Her ölçekte işletme için ticari iş ortaklarının hukuki süreçlerini takip etmek kritik önem taşırken, bu alandaki ihmaller büyük kayıplara neden olabiliyor. Yaşanan bu sorunu ve hukuktaki dijitalleşme ihtiyacını gören genç girişimci Burak Özçelik, hukuk öğrencisi olduğu 2021 yılında ‘Ulawk’ platformu kurarak dikkat çeken bir girişime imza attı. Ulawk, şirketlerin Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayımlanan hukuki ve ticari ilanları otomatik olarak takip etmelerini sağlıyor. Girişim, geleneksel yöntemlerle yürütülen hukuki süreçleri daha verimli ve sistematik hale getiren yazılım çözümleri geliştirerek, şirketlerin hukuki iş yükünü azaltmayı ve süreçleri hızlandırmayı hedefliyor.
TİCARİ RİSKLERİ EN AZA İNDİRİYOR
“Hukuk, doğası gereği kurallara sıkı sıkıya bağlı ve oldukça geleneksel bir alan. Ancak bu, yeniliğe kapalı olması gerektiği anlamına gelmiyor. Tam aksine, özellikle kurumsal hukuk süreçlerinde verimliliği artırmak, hata payını azaltmak ve süreçleri hızlandırmak için teknolojinin sunduğu imkanlardan faydalanmak gerekiyor” diyen Özçelik, ‘Peki platforma üye olanlara nasıl fayda sağlıyorsunuz? sorusunu şöyle yanıtladı:
“Ulawk, web tabanlı SaaS modeliyle, şirketlerin Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayımlanan hukuki ve ticari ilanları otomatik olarak takip etmelerini sağlıyor. Türkiye’de her şirket, kuruluş, adres değişikliği, birleşme, iflas ve diğer yapısal değişikliklerini Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan etmekle yükümlü. Türk Ticaret Kanunu’nun 36/3. maddesi gereği, bu ilanların takip edilmemesi, işletmeler için ciddi hukuki ve ticari riskler oluşturabiliyor. Bireysel takip, zaman alıcı ve hata riski yüksek bir süreç. Ulawk, bu süreci tamamen otomatikleştirerek, işletmelerin ilgili ilanları anlık olarak e-posta bildirimleriyle almasını sağlıyor. Şirketler, ticari ilişkide oldukları firmaları Ulawk paneline ekleyerek, onlarla ilgili kritik değişiklikleri kaçırmadan takip edebiliyor. Bu sayede işletmeler, hukuki süreleri kaçırmadan önlem alabiliyor ve ticari risklerini minimize edebiliyor.”
2022’den bu yana İstanbul Üniversitesi Teknokent Entertech bünyesinde yer alan girişim ‘Yılın Enleri Ödül Töreni’nde Genç Girişimci Ödülü’ne değer görüldü.
DÜNYAYA AÇILMAYI HEDEFLİYOR
Peki bundan sonrası için hedefleri neler? Özçelik şunları söyledi: “Kısa vadede, mevcut ürünümüzün Türkiye’deki müşteri sayısını artırmayı ve yeni projemizi geliştirmeyi hedefliyoruz. 2025 yılı içinde yeni projemizi satışa sunarak ürün portföyümüzü genişletmeyi ve müşteri tabanımızı daha da büyütmeyi amaçlıyoruz. Uzun vadede ise çözümlerimizi global pazarlara entegre ederek, hukukun ortak süreçlerine yönelik küresel ölçekte kullanılabilecek bir ürün sunmayı planlıyoruz.”
Aynı dönemde reel düşüş (enflasyondan arındırılmış) ise yüzde 3.6 olarak açıklandı. Geçen yılın sonunda yüzde 15’e yaklaşan reel gerileme ocakta yüzde 7.2, şubatta yüzde 5.6, martta ise yüzde 4.2 olmuştu. Nisan sonuçlarıyla reel düşüşte gerileme serisi devam etmiş oldu.
