Hazine`nin IMF`ye verilen niyet mektubu kapsamında, Mera Fonu`nun tasfiyesi için hazırladığı kanun teklifi, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Hazine arasında sorun oldu. Bakan Gökalp`in, bu durumun hayvancılığa darbe olacağı gerekçesiyle karara karşı çıktığı belirtilirken, Fonun bütçe dışında kalması için üst düzey temaslar yapılıyor. A.A muhabirinin edindiği bilgiye göre, Hazine, IMF`ye verilen taahhütler doğrultusunda, 21 bütçe içi ve 4 bütçe dışı fonun tasfiyesi için kanun teklifi hazırladı. Geçen yıl 11 Aralık`ta Başbakanlık`a sunulan kanun teklifinde, 1998 yılında kurulan Mera Fonu`nun da tasfiyesinin öngörüldüğü belirtildi. Bu arada 25 Şubat 1998`de TBMM`de kabul edildiğinde, dönemin Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa Taşar`ın Çitfçinin 38 yıllık rüyası gerçekleşti dediği Mera Kanunu ile kurulan fonun tasfiyesinin, kaçakçılık ve ithalat politikaları nedeniyle zor dönemler geçiren hayvancılığa büyük bir darbe olacağı ifade ediliyor. Verilen bilgiye göre, kanun teklifini Bakanlar Kurulu`na sunulduğunda öğrenen Bakan Gökalp, Mera Fonu`nun tasfiyesi kararına büyük tepki gösterdi. Fonun kaldırılmasının yol açacağı olumsuzluklara ilişkin, Başbakanlık ve diğer ilgili kurumlara bir yazı gönderilirken, konunun, Salı günü Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan başkanlığında yapılan tarım reformu değerlendirme toplantısında da gündeme geldiği öğrenildi. Bakan Gökalp`in, konuyu Devlet Bakanı Recep Önal ile de görüşerek itirazlarını ilettiği, bu konunun bakanlık ve Hazine yetkilileri tarafından üst düzeyde ele alınmasının kararlaştırıldığı belirtildi. Fonun halen 20 trilyon lira düzeyinde olan gelirinin, meraların kiraya verilmesi ve hayvancılığın canlanıp satışların artması ile yılda 50 trilyon liraya ulaşması bekleniyor. Fonun tasfiye edilerek, meraların tespit, tahdit ve iyileştirme çalışmalarının bütçeden sağlanacak kaynakla yürütülmesi halinde, çalışmaların akamete uğrayacağı, meraların, yine eski durumuna geleceği öne sürülüyor.
-MERA TESPİTLERİ, 2004`TE TAMAMLANACAK
Verilen bilgiye göre, meralara ilişkin herhangi bir koruma olmaması nedeniyle, mera alanları ülke genelinde 44 milyon hektardan 12.3 milyon hektara geriledi. Bu durumun hayvancılığı olumsuz etkilerken, kaba yem açığının artmasına, özellikle Doğu ve Güneydoğu`da halkın hayvancılıktan vazgeçmesine neden oldu. Kanun, mera, kışla ve yaylakların tespiti, tahdidi ve tahsislerinin yapılmasını, belirlenecek kurallara uygun kullanım sağlanmasını, bakım ve ıslahları yapılarak, verimliliklerinin artırılmasını ve kullanımlarının denetlenmesini öngörüyor. Bu işlerin yürütülebilmesi için kurulan fonda biriken para ile 1999 yılından itibaren çalışmalara başlandı. Türkiye`de 11 milyon büyükbaş, 37 milyon küçükbaş hayvan bulunuyor. Bu hayvanların beslenebilmesi için ise 40 milyon ton yem bitkisine ihtiyaç var. Yem bitkisi ihtiyacının 27 milyon tonunun çayır-meralardan ve yem bitkisi ekilişlerinden, kalan bölümünün ise besin değeri olmayan, üretim artışına hiç bir katkı sağlamayan sap, saman ve posa ile karşılanıyor. Toplam 13 milyon tonluk yem açığının kapatılabilmesi için meraların ıslah edilmesi büyük önem taşıyor. Kanun çıktıktan sonra, meraların tespit, tahdit ve tahsisi için 81 ilde komisyon ve buna bağlı teknik ekipler oluşturuldu. Devletin 70 milyon ira maliyetle yaptığı meraların tespit ve tahdit işi, özel sektöre hektarı 10 milyon liraya ihale edildi. Halen binden fazla ekibin 1 milyon hektar alanda tespit ve tahdit işlemlerini sürdürdüğü, 300 bin hektar alanda tespit işlemlerinin ise tamamlandığı belirtildi. Tespit ve tahdit çalışmalarının 2004 yılı itibariyle 12.3 milyon hektarlık tüm mera alanlarında bitirilmesi hedefleniyor. Bakanlık yetkilileri, söz konusu işlemlerin kamu kaynakları ve bakanlık tarafından yapılması halinde ancak 35-40 yılda tamamlanabileceğine işaret ediyorlar. Tespit çalışmalarına paralel olarak yürütülen ıslah çalışmaları ile ayrıca halen dekar başına 30 kg olan verimin 250 kg`a yükseltilmesi hedefleniyor. Bakanlık yetkilileri, özellikle Avrupa`da ortaya çıkan BSE hastalığından sonra hayvanların doğal ortamda beslenmesinin büyük önem taşıdığına dikkati çekerek, Türkiye`de ise hem mera alanları hem de hayvancılık açısından büyük potansiyel olduğunu, bu potansiyelin değerlendirilmesi halinde hem üretim açığının kapatılabileceğini hem de Avrupa ve çevre ülkelere ihracat yapılabileceğini anlatıyorlar. Türkiye`de üretim açığı ve üretim maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle, yıllardar et ve hayvan kaçakçılığı sorunu yaşanıyor. Meraların ıslahı, erezyonun önlenmesi açısından da büyük önem taşıyor. Türkiye`de her yıl 10 cm`lik kalınlıkta Kıbrıs Adası büyüklüğünde toprağın erozyonla yok olduğu belirtiliyor. Mera alanının, aplikasyon, haritalama, tapu ve kadastro işlemleri için fondan yılda 20 trilyon lira kullanılabiceği hesaplanıyor. Fonun kaynaklarını, bakanlık bütçesinden en az binde bir oranında fona aktarılacak ödenek, kiraya verilen mera, yaylak ve kışlaklardan alınacak ücretler, canlı hayvan, hayvansal ürün, alkollü içki, tütün ve tütün mamulleri ithalatından alınan paylar, süt işleyen kuruluşlarca üreticiden satın alınan sütün satınalma bedelinden kesilen paylar, büyükbaş ve küçükbaş canlı hayvanların satış bedelinden alınan paylar, Çevre Koruma Fonu`ndan aktarılan miktarlar oluşturuyor. Diğer taraftan, Tekel`in, alkollü içki ve tütün satışı nedeniyle Mera Fonu`na halen 10 trilyon lira düzeyinde borcu bulunduğu, bunu ödemediği kaydedildi.