Gamze Bal

Altında önce düşüş sonra ralli beklentisi

11 Ekim 2025

ABD’DE hükümetin kapanması, devam eden belirsizlikler ve merkez bankalarının talepleriyle üst üste rekor kıran altının ons fiyatı, rekor serisini sonlandırdı. Önceki gün 4 bin 59,29 dolar ile tarihi rekor seviyesine ulaşan ons altın, dün 3 bin 947 dolara kadar çekildi. Bunda hem İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes sonrası jeopolitik gerilimin azalması hem de kâr satışları etkili oldu. Altın fiyatları soluklanırken, zirve sahnesine bu kez de gümüş çıktı. Gümüşün onsu, önceki akşam 51.7 dolarla tarihi zirvesini gördü. Gümüşün 1980’den bu yana gördüğü en yüksek seviyeye ulaşmasında, özellikle endüstriyel alanda gümüşe yönelik talebin artmasının etkili olduğu belirtiliyor. Ancak sonrasında gelen kâr satışlarıyla günü 48.95 dolardan tamamlayan gümüşün onsu, dün de gerilemeye devam etti ve 49.80 dolardan işlem gördü.

Gelinen noktada, emtia piyasasını yılın ilk 9 ayında değerli metallerin sırtladığı görülüyor. Yaşadığı hızlı ralli sonrası soluklandığı belirtilen altının, bir miktar daha geri çekilmenin ardından yeniden rekorlar kırması bekleniyor. Ancak bazı uzmanlara göre ise yıl sonuna kadar gümüşün onsunun gideceği alanın, ons altına kıyasla daha fazla.

KAPALIÇARŞI BİR SAAT DURDU

 Altın ve gümüşteki sert yükseliş, çarşamba günü Kapalıçarşı’daki işlemleri de altüst etti. Kapalıçarşı’daki bir esnaftan edindiğimiz bilgilere göre, fiyatlardaki ani yükselişin durulmasını bekleyen çarşı esnafı, bir saatliğine altın ve gümüş alım-satımını durdurdu. Fiyatların dengeye oturduğu gözlenince de alım ve satımların normale döndüğünü belirten esnaf, Hürriyet’e yaptığı açıklamada, “Perşembe ve bugün (cuma günü) altın ve gümüş alışverişi her zamanki seyrinde devam ediyor” ifadelerine yer verdi.

 Konuyla ilgili Hürriyet’e değerlendirmelerde bulunan Altın ve Para Piyasaları Uzmanı Mehmet Ali Yıldırımtürk ise “Hisse senedinde nasıl devre kesici uygulaması varsa esnaf da öyle yapmak istedi. ‘Satmıyoruz’ demedi yani esnaf, abartılı bir durum yok. Bir saatliğine fiyatların dengelenmesi beklendi, bu nedenle satışlar durduruldu” diye konuştu.

RALLİ BİTTİ Mİ BİTMEDİ Mİ

 Altında yaşanan geri çekilmeye yönelik de konuşan Yıldırımtürk, “Bence altın küçük çaplı düzeltmeler yapıyor, yapacak da. Ama temelde altının önü açık. Dolayısıyla fiyatların geri gelmesi, çok sert bir düzeltmenin olması gibi bir beklentimiz yok” dedi. Yıldırımtürk, bu beklentisinin gerekçelerini ise şöyle özetledi: “Fed’in yılın geri kalanınında 25’er baz puanlık faiz indirimine gideceğine yönelik beklentiler altını yukarı yönlü destekliyor. Hamas ile İsrail’in anlaşması sonrası jeopolitik gerilim azaldı fakat anlaşmanın ons altına yansıması 50 dolar bile değil. ABD’de 9 gündür kapalı olan hükümet açıldığında ons altın belki 50 dolar daha geriler, ancak sonra toparlanır ve yoluna devam eder beklentisi hakim. Bunların yanı sıra bugüne kadar pek de alışık olmadığımız bir durumla karşı karşıyayız: Gelişmiş ülkelerde de bireyler altın almaya başladı. Bu bireysel talepteki artış da altın fiyatlarını destekliyor.”

