Geçen yıl sonlarında yaşanan likidite krizi ekonomideki bütün dengeleri ve beklentileri değiştirdi. Tabii en önemli gelişmeler krizin kaynağı olan mali sektörden geliyor. Bankacılıkta faizlerin yavaş yavaş aşağılara inmesi, mali kesimdeki dengelerin oturmaya başladığı izlenimini veriyor.
Krizden etkilenen sektörlerin başında leasing ve factoring sektörleri geliyor. Krizden önce 2001 yılına ilişkin iyimser beklentilerin hakim olduğu iki sektörde de kriz sırasında işlemler durma noktasına geldi. Son günlerde bileşik faizlerdeki düşüşe paralel olarak factoring faizlerinde de gevşeme gözleniyor. Ancak, kriz öncesinde 2001 yılına ilişkin daha önce yapılan bütün plan ve projeksiyonlar rafa kaldırılırken, piyasalardaki gelişmeler takip ediliyor.
Talep de arz da durdu
Kriz, leasing sektöründe talep ve arzı bıçak gibi kesti. Leasing şirketleri bu dönemi her ne kadar likit geçirmek taraftarı olsa da büyük şirketler mevcut müşterilerin taleplerini geri çevirmemek için işlemlere devam ediyor.
Şu anda leasing sektöründe en büyük sorun fon yaratılmasında yaşanıyor. Leasing sektörünün en büyük fon kaynağı olan yurtdışı finans kuruluşlarının çoğunun krizle birlikte Türkiye’ye yönelik kredi musluklarını kapattığı bildiriliyor. Yurtiçi bankalar, bu sektöre kriz sırasında kestikleri musluklarını yavaş yavaş açmaya başlasa da bu yeterli değil.
Maliyetler yükseldi
Leasing fon maliyetlerinde ciddi artışlar olurken vadelerin ciddi bir şekilde kısalması da dikkat çekiyor. Ocak ayı başlarında yurtiçi bankalardan sağlanan fonun maliyeti yüzde 60-70 aralığına yükseldi. Şu anda yüzde 50’lere kadar gerilese de sektörde TL işlemler pek yapılmıyor.
Döviz işlemlerinde ise
dolar bazında faizler yüzde 20’lere kadar yükseldi. Yurtdışı fonların ise şubat ayı sonuna kadar açılması bekleniyor. Ancak krizden önce libor artı 2-4 olan maliyetler, libor artı 5-6’lara yükselirken, 2 ile 5 yıl olan vadeler ise 1-2 yıl aralığına geriledi. Bu arada kira geri dönüşlerindeki problemlerde artış olduğu belirtiliyor.
Sektörde yükselen maliyetlerin faizlerdeki düşüşe paralel olarak düşmesi bekleniyor. Ancak geçen yılki oranlara gerilemesi çok zor görünüyor. Özellikle yurtdışından elde edilen kaynakların maliyeti büyük ölçüde Türkiye ekonomisindeki gelişmelere bağlı olarak yabancıların yapacağı değerlendirmeye bağlı olacak.
Factoring’de ne oluyor?
Krizden etkilenen bir diğer sektör ise factoring oldu. Krizle birlikte factoring sektörü kredileri durdurdu. Bankaların da kredileri durdurması nedeniyle factoring sektörüne yönelik talep arttı. Ancak, factoring şirketleri de bankalar gibi likit kalmaya özen gösteriyor.
Yılbaşı tatilinden sonra özellikle 5 Ocak’taki Hazine ihalesinden sonra müşteri talepleri yavaş yavaş karşılanmaya başlandı. Ancak kredi faizleri kriz öncesine göre yaklaşık ikiye katlandı. Geçen yıl bir ara yüzde 30-35’e kadar gerileyen kredi faizleri, kriz sırasında yüzde 150’ye kadar çıktı. Ocak ayının ilk yarısında yüzde 60-70 aralığına gerileyen factoring faizleri, şu anda yüzde 560 gibi geniş bir aralıkta seyrediyor.
Faizlerin fonlama maliyetlerine paralel olarak düşmesi bekleniyor. Yılın ilk yarısında oranların yüzde 450 bandına, yılsonunda ise yüzde 40’ın altına gerilemesi bekleniyor. Geçen yıl görülen yüzde 335 seviyeleri ise şimdilik hayal olarak görülüyor.
Faizlerdeki artışın yanı sıra vadede de bir düşüş oldu. Factoring sektöründe maksimum 90 gün, bugünlerde maksimum 30 güne gerilemiş durumda. Vadenin tekrar 90 güne çıkması için ise piyasalarda dengelerin oturması bekleniyor. Bunun da mart ayını bulması bekleniyor.
Karşılıksız çekler arttı
Bu arada leasing sektöründe kira ödemelerinde yaşanan sorunlar factoring’de karşılıksız çeklerin artması şeklinde kendisini gösteriyor. Sektörde daha önce yüzde 6-7 civarında olan karşılıksız çek oranının krizden sonra yüzde 10-12’ye çıktığı belirtiliyor. Bu oranın bazı şirketlerde yüzde 30-40’lara kadar çıktığı belirtiliyor. Bu ise bankaların kredileri kesmesine ve bazı şirketlerin çek ödemek yerine paralarını yüksek faizlerde değerlendirmelerine bağlanıyor.
Her iki sektördeki 2001 yılına ilişkin beklentiler ise çok iyimser değil. Genel olarak 2000 yılımdan daha kötü bir yıl bekleniyor. Ekonominin geçen yıla göre daha az büyüyecek olması yeni yatırımların azalması anlamına geliyor. Bu ise özellikle leasing sektörünü olumsuz etkileyecek.
Uygulanan istikrar programı ve yapısal reformlar konusunda atılacak adımlar da her iki sektörün performansı üzerinde belirleyici olacak. Son günlerde siyasi gelişmelerin ön plana çıkması sektör temsilcilerini rahatsız ediyor. Telekom ve T HY başta olmak üzere özelleştirme sürecinde yaşanan olumsuzluklar da iyimser olmayı güçleştiriyor.