-Sinan Aygün: -Enflasyon Hedeflerinde Birkaç Puanlık Sapma Var. O Halde Asgari Ücrete De, Memur Maaşlarına Da Bu Rakam Refah Payı Olarak Yansıtılmalıdır -Ek Niyet Mektubu, Kol-Bacak Kopacak Cinsten Yola Mayın Döşemek Demek -Ekonomik Ve Sosyal Güven Ortamına Virüs Girmiştir
Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, Enflasyon hedeflerinde 2 gün önce açıklanan rakamlara göre birkaç puanlık bir sapma var. O halde asgari ücrete de, memur maaşlarına da bu rakam refah payı olarak yansıtılmalıdır dedi. Aygün, 2000-2001 yılı Türkiye ekonomisini değerlendirdiği ve 10 merkezde 3 bin 102 işyerinde gerçekleştirilen 2000 Yılı Ekonomide Durum başlıklı anket ile Türkiye`de ilk kez hazırlanan Aç Gözünü Türkiye konulu takvimi tanıtan bir basın toplantısı gerçekleştirdi. Sinan Aygün, toplantıda sözlerine hükümetin ve ekonomi bürokratlarının Ekonomik aktörlerin kimi eleştirilerine karşı alınganlık göstermemeleri, günah keçisi ya da bozguncu ilan etmemeleri temennisinde bulunarak başladı. ATO olarak siyasi partileri ve hükümetleri değil, onların doğru ve toplum yararına olan projelerini, programlarını desteklediklerini belirten Aygün, eleştirilerinin hükümet karşıtı, desteklerinin ise hükümet yanlısı olarak değerlendirilmemesi gerektiğini bildirdi. Bunun yapılması halinde istemeyerek de olsa meslek odalarının siyasallaşmanın kucağına itileceğini vurgulayan Aygün, daha sonra 2000 yılıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Türkiye`nin en verimli ve gerekli 2 yılını Saçma sapan bir af ile geçirdiğini, hangi önceliklerin, hangi gerekçelerin bu affı gerekli kıldığının bugün bile anlaşılamadığını ileri süren Aygün, kimsenin de bu affı içine sindiremediğini ifade etti. Aygün, 2000 yılına ilişkin eleştirilerini dile getirirken, şunları söyledi: Veresiye tedbirlerle günü kurtarmak, sıkışıldığı zaman gündem karartmak, ekonominin nabzı tutulamadığı zaman dış rüzgarlara suç bulmak, ip elden kaçtığı zaman günah keçisi aramak 2000 yılında da genel eğilim olarak devam etmiştir. Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu durum, ekonomi bürokratları ve akıl hocaları tarafından iyi süzülememiş, pozisyon hataları görülememiş, en kötüsü de yapılan hatalardan ders alınmamıştır. 2000 yılında 6 kez enflasyonun suçlusu olarak reel sektör, hububat, baharat, narenciye gösterilmiş, ekonomik kesimler birbirlerini suçlar hale getirilmiştir.
-VİRÜS GİRDİ-
ATO Başkanı, sonuç olarak ekonomik ve sosyal güven ortamına virüs girdiğini, bunu ise 2000 yılının son araştırmalarının ortaya koyduğunu bildirdi. Yapılan araştırmalara göre, Türkiye`nin insanların birbirlerine güveni açısından yüzde 6 ile Filipinler`den sonra sondan ikinci durumda olduğunu, bu oranın ABD`de yüzde 36, Japonya`da yüzde 42, İsveç`te ise yüzde 60 düzeyinde bulunduğunu vurguladı. Aygün, içe bakıldığında ise şu anda Türkiye`de yaprak kıpırdamadığını, umutsuzluk, geçinme ve iflas korkusunun dağları bastığını, güven, gelecek ve moral bulunmadığını, 65 milyon insanın mutsuz ve umutsuz olduğunu, değil 10 yıl sonrasının 10 saat sonrasını bile görmenin imkansız hale geldiğini anlattı.