Yazının Devamını Oku

Altında ‘belirsizlik’ rekoru

30 Eylül 2025

ALTIN fiyatlarını yukarı yönlü destekleyen unsurlara bir yenisi daha eklendi. ABD’de bazı federal kurumların faaliyetlerine ara vereceğine yönelik ihtimaller, altın fiyatlarında yeni rekora neden oldu. Amerika’da bazı federal kurumlar, ödenek sağlanamaması durumunda yarından itibaren faaliyetlerine ara vereceğini duyurdu. Bu gerçekleşirse, eylül ayına ilişkin tarım dışı istihdam verisi başta olmak üzere birçok ekonomik verinin açıklanmasının erteleneceği belirtiliyor. ABD hükümetinin kapanma riskiyle karşı karşıya kalması halinde ise ABD Merkez Bankası’nın (Fed) 29 Ekim’deki para politikası toplantısı belirsizlik ortamında yapılabilir. Bu belirsizliğin fiyatlanması, altının dün yukarı yönlü ivmelenmesindeki en önemli gelişme olarak öne çıktı. Fed’in gevşeme sürecine yönelik güçlenen beklentiler, zayıflayan dolar ve merkez bankalarının taleplerinden destek bulan altın, bu kez de yükselen belirsizlik dalgasıyla rekor kırmış oldu.

Bu gelişmelerle dün sabah 3 bin 811,99 dolar seviyesine ulaşan ons altın, gün içinde de rekor tazelemeye devam etti ve tarihi zirvesini 3 bin 819,81 dolara taşıdı. Yurtiçinde ons altın ve dolar/TL kuruna göre hesaplanan gram altın ise 5 bin 100 liradan satıldı.

‘GRAM YIL SONUNDA 6 BİN TL’YE ÇIKAR’ 

Altın fiyatlarındaki seyri Hürriyet’e değerlendiren Altın ve Para Piyasaları Uzmanı Mehmet Ali Yıldırımtürk, piyasada ABD hükümetinin kapanması ihtimalinin yarattığı tedirginliğin fiyatlandığına ve bunun da altının dünkü zirvesinin temelini oluşturduğuna dikkat çekti. Bu durumun Fed’in para politikası seyrinde belirsizlik yarattığına dikkat çeken Yıldırımtürk, “Fed’in gelecek ay 25 baz puanlık faiz indirimine gitmesine kesin gözüyle bakılıyor ancak sonraki ay faiz indirimi gelir mi noktasında belirsizlik var. Geçen hafta Powell’ın temkinli açıklamaları da bu noktada dikkat çekiciydi. Tüm bunların yanı sıra para birimlerine yönelik güvensizlik nedeniyle merkez bankalarının altın alımlarına devam ediyor olması ve jeopolitik riskler de yine altını yukarı yönlü destekleyen unsurlar arasında” diye konuştu. 

Bu gelişmelerin etkisiyle yıl sonu fiyat beklentilerini de revize ettiğini açıklayan Yıldırımtürk, şöyle devam etti: “Sene sonunda ons altının 3 bin 750 dolar, doların ise 44 TL olmasını bekliyorduk. Bu tahminden yola çıkarak yaptığımız hesaplamalara göre gram altının yıl sonunda 5 bin 600 TL olacağı öngörülüyordu. Ancak ons altın şimdiden 3 bin 800 doları aştı. Dolar/TL beklentimizde bir değişiklik yok. Yeni hesaplamalara göre yıl sonu gram altın beklentimizi 6 bin TL şeklinde revize ettik.”

‘REKOR SÜRER’ BEKLENTİSİ 

Öte yandan, altın fiyatları gelecek hafta üst üste üçüncü çeyreği de artıda kapatmaya hazırlanıyor. Altın destekli ETF’lerdeki varlıklar da 2022’den bu yana en yüksek seviyeye çıkmış durumda. Goldman Sachs ve Deutsche Bank gibi büyük bankalar ise yükseliş trendinin süreceğini öngörüyor. 

