HSBC iyi günler diler

1dk okuma

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu bünyesinde bulunan Demirbank, dün İstanbul`da imzalanan sözleşmeyle HSBC Grubu`na geçti. Sözleşmeye, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanı Engin Akçakoca ile HSBC Grubu Yürütme Kurulu Başkanı Keith Whitson imza attı. İmzalanan Satış Sözleşmesi ile 31 Ekim 2001 tarihine kadar gerekli işlemler bitirilerek Demirbank hisselerinin tamamının Fon tarafından HSBC`ye devredilmesi öngörülüyor. HSBC Bank bu satış işlemleri karşılığı, devir tarihinde toplam 350 milyon dolar ödeyecek. Bunun 200 milyon doları TMSF`ye geri kalan 150 milyon doları ise sermaye olarak Demirbank bünyesine konacak.

HSBC Grubu Yürütme Kurulu Başkanı Keith Whitson, Demirbank`ı küçültmek için almadıklarını büyütmek istediklerini söyledi. Demirbank`ın satış sözleşmesinin imzalanmasının ardından bir basın toplantısı düzenleyen Whitson, Türkiye`ye inandıkların belirterek, Bugün bu taahhüte giriyoruz, çünkü Türkiye`nin hakikaten uzun dönemde çok başarılı bir ülke olacağını biliyoruz. Dolayısıyla finansal hizmetler sektörünün gelişimine de katkıda bulunmayı istiyoruz. Orta ve uzun vadede Türkiye`de büyümeyi arzu ediyoruz dedi. Whitson, yeni bankanın yıl sonuna kadar HSBC bünyesinde birleştirilmesi işlemlerinin tamamlanacağını belirterek, Yeni banka HSBC ismi taşıyacak. Ancak, yerel anlamda bir isim konusu da gündeme gelebilir. Sonuç itibariyle isim ne olursa olsun bizim politikamız gereği HSBC`nin etkinliğinde bir yapı oluşacak dedi.

Türkiye HSBC için fantastik bir fırsat
Türkiye`nin bu gelişmeler kapsamında dünyanın diğer hiçbiryerinden daha fazla zarar göreceğini zannetmediğini belirten Whitson, Türkiye son 25 - 30 yıl içerisinde eğitim, altyapı sistemi, hükümet alanında büyük gelişmeler kaydetti. Avrupa ile yakın ilişkiler içerisinde çalışması dolayısıyla pozitif gelişmeler kaydetti. Ancak hiç kimse dünya içerisinde yaşanan gelişmelerden kendini ayıramaz dedi. 65 milyonun üzerindeki nüfusu ile Türkiyenin çok önemli bir konumda olduğunu ileri süren Whitson, Türkiye`deki politik gelişmelerin çok önemli olduğunu ancak orta ve uzun vadede beklentilerinin çok iyi olduğunu kaydetti. Yabancı sermayenin çekilmesi açısından istikrarın önemine değinen Whitson Türkiye`deki gelişmeler açısından şunları söyledi; İstikrar yabancı sermaye açısından ana kaygı konularından biridir. Bize göre bazı bankalar uzağı göremeyebilirler. Ancak Türkiye`ye yatırım yapmanın HSBC açısından fantastik bir fırsat olduğunu düşünüyoruz dedi.

Personel konusunda teminat vermedi
Satın aldıkları Demirbank`tan personel çıkarılması veya çıkarılmaması konusunda teminat veremeyen Whitson, Bütün dünyada bu konuda zorluklar yaşanıyor, geçen haftanın olayları da özellikle etkiledi. Birçok finans şirketi önemli ölçüde personel azaltımına gittiler diye konuştu. Bu gelişmelerin yanında önemli fırsatlar da gördüklerini anlatan Whitson, Biz Demirbank`ı küçültmek için satın almadık. Büyütebileceğimize inandığımız için aldık, Türkiye`deki operasyonlarımızın gelişeceğini düşünüyoruz dedi. Whitson, elinde Demirbank hissesi bulunan mağdur yatırımcılara yönelik de, BDDK, Demirbank`ın mülkiyetini Fon`a devretmişti. Dolayısıyla bu hissedarlar öncelikle bu endişelerini BDDK`ya iletmeliler diye düşünüyorum dedi.

