MERKEZ Bankası (TCMB), dün İstanbul Finans Merkezi’nde yılın üçüncü enflasyon raporu toplantısını düzenledi. Başkan Fatih Karahan, “Enflasyonda çerçeve değişikliğine gidiyoruz” sözleriyle orta vadeli hedeflerin sunulmasında değişikliğe gittiklerini duyurdu. Yeni sisteme göre şimdiye kadar ‘enflasyon tahminleri’ açıklayan ve ihtiyaç duyulması halinde bu oranı revize eden TCMB, bundan sonra bu tahminin yanı sıra bir de ‘ara hedef’ açıklayacak. TCMB Başkanı Fatih Karahan’ın aktardığına göre bu ara hedefler, rapor dönemleri arasında olağanüstü gelişmeler olmadığı sürece değiştirilmeyecek. Karahan, “Ara hedefler, içsel para politikası patikasını belirlerken referans olarak alınacak. Böylece, kontrol ufku içerisinde enflasyonun ara hedeflere yakınsaması sağlanacak” dedi. Buna göre Karahan, 2025 yıl sonu enflasyonu için ara hedeflerinin yüzde 24 olduğunu söyledi. Bu oran, bir önceki enflasyon raporunda yıl sonu enflasyon tahmini olarak belirlenmişti. Yani yüzde 24, yıl sonu enflasyon tahminiydi, şimdi ara hedef oldu. Karahan, enflasyonun 2025 yıl sonunda yüzde 70 olasılıkla yüzde 25 ila yüzde 29 aralığında olacağını tahmin ettiklerini söyledi. Merkez, 2026 sonunda ise enflasyonun yüzde 13 ila yüzde 19 aralığında olacağını tahmin ediyor. 2026 enflasyon ara hedefi yüzde 12’den 16’ya ve 2027 için ise yüzde 8’den 9’a çıkarıldı.
NEDEN DEĞİŞTİ
Karahan, söz konusu değişikliğe neden ihtiyaç duyduklarını şöyle anlattı: “Bugüne kadar yaptığımız iletişimde ‘ara hedefler’ aynı zamanda ‘tahmin’ görevi de görüyordu. Ancak enflasyonda veri oynaklığı ve belirsizlik yüksek. Zaman zaman tahminleri revize etmek gerekiyor. Tahminle hedef aynı şey olunca hedefi de revize etmiş oluyorduk. Bu da para politikasının etkinliğini zorlaştırıyordu.”
Dünkü toplantıda öne çıkan konulardan biri de Karahan’ın yeniden ‘otopilotta değiliz’ mesajı vermesi oldu.
İKİNCİ ‘OTOPİLOTTA DEĞİLİZ’ MESAJI
Faiz indirim sürecine 250 baz puanlık indirimle Aralık 2024’te başlayan ve bunu Ocak 2025’te 250 baz puanlık indirimle devam ettiren TCMB, bu yılın ilk enflasyon raporu toplantısında ‘otopilotta değiliz’ mesajı vermişti. Ancak bu mesajdan bağımsız olarak, mart ayı ortasında iç siyasi gündemdeki hareketlilik nedeniyle faiz indirimlerine ara verilmek durumunda kalınmıştı. Martta ara verilen indirimlere temmuzda devam edildi. Piyasa, eylüldeki PPK’da da faiz indirimlerinin devamını bekliyor.
Karahan ise dünkü toplantıda dezenflasyon süreci devam etse de enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklerin varlığına işaret bir kez daha ‘otopilotta değiliz’ mesajını verdi. Karahan, faiz indirimlerinin seyrine ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: “Enflasyon üç aydır üst üste piyasa beklentilerinin altında gerçekleşti. Ancak hizmet kalemlerindeki atalet, özellikle eğitim ve kira özelinde tahminlerimizin üzerinde. Bu da enflasyon üzerinde önümüzdeki dönemde bir miktar yukarı yönlü risk olduğunu ima ediyor. Faiz indirimlerinin sayısı ve miktarı, enflasyon görünümüne ve bu risklere bağlı olacak. Otopilotta değiliz.”