Dış basındaki çeşitli makalelerden derlediğimiz bilgilere göre, stratejistler bu hafta altında yeni rekorlar bekliyor. Barclays stratejistleri, Fed’in bağımsızlığını kaybetme riskinin taşıdığı belirsizliğe vurgu yaptı ve altının bu açıdan ‘beklenmedik şekilde iyi bir değer koruma aracı’ olduğunu vurguladı. Capital.com analisti Kyle Rodda, ABD’de açıklanan ılımlı enflasyon verisinin, piyasaların ekim ve aralık aylarında Fed’den yeni faiz indirimleri beklentisini güçlendirdiğini söyledi. Rodda, piyasalarda iyimserliğin oldukça yüksek olduğuna ve bu hafta yeni bir rekor seviyenin test edilebileceğine dikkat çekerek, altın piyasasında pozisyonların halihazırda uzun olduğunu, bunun da gelecekteki yükseliş potansiyeline karşı temkinli olunması gerektiğini vurguladı. Analistlere göre, ABD’deki zayıf istihdam verileri de ekimde Fed yetkililerinin bir sonraki faiz kararında gevşeme yoluna gitme gerekçesini güçlendirebilir. Piyasalar ise Fed’in ekim ayında faiz indirme ihtimalini yüzde 90, aralık ayında ise yüzde 65 olarak fiyatlıyor. Faiz indirimlerinin olağan seyrinde devam etmesi de doları zayıflatan ve altını güçlendiren bir gelişme olarak öne çıkıyor.

Yazının Devamını Oku

Mevduat faizi 2 yılın dibinde

29 Eylül 2025

MERKEZ Bankası (TCMB) verileri, TL mevduat faizindeki düşüşün hızlandığına işaret etti.

TCMB, politika faizini 24 Temmuz’da yüzde 46’dan yüzde 43 seviyesine düşürmüş; 11 Eylül’deki PPK’da ise 250 baz puanlık daha indirime giderek yüzde 40.50’ye indirmişti. TCMB verilerine göre, 24 Temmuz öncesinde yüzde 56.66 olan 1-3 ay vadeli ortalama bileşik TL mevduat faizi,19 Eylül ile biten haftada yüzde 49.49’a geriledi ve 6 ay sonra ilk kez yüzde 50’nin altına indi. Yani Merkez’in faiz indirimlerine yeniden başladığı temmuzdan bu yana politika faizi 5.5 puan düşüş kaydederken; TL mevduat faizindeki düşüş 7 puanı aştı. Ayrıca, ortalama TL mevduat faizi, Aralık 2023’ten bu yana en düşük seviyesine gerilemiş oldu.

‘REEL FAİZLER HÂLÂ YÜKSEK’

Kredi faizleri gibi TL mevduat faizi de piyasadaki oynaklığın artmaya başladığı mart ayı ortasındaki seviyelere, ağustos ayı sonunda dönebilmişti. Başka bir ifadeyle, iç siyasi hareketlilik nedeniyle dört aylık sapma yaşanmıştı.

Hürriyet’e konuşan Ata Yatırım Araştırma Genel Müdür Yardımcısı Cemal Demirtaş, halihazırda ‘dalgalı bir süreçten geçildiğini’ vurguladı ve reel faizlerin hâlâ çok yüksek seviyelerde olduğuna dikkat çekti. Ancak Demirtaş, enflasyonun düşeceğine olan beklentilerin güçlenmesi ve siyasi endişelerin azalması halinde faiz indirimlerin 2026 boyunca da devam edeceğini ifade etti. Gelinen noktada, mevduat faizlerinin fonun büyüklüğüne göre değişmekle birlikte son aylarda gerilemeye devam ettiğini kaydeden Demirtaş, “Politika faizinin indirileceği yönündeki beklentiler de mevduat faizlerindeki gerilemenin hız kazanmasında etkili” dedi.

‘ENFLASYON BELİRLEYECEK’

Demirtaş, TCMB’nin önümüzdeki dönemde veri ile hareket edeceğini ve enflasyon datasındaki gelişime göre de faiz indirim sürecine devam edeceğini bekliyor. “Mart ayında yaşanan gibi iç siyasette yaşanabilecek olumsuz gelişmelerden dolayı faiz indirimlerin durması ve hatta yine yükselmesi de yine bir risk faktörü olarak sayılabilir” diyen Demirtaş, “Ana senaryomuzda ise Ata Yatırım olarak, yıl sonunda enflasyonun yüzde 30’un altına gerileceği varsayımıyla, TCMB politika faizinin mevcut yüzde 40.5 seviyesinden, ekim ayında yüzde 38, aralık ayında ise yüzde 36’ya gerileyeceğini öngörüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