Demirbank ile Fon`a devirden sonra ilgilendik
Demirbank ile TMSF`ye devredildikten sonra ilgilenmeye başladıklarını vurgulayan Whitson, HSBC`nin genel hizmetlerinin, Demirbank`ın ise bireysel bankacılık hizmetlerinin çok daha kuvvetli olduğunu ve bu iki unsurun biraraya geleceği düşüncesi taşıdıklarını anlattı. Demirbank Fon`a devredilmeden önce 1 milyar dolardı. Şimdi 350 milyon dolara indi. Sizce fiyatı neden düştü, devlet çok mu kötü yönetti şeklindeki bir soru üzerine Whitson, Bizden önce nasıl yönetildiği konusunda yorum yapamam ama 1.2 milyar HSBC`den kaynaklanan bir rakam değil. Spekülatif bir rakam. 350 milyon dolar her iki taraf için de adil bir rakamdır diye konuştu.

`Tutarlı, muhafazakar bankacılığa inanıyoruz`
Whitson, işe orta ve uzun vadede elde edecekleri için girdiklerini vurgulayarak, Bizim grubumuz için orta ve uzun vade önemli. Bu kadar büyük bir ülkede bu kadar az temsil ediliyor olmamız kabul edilemezdi. Buradaki mevcudiyetimizi artırmanın zamanının geldiğini düşünüyoruz ve bu fırsatı değerlendirmek istedik. Tutarlı, sağlam ve muhafazakar bankacılığa inanıyoruz. 78 ülkede de benimsediğimiz yaklaşım bu. Hemen büyük bir servet kazanacağımızı mı düşünüyoruz? Hayır, ama burada karlı bir operasyon oluşturacağımıza inanıyoruz diye konuştu.

Akçakoca: Mükemmel bir iş yapıldı
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) Başkanı Engin Akçakoca, Demirbank`ın satışını fevkalade başarılı bir satış olarak değerlendirdi.. Akçakoca, Dünyanın bir numaralı devi bu ortamda imzayı atıyor. Dikkatinizi çekerim, biz bile (ne olacak dünyada, savaş çıkacak mı) derken, fevkalade olumlu bir olay. Eğer bunun üzerine de hala enkaz edebiyatı kurulursa, Türkiye`ye çok haksızlık edilmiş olur dedi. HSBC`nin başlangıç olarak 150 milyon dolarlık sermaye koyacağını belirten Akçakoca, Bu bizim standartlarımıza göre fevkalede yüksek bir rakam. Bundan sonrada kendilerinin sermayelerini 100`er milyon dolar şeklinde yükseltme programları var. Sonuçta 350 milyon doların 150 milyonu sermaye payı, 200 milyonu da şerefiyesidir diye konuştu. Akçakoca, bu gelişmenin yabancılarla görüşmede bulunan Türk bankalarına da örnek teşkil edeceğini kaydetti.

Bankalar sıkıştırılmayacak
Bankalara rağmen bankacılık sektörünün düzenlemenin ve denetlemenin imkanı olmadığını belirten Akçakoca, Bunu bankalarla birlikte ekonomik konjonktür içinde düşünerek yapmamız lazım. Konjoktür çok kötü iken çok da kılıç kalkan bankaların üzerine gidemezsiniz. Konjotür iyiyken de çok da yumuşak davranamazsınız. bu işin kuralına herkesin uyması gerekiyor. Geçiş ve uyum süreci çok önemli. Türkiye`nin sermaye tabanı yok olmuş iken bu tabanı geliştirmek ve hekedilen yere getirmek herkesin görevi dedi. Bu ortamda sermaye artırım sorununa da anlayışla bakmak gerektiğini vurgulayan Akçakoca, Sermaye artırımı ya hakim ortağın elini cebine götürüp taze para çıkarıp koymasını ya da bankanın bilançosundaki gayrimenkulü, iştirakini satmasını gerektirir. Ancak mevcut ekonomik konjoktür, ne gayrimenkulün ne de iştirakin gerçek değerini ortaya çıkarır konumda değil. Dolayısıyla bu hususa da anlayışla bakmak lazım diye konuştu.
Haberle ilgili daha fazlası: