Şu sıralar kendi gündemimizle yeterince meşgul olduğumuzdan küresel iktisadi gelişmeleri ve polemikleri yakından takip edemiyoruz. Başkanlık seçimleri sonrası ortaya çıkan belirsizliğin bertaraf olmasıyla birlikte ABD`de bir başka yoğun gündem oluştu. Sözkonusu gündemde tartışılan konu ABD iktisadi durgunluğa(recession) giriyor mu? sorusu etrafında cereyan ediyor. Zira bu sorunun cevabı Amerika kadar ticari ilişkide olduğu tüm dünya ülkelerini etkiliyor.
Aslında gündemi dünyanın önde gelen yatırım bankaları, özellikle de Morgan Stanley Dean Witter (MSDW) yarattı diyebiliriz. MSDW`nin sitesini ben de ziyaret ettim ve düzenli yayınlanan küresel strateji raporu kapsamında ABD ekonomisine yönelik iktisadi durgunluk tezinin savunulduğunu okudum. Ardından birçok yabancı yayın organında ABD`de durgunluk olacağı ve buna bağlı küresel iktisadi durgunluğun tetikleneceği yönünde yazılar yer aldı. ABD`li bir ekonomistin dile getirdiği gibi MSDW suya atladı, ardından tüm penguenler takip etti. ABD ekonomisindeki gelişmeleri ortaya koymaya yönelik birçok sayısal veri bulunuyor. Bu verileri sayarak yazıyı sıkıcı hale getirmek yerine genel bir yoruma yer vermek istiyorum. ABD`nin eski başkanlarından Jimmy Carter`a demeçlerinde durgunluk kelimesini kullanmaması önerilmesi üzerine o da ne zaman durgunluk diyecek olsa onun yerine muz demeyi tercih etmiş.
Acaba ABD`de muz ekonomisinden bahsedebilir miyiz? Özellikle 2000 yılının son çeyreğinde ABD ekonomisinin ortaya koyduğu veriler iktisadi durgunluktan ziyade soğumayı işaret ediyor. Son on yıldır sürekli büyüme kaydeden ABD ekonomisi son yaşanan küresel finansal krizde aldığı yerinde önlemlerle hem krizin derinleşmesini engellemiş hem de süregelen büyümeyi muhafaza edebilmişti. Ancak borçlanma maliyetlerinin düşüş kaydetmesi ve hisse senedi piyasasından elde edilen yüklü getirilerin yarattığı servet etkisi sonucu yüksek oranlı artışlar kaydeden tüketici harcamaları ve buna bağlı olarak artan dış ticaret açıkları enflasyon tehlikesini gündeme getirmişti.
İşsizlik oranı 2000 yılı başlarında son otuz yılın en düşük seviyesine gerilemesiyle emek piyasasında azalan esneklik ECI adı verilen işgücü maliyet endeksini yukarı yönlü zorlamaya başlamıştı. İyice ısınan ekonomi yaz aylarında yumuşak iniş - sert iniş tartışmalarını gündeme getirdi. FED, ekonominin yumuşak iniş yapmasında faiz artırımı yoluyla tüketimin ertelenmesinin gerekli olduğunu vurgulayarak borsanın aşırı şiştiğini ve hisselerin sözkonusu F/K oranlarını hak etmediğini ifade ederek borsanın şişkinliğin azalmasının ekonomideki enflasyonist baskının azalmasında önemli bir unsur olduğunu ortaya koydu. Aslında anlatılmak istenen yaratılan servet etkisinin gelecek bir satış dalgasıyla budanması gereğiydi. ABD ekonomisini diğer tüm ekonomilerden önde gelen ayırt edici özelliği olan verimlilik artışı enflasyonist baskıları kompanse ediyor ve maliyet avantajı sağlanarak fiyat artışlarının önüne geçiliyordu. Verimlilikte kaydedilen yüksek başarı ve FED`in yaz aylarında ifade ettiği gelişmelerin gerçekleşmesi ekonomide soğuma sürecini başlattı.
Dengeli büyüme:
Ekonomideki büyüme hızlarında törpülenmeler başladı. Hisse senedi piyasasında süregelen aşağı trend Dow Jones endeksini bir yıl öncesine göre yüzde 11 gerileterek tüketici güven endeksindeki (CCI) yükseliş hızını kesti ve harcamalarda azalışa neden oldu. Sermaye mallarına yönelik harcamalar kısılmaya, kredi hacmindeki genişleme azalmaya başlandı. Yeni istihdam yaratma hızı azalarak işsizlik seviyesi yüzde 4 seviyesine demirledi. Kısaca ekonominin genel anlamda momentumunu yitirdiği yönünde bir izlenim oluştu. Tüm bu gelişmeler ışığında FED küresel krizin başında yaptığı gibi faiz indirimine gitti. FED`in istediği olmuş, enflasyon tehlikesi yumuşak iniş sağlanarak bertaraf edilmişti. iktisadi soğumadaki amaç zaten süregelen büyümenin sürekliliğini temin etmekti. Dolayısıyla bundan sonra Amerika`da bir durgunluktan ziyade dengeli büyümeyi öngörmek rasyonel olur.
Tüm bu gelişmeleri zaten arzu edilen soğumanın gerçekleştiği yönünde yorumlamanın uygun olacağını düşünüyorum. Yukarıda da ifade edildiği üzere soğuma kelimesini kullanmayı tercih ediyorum. Dow Jones için 10,300 puandaki desteğinin önemli olduğunu görüyoruz. Bu destek kırılırsa altı aylık bir zaman dilimi içerisinde 1,500-2,000 puanlık bir gerileme sözkonusu olabilir. Ancak destek noktalarına yakın seviyelerde seyreden endeks orta vadeli ve rölatif olarak az riskli yatırım fırsatı olarak değerlendirilebilir. Ocak ayı sonrasında yeni destek noktasının daha üst bir seviyede yer etmesi (10,500 gibi) olumlu olur. 10 yıllık Hazine tahvillerinin yüzde 5 seviyesinden trade edilmesine karşın Hazine kağıtlarını satmak için erken olduğu konusunda görüşler ağır basıyor. Durgunluk endişelerinin devam etmesi ve faiz hadlerindeki gerilemenin sürmesi portföy yöneticilerini uzun vadeli menkul kıymetlere yönlendirebileceği ifade ediliyor. Harvard üniversitesi`nden Ben Friedman iktisadi durgunluktan bahsederlen Durgunluk, iktisadi daralmanın büyüklüğü ve yaygınlık sahası ile ilgilidir. Ekonomideki birkaç sektördeki gelişmelerle ifade edilmesi mümkün değildir. demektedir. iktisadi verileri ilk çeyrek sonuna kadar gözlemlemeden durgunluktan bahsetmek erken olur. Galiba en doğrusu muzdan korkup suya atlayan penguenlerin tekrar karaya çıkıp beklemeleri olacak.