Yazının Devamını Oku

Viyana’da IKEA’ya rakip oldu... Sanayiciler ‘yeni imkân’ arayışında

23 Eylül 2025

‘Türk markalarının ihracat merkezi olsun’ düşüncesiyle 2024 Şubat’ta iflas eden Avusturyalı bir ev ve yaşam merkezi firmasının şubesini satın alan Gülle, buraya Homeland isimli bir mağaza kurarak IKEA’ya rakip oldu. Böylece, Türkiye’de tekstil sektöründeki faaliyetlerini uzun yıllardır devam ettiren Gülle, sanayici kimliğinin yanı sıra perakende sektöründe de büyüme hedefi koymuş oldu. “Herkesin stabil kaldığı bir dönemde biz yatırım kararı aldık” diyen Gülle, “Kaybedilen bir şeyde ısrar etmek yerine başka imkânlar aramak lazım. Mühim olan bunları okuyabilmek ve doğru zamanda doğru yerde olabilmek” diye konuştu.

18 KATEGORİDE 5 BİN FARKLI ÜRÜN

Bir grup gazeteci olarak, Gülle ile daveti üzerine Viyana’da Homeland mağazasının açılışında bir araya geldik. Toplantıda, Homeland’in ortaklarından olan Yönetim Kurulu Üyesi Yaşar İncesu da yer aldı.

Yeni yatırımının detaylarıyla ilgili bilgi veren Gülle, söz konusu yatırımı ilk etapta ‘Türk markalarının ihracat merkezi’ olarak düşündüklerini; ancak bu fikrin zaman içerisinde değiştiğini anlattı. 15 bin metrekaresi kapalı alan olmak üzere toplam 26 dönümlük bir arazide bu projeye başladıklarını dile getiren Gülle, mağazayı 6 ayda hazır hale getirdiklerini ve faaliyete geçtiklerini ifade etti. “Şu anda 18 kategoride toplam 5 bin farklı çeşit ürünü müşterilerimize sunuyoruz” diyen Gülle, “Bu ürünleri ağırlıklı olarak Almanya, İtalya, Avusturya, Polonya ve Türkiye’den tedarik ediyoruz. Burasını bir Türk pazarı olarak dizayn etmedik çünkü Viyana Avrupa’nın göbeği. Etrafımızda 9 tane komşu ülke var ve insanlar buralardan arabayla alışverişe geliyor. Bulunduğumuz nokta itibarıyla çok uluslu bir topluluğa hitap edeceğiz. Dolayısıyla bu topluluğa hitap edeceğimiz ürünleri bulundurma mecburiyetiyle ürün gamımızı belirledik” diye konuştu.

CİRONUN 4’TE 1’İ TÜRKİYE’DEN

Türkiye’den de önemli üreticilerle çalıştıklarını ifade eden Gülle, “Şu anda ciromuzun dörtte birini Türkiye’den tedarik ettiğimiz ürünlerle sağlıyoruz. Mobilyalarımız Bursa İnegöl’den geliyor. Bunun yanında ev tekstilini ve havluyu tamamen Türkiye’den yaptık. Ama bunların hepsini Homeland markasıyla yapıyoruz ve kendi ismimizi bir marka haline getirmek ve yaygınlaştırmak istiyoruz. Yakın zamanda online tarafta da ciddi bir atılım yapacağız ve oraya yönelik olarak ürünler getireceğiz” şeklinde konuştu.

‘GELECEK TÜRKİYE’DE’ MESAJI

YURTİÇİNDE işçilik maliyetleri ve rekabetçiliği etkileyen nedenlerle Türk yatırımları Mısır’a kaymış; bu yıl itibarıyla Mısır’da 3 milyar dolara yakın bir Türk yatırımı oluşmuştu. Gülle, bu konuya yönelik bir soru üzerine “Herkes Mısır’ı tartışabilir ama ben geleceği Türkiye’de görüyorum” değerlendirmesinde bulundu. “Türkiye’den gitmek gibi bir niyetim yok” diyen Gülle, “Günün birinde koşulların düzeleceğine, Türkiye’nin yine rekabet şansını yakalayacağına inanıyorum” diye konuştu.

