IMF`nin yıllık raporunda Türkiye`ye ayrılan tüm bölümler AB adaylığına yönelik olurken, yapısal reformlar bile AB üyeliğiyle ilişkilendirildi.Uluslararası Para Fonu (IMF), AB üye adayı Türkiye`de az gelişmiş sektörlerin ve bölgelerin modernize edilmesi için yapısal reformlara devam edilmesi gerektiğini bildirdi. IMF, "Ekonominin bir bütün olarak AB bünyesindeki piyasa mekanizmaları ve rekabetçi baskılarla baş edebilme yeteneğini sürdürebilmesi için bu şart" dedi. IMF`nin "Dünya Ekonomisinin Görünümü" başlıklı yıllık raporunda bu yıl Türkiye`ye ayrılan tüm bölümlerin AB adaylığı ile ilişkili olduğu dikkat çekti. Geçmiş yıllardaki raporlarında Türkiye hakkında enflasyon başta olmak üzere makro ekonomik yapısal sorunlara değinen IMF, bu yıl yapısal reformları bile gelecekteki olası AB üyeliğiyle ilişkilendirdi."Türkiye, en büyük aday ülke "Türkiye`nin tüm AB adayları arasında en büyük ekonomi ve nüfusa sahip olduğu anımsatılan raporda GSYİH büyüklüğünün, kendisini izleyen ikinci büyük ekonomi olan Polonya`nınkinin bile yüzde 25 üzerinde olduğu kaydedildi. Raporda ayrıca, Türkiye`nin nüfusunun da 1998 yılında müzakerelere başlanan tüm adayların toplamnüfuslarını aştığına dikkat çekildi. Türkiye`nin Satın Alma Gücü Paritesi`ne (SAGP) göre kişi başına düşen GSYİH`sının da 2000 yılındaki adayların ortalamasına yakın olduğu belirtilen raporda, "Türkiye kişi başına gelirde Bulgaristan, Romanya ve Letonya`nın üzerinde, Litvanya ve Slovakya`nın ise altında yer alıyor" denildi. Raporda şu tespitler yer aldı:"Bulgaristan ve Romanya dışında AB adayı diğer pek çok ülkeyle karşılaştırıldığında, Türkiye`nin ekonomik yapısı göreli olarak daha fazla tarıma dayalı. Romanya`da olduğu gibi Türkiye`de de tarım sektörü yaklaşık yüzde 16 oranında katma değer yaratıp, yüzde 40 dolayında istihdam içeriyor. Türkiye`de toplam katma değer içinde sanayi ve hizmetlerin payı Bulgaristan`ın oranlarına yakın. İhracatının yüzde 50`si AB`ye yönelik olan Türkiye, bu açıdan da Bulgaristan ve Litvanya ile benzeşiyor.""AB için reform yapılmalı " Türkiye`nin tam üyeliğe hazırlığı tartışılırken de genelde AB kaynaklı açıklamalara dayanılan raporda şunlar kaydedildi: "AB Komisyonu, Türkiye`nin Kopenhag Siyasi Kriterleri`ni henüz tutturamadığını bildirdi. Katılım için ekonomik hazırlık konusunda ise Komisyon, Türkiye`nin tam anlamıyla işleyen bir piyasa ekonomisinin pek çok özelliğini taşıdığı sonucuna vardı. Komisyon, özellikle 1980`lerin sonlarından bu yana süren liberalleşme çalışmalarının ekonomiye rekabet gücü kazandırdığına dikkat çekti. Bunun ötesinde Türkiye`nin sanayi sektörü, 1995 yılında imzalanan Gümrük Birliği`nin ardından uluslararası ticarete açılmada başarılı olduğunu kanıtladı. Ancak, makro ekonomik istikrar yolunda aşama kaydedilmiş olmasına rağmen, kamu açıklarının kapatılması ve enflasyonist baskıların kalıcı olarak azaltılması amacıyla ekonomik reform sürecinin daha derli toplu bir şekilde sürdürülmesi gerek. Daha da ötesi, ekonominin bir bütün olarak AB içindeki rekabetçi baskılar ve piyasa güçleriyle başedebilme yeteneğini sürdürebilmesi için, az gelişmiş sektör ve bölgelerin modernizasyonuna yönelik yapısal reformlara gerek var." Raporda, AB Komisyonu`nun, AB Müktesebatı`nın uygulanması ve yükümlülük haline gelmesi için Türkiye`nin idari kurumlarını modernize etmek, devlet memurlarını eğitmek, adli kapasitesini güçlendirmek ihtiyacı içinde olduğunu bildirdiği kaydedilerek, "AB Komisyonu ve Türkiye`nin 2000`in sonlarında bir Katılım Ortaklığı çerçevesi benimsemeleri bekleniyor. Bu çerçeve, diğer pek çok kalemin yanı sıra katılım hazırlığının önceliklerini, müktesebatın benimsenmesini ve bu amaçla sağlanacak mali yardımları da kapsayacak" denildi."IMF tahminleri kadük oldu " Geçmiş yıllardaki raporlarında Türkiye hakkında enflasyon başta olmak üzere makro ekonomik yapısal sorunlara değinen IMF, bu kez Fon destekli ekonomik programın sürmesi nedeniyle bunları gözardı ederken, yapısal reformları bile gelecekteki olası AB üyeliğiyle ilişkilendirdi. IMF`nin sadece tablolardaki verilerle sınırlı kalan ve 2000`in ilerleyen aylarındaki gelişmelerle güncellenmeyen Türkiye ekonomisine ilişkin makro tahminlerinin ise kadük hale geldiği dikkat çekti. Bu nedenle rapordaki cari açık, büyüme ve enflasyon tahminleri Carlo Cottarelli başkanlığındaki Fon heyetinin Türkiye ziyareti sırasındaki söylemiyle de ters düştü. IMF`nin, raporun hazırlandığı tarihlerdeki tahminlerine göre, cari işlemler açığının GSYİH`ya oranı bu yıl yüzde 3.1 olacak, 2001`de ise yüzde 2.4`e gerileyecek. Cari açık 2000`de 3.1 milyar, 2001`de ise 2.4 milyar
dolar olarak tahmin edildi. IMF heyetinin bürokrasi ile temasları sırasında ise bu yıl 6 - 8 milyar dolardan 10 milyar dolara varan cari açık senaryoları yapılmıştı. Raporda GSYİH bazındaki büyüme tahmini 2000 için yüzde 4.5, 2001 için ise yüzde 4.8 olarak tespit edildi. Ancak, Türkiye ziyareti sırasında Fon heyeti büyümenin yüzde 7`yi aşabileceği, bu nedenle ısınmanın soğutulması gerektiği görüşünü dile getirmişti. Raporda, TÜFE bazındaki yıllık ortalama enflasyon tahmini de 2000 için yüzde 46.5, 2001 için ise yüzde 17 olarak yapıldı. (FİNANSAL FORUM)