DEPREM ETKİSİYLE ANKARA ZİRVEDE
Peki en çok ve en az artış nerelerde oldu? TCMB verilerine göre şöyle:
Nisanda 3 büyük il içinde yıllık bazda en çok artış Ankara’da oldu. Başkent’te yıllık artış yüzde 41.9 olurken, İstanbul’da 34.4, İzmir’de 30.9 olarak hesaplandı. Aylık bazda ise Ankara’da yüzde 2.8, İstanbul’da 2.7, İzmir’de ise 0.2 artış görüldü.
Ülke genelinde en fazla artış olan il yine Ankara oldu. Deprem sonrası yoğun göç alan ilde artan taleple birlikte fiyat ve kira artışı ülke ortalamasının üzerinde olmaya devam etti. Yüzde 41.9 ile zirvede yer alan Ankara’yı, yüzde 37.5 ile ‘Erzurum, Erzincan, Bayburt, Ağrı, Ardahan, Kars, Iğdır’ bölgesi izledi. Fiyatların en çok arttığı üçüncü bölge yüzde 37.4 ile ‘Bingöl, Elazığ, Malatya, Tunceli, Van, Bitlis, Hakkari, Muş’ oldu.
En düşük artış ise yüzde 25.1 ile ‘Hatay, Kahramanmaraş, Osmaniye’ bölgesinde yaşandı. Bu bölgeyi yüzde 26.6 ile ‘Artvin, Giresun, Gümüşhane, Ordu, Rize, Trabzon’, yüzde 27 ile ‘Edirne, Kırklareli, Tekirdağ’ takip etti.
Türkiye geneli metrekare birim fiyatı ise 37 bin 687 liraya çıktı. Yani 100 metrekare evde ortalama fiyat 3.7 milyonu aştı. En yüksek metrekare satış fiyat 66 bin 547 lira ile Muğla’da görülürken, onu 60 bin 925 lira ile İstanbul izledi. İzmir’de ortalama metrekare fiyatı 41 bin 764 liraya, Ankara’da ise 33 bin 273 liraya yükseldi.
Ekonominin lokomotifi KOBİ’lerin büyüme ve gelişimine odaklanan KOSGEB, ‘Kapasite Geliştirme Destek Programı’nda 2. başvuru döneminin açıldığını duyurdu. İşletmelerin ölçek büyütme yatırımlarını destekleyerek üretimden pazarlamaya, insan kaynağından belgelendirmeye kadar geniş bir yelpazede ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlayan programın detayları şöyle:
Program ne sağlayacak?
KOSGEB’in sunduğu bu destekle KOBİ’lerin verimliliklerini artırmaları, rekabetçi bir yapıya kavuşmaları, üretim kapasitelerini ve pazar paylarını genişletmeleri, kurumsal yapılarını güçlendirmeleri ve büyük işletmelerin tedarik zincirinde daha etkin bir rol oynamaları amaçlanıyor.
Bu kapsamda işletmelere makine-teçhizat, kalıp, yazılım, personel, hizmet alımı ve işletme sermayesi gibi kritik harcamalar için finansman desteği sağlanacak.
Hangi sektörleri kapsıyor?
Program, ‘imalat, telekomünikasyon, bilgisayar programlama ve ilgili faaliyetler, bilgi hizmet faaliyetleri ile bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetleri’ sektörlerinde faaliyet gösteren işletmeleri kapsıyor.
Kimler başvuru yapabilir?
Başvuru yapabilmek için işletmelerin, KOSGEB veri tabanında kayıtlı ve aktif durumda olması, güncel bir işletme beyanına sahip olması, hızlı büyüyen işletme olması, işletme sınıfının küçük işletme veya orta büyüklükte olması, limitet ya da anonim şirket olarak faaliyet göstermesi kriterlerini karşılaması gerekiyor.
Pandemiden sonra ev fiyatlarının ve kiraların uçuşa geçtiği sayfiye bölgelerinde fiyat artış hızı yavaşladı, ‘dengelenme dönemi’ başladı. Hızın yavaşlaması fiyatların ulaşılabilir olduğu anlamına gelmiyor. Yazlık ilçeler özelinde yapılan araştırma, bu yıl da hem yazlık ev almanın hem de kiralamanın kolay olmayacağını gösteriyor.
TSKB Gayrimenkul Değerleme tarafından yapılan araştırmanın detaylarını aktaran Teminat Değerleme Müdürü Halil Esendal, “Sayfiye bölgelerinde geçtiğimiz yıllarda yaşanan yükseliş trendi bu yıl itibarıyla hız kesmeye başladı. Fiyat artışları açısından dengelenme sinyalleri ön plana çıkıyor. Pandemi yılı olan 2020’den günümüze kadar geçen süre değerlendirildiğinde, en düşük artışın 2025’te olduğu söylenebilir. 2024 ve içinde bulunduğumuz 2025 yılı için satış metrekare fiyatlarını karşılaştırdığımızda en yüksek artışın olduğu ilçeler kuzey Ege’de yer alan Dikili, Edremit ve Ayvacık olarak dikkat çekerken, en az artışın olduğu yerleşim yerleri ise Bodrum, Alanya, Kuşadası ve Didim olarak sıralanıyor” dedi.
İŞTE ÖNE ÇIKAN BÖLGELERDE RAKAMLAR
Araştırma sonuçlarına ve bölgedeki emlak danışmanlarından aldığımız bilgilere göre 2025’te yazlık ev tarifesi şöyle:
EN PAHALISI YİNE BODRUM
Yazlık
İşte, tüm merak edilen sorular ve yanıtları....
1- Kampanyadan kimler faydalanabilir?
İstanbul’un 39 ilçesinde riskli yapı sahiplerinin tümü kampanyadan faydalanabilir. Üstelik bir başvuru tarihi sınırlaması da yok. Dönüşüm için aralarında anlaşan ev sahipleri önce bir müteahhit firma buluyor ve evinin riskli kararını aldırıyor. (Bakanlık lisanslı kurumlar risk tespiti yapıyor.) Kat irtifakı kurulduktan sonra da hak sahibi tespiti yaptırmak üzere ilçe belediyesine başvuruluyor. Bakanlıkça belirlenen randevu gününde de hak sahibi ile hibe taahhütnamesi ve kredi sözleşmesi imzalanıyor.
Bakanlığın kampanyadan faydalanılması için tek şartı şu: Yeni projedeki yapı (otopark ve sığınak hariç), eski yapının bir buçuk katı büyüklüğünü geçmeyecek. Böylece, ticari açıdan yüksek kârlı işlerin kampanya dışında tutulması sağlanıyor.
2- Ne kadar destek veriliyor?
Konutlarda daha önce 700 bin TL olan hibe 875 bin TL’ye yine 700 bin TL olan kredi tutarı da 875 bin TL’ye çıkarıldı. Taşınma desteği ise 100 bin TL’den 125 bin TL’ye yükseltildi. Böylece, İstanbul’daki bir evin dönüşümü için vatandaşlara sunulan destek miktarı 1 milyon 875 bin TL olarak güncellendi. Hak sahiplerinin diğer her bir konutu için 1 milyon 750 bin TL kredi imkânı da sunuluyor.
Öncelikle, aldığınız gayrimenkulün niteliğini bilmeniz gerek. Çünkü birçok arazi statüsündeki yer, arsa tanımı ile satılıyor. Arsa ve arazi/tarla arasındaki fark şöyle: Kadastrosu yapılmış ve belediyeler tarafından parsellenmiş yapılaşmaya açık hale gelen bir arazi, arsa niteliğindedir. Araziler ise henüz imar planı ve uygulaması görmemiş toprak parçasıdır ve yapı izni belli şartlarla sınırlıdır. Tarla ise tarıma elverişli toprak parçası olarak tanımlanır ve yine belli şartlarda yapı izni verilir.