MERKEZ Bankası (TCMB) verileri, kredi faizleri ile ortalama TL mevduat faizinin, piyasadaki oynaklığın artmaya başladığı mart ayı ortasındaki seviyelere döndüğünü ortaya koydu. Merkez’in 24 Temmuz’da 300 baz puanlık faiz indirimine gitmesinin ardından kredi faiz oranlarındaki düşüş de hızlandı. Buna göre, 1 Ağustos ile biten hafta itibarıyla konut kredisi faizleri yüzde 41.37’ye gerileyerek son üç ayın; ihtiyaç kredisi faizleri yüzde 63.74’e, taşıt kredisi faizleri de yüzde 41.91’e gerileyerek son dört ayın en düşük seviyelerine geriledi. Ticari kredi faizleri ise 1 Ağustos haftası itibarıyla yüzde 57.60’a inerek son dört buçuk ayın en düşük seviyesini kaydetti. Böylece, son faiz indiriminden bir önceki hafta olan 18 Temmuz haftasından bu yana konut kredisi faizlerinde 1.2 puan, taşıt kredisi faizlerinde 2.7 puan, ticari kredi faizlerinde 3.03 puan ve ihtiyaç kredisi faizlerinde de 4 puanlık düşüş izlenmiş oldu. TCMB verilerine göre, aynı dönem aralığında 1-3 ay vadeli TL mevduat faizi de 4.1 puan geriledi. 18 Temmuz ile biten haftada yüzde 56.66 olan 1-3 aylık ortalama TL mevduat faizi, 1 Ağustos itibarıyla yüzde 52.56’ya indi.
DÖRT AYLIK HAREKET
TCMB, 6 Mart’taki PPK toplantısında politika faizini 250 baz puan indirerek yüzde 42.5’e düşürmüş; 20 Mart’ta ise olağanüstü toplantı yapmak durumunda kalmıştı. Mart ayı ortasında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturmalar ve ardından gelen tutuklamalar sonrası Merkez Bankası, piyasadaki oynaklığı kontrol altına almak için çeşitli önlemler almıştı. O dönem Merkez’in takvim dışı bir PPK toplantısıyla TL’yi desteklemek amacıyla fonlama faizini yüzde 46’ya yükseltmesi, kredi faizleri ile TL mevduat faizinde de yukarı yönlü bir harekete neden oldu. Mart ayının son haftasında, bankadan bankaya değişmek birlikte sadece TL mevduat faizinde bir hafta içinde 3 puanlık bir artış gözlemlenmişti.
Bu gelişmelerden sonra piyasanın merakla beklediği 17 Nisan’daki PPK’da ise yeni bir faiz artırımına gidilmiş; kredi faizlerinde de buna paralel olarak yükseliş sürmüştü. Bu süreçte sadece ihtiyaç kredisi faizlerine bakıldığında şöyle bir tablo ortaya çıkıyor: Mart ayı ortasında yüzde 62.73’e gerileyen ihtiyaç kredisi faizi, martın son haftasında yüzde 72.45’e fırladı. Mayıs ayı başında bu oran yüzde 74.5’i de aştı. Gelinen noktada ise TCMB, mart ayında ara verdiği faiz indirimlerine temmuzda devam etme kararı aldı. Piyasa, 11 Eylül’deki PPK’da da faiz indirimi bekliyor.
‘DÜŞÜŞ SÜRER’
GCM Yatırım Ekonomisti Evren Kırıkoğlu, uzun vadeli kredi faizlerinin gelecek aylarda daha hızlı gerileyebileceğine işaret etti.
Halihazırda kredi faizlerinde yaşanan gerilemeye ilişkin Kırıkoğlu, 19 Mart’ta iç siyasi gündemin hareketlenmesi öncesi politika faizinin yüzde 45’ten 43.5’e indirildiğini anımsattı. Sonraki süreçte artmak durumunda kalan politika faizinin mart ayındaki seviyesine ancak dört-beş ay içinde gelebildiğini ifade eden Kırıkoğlu, “Bundan sonraki süreçte de düşmeye devam edecektir. Bu düşüş, kredi faizlerine de bire bir yansımaya devam eder. Hatta, mevduat ve kredi faizleri biraz daha önden fiyatlanır. Yani önümüzdeki aylarda uzun vadeli kredi faizlerinin daha hızlı gerilediğini görebiliriz” ifadelerini kullandı.
