'),t.viewport.prepend(t.loader),n.css({width:"horizontal"==t.settings.mode?100*t.children.length+215+"%":"auto",position:"relative"}),t.usingCSS&&t.settings.easing?n.css("-"+t.cssPrefix+"-transition-timing-function",t.settings.easing):t.settings.easing||(t.settings.easing="swing"),m(),t.viewport.css({width:"100%",overflow:"hidden",position:"relative"}),t.viewport.parent().css({maxWidth:h()}),t.settings.pager||t.viewport.parent().css({margin:"0 auto 0px"}),t.children.css({float:"horizontal"==t.settings.mode?"left":"none",listStyle:"none",position:"relative"}),t.children.css("width",g()),"horizontal"==t.settings.mode&&t.settings.slideMargin>0&&t.children.css("marginRight",t.settings.slideMargin),"vertical"==t.settings.mode&&t.settings.slideMargin>0&&t.children.css("marginBottom",t.settings.slideMargin),"fade"==t.settings.mode&&(t.children.css({position:"absolute",zIndex:0,display:"none"}),t.children.eq(t.settings.startSlide).css({zIndex:50,display:"block"})),t.controls.el=r('
'),t.settings.captions&&k(),t.active.last=t.settings.startSlide==v()-1,t.settings.video&&n.fitVids();var e=t.children.eq(t.settings.startSlide);"all"==t.settings.preloadImages&&(e=t.children),t.settings.ticker?t.settings.pager=!1:(t.settings.pager&&E(),t.settings.controls&&C(),t.settings.auto&&t.settings.autoControls&&T(),(t.settings.controls||t.settings.autoControls||t.settings.pager)&&t.viewport.after(t.controls.el)),d(e,f)},d=function(e,t){var n=e.find("img, iframe").length;if(0!=n){var i=0,o=function(){++i==n&&t()};e.find("img, iframe").each((function(){var e=r(this);if(e.is("img")){var t=new Image,n=!1;return r(t).on("load",(function(){n||(n=!0,setTimeout(o,0))})),t.src=e.attr("src"),void setTimeout((function(){t.width&&!n&&(n=!0,setTimeout(o,0))}),0)}e.on("load",(function(){setTimeout(o,0)}))}))}else t()},f=function(){if(t.settings.infiniteLoop&&"fade"!=t.settings.mode&&!t.settings.ticker){var e="vertical"==t.settings.mode?t.settings.minSlides:t.settings.maxSlides,i=t.children.slice(0,e).clone().addClass("bx-clone"),o=t.children.slice(-e).clone().addClass("bx-clone");n.append(i).prepend(o)}t.loader.remove(),b(),"vertical"==t.settings.mode&&(t.settings.adaptiveHeight=!0),t.viewport.height(p()),n.redrawSlider(),t.settings.onSliderLoad(t.active.index),t.initialized=!0,t.settings.responsive&&r(window).bind("resize",W),t.settings.auto&&t.settings.autoStart&&B(),t.settings.ticker&&H(),t.settings.pager&&L(t.settings.startSlide),t.settings.controls&&P(),t.settings.touchEnabled&&!t.settings.ticker&&I()},p=function(){var e=0,n=r();if("vertical"==t.settings.mode||t.settings.adaptiveHeight)if(t.carousel){var o=1==t.settings.moveSlides?t.active.index:t.active.index*y();for(n=t.children.eq(o),i=1;i<=t.settings.maxSlides-1;i++)n=o+i>=t.children.length?n.add(t.children.eq(i-1)):n.add(t.children.eq(o+i))}else n=t.children.eq(t.active.index);else n=t.children;return"vertical"==t.settings.mode?(n.each((function(t){e+=r(this).outerHeight()})),t.settings.slideMargin>0&&(e+=t.settings.slideMargin*(t.settings.minSlides-1))):e=Math.max.apply(Math,n.map((function(){return r(this).outerHeight(!1)})).get()),e},h=function(){var e="100%";return t.settings.slideWidth>0&&(e="horizontal"==t.settings.mode?t.settings.maxSlides*t.settings.slideWidth+(t.settings.maxSlides-1)*t.settings.slideMargin:t.settings.slideWidth),e},g=function(){var e=t.settings.slideWidth,n=t.viewport.width();return 0==t.settings.slideWidth||t.settings.slideWidth>n&&!t.carousel||"vertical"==t.settings.mode?e=n:t.settings.maxSlides>1&&"horizontal"==t.settings.mode&&(n>t.maxThreshold||nAgeSA Teknoloji ve Etki Merkezi, dijital teknolojiler aracılığıyla sigorta ve finans dünyasını gençlerle buluşturacak. Mayıs 2024’te başlayan Sabancı Gençlik Seferberliği kapsamında bugüne kadar 19 bin gence ulaşıldı. Proje kapsamında sayının 30 