Alım yapmadan önce tapuda kısıtlayıcı şerh, beyan var mı, mutlaka bakılmalı. Mesela tarla tapusu olup üzerinde bulunan bir beyan, oranın her daim tarım arazisi şeklinde kullanılmasını gerektirebilir. Bu durumda ‘ileride imara açılacak’ şeklinde verilen sözlü bilginin bir anlamı kalmaz. Bu nedenle emlakçı ya da şahısların bilgileriyle yetinmeyip ilgili belediyeye doğrudan başvurmanız faydalı olur.
TARLAYA İNŞAAT YAPILIR MI
Fiyatı cazip diye aldığınız tarlada, ‘küçük bir ev yaparsın’ söylemine inanmayın. Tarlanız beş dönümün altındaysa yapı inşasına izin verilmez. Beş dönüm üzerinde ise en fazla 250 metrekare olması ve yola da en az 25 metrekare cephesi olması, en fazla iki kat olması kaydıyla ev yapılabilir. Arazi ne kadar büyük olursa olsun sadece bir adet 250 metrekare ev yapılabilir.
Beş dönümde 250 metrekarelik tek ev kuralı ‘tiny house’ ve ‘prefabrik yapı’ için de geçerli. Yani 5 bin metrekare bir araziye 10 tane tiny house ya da prefabrik ev koyamazsınız. Çünkü kanalizasyon, su, elektrik bağlantısı istendiğinde üniteler artık yapı statüsü alır. Ama elektrik, su istemeyen biri, bir araziye istediği kadar tiny house yerleştirebilir. Bu teknik olarak bir araziye otomobil koymakla aynı anlama gelir.
HİSSELİ RİSKLİ OLABİLİR
Arsa ve tarlada en dikkat edilmesi gereken başlıklardan biri ‘hisse’ konusu. Tam mülkiyet şeklinde bir satın alma yapmanın en risksiz seçenek olduğunu belirten uzmanlar hisseli alım için de şu bilgileri veriyor: “Hissedar olarak bir arsanın içerisinden pay satın almak yasal olarak mümkün ama dikkat edilmeli. Bir arsayı satın alan hissedarlar eğer aralarında o arsanın kullanımına yönelik sözleşme düzenlememişlerse arsanın tamamına maliktirler. Yüzde 1 arsa payına sahip bir hissedar, yüzde 99 hisse sahibinin olduğu bir taşınmazın tamamını kullanabilir.
SON dönemde dünyada ve Türkiye’de yaşanan gelişmeler tüketim alışkanlıklarını değiştirdi, lüks harcamalar askıya alındı. Ekonomide programlı soğuma hamleleri tekne ve yat sektörünü de derinden etkiledi. Orta gelir grubunda yaşanan daralmanın etkisi ile bu sınıfa hitap eden 5-10 metrelik tekne satışları azaldı, üst gelir grubuna hitap eden 25 metre üstü yat satışları ise arttı.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde İZFAŞ ve ED Fuarcılık tarafından bu yıl üçüncü kez düzenlenen MAST İzmir Boat Show Tekne, Tekne Ekipmanları ve Deniz Aksesuarları Fuarı’nda bir araya geldiğimiz, İzmir Tekne İmalatçıları ve Tedarikçileri Dayanışma Derneği (TEKİMDER) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Akduman, sektöre yönelik önemli bilgiler verdi.
MİLYON EURO’LUK YATLARA TALEP VAR
Salgın sonrası hareketlenen sektörde son dönemde sıkıntılı bir sürecin yaşandığını belirten Akduman, ekonomideki gelişmelere paralel olarak belirli sınıflarda satışların önemli oranda düştüğünü anlattı. Akduman, “Orta gelirin çekilmesi ile 5-10 metrelik teknelerde alıcı kalmadı. Bunları orta sınıf, taksit imkânı, leasing ve kart kullanarak alırdı. Şimdi kimse yüzde 60 faiz ile tekne almak istemiyor. Özellikle lüks teknelerde, fiyatlar artmasına rağmen satışlar devam ediyor. Türkiye’de 25 metre üzeri teknelere olan talep globalde de artmış durumda. Bu sınıfta en hareketli kısım ise 1 milyon Euro ve üstündeki seçenekler. Bu trendin önümüzdeki yıllarda da devam etmesi bekleniyor. Bu segmentte, fiyatlar artmasına rağmen satışlar devam ediyor” dedi. Söz konusu alanda yaşanan gerilemenin bir diğer nedeninin ise marina sorunu olduğunu dile getiren Akduman, “Türkiye’de yeterli sayıda marina, bağlama alanı ve kara park sahası olmadığı için, 5-10 metre arası tekne alan kullanıcılar teknelerini bağlayacak yer bulamıyor. 10 metrelik bir tekne için yıllık bağlama maliyeti 500 bin TL” şeklinde konuştu.