Evren Kırıkoğlu
Edindiğimiz bilgilere göre, İstanbul Pazarcılar Esnaf Odası ve Türkiye Sebzeciler Meyveciler ve Seyyar Pazarcılar Federasyonu, ülkedeki tüm pazarcı esnafı adına banka genel müdürleriyle anlaşmaya vardı. Buna göre bankalar, isteyen pazarcı esnafına POS cihazını ücretsiz verecek. Ayrıca, bu uygulamayı zaten ‘nakit parayla yapılan satışları azaldığı için talep eden’ pazarcı esnafından herhangi bir komisyon ücreti alınmayacak. Konuyla ilgili Hürriyet’e bilgi veren İstanbul Pazarcılar Esnaf Odası Başkanı Mesut Şengün, “İstanbul’da 30 bin, ülke genelinde ise 326 bin pazar esnafı var. Bankaların yeterli POS cihazı temin edebilmesi belli bir süre alacaktı. Bu nedenle kredi kartıyla alışveriş dönemi 15 Ağustos’ta başlayacak” dedi. Ziraat Bankası ve Halkbank ile anlaştıklarını; gelecek hafta da İş Bankası ile görüşeceklerini söyleyen Şengün, diğer bankalarla da temasta oldukları dile getirdi.
YASAL ZORUNLULUK DEĞİL İSTEĞE BAĞLI
Şengün’ün verdiği bilgilere göre, aslında semt pazarlarında kredi kartıyla yapılan alışverişler düşük oranlarda da olsa vardı. Bu satışları da daha çok semt pazarları içinde hazır giyim ürünleri satan esnaf yapıyordu. Pazarın çoğunluğunu oluşturan sebze ve meyve tezgâhlarında ise pazarcı esnafı, POS cihazının komisyon oranı ve ücretlerinden kaçındığı için toplam kartlı alışveriş oldukça sınırlı idi. Banka genel müdürleriyle yapılan son anlaşma sonrası, 15 Ağustos’tan itibaren sebze-meyve tezgâhlarında da kredi kartıyla alışveriş yapılabilecek. Ancak bu bir yasal zorunluluk değil; isteyen pazarcı esnafı için geçerli olacak.
‘KARTIN PAYI YÜZDE 20’DEN 90’A ÇIKAR’
Şengün, “Halihazırda semt pazarlarında kredi kartıyla yapılan alışverişlerin oranı yüzde 20 civarında. Müşteri geliyor, bir ürünü beğeniyor ama cebinde o an yeterli nakit parası yok örneğin... Gidip benzer ürünü alışveriş merkezinde kredi kartıyla alıyor ama daha pahalıya almış oluyor. 15 Ağustos’ta başlayacak yeni dönemle, bu yıl sonuna kadar pazarlardaki kartlı alışverişlerin oranının yüzde 20’den yüzde 90’a kadar çıkmasını, kaybettiğimiz müşterileri yeniden kazanmayı bekliyoruz” diye konuştu.
SATIŞLARI AZALINCA KENDİLERİ TALEP ETTİ
Pazarcı esnafı, son dönemde nakit parayla kısıtlı harcama yapılabildiği için satışlarının önemli ölçüde azaldığını; alınan kararı da kartlı alışverişlerin teşvik edilmesi için kendilerinin talep ettiğini aktardı. Şengün, bu kapsamda yaptığı açıklamada “Kredi kartıyla satış yapılmadığı için son bir yılda satışlar yüzde 20 civarında azaldı” bilgisini verdi. Ancak Şengün’ün verdiği oran, yalnızca kart kaynaklı kayıp. Meyve ve sebze fiyatlarının ulaştığı seviyeden dolayı satışlardaki toplam düşüş çok daha büyük seviyelerde.
