Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) Türkiye'nin bu yıl yüzde 3.9, 2017'de ise yüzde 3.7 büyüyeceğini öngörerek, güçlü ve sürdürülebilir büyümeyi yakalamak için yurtiçi tasarrufların artırılıp, iç ve dış talebin dağılımının yeni bir denge kazanması gerektiğini belirtti. Söz konusu tahmin OECD'nin Haziran ayında yayımladığı ekonomik görünüm raporundaki tahminlere kıyasla bir değişiklik içermiyor.
PİYASALARDAKİ SON DURUM İÇİN TIKLAYIN...
Öte yandan bir önceki raporda yüzde 7.9 olan 2016 yılı TÜFE tahmini yüzde 7.4'e düşürülürken, 2017 için yüzde 7.3 olan tahmin ise yüzde 7.4'e yükseltildi. Cari açık tahminlerinde değişiklik yapılmadı.
Reuters'in haberine göre; OECD'nin bugün yayımladığı Türkiye 2016 Ekonomi Araştırması raporunda, ekonomik büyümenin yapılan dört seçim, iç güvenlik riskleri, Rusya ile ticari ilişkilerde bozulma ve mülteci akını gibi son iki yıldaki olumsuz koşullara karşın oldukça güçlü olduğuna dikkat çekildi.
Raporda, büyümenin oldukça olumsuz bölgesel ve yurtiçi koşullara rağmen son yıllarda güçlü olduğu belirtilerek, "İstihdam yaratımı özellikle daha az gelişmiş bölgelerde olmak üzere güçlüydü. Türkiye artık 'ani yükseliş ve düşüş' döngüsünü yaşamıyor ancak dış açıklar büyüdü ve net dış yatırım pozisyonu son 10 yılda bir şekilde bozuldu" denildi ve şöyle devam edildi:
"Güçlü ve sürdürülebilir büyümeyi yakalamak için yurtiçi tasarruflar artırılmalı, iç ve dış talebin dağılımı yeni bir denge kazanmalı. İhtiyaç duyulan rekabet gücü ücret ve fiyat enflasyonunun düşürülmesi ve verimlilik artışını hızlandırmak suretiyle sağlanmalı."
OECD raporda Türkiye'nin sürdürülebilir büyüme vaadini gerçekleştirmesi için bu yıl eylem planına alınan yapısal reformların tümüyle uygulanması ve reformların nasıl uygulandığının düzenli şekilde izlenmesi tavsiyesinde bulundu.
Raporda imalat sektöründeki belirgin büyümeye rağmen iyi durumdaki üreticilerin çoğunun uygulanan politikaların çerçevesinin eksikliklerinden dolayı engellerle karşılaştığı, diğer kategoride yer alan üreticilerin ise rekabet gücünü koruyup istihdamı artırmasına karşılık verimlilikte geriye düştüğü belirtildi. Öte yandan sayıca fazla üçüncü grupta yer alan şirketlerin ise çok sayıda düşük becerili çalışanı ve verimliliğin düşük olmasının yanı sıra düzenlemelerin katı şekilde uygulanmamasının da etkisiyle "kayıtdışılık havuzunda" hayatta kaldıkları belirtildi.
Raporda, "Bu durumun düzeltilmesi iş ortamının verimliliği artırıcı geniş kapsamlı şekilde düzenlenmesi ve daha çok umut vadeden şirketlerin daha hızlı büyümesine olanak sağlanmasına bağlı" denildi.
Her ne kadar Türkiye'nin ihracatının ithalat içeriği artsa da Türkiye'nin diğer ülkelere ara mal girdisi sağlama potansiyelinin sınırlı olduğu belirtilen raporda, "Bu durum bir yandan Türkiye'nin nihai ürünlerde uzmanlaştığını gösterirken aynı zamanda ticaret ve yatırım politikalarındaki engellere, az gelişmiş insan sermayesine ve inovasyon, AR-GE ile bilgi temelli sermayeye yatırımın hala yetersiz olduğuna da işaret ediyor" denildi.