriyle özetledi.

Ayrıca, “İş dünyası 36 ay vade ile yatırım yapamaz” diyen Sönmez’in “Vadelerin de uzatılması gerek” talebi öne çıkan diğer taleplerden biri oldu.

Süleyman Sönmez

Yazının Devamını Oku

‘Yerli üretim’ çağrısı

1 Aralık 2025

Yüksek üretim maliyetlerinin baskısı nedeniyle ithalatın yurtiçinde üretmekten daha ucuz hale gelmesi, gıda perakendecilerini de endişelendirmeye başladı. Önceki gün Türk İş Dünyası Konfederasyonu’nun (TÜRKONFED) Antalya’da düzenlediği 26. İş Dünyası Zirvesi’nde bu nedenle, yerli üretimin önemi masaya yatırıldı. Zirvedeki bir panelde konuşan Migros İcra Kurulu Başkanı Özgür Tort, yerli üretimin, şirketlerin de desteğiyle ‘kelebek etkisiyle’ büyütülmesinin fiyatların gerilemesine katkı sunacağına işaret etti. Şu anda dünyanın her yerinde gıdaya erişimde sıkıntılar yaşandığını söyleyen Tort, “Ülkemiz de bundan fazlasıyla etkileniyor. Bir taraftan kuraklık, diğer taraftan çiftçinin kazanamadığı için üretmek istememesi... Bu tempoda gidersek satacak ürün bulamayabiliriz. O zaman da ithalat furyasının içinde bazı sektörler varken gıda da bu paydaşlardan biri haline gelir şeklinde ciddi kaygılarımız var” diye konuştu.

‘İSTANBUL’A GELENE KADAR 21 TL OLUYOR’

Yurtiçinde üretim daha pahalı olsa da buna devam etmenin milli bir konu olduğuna dikkat çeken Tort, “Yerli üretime yönelik bir irade ortaya koyup kademe kademe ilerlerseniz, o malı ucuzlatırsınız. Sağlam altyapı kurduğunuzda o mal ucuzlar. Üretimde kelebek etkisi müthiş çalışıyor. Yapmaya başladığınızda karşılığını teker teker görüyorsunuz. Bu seferberliğe hepinizi davet ediyorum” ifadelerine yer verdi.

Tort’un konuşmasında öne çıkan detaylardan biri de artan girdilerin gıda enflasyonu üzerindeki etkisine yönelik oldu. “Bugün randımanlı üretmiyorsak, ürün 0 TL olsa bile İstanbul’da satmanın maliyeti 21 TL’ye çıkıyor” diyen Tort, “Bizim ne yapıp edip tedarik zinciri maliyetini düşürmemiz lazım. Toplu alanda ürettiğimiz zaman girdi maliyetleri tam 3’te birine düşüyor” dedi. Nakliyeti kamyonla değil de Antalya’dan İstanbul’a bir raylı sistemle yapmanın ise nakliye maliyetini 3’te birine düşürdüğü bilgisini veren Tort, “Bunlar üzerinde çalışmalıyız” diye konuştu.

PESTİSİTE YILLIK 400 BİN DOLAR

Vatandaşın gıda enflasyonuna rağmen güvenilir, içeriğini bildiği gıdaya erişime verdiği öneme de dikkat çeken Tort, yıllık pestisit kontrolüne 350-400 bin dolar harcama yaptıklarını aktardı.

NİĞDE’DE PATATES HAMLESİ

Yazının Devamını Oku

Monetary Metals Ayşe Teyze’nin altınına talip

21 Kasım 2025

Küresel altın talebi bu yılın üçüncü çeyreğinde 146 milyar dolarla rekor seviyeye ulaştı. Jeopolitik riskler, ABD’nin gümrük vergilerinin ticarette yarattığı belirsizlik, faiz indirimi beklentileri, merkez bankalarının rezerv çeşitlendirmede altına yönelik artan talebi, bu rekorda etkili oldu. Bu talebin önemli bir kısmının da fiziki altın olması, ‘altından altın kazanma’ fikrini doğurdu. TCMB’ye göre, Türkiye’de bankacılık sistemi dışında tutulan altının miktarı 400-500 milyar dolar aralığında. Sarı metale yönelik ilginin artması da altın üzerinden kazanç sağlamak isteyen şirketleri gündeme getirmiş durumda. Bu şirketlerden biri de ABD merkezli Monetary Metals. Şirket, yastık altı altını alıp, fiziki altına ya da altın hammaddesine ihtiyaç duyan kuyumculara, rafinerilere, firmalara kiralıyor. Altının asıl sahibine de bu uygulama üzerinden bir kira bedeli ödüyor.