‘FİYAT FARKI OLMAYACAK’
BU hafta başında açıklanan temmuz ayı enflasyonunun beklentilerin altında gelmesi ve buna bağlı olarak Merkez Bankası’nın (TCMB) faiz indirimlerine devam edeceğine yönelik artan beklentiler, BIST 100 endeksini yeniden 11 bin puanın üzerine taşıdı. Önceki gün 10 bin 901 puan ile TL bazında son bir yılın en yüksek kapanışını yapan endeks, dün de güne yüzde 0.36 yükselişle 10 bin 940,60 puandan başladı. Gün içinde yükseliş ivmesini sürdüren ve bir yıl aradan sonra yeniden 11 bin puan seviyesini aşan endeks, günü yüzde 0.50 yükselişle 10 bin 956 puandan tamamladı. Endeks en son Temmuz 2024’te kaydettiği 11 bin 250 puanlık tarihi zirve seviyesinin ardından uzun bir süre 10 bin puan patinajı yaşamış; mart ayında yurtiçinde yaşanan siyasi gelişmelerden sonra ise 9 bin puanın altına kadar gerilemişti. Konuştuğumuz uzmanların aktardığına göre borsadaki son yükselişin itici gücü, faiz indirimlerine yönelik artan piyasa beklentisi oldu.
YABANCILARDAN GÜÇLÜ HİSSE ALIMI
Faiz indirimlerinin eylül ve ekimde devam edeceğine yönelik artan beklentiler, yabancı yatırımcıların son 1.5 aydır Türk hisse senetlerine yönelik ilgisini de artırmış durumda. Bu da Borsa İstanbul’da BIST 100 endeksini yukarı taşıyan etkenlerden biri olarak öne çıkıyor.
TCMB’nin dün açıkladığı güncel verilere göre, yurtdışı yerleşikler 1 Ağustos haftasında 135.4 milyon dolarlık daha hisse alımı yaptı. Yurtdışı yerleşikler 27 Haziran haftasında 248 milyon dolar, 4 Temmuz haftasında 235 milyon dolar, 18 Temmuz haftasında 209 milyon dolar ve 25 Temmuz haftasında da 205 milyon dolarlık hisse alımı yapmıştı. Böylece yabancı yatırımcılar sadece son bir ayda 1 milyar doları aşan net hisse alımı gerçekleştirmiş oldu.
AVRUPA BİRLİĞİ VE MOODY’S ETKİSİ
Bunun yanı sıra Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerin iyileşmesi, Moodys’s’in not artırımı, beklentilerden iyi gelen bilançolar da genel anlamda borsayı olumlu yönde destekleyen gelişmeler olarak değerlendiriliyor.
Piyasada yılın ilk yarısının zayıf geçtiğini, mart ayında yurtiçinde yaşanan siyasi gelişmelerin endeks üzerinde baskı oluşturduğunu anımsatan Gedik Yatırım Danışmanlığı Müdür Yardımcısı Onur Can Bal, “Endeksi son günlerde pozitif şekillendiren süreç, faiz indirim döngüsü oldu” dedi. “Reel faizlerle Borsa İstanbul’un seyri arasında ters bir korelasyon var. Yani faizler yükseliyorsa bu hisse piyasalarını genel olarak olumsuz etkiliyor, baskılıyor. Faiz indirim döngüsünün ön planda olduğu bir dönem ise borsayı destekliyor” diyen Bal, “Gelinen noktada, faiz indirim beklentileri yeniden canlandı. Eylül ve ekim toplantılarında da faiz indirimlerinin devamını bekliyoruz. Bu, hisse tarafında yabancı alımlarını da beraberinde getiriyor. Bu da yükselişleri beraberinde getirdi” ifadelerine yer verdi.
PİYASA EYLÜL AYINI BEKLİYOR
BORSA İstanbul’un sağladığı dolar bazındaki getiri, gelişmekte olan piyasalarda yaşanan rallinin gerisinde kalmasına rağmen yabancıların Türk hisse senetlerine ilgisi sürüyor. Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre, piyasa fiyatı ve kur hareketlerinden arındırılmış verilerle 27 Haziran haftasında 248 milyon dolarlık hisse alan yurtdışı yerleşiklerin alımları; 4 Temmuz haftasında 235 milyon dolar, 18 Temmuz haftasında 209 milyon dolar ve 25 Temmuz haftasında da 205 milyon dolar oldu. Böylece, 30 Haziran haftasından bu yana yurtdışı yerleşiklerin yaklaşık 1 milyar dolarlık net hisse alımı gerçekleştirdiği görüldü. Hürriyet’e bilgi veren uzmanların aktardığına göre bunda, enflasyondaki düşüş eğilimi ve buna bağlı olarak faiz indirim döngüsünün süreceğine yönelik beklentiler etkili oldu. Uzmanlar, mart ayında iç siyasi gündem nedeniyle çıkış yapan yabancı yatırımcıların tamamının dönmediğini ancak toparlanan yabancı ilgisinin en az ekim ayına kadar sürebileceğini söylüyor.