Yazının Devamını Oku

Gıdada iklim riski arttı

8 Eylül 2025

ARTAN ortalama sıcaklıklar, yağışlardaki düzensizlikler ve aşırı hava olaylarının sıklığı, çiftçileri ve gıda güvenliğini zorlamaya devam ediyor. Bu yıl hem zirai don hem de kuraklık ülke tarımını etkisi altına aldı. İklim değişikliklerinin tarımda yarattığı olumsuzlukların ucu da vatandaşa dokundu. Geçen hafta Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı ağustos ayı enflasyonu, fiyatlardaki artış hızının gerilemeye devam ettiğini; ancak aylık bazda beklentilerin üzerinde artış kaydedildiğini ortaya koymuştu. Buna göre, temmuzda yüzde 2.06 olan ve ağustosta yüzde 1.75’e gerilemesi beklenen aylık enflasyon, yüzde 2.04 ile beklentilerin üzerinde gerçekleşti. Ağustos enflasyonunun beklentilerin üzerinde gelmesinin ana nedenini gıda; gıdadaki yüksekliğin ana nedenini de kuraklık, zirai don ve yüksek girdiler oluşturdu. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in de vurguladığı gibi, zirai don ve kuraklığın etkisiyle uzun dönem ortalamasının oldukça üzerinde fiyat artışı gerçekleşen gıda grubu, aylık enflasyonu neredeyse 1 puan (0.7 puan) yukarı çekti. Başka bir ifadeyle, ağustosta aylık yüzde 2.04 artan TÜFE’nin yaklaşık 1 puanı tek başına gıda ve alkolsüz içeceklerden geldi. Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan da son dönemde sıklıkla kuraklığın gıda fiyatları üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturduğuna dikkat çekiyor. Sektör temsilcileri ise hem ‘iklim değişikliği nedeniyle rekoltede yaşanan ciddi kaybın’ hem de ‘girdi maliyetlerindeki artışın sürmesi’ nedenleriyle gıdadaki artışın devam etmesini bekliyor.

‘BİRKAÇ YIL SÜRER’

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi Suiçmez, zirai donun meyvelerde, kuraklığın ise meyvelerin yanı sıra hububat, bakliyat ve ayçiçeğinde ciddi rekolte kayıplarına yol açtığını söyledi. “Şubat, mart ve nisanda yaşanan zirai don nedeniyle başta narenciye, üzüm, kayısı, fındık, fıstık, kiraz, elma, şeftali, nektarin, armut, erik, badem, ceviz, çay, gül olmak üzere kendimize yeterliliğimizin yüksek olduğu ve en önemli ihracat kalemlerimiz olan ürünlerde ciddi rekolte kayıpları yaşadık” diyen Suiçmez, “Budama, sulama, gübreleme gibi temel bakım işlemlerinin zamanında yapılmaması durumunda yaşanan zirai donun olumsuz etkilerinin birkaç yıl sürmesi bekleniyor” diye konuştu.

Suiçmez, kuraklığın etkilerine yönelik ise şu değerlendirmeyi yaptı: “Kuraklık en çok kıraç alanlarda buğday ve arpa gibi hububat, mercimek ve nohut gibi bakliyat, ayçiçeği üretimi ile fındık, üzüm, kayısı, antepfıstığı, narenciye dahil birçok meyveyi üretim azalması ve kalite kaybı açısından olumsuz etkiledi.”

YÜKSEK GİRDİ VE REKOLTE KAYBI

Suiçmez ayrıca, iklim değişikliği nedeniyle yaşanan rekolte kayıplarının yanı sıra girdi maliyetlerindeki artışın da devam ettiğine; bunun da gıda fiyatlarını artırmaya devam edeceğine işaret ediyor. Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi’nin haziranda yıllık yüzde 33.88 arttığını; Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi’nin de temmuzda yıllık yüzde 44.32 yükseldiğini anımsatan Suiçmez, “Gelecek aylarda gıda fiyatlarının daha da artmasını bekliyoruz” dedi.

NE YAPILMALI

Suiçmez, alınabilecek önlemleri ise şöyle sıraladı: “Üretim maliyetlerinin düşürülmesi, girdilere sübvansiyon uygulanması, desteklerin yeterli olması ve zamanında ödenmesi, alım fiyatlarının maliyetin üzerinde olması, çiftçi borçlarının kredi faizlerinin silinmesi ve ana para ödemelerinin taksite bağlanması, TARSİM kapsamının poliçe ve kesinti yüksekliği sorununun giderilerek yaygınlaşması.”