BAKANLIKLA GÖRÜŞECEKLER

“Yani artık araba kiralama gibi altın da kiralanabilecek” diyen şirket temsilcileri, bu uygulamayı Dubai ve ABD’den sonra Türkiye’de de hayata geçirmek için harekete geçti. Monetary Metals CEO’su Keith Weiner ile AgaOne CEO’su Gökhan Yılmaz, Dubai’de 18 Kasım’da bir anlaşma imzaladı. Buna göre şirketin Türkiye’deki faaliyetleri, İstanbul merkezli iştiraki AgaOne tarafından yürütülecek. İlerleyen dönemde bakanlıklarla resmi görüşmeler yapılarak bu uygulamanın Türkiye’de hayata geçebilmesi için gerekli regülasyonları talep edecekler. AgaOne Commodities Yatırım Ürünleri Başkanı Denis Petrakov, bu yöntemle bireylerin fiziki altınını kiraya vererek gelir elde edeceğini; altını ham madde olarak kullanan mücevher sektörünün ise yüksek oynaklık dönemlerinde öngörülebilir bir fiyattan alım yapabileceğini söyledi ve şöyle dedi: “Kuyumcular ya da firmalar altını kira ödeyerek temin edeceği için altın ithalatından çok iç kaynaklar kullanılmış olacak.”

 

Yazının Devamını Oku

Avustralyalı Quiksilver Türkiye’de üretecek

21 Kasım 2025

Güçlü bir üretim mirasına sahip olan sektörün temsilcileri, çıkışı global markaların üretimini Türkiye’ye çekmekte buldu. Halihazırda Skechers, New Balance, Puma ve Adidas’ın Türkiye’de üretim yaptığı biliniyor. Önceki gün bir grup gazeteciyle bir araya gelen SPX Sport CEO’su Barış Andırınlı, buna 1969’da Avustralya’da kurulan ve giyim, sörf, snowboard ekipmanları markası olarak da bilinen Quiksilver’ın da ekleneceğini duyurdu. “Ayakkabıda vergi, KDV hariç yüzde 60. KDV ile bu oran yüzde 70’i buluyor” diyen Andırınlı, satışını gerçekleştirdikleri markaları Türkiye’de üretim için ikna ettiklerini söyledi. Ardından bu markalardan birinin de Quicksilver olduğunu açıkladı. Andırınlı marka ile yapılan anlaşmayı, “2026’da 20 bin çift ile başlayacağız. 2027’de 100 bine çıkacak” diye özetledi.

150 MİLYON DOLARLIK YATIRIM HEDEFİ

1989’da eski milli voleybolcu ve muharip gazi kurmay bahriye subayı Güven Olgar ve eşi Kadriye Olgar’ın spora duydukları ilgi sonucu kurulan SPX, bugün 60 mağazaya ulaştı. Andırınlı, franchise markalarının ise Woult adıyla hizmet verdiğini aktardı. Önümüzdeki dönemde yeni mağaza yatırımlarına devam edeceklerini dile getiren Andırınlı, 2026’da 150-200 milyon TL’lik yatırım yapacaklarını söyledi.

Son dönemde yükselen maliyetler, Mısır başta olmak üzere üretimin yurtdışına kaymasına yol açmıştı. 120’yi aşkın markayı tüketiciler ile buluşturduklarını belirten Andırınlı, bu markalardan bazılarının üretiminin Türkiye’de yapılmasını da sağladıkları anlattı. Daha önce 1 milyon adetlik üretim yaptıkları markaların bugün sayıyı 100 bine düşürdüklerini söyleyen Andırınlı, her bir markadan yılda 120 bin adet ithalat gerçekleştirdiklerini belirtti.

SPORU TEŞVİK EDİYOR

Marka Vadistanbul’da ‘Türkiye’nin ilk yürüyüş konseptli mağazasını’ açtı. İnsanların favori yürüyüş rotalarını paylaşabilecekleri, şehir yürüyüşleri düzenleyebilecekleri ‘Walkr Topluluğu’ adını verdikleri bir platform kurduklarını belirten Andırınlı, “Eğitimler, seminerler ve saha etkinlikleriyle yürüyüş kültürünü büyüteceğiz Walkr konseptini Türkiye’nin farklı şehirlerinde de açmayı planlıyoruz” ifadelerini kullandı.

Yazının Devamını Oku

"Yatırımlarımızın amiral gemisi Türkiye"

17 Kasım 2025

TÜRKİYE’de yeniden faaliyete başlama kararı alan ve iki yıl içinde 6 milyar dolarlık finansman planlayan Asya Kalkınma Bankası’ndan (AKB) ‘Türkiye’ye güven arttı, mevcut politikaların devamı önemli’ mesajı geldi.