ENFLASYON VE FAİZ ETKİSİ
A1 Capital Genel Müdür Yardımcısı Üzeyir Doğan, CHP Kurultay davasının eylül ayına ertelenmesi sonrası yaz aylarının sakin geçeceğine yönelik beklentilerin, enflasyondaki düşüş seyrinin ve Merkez’in faiz indirimlerine başlamasının yabancı girişlerinde etkili olduğunu söyledi. Şubat sonundan mart ortalarına kadar çok büyük miktarlarda yabancı girişleri izlendiğini ancak 19 Mart’tan sonra iç siyasi gündem etkisiyle hızlı bir çıkış gerçekleştiğini anımsatan Doğan, “Yabancı girişlerindeki sert düşüşün ardından tekrar bir miktar kısa vadeli yabancı girişleri görmeye başladık. Kurultay davasının ertelenmesi gibi kararlar bu yeniden girişlerde etkili oldu” dedi. “Yabancıların kısa vadeli, trade amaçlı girdiklerini söylemek mümkün” diyen Doğan, “Bu giriş kalıcı bir trende dönüşecek mi, bunu eylül ayındaki davalarla ilgili süreç belirleyecek. Borsa İstanbul emsallerine göre ciddi manada ucuz. Bu ucuzluğun alım yönünde devreye girmesi için davaların seyri takip edilecek. Yabancılar bu konuda daha hassas” ifadelerine yer verdi.
EKİM-ARALIK BELİRLEYİCİ
Perform Portföy Fon Yöneticisi Altan Aydın ise yabancı yatırımcıların yerlilere kıyasla daha iyimser olduğu; bunun son not artışından da izlenebildiği görüşünde. “Ocak-mart döneminde giriş yapan yabancı yatırımcının tam olarak döndüğünü söylemek zor” diyen Aydın, “Ancak faiz indirim döngüsünün devam edeceğine yönelik beklentiler, temmuz ayı enflasyonunun açıklanmasıyla TÜFE’nin istediğimiz patikaya girdiğini görmek yabancı yatırımcıları tetikleyecektir” dedi. Aydın, borsaya yabancı girişlerinin devam edip etmeyeceğine yönelik işaretlerin ekim-aralık dönemindeki gelişmelerle belirleneceğinin altını çizdi ve şöyle devam etti: “Siyasi gündemin azaldığı, piyasaların finansal gündemle hareket ettiği bir ortamda yabancıların yeniden gelmesi muhtemel. En azından son iki ayda gördüğümüz girişler, gelecek altı ayda da geçerli olacaktır diye düşünüyorum.”
VATANDAŞIN yurtdışından online alışverişe yönelik ilgisi, artan gümrük vergisine rağmen rekor kırdı.
Bankalararası Kart Merkezi (BKM) verileri, yerli kartlarla yurtdışından yapılan alışverişlerdeki artış hızının, yurtiçinden yapılan alışverişlerdeki artış hızını solladığını ortaya koydu. Buna göre, ‘internet üzerinden yerli kartlarla yapılan yurtdışı alışverişleri’ 2024 Mayıs’ta 16.8 milyar TL iken 2025 Mayıs’ta yüzde 73 artarak 29.2 milyar TL’ye çıktı. Aylık bazda ilk kez 29 milyar TL eşiğine ulaşan bu harcamalarda yeni bir rekor kırılmış oldu. Bu yılın ilk 5 ayında yapılan toplam harcamalar da bir önceki yılın aynı dönemi ile kıyaslandığında yine rekor seviyelere ulaştı. Buna göre, bu yılın ilk 2024 Ocak-Mayıs aralığında 76.2 milyar TL olan söz konusu harcamalar, 2025 Ocak-Mayıs aralığında 125.7 milyar TL’ye ulaştı.