Yazının Devamını Oku

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz sanayiciyle buluştu… ‘Zorluklar geçici’

28 Ağustos 2025

 

İSTANBUL Sanayi Odası’nın (İSO) ağustos ayı meclis toplantısında Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile sanayici bir araya geldi. Toplantıya sanayicilerin üretim ve rekabet koşullarıyla ilgili talepleri damga vurdu. Cevdet Yılmaz ise sanayicilere ‘Önemli olan bu zorlukların geçici, iyileşmelerin ise kalıcı olması’ mesajını verdi. “İçinden geçtiğimiz dönemde zorluklar olduğunun farkındayız” diyen Yılmaz, “Hangi politikaları uygularsanız uygulayın yan etkileri oluyor. Zorluk olmayan politikalar keşke olsa. Önemli olan şu: Bu zorluklar geçici, elde edilen kazanımlar ise kalıcı. Zorluklara katlanıp kalıcı iyileşme sağlıyorsanız, bu zorlukları çekmeye değer” dedi.

Gelecek yıl, bu zorlukların önemli bir kısmının geride kalacağını da söyleyen Yılmaz, “2026, yatırım ortamının çok daha iyi olacağı bir yıl olacak” değerlendirmesinde bulundu. İhracatçıların uzun süre yatay seyreden döviz kuru nedeniyle rekabet açısından zorlanması konusuna da değinen Yılmaz, “Bazen neden-sonuç ilişkisini karıştırabiliyoruz. İhracatçımızı kurdan ziyade ticari ortaklarımızın büyümesi etkiliyor. Gelecek yıl maalesef ticaret ortaklarımızın yüzde 2 civarında büyümesi bekleniyor” ifadelerine yer verdi.

‘YAPISAL REFORMLAR HIZ KAZANACAK’

İSO’nun dün gerçekleşen ağustos ayı olağan toplantısında öne çıkan bir diğer konu da yapısal reformlar oldu. Doğrudan yabancı yatırımcıların önemsediği düzenlemelerden, adalet sistemindeki değişikliklere kadar pek çok çalışma yürütüldüğünü söyleyen Cevdet Yılmaz, hem gelecek ay güncellenecek Orta Vadeli Program’da (OVP) hem de yeni Meclis döneminde yapısal reformlara hız vereceklerini ifade etti.

“OVP’yi güncelleme çalışmalarına devam ediyoruz. Bu sabah da yine OVP ile ilgili bakanlarımızla bir toplantı gerçekleştirdik” diyen Yılmaz, “Biliyorsunuz, OVP’yi her yıl eylül ayı ortasında güncelliyoruz. Üç temel başlıktan biri de yapısal reformlar oluyor. Bu kapsamda yapısal reformların çok önemli görüyoruz. Güncellediğimiz OVP’de de buna güçlü bir vurgu yapmak istiyoruz. Aynı zamanda yeni Meclis dönemi de yapısal reformlar üzerinde daha fazla duracağımız bir dönem olacak” diye konuştu.

“Başarı, bütüncül ve koordineli bir programla gelir” diyen Yılmaz sözlerini şöyle sürdürdü:

Yazının Devamını Oku

Borsada 13 ay sonra rekor

22 Ağustos 2025

BORSADA haziran ayı ortasında başlayan yükseliş hareketi devam ediyor. Önceki gün 11 bin puan kritik eşiğini geçerek geçen yıl temmuzda kaydettiği TL bazlı zirvesine yakın kapanan BIST 100 endeksi, dün ise bir yıl aradan sonra rekor tazeledi. Dün güne yüzde 0.55 yükselişle 11 bin 195 puandan başlayan endeks, gün içinde 11 bin 301,84 puanı görerek rekor kırdı. Bunda, temmuz ayı TÜFE’sinin beklentilerin altında artması, buna bağlı olarak Merkez Bankası’nın (TCMB) eylül ayındaki PPK’da faiz indirimlerine devam edeceğine yönelik güçlenen beklentiler ve ikinci çeyrek bilançoların beklenenden iyi gelmesini etkili oldu. Enflasyonun seyri ve faiz indirimi beklentisi, yabancı yatırımcıların Türk hisse senetlerine yönelik ilgisinin devamını sağlamıştı. Bu ilginin iki aydır sürmesi de dünkü rekorda etkili oldu.