Geçen hafta Türkiye’ye ilk resmi ziyaretini gerçekleştiren AKB Başkanı Masato Kanda, Hürriyet’in sorularını yanıtladı. Türkiye’nin güçlü büyüme potansiyeli olduğunu ve enflasyon kontrol altına alındıkça ekonominin daha hızlı büyüyeceğine inandıklarını söyleyen Kanda, Türk iş dünyasına da önemli mesajlar verdi.

BEŞ SEKTÖRE İŞARET ETTİ

Masato Kanda, Türkiye’yi ‘gerçek bir bölgesel merkez’ haline getirme planları olduğuna dikkat çekerek bunun için odaklandıkları beş  ana sektöre işaret etti. Türkiye’yi gıda güvenliği, akıllı tarım, enerji, dijitalleşme ve ulaşım alanlarında güçlendirme hedefleri olduğunu söyleyen Kanda, “2022’den bu yana Asya ve Pasifik bölgesindeki özel sektör taahhütlerimizi iki katından fazla artırdık. 2030’a kadar toplam özel yatırımları dört katına çıkararak yıllık 13 milyar dolara ulaştırmayı hedefliyoruz. Türkiye, bu genişletilmiş hedefin amiral gemisi olacak. Nihai hedefimiz, Türkiye’nin mali istikrarını korumasını ve yatırım çekmesini sağlamak. Aynı zamanda çalışmalarımızın ülke genelindeki insanlar için somut faydalar sağlamasını hedefliyoruz” diye konuştu.

‘SIKI DURUŞ GEREKLİ BİR ADIM’

Geçen yıl Türkiye’nin AKB’de ‘bölgesel üye’ statüsüne geçmesinin ardından işbirlikeri hızlanmıştı. Kanda’nın öne çıkan mesajlarından biri, enflasyona yönelik oldu.

“Türkiye’nin büyüme ve kalkınma beklentileri temelde olumlu. Ekonomi, zorlu koşullara rağmen 2015’ten 2024’e kadar ortalama yüzde 4.9’luk reel gayri safi yurtiçi hasıla büyümesi ile dikkate değer bir dayanıklılık sergiledi” diyen Kanda, “Bu, Türk halkının girişimci ruhunu ve özel sektörünüzün gelişmişliğini yansıtıyor” dedi. Uygulanan sıkı para politikasının enflasyonda belirgin bir iyileşme sağladığını belirten Kanda, “Bu, sürdürülebilir ve uzun vadeli büyüme için gerekli bir adım. Enflasyon kontrol altına alındıkça ve lira istikrar kazandıkça Türkiye ekonomisinin daha da hızlı büyüyebileceğine inanıyorum. Orta Vadeli Program’da enflasyonun 2027’ye kadar yüzde 9’a düşeceği öngörülüyor ki bu önemli bir başarı olacak” değerlendirmesinde bulundu.

‘BÖLGESEL ÜYELİK’ İÇİN DÖRT KRİTER

Yazının Devamını Oku

Yapay zekâ çarşıya çıkacak! Gözü Ayşe Teyze’nin filesinde

13 Kasım 2025

E-ticaretin perakende sektörüne getirdiği yenilikler, yapay zekâ ile birlikte farklı bir boyuta taşındı. ABD’de başlayan bir uygulamaya göre artık tüketiciler, yapay zekâ platformlarından hiç çıkmadan istediği ürünü bulup, ödemeyi de yapıp, satın alma işlemini tamamlayabiliyorlar. Böylece yapay zekâ artık sadece soru sorulan bir araç değil, alışveriş deneyimi de sunan bir platform olarak güçleniyor. Ancak dahası var: Şimdilik yeni olan, bir yapay zekâ platformu aracılığıyla kişinin kendisinin alışveriş yapması. Beş yıl içinde ise yapay zekânın tüketici adına alışveriş yapması, bir nevi ‘alışveriş asistanı’ olması bekleniyor. Örneğin, tüketicilerin istediği ürünün fiyat takibini yapması, ürün belirlenen fiyat aralığına düşerse satın alma komutunu gerçekleştirmesi, hatta havayolu ve uçak rezervasyonu yapması öngörülen detaylar arasında. Dünya genelinde yayımlanan pek çok makalede bu durum, ‘aracılı ticaret’ ya da ‘ajan yapay zekâ ticareti’ kavramlarıyla ifade ediliyor. McKinsey’in bir araştırmasına göre bu durum, 2030’a kadar sadece ABD’de 1 trilyon dolara kadar gelir yaratabilir. Bu rakamın dünya genelinde, yine 5 yıl içinde toplam 5 trilyon dolara ulaşabileceği tahmin ediliyor.