İLK 5 AYDA BİR YILLIK HARCAMA
Böylece, geçen yılın neredeyse ilk 8 ayında yapılan yurtdışından online harcamaların toplamı, bu yılın ilk 5 ayında yapılmış oldu.
Aynı zamanda, 2025’in ilk 5 ayında yapılan toplam 125.7 milyar liralık yurtdışı online harcamalar, 2023’ün tamamında yapılan 115 milyar liralık harcamayı da solladı.
İLK KEZ 200 MİLYAR TL BANDINI AŞTI
Artan vergiye rağmen iç piyasaya göre daha ucuz kalan fiyatlar, bu artışta etkili oldu. Bu alışverişler sert artış kaydedince ‘yerli üreticileri korumak’ amacıyla vergi artışına gidilmişti. Geçen yıl yurtdışından gümrüksüz alışveriş sınırı düşürülüp, gümrük vergisi de artırıldı ancak artan vergi de bu alışverişlerin hızını kesemedi.
BKM verilerine göre, 2019’da 12 milyar TL olan ‘yerli kartlarla yurtdışı online harcama’ 2020’de 13.4 milyar TL’ye, 2021’de 23.6 milyar TL’ye çıktı; 2022’de 48.8 milyar TL’ye fırladı. 2023’e gelindiğinde ise 2022’ye kıyasla yüzde 135’i aşan artışla 115 milyar TL’ye yükselen bu alışverişler, 2024’te ilk kez 200 milyar TL bandını aştı ve 218 milyar TL’ye ulaştı.
YÜKSEK faiz koşullarında finansman sorunu devam eden, yurtiçi ve yurtdışında talepteki zayıflık nedeniyle siparişleri azalan; dolayısıyla üretim ve istihdamda kayıp yaşayan sanayicilerden bu kez pozitif bir haber geldi. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) dün açıkladığı Sanayi Üretim Endeksi, sanayi üretiminin mayısta hızlandığına işaret etti. Buna göre, nisanda aylık bazda yüzde 3.1 daralan sanayi üretimi, mayısta yüzde 3.1 arttı. Sanayi üretiminde nisanda yüzde 3.3 olan yıllık artış hızı ise mayısta hızlanarak yüzde 4.9’a yükseldi. Yıllık yüzde 5’e dayanan artış hızı da aynı zamanda yıl genelindeki en iyi performansa işaret etti. Çünkü yılın ilk ayında yıllık yüzde 1.2 artan sanayi üretimi, şubatta yüzde 1.9 daralmış; martta yeniden artıya geçerek yüzde 2.5 arttıktan sonra nisanda artış hızını yüzde 3.1’e çıkarmıştı. Böylece, mayısta yüzde 4.9 artan sanayi üretimi, yılın en hızlı artışını da kaydetmiş oldu. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, yılın ikinci çeyreğinde sanayide güçlü büyüme öngördüklerini söyleyerek, sanayi üretimindeki artışın haziranda da sürmesini beklediklerine işaret etti.
Konuyu Hürriyet’e değerlendiren sanayiciler ise mayıs ayında yaşanan artışın mevsimsel faktörlerden ve Kurban Bayramı’ndan dolayı ötelenen işlerin geçici pozitif etkisinden kaynaklandığına dikkat çekti. Bu nedenle tek başına mayıs ayı verisini değerlendirmenin yetersiz olacağını belirten sanayiciler, yine de yıl sonunda bir önceki seneye kıyasla üretim tarafında daha güçlü bir kapanış beklediklerini ifade ettiler.
İMALATTA yüzde 3.2
TÜİK’in dün açıkladığı verilerin detaylarına bakıldığında:
Sanayinin alt sektörleri aylık bazda incelendiğinde, 2025 Mayıs’ta madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 10 arttığı görüldü.
Yine mayısta aylık bazda bakıldığında, imalat sanayi sektörü endeksinin yüzde 4.6 arttığı; elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksinin de yüzde 4.7 yükseldiği gözlendi.
