bigpara.hurriyet.com.tr
FED GELİŞEN ÜLKELERİN SEVİNMESİNE NEDEN OLDU
Eral Karayazıcı Gedik Yatırım Portföy Yönetim Müdürü
Dün akşam ABD Merkez Bankası olabilecek en güvercin perspektif ile gelişen ülkelerin sevinmesine neden oldu. Nedir bu güvercinliğin kaynağı?
1. Aralık 2015’de 2016 için 4 faiz artırımı planlıyorum diyen FED bu toplantıda faiz artırımına gitmediği gibi yılın kalan bölümünde de 2 ( hatta 1,5 ) faiz artırımı yapmayı olası bulduğunu açıkladı.
2. Küresel piyasalardaki çalkantıların dünya ve bu kanal üzerinden ABD ekonomisi için tehdit oluşturduğunu ve faiz artırım sürecinde olağan hıza dönmek için dünyadaki toparlanmanın kalıcılaşmasını beklemeyi planladığını ( diplomatik bir dile tabi ) ifade etti.
##$$ILISKILIHABERWIDGET##$$
ETKİSİ :
Dünya genelinde USD 2015 yılında ABD faizleri asgari 2 puan arttıracak beklentisi ile % 18 değer kazanmıştı. Oysa şimdi karşılaşılan tablo 2016 boyunca faizin en fazla 0,7 puan kadar artabileceğine işaret ediyor. ne kadar ekmek o kadar köfte kuralından hareket ile ( düz bir matematik ile ) dolar 2015 priminin yarıya yakınını 2016 içinde geri verebilir mi ? Pekala mümkün.
Zaten 2016 başından bugüne de dolar gelişen ülkelerde ortalama % 4 değer kaybetmiş durumda. O zaman dolar kırılgan ülkelerde daha ne kadar düşebilir sorusuna bulabildiğim yanıt % 3-5 kadar pekala değer kaybedebileceği yönünde.
Ötesi olmaz mı ? İmkansız değil ama kolay da olmadığını kabul etmek gerek.
Bu bakıma önümüzdeki birkaç ay içinde Türkiye lokal gerekçeler ile negatif ayrışmazsa USDTRL ‘de 2,75 – 2,80 bandı içine bir salınım borsada 84.000 ( belki 87.000 ) mümkün.
Altına bu işten ekmek çıkar mı ? Zor çünkü ons değer kazansa da USD Türkiye’de gerilerse gram fiyat 119 TL ‘nin üzerine çıkmakta zorlanacaktır.
Bu gerçekleşir ve borsa yükselir dolar gerilerse borsada satış dolarda alış düşünülebilir mi ? Prensip olarak evet ama gelişmeleri izleyip bu soruya önümüzdeki haftalarda PUSULA ile yanıt aramak daha güvenli.
FED PİYASANIN DEDİĞİNE GELDİ
Enver Erkan ALB Forex Araştırma Uzmanı
Fed faiz konusunda şaşırtıcı bir hamle yapmamakla beraber, açıklamaların beklenenden daha güvercin olduğunu gözlemlemekteyiz. Banka, 2016 yılı için faiz artışı sayısı beklentilerini 4’ten 2’ye düşürürken, global ekonomik gelişmelerin hala risk oluşturmaya devam ettiğini belirtti. Özellikle faiz artırım sayısı beklentisinin 4’ten 3’e değil de, 2’ye düşürülmüş olması önemli bir ayrıntı olarak dikkat çekiyor. Hedef fonlama faizi beklentisi de 2016 yılı için yüzde 1,4’te yüzde 0,9’a revize edildi. Öte yandan 2016 yılının ilk 2 ayına dair açıklanan enflasyon verilerinin gösterdiği görece yukarı yönlü harekete rağmen, PCE enflasyon beklentilerinin 2016 yılı için yüzde 1,6’dan yüzde 1,2’ye revize edilmiş olması yüzde 2 enflasyon hedefine 2017’de bile ulaşılmayacağını göstermektedir.
2015 yılı başından bu yana toparlanma eğiliminde olan çekirdek enflasyona, manşet enflasyonun da son dönemde eşlik ettiği görülmektedir. Ancak enerji alt kaleminde gerilemenin devam ediyor olması, manşet enflasyon üzerinde baskı oluşturmaya devam ediyor. Enerji fiyatlarının aylık bazda yüzde 6 gerilemesi, Şubat ayında manşet enflasyonun bir önceki aya göre gerilemesine neden olmuştur. Son istihdam raporunda görülen maaş artışlarının da, tüketimi ve harcamaları sürdürülebilir bir şekilde desteklemekten uzak olduğunu söyleyebiliriz. Fed’in bu bağlamda, ekonomik aktivitenin yeterince gelişmesi bakımından kat edecek yolunun olduğunu görüyoruz. Biz de bu kapsamda Haziran’dan önce bir faiz artışı olamayacağını düşünüyoruz.
Enflasyonda 2015 - 2016 karşılaştırmalı dönemi nedeniyle oransal bir yükseliş oldu, ancak halen düşük seyretmekte olan enerji fiyatları hedeflerin uzağında kalınmasına neden olmaktadır. Fed de faiz artırım koşullarının oluştuğunu görmek için en az 2 veri daha görmeliydi, ki bu da Haziran’ın faiz artırılabilecek en erken periyod olarak öne çıkmasına neden olmaktaydı. Ancak bu güvercin tonda açıklamalar faiz artırım ihtimallerinin biraz düşmesine neden olacaktır. 2 faiz artırımının yıl içine nasıl yayılacağı önemli, eğer enflasyonda kayda değer yukarı hareket sağlanamazsa, artırılan genişleme Avrupa’da verilere yansımazsa, Japonya’da deflasyon endişeleri aşılamazsa ve yıl içinde istenen ekonomik ivmelenmeyi sağlayamayan Çin’de sert devalüasyon olabileceği endişeleri artarsa dış kaynaklı büyüme endişeleri ABD’yi de etkileyecektir. Diğer yandan küresel bazda dengesizlikler çerçevesinde söz konusu faiz artırımları yılsonuna da kalabilir, hatta ilerleyen toplantılarda bu beklenti 2’den 1‘e de düşürülebilir.