Lüks segmentte satışların hız kesmediğine değinen ED Fuarcılık Kurucu Ortağı Dilek Soydan ise bunu, “Çünkü mevduatta yüklü parası olanlar faiziyle alım yapıyor. Bu da o tarafı destekliyor” sözleriyle açıkladı.
İç piyasada yaşanan daralmanın yanında olumlu gelişmeler de olduğuna değinen Hüseyin Akduman, Avustralya, ABD, Hollanda gibi birçok ülkeden markaların Türkiye’de üretime başladığını dile getirdi.
TİCARET SAVAŞI TÜRKİYE’YE YARAR
Ulaşım maliyetindeki avantaj ve işçilik kalitesi etkisiyle Türkiye’nin öne çıktığını ifade eden Akduman, son dönemde gündemde olan ticaret savaşlarının da Türkiye için fırsat yarattığı görüşünde.
İşte adım adım dönüşüm süreci ve alınacak destekler...
1)RİSK TESPİTİ
Yüzbinlerce kişi ‘Evim depreme dayanıklı mı?’ diye düşünüyor. Peki kimlerin risk tespit işlemi yapması gerekiyor? Bina 1999 öncesinde projesiz ve ruhsatsız yapıldıysa, inşaatta hazır beton kullanılmadıysa, beton dayanımı C1O’un altındaysa, kolon ve kirişlerinde çatlaklar varsa, bodrum katta rutubet, kolon demirlerinde paslanma, betonda deniz kabukları görülüyorsa ve bina dere yatağı, dolgudaysa riskli olma ihtimali yüksek. Binanızda bunlardan biri ya da birkaçı varsa tespit gerekli.
Tespit için iki seçeneğiniz var; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından lisans verilmiş kuruluşlara başvuru yapabilirsiniz. (Bakanlığın sitesinde ulaşabilirsiniz.) Bu yöntemde bina riskli çıkarsa yıkım kaçınılmaz. Fiyatlar ise İstanbul’da 10 kat altı yapılarda ortalama 40-45 bin TL, 10 kat üstü yapılarda ise her kat için yaklaşık 20 bin TL.
Diğer seçenek ise deprem dayanıklılık raporu. Üniversiteler, belediyeler, özel mühendislik firmaları bu hizmeti veriyor. Burada binanın risk durumuyla ilgili sonuç, diğerinden farklı olarak kamu kurumları ile paylaşılmıyor, sadece kat maliklerine bildiriliyor. Yani hemen tahliye ve yıkım olmuyor.
2)TAHLİYE VE YIKIM
Bakanlık lisanslı kurumların yaptığı test sonrası bina riskli çıkarsa sonuç önce Kentsel Dönüşüm Başkanlığı’na bildiriliyor. Başkanlık en geç 10 iş günü içinde tapu müdürlüğüne iletiyor ve tapuya işleniyor. Bu süreçten sonra vatandaş evine bir tebligat beklememeli. Çünkü, riskli yapı kararı apartman girişine asılıyor. Maliklere e-Devlet üzerinden bildirim yapılıyor. Muhtarlıkta ve Başkanlığın internet sayfasında da 15 gün süre ile ilan ediliyor. Sonuca itiraz için 15 gün süresi veriliyor.
Yapının riskli olduğu kesinleşirse, maliklere 90 günden fazla olmamak üzere süre veriliyor. Eğer bu süre içinde yapı tahliye edilip, yıktırılmazsa yapının idari makamlarca tahliye edileceği ve yıktırılacağı belirtiliyor.