Sanayinin alt sektörleri yıllık bazda incelendiğinde ise 2025 yılı Mayıs ayında madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi bir önceki aya göre yüzde 5.3 arttı.
Mayısta yıllık bazda imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 3.2 yükselirken; elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi aynı kaldı.
PİYASALARDA bu yılın ilk yarısı ABD Başkanı Donald Trump ile değişen küresel ticaret dengeleriyle, gümrük tarifeleri belirsizliğiyle ve devam eden savaşların artırdığı jeopolitik risklerle geçti. Buna yurt içinde mart ayında hızlanan iç siyasi gündem de eklendi. Bu nedenle ilk yarının oldukça dalgalı ve zor geçtiği vurgulanıyor. Tüm bu gelişmeler sonrası sene başında yatırım araçlarının performanslarına yönelik bazı beklentiler de değişmiş oldu. Yılın ilk yarısında faiz oranlarının düşeceğine yönelik beklentilerin, yatırımcıların alternatif getiri arayışını sınırlayarak borsayı desteklemesi bekleniyordu ancak ilk yarıda borsadaki getiri yüzde 1.2 ile sınırlı kaldı. Aynı dönemde dolar kuru yüzde 12.6 arttı. Böylece dolar/TL de yılın ilk 6 ayında yüzde 16.67 olan enflasyonun altında getiri sağladı. TL bazlı para piyasaları fonları yüzde 24.3 ve TL mevduat ise yüzde 23.2 ile enflasyonun üzerinde getiri sağladı. En yüksek getiriyi sağlayan yatırım aracı ise gram altın oldu. Sene başında 2 bin 965 TL seviyesinde bulunan gram altın, haziran ayını 4 bin 227 lira seviyesinden kapattı. Gramdaki getiriyi takip eden yatırım aracı ise Euro/TL oldu. Euro kuru söz konusu dönemde yüzde 26’lık bir artış kaydetti.
BORSAYA FAİZ MORALİ
Ata Yatırım Araştırma Genel Müdür Yardımcısı Cemal Demirtaş, sene başında 2025’e ilişkin üç ana faktör belirlediklerini; bunlardan ilkinin ‘enflasyon ve ekonomi programı’ olurken ikincisinin ‘Trump sonrası dünya ticaret dengeleri, gümrük tarifeleri ve Çin’ ve üçüncüsünün de ‘jeopolitik gelişmeler’ olduğunu söyledi. Demirtaş, “Bu yılın mart ayının sonuna doğru Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla başlayan politik gerginlik sürecinde dördüncü ana faktör olarak, iç siyasete ilişkin gelişmeler de piyasaları etkileyen önemli bir unsur hâline geldi” dedi. CHP’nin Kurultay davasının ertelenmesi, Ortadoğu’daki gerginliklerin azalması ve dezenflasyon sürecine ilişkin yeniden inancın artmasının, borsaya olan ilgiyi de önemli ölçüde yükseltmeye başladığına dikkat çeken Demirtaş, “Mayısın ardından haziran enflasyonunun da beklentilerin altında gelmesi, temmuz ayından itibaren yeniden faiz indirimlerinin hız kazanması olasılığını artırdı. Mevcut görünümde, dört faktörle ilgili ‘en kötünün geride kalmış olabileceği’ ve yılın ikinci yarısında yeniden faiz indirimleri ve finansal istikrar senaryolarının piyasa tarafından alınabileceğini düşünüyoruz” diye konuştu.
‘TL VARLIKLAR ÖN PLANDA OLACAK’
Yılın ikinci yarısında yine TL varlıkların ön planda olmaya devam etmesini ve iyi senaryoda borsaya olan ilginin artmasını öngördüklerini kaydeden Demirtaş, “Makro ekonomi programına olan güvenin artması durumunda ise uzun vadeli devlet tahvillerine olan ilginin de artabileceğini ve 2026’dan itibaren ekonomide büyümeyle birlikte, borsanın da en iyi alternatif hâline gelebileceğini düşünüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
BANKA, GIDA PERAKENDE VE GYO ÖNE ÇIKAR’