Deutsche analistleri Kazım Andaç ve Erol Danış, "Yakın vadede doların güçlenme riskinin düşük olması", "Tahvil faizlerinin artma riskinin düşmesi" ve "Yurt içi likidite koşullarında genişleme potansiyeli, dış faiz ortamının daha iyimser olması ve yurt içi enflasyon trendinde beklenen düşüşün" Türkiye varlıklarını destekleyici faktörler olacağını söyledi.
Raporda, "Risk algısındaki pozitife dönüş ve ana endişe konularında (ABD'de verilerin iyileşmesi, Çin'de politikanın açıklık kazanması, petrol fiyatının istikrar kazanması ve AMB'nin genişlemesi) olumlu gelişmeler ve hala elverişli durumda bulunan değerlemeler, 2016'nın birinci çeyreği itibariyle, yükselen jeopolitik riskler ve yurt içinde güvenliğe yönelik endişelere göre ağır bastı." ifadesi yer aldı.
PİYASALARDAKİ SON DURUM İÇİN TIKLAYIN...
Deutsche raporunda, BIST 100'ün 21 Ocak'tan bu yana yaklaşık yüzde 20 değer kazandığı ve 2009'dan bu yana en düşük seviyesinden yükseldiği ve MSCI EMEA Endeksi'nin yüzde 8, MSCI Gelişmekte Olan Piyasalar Endeksi'nin yüzde 12 üzerinde performans sağladığı ifade edildi.
Tüm bu gelişmelere rağmen Türkiye hisse senetlerinin 1 yıllık tahmini Fiyat/Kazanç oranının 9.4x seviyesinde bulunduğu ve BIST 100'ün benzerlerine kıyasla tarihi ortalamalara göre hala ucuz olduğu vurgulandı. BIST 100'ün Fiyat/Kazanç oranına göre MSCI Gelişmekte Olan Piyasalar Endeksi'nden yüzde 26 iskontolu olduğu, 3 yıllık ortalamada ise yüzde 12 iskontolu olduğu belirtildi.
"FAİZLERİN SABİT KALMASINI BEKLİYORUZ"
Deutsche Bank raporunda, TCMB politika stratejisinin enflasyon dinamiklerinden kopuk olduğu ifade edildi. Para politikası konusundaki belirsizliğin, basitleştirme politikasının masadan kalkmış olduğu izlenimi nedeniyle daha da kötü bir hale gelmiş olduğu belirtildi. Erdem Başçı başta olmak üzere PPK üyeleri konusundaki belirsizlik de vurgulandı. Raporda, "Ters piyasa etkileri dışarıda tutulursa, yakın vadede tüm politika faizlerinin sabit kalmasını bekliyoruz" denildi.