OPENAI BAŞLATTI

E-ticarette yeni dönemi başlatan bu durumun detayları ve Türkiye’deki perakende sektörüne etkileri ise şöyle:

* Söz konusu yeni dönemin fitilini ateşleyen ilk uygulama, ChatGPT’nin geliştiricisi OpenAI’dan geldi. Şirketin yapay zekâ platformuna getirdiği ‘Instant Checkout’ yani ‘anında ödeme’ özelliği, ABD merkezli alışveriş siteleri Etsy ve Shopify’dan alışveriş yapılabilmesinin önünü açtı. Bu özelliği kullanan tüketiciler hem ihtiyaç duydukları ürünleri sipariş verebiliyor hem de bunu yaparken farklı bir siteye yönlendirilmiyor.

* Bunun bir sonucu olarak da markaların ve reklam ajanslarının ürünlerini artık ChatGPT’nin arama sonuçlarında öne çıkarmak için modeller geliştirmeye başladığı belirtiliyor. Bunun da geleneksel platformlarda üst sıralarda görünmek için ek ödeme yapan şirketlerin, mevcut çalışma şeklini ortadan kaldırma potansiyeline sahip olduğu vurgulanıyor.

* Bir araştırmaya göre, ABD’de bu yıl sonu itibarıyla tüketicilerin yarısından fazlasının alışverişte yapay zekâ asistanlarını kullanması bekleniyor.

* Amazon’un da ürün kataloğunu yapay zekâ ajanlarına açan bir altyapı geliştirdiği belirtiliyor.

* 5 yıl içinde dünya ticaretinin yüzde 30’unu yapay zekâ ajanlarının yapması bekleniyor.

Yazının Devamını Oku

‘Enflasyonda patikadan çıkmadık’

11 Kasım 2025

AYLIK bazda beklentilerin üzerinde gelen enflasyon piyasada karamsar öngörülere yol açsa da, genel beklenti dezenflasyon sürecinin devam ettiği yönünde. Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan da geçen hafta yılın son enflasyon raporu toplantısında buna işaret etmiş ve beklentilerin üzerinde gelen eylül ayı enflasyonu sonrasında ‘dezenflasyonun durduğu yönünde bir havanın oluştuğuna’ dikkat çekmişti. Ancak, “Enflasyon konusunda karamsarlığı gerektirecek bir detay görmüyoruz” diyen Karahan, “Riskler var, evet. Ancak dezenflasyon durmadı, yavaşladı” ifadelerine yer vermişti.

Geçen hafta, bankanın daveti üzerine Gaziantep’te bir araya geldiğimiz QNB Türkiye Genel Müdürü Ömür Tan da ‘enflasyonla mücadelede önemli bir yol kat edildiğine’ dikkat çekti ve ‘sabırsızlık bu işe taş koyar’ mesajı verdi.

‘ÖNEMLİ OLAN DEVAM EDİLMESİ’

“Ciddi kat edilen bir mesafe var” diyen Tan, “Önemli olan bu patikada devam ediliyor olması. İnişler, çıkışlar olabilir ama yoldan çıkılmadı. Yavaş ya da hızlı, aynı patikada devam ediyoruz. ‘Bu iş çok gecikti’ dersek, hayatımız boyunca enflasyonla yaşamak zorunda kalırız. Sabırlı olmamız lazım, sabırsızlık bu işe taş koyar” diye konuştu.

Türkiye enflasyonla mücadele ederken küresel görünümün de bozulduğunu; ‘jeopolitik risklerin tahmin bile edilemeyecek boyutlara ulaştığını’ vurgulayan Tan, “İçeride ve dışarıda her gün bambaşka gelişmeler yaşanabiliyor. Eylülde enflasyon beklentilerin üzerinde gelince hepimiz panik olduk ama
ekim enflasyonu beklentilerin
altında kaldı. Dolayısıyla gecikmeler olabilir ama genel eğilim olumlu. Bunun yanı sıra dış gelişmeler de azımsanmayacak ölçüde” dedi. “İkinci Trump döneminin getirdiği düzen, makro trendleri başka bir noktaya getirdi” diyen Tan, “Bunun etkisiyle küresel enflasyon yukarı yönlü ivmelenmeye başladı. Dolayısıyla dünyanın çok karışık ve stresli bir dönemindeyiz” diye konuştu.

‘TCMB GEREKENİ YAPIYOR’

Yazının Devamını Oku