ENFLASYON VE FAİZ ETKİSİ 

Endeks, son olarak 2024 Temmuz’da 11 bin 252 puanla rekor kırmış; sonraki 6-7 ay boyunca da yükseliş hareketinin yerini ‘10 bin puan patinajı’ almıştı. Ancak 2025 Şubat ayı enflasyonunun tahminlerin altında gelmesi ve buna bağlı olarak TCMB’nin faiz indirimlerine devam edeceğine yönelik güçlenen beklentiler, borsada yılın ilk çeyreğinde yeniden güçlü bir yükselişin yakalanmasını sağlamıştı. Öyle ki, endeksin Ramazan Bayramı öncesinde, 2024 Temmuz’da kaydettiği rekor seviyesini aşarak yeni rekorlar kırması bekleniyordu. Ancak bu kez de mart ayı ortasında iç siyasi gündemin hareketlenmesiyle birlikte borsada düşüşler başladı. Gelinen noktada, enflasyonun beklentilerin altında gelmesi, Merkez’in dört aylık sapma sonrası faiz indirimlerine yeniden başlaması ve bu indirimlerin eylül ayındaki PPK’da da devam edeceğine yönelik beklentiler, borsanın yeniden yükselmesini sağladı. Buna, yurtdışı yerleşiklerin Türk hisse senetlerine yönelik devam eden ilgisi de eklendi. 

BİLANÇOLARDA KÖTÜNÜN İYİSİ 

Borsanın seyrine ilişkin Hürriyet’e değerlendirmelerde bulunan Perform Portföy Fon Yöneticisi Altan Aydın, dünkü rekorun, son haftalarda borsada yeniden başlayan yükseliş hareketinin devamı olduğuna; bu kapsamda beklenen bir gelişme olduğuna işaret etti. “Yeni bir trend değil, borsada zaten iyi bir hareket vardı” diyen Aydın, “Bir süre duraksama yaşadık ancak ikinci çeyrek finansalları beklenenden iyi geldi. Yani aslında her ne kadar kötü gelse de bilançolar, fiyatlandığı kadar kötü gelmedi. Yüzde 50 faiz ortamının olduğu bir dönemde şirketlerin mevcut durumunun görece iyi olduğu görüldü. Bu da üçüncü çeyrek finansallarının daha da toparlanacağına yönelik beklentiyi artırdı. Zaten faizlerin gerileyeceğine yönelik fikir birliği de oluştu. Eylülde faiz indirimine kesin gözüyle bakılıyor. Ben hatta yıl sonuna kadar faiz indirimlerinin devamını bekliyorum. Kurda da stabil bir hareket var. Böyle bakıldığında, Türkiye’deki hisse senetlerinin cazibesini koruduğunu düşünüyorum” ifadelerine yer verdi.

REKOR SÜREBİLİR GÖZLER EYLÜLDE 

Konuştuğumuz analistler, borsadaki yükseliş hareketinin devam edeceğine; ancak eylül ve ekim aylarındaki iç siyasi gelişmelerin seyrinin belirleyici olacağına dikkat çekiyor. A1 Capital Genel Müdür Yardımcısı Üzeyir Doğan, borsadaki seyrin kalıcı bir trende dönüşüp dönüşmeyeceğinin ipuçlarının eylül ayına ertelenen Kurultay davasının seyrinde aranacağına işaret ederken; Altan Aydın ise şu değerlendirmeyi yaptı: “BIST 100 endeksinde 13 bin puana doğru hareket olacağını düşünüyorum. Dolar bazında 300 seviyesine doğru hareketin devamı muhtemel. Ancak, takip etmemiz gereken gelişmeler var. Bu açıdan eylül ayı çok önemli: TCMB’nin faiz kararı, CHP’nin Kurultay davası, sonrasında Fed var. Ekimde ise Meclis açılacak. Orada da gelişmeleri takip ediyor olacağız. Özellikle anayasa değişikliğine dair gelişmeleri izleyeceğiz. Ekimden itibaren volatil bir seyir görebiliriz.”

YABANCI 2 AYDA 1.4 MİLYAR $’LIK HİSSE ALDI

Yazının Devamını Oku

Gözler yabancı yatırımcıda... Hissede alıma, tahvilde satışa geçtiler

18 Ağustos 2025

SON dönemde tahvil getirileri ile ilgili risk algısı arttı, portföy tercihleri hisse senetlerine kaydı. Bu kapsamda Merkez Bankası (TCMB) verileri de yurtdışı yerleşiklerin tahvilde satışa geçtiğini; hisse tarafındaki alımların sürdüğüne işaret ediyor. Buna göre, dokuz hafta üst üste hisse alımı yaptıktan sonra 20 Haziran haftasında satışa dönen yabancı yatırımcı, 1.5 aydır yeniden hissede alıma geçti. TCMB verilerine göre, 27 Haziran haftasında 248 milyon dolar olan yurtdışı yerleşiklerin alımları; 4 Temmuz haftasında 235 milyon dolar, 11 Temmuz haftasında 178.3 milyon dolar, 18 Temmuz haftasında 209 milyon dolar ve 25 Temmuz haftasında da 205 milyon dolar oldu. Bu alımlar, 1 Ağustos haftasında 135.5 milyon dolara, 8 Ağustos haftasında ise 78 milyon dolara gerilese de devam ediyor. Merkez’in verilerine göre, yabancıların net hisse alımında düşüş kaydedilse de 7 hafta üst üste hisse tarafındaki alım sürdü. Toplama bakıldığında, yabancı yatırımcıların son 7 haftada net hisse alımlarının 1.2 milyar doları aştığı görüldü. Yabancıların hisse senetlerindeki söz konusu alımı sürerken; tahvil yatırımları ise dalgalı bir seyir izliyor. TCMB verilerine göre, 25 Temmuz ile biten haftada tahvile 106 milyon dolarlık giriş olmuştu. Bir hafta sonra yani 1 Ağustos ile biten haftada 47 milyon dolarlık tahvil satışı yapan yabancı yatırımcılar, 8 Ağustos’ta da tahvillerde 32 milyon dolarlık net satış gerçekleştirdi.

Yabancıların net hisse alımının kalıcı bir trende dönüşüp dönüşmeyeceğinin eylül ayında netleşmesi bekleniyor.

PORTFÖY TERCİHİ HİSSEYE YÖNELDİ  

Geçen hafta perşembe günü İstanbul Finans Merkezi’nde düzenlenen yılın üçüncü enflasyon raporu toplantısında konuşan TCMB Başkanı Fatih Karahan da son dönemde tahvil getirileri ile ilgili risk algısının göreli olarak arttığına; portföy tercihlerinin hisse senetlerine yöneldiğine işaret etmişti. 

“Yüksek borçluluk nedeniyle, son dönemde tahvil getirileri ile ilgili risk algısı göreli olarak arttı. Diğer taraftan, hisse senedi piyasaları küresel ölçekte olumlu bir performans gösteriyor” diyen Karahan, “Bu çerçevede, portföy tercihlerinin hisse senetlerine yöneldiğini görmekteyiz” dedi. 

Karahan, tarife belirsizliğinin azalmasıyla birlikte, diğer gelişmekte olan ülkelere benzer şekilde mayıs ayında Türkiye’ye de sermaye girişlerinin tekrar başladığını söyledi ve şöyle devam etti: “Yurtdışı yerleşiklerin pozisyonlanmalarına baktığımızda nisan ayından sonraki iyileşmenin özellikle temmuz ayında belirginleştiğini görüyoruz. Brüt rezervler, 2024 yılı mart ayındaki 124 milyar dolar seviyesinden 50 milyar dolar artışla 8 Ağustos’ta 174 milyar dolara ulaştı. Swap hariç net rezervler ise bu dönemde 114 milyar dolar artışla 50 milyar dolara yükseldi. Sergilediğimiz kararlı sıkı para politikası duruşu, piyasalardaki risk ve oynaklık göstergelerinde de iyileşmeye katkı sağladı. Bu duruşumuzu, enflasyonu ve enflasyona dair belirsizlikleri azaltacak şekilde sürdürdükçe risk göstergelerindeki olumlu eğilimin devam edeceğini düşünüyoruz.”

KALICI OLUP OLMADIĞI EYLÜLDE NETLEŞECEK 

Hürriyet’e bilgi veren uzmanların aktardığına göre, yabancı yatırımcıların net hisse alımlarının sürmesinin nedenleri ‘enflasyondaki düşüş seyrinin devam etmesi’ ve ‘Merkez’in faiz indirimlerine başlaması.’ Ancak yabancı girişinin kalıcı bir trende dönüşüp dönüşmeyeceği, eylüle ertelenen Kurultay davası ile iç siyasi gündeme ilişkin diğer hukuki süreçlerin seyrine bağlı olduğu belirtiliyor.

Yazının Devamını Oku