-MEMUR VE İŞÇİYE ZAM-
Konuşmasında Türkiye`de neler olduğu konusuna da değinen Aygün, asgari ücretin 2001 yılında 150 dolara çıkarıldığını, bunun ise utanç verici bir rakam olduğunu vurguladı. Aygün, Yunanistan`da bu rakamın 540
dolar, AB`de oldukça küçük ekonomiye sahip Portekiz`de bile 353 dolar olduğunu söyledi. Sinan Aygün, Türkiye`de asgari ücret 102 milyon lira değil de, 200 milyon lira olarak belirlenseydi, enflasyon tavana mı vururdu? diye sordu. Türkiye`de 4 kişilik bir ailenin aylık geçinme rakamının 600 milyon liraya çıktığını, 4 kişinin 4`ünün de asgari ücretle çalışması halinde bu ailenin açlık sınırında yaşayacağını ifade eden Aygün, sözlerini şöyle sürdürdü: Mademki enflasyon hedeflerinde 2 gün önce açıklanan rakamlara göre birkaç puanlık sapma var. O halde, asgari ücrete de, memur maaşlarına da bu rakam refah payı olarak yansıtılmalıdır. Memurun ve işçinin satın alma gücü son derece düşmüştür. Satın alma gücü ücretler gerilediği takdirde, reel ekonomide gerileme başlar. Bu durum sürekli hale gelirse reel ekonomi de durur. Tabi işin bir de sosyal yönü var. Bakın yılbaşı gecesi İstanbul-Taksim meydanında bir grubun 5 yıldızlı bir oteli taşlaması sizce neyin işaretedir? Fak-Fuk-Fon`dan yardım almak için 6 milyon başvuru olması neyin nesidir? Türkiye, artık çok dikkatli davranmak zorunda olduğu bir dönemden geçmektedir. Sosyal huzursuzluk kıvılcımları, ıskalanmadan iyi değerlendirilmelidir.
-NİYET MEKTUBUNA ELEŞTİRİ-
Aygün, kimsenin demokratik sistem dışı, siyasal sistem dışı aktör beklememesini de ifade ettiği konuşmasında, çözümün siyasette olduğunu, siyasetten beklenenin ise içte ve dışta Türkiye`ye yakışır çözümleri aramak, bulmak ve uygulamak olduğunu kaydetti. AB ve IMF ile ilişkilerde eşit, adil, şık çözüm yollarının zorlanması gerektiğini belirten Aygün, imzalanan Stand-By anlaşması ile IMF`nin Türkiye`nin önüne kırmızı halı sermediğini, hatta ek niyet mektubu ile iç piyasada zam ve ek vergilerden başka anlama gelmeyen dayatmalarda bulunulduğunu söyledi. ATO Başkanı, Bu ise kol bacak koparacak cinsten yola mayın döşemektir dedi. Aygün, şöyle devam etti: IMF kredi verdi. Ancak nasıl verdi? İstikrar programına başlamamızın üzerinden 12 ay geçmiş. Dişe dokunur bir para vermemişsin. (Kendi yağınla kavrul) demişsin. Mali sektör topallamaya başlayınca ve iç piyasada likidite krizi kullanamayacağın, buna karşılık faizinin tıkır tıkır ödeyeceğin 10 milyar dolarlık krediyi vermişsin. Üstelik (ödemeye de 18 ay sonra başla) demişsin. Ben böyle kredi görmedim. Böyle kredi olur mu? Arjantin`e ne kadar cömert davranıyorsan, Türkiye`ye de o derece adil olacaksın. IMF bilmelidir ki, bu mayınlı arazide bizimle birlikte yürümezsen, elini taşın altına koymazsa, değil yolumuza kırmızı halı sermek, kapanan iş yerlerinin, kopan kol ve bacakların üzerine basarak yürümeyi Türkiye`ye dayatıyor demektir. Kayıtsız şartsız teslimiyet ne geleneğimizde vardır, ne de geleceğimizde olacaktır.
-EKONOMİDE DURUM ANKETİ-
Sinan Aygün, Ankara`da 3 bin 102 işyerinde Aralık ayında gerçekleştirilen Ekonomide Durum anketinin sonuçları hakkında da bilgi verdi. Ankete katılanların yüzde 76`sı 2000 yılında işlerinin kötüye gittiğini belirtirken, yüzde 58`i de çalışan sayısını azalttığını bildirdi. Ankete katılanların yüzde 63`ü bankalardan aldığı kredinin faizinin Aralık ayı içinde yükseltildiğini belirtirken, yüzde 82`si ise bankalar bunalımından sonra cirolarında düşme görüldüğünü beyan etti. İşletmelerin yüzde 72`si IMF`nin Türkiye`ye yeterince destek vermediği görüşünü taşırken, 2001 yılının 2000`e oranla daha kötü olacağını bildirenlerin oranı ise yüzde 66 olarak belirlendi. ATO`nun 2001 yılı için çıkarılan takviminde ise Herşey gözömüzün önünde oluyor, Herşey kulağımızın dibinde oluyor, Çalış çalış yetmiyor, Öde öde bitmiyor sloganlarına yer verildiği ve Türkiye ile dünyadaki ekonomik ve çalışma hayatındaki göstergelere ilişkin ilginç veriler bulunduğu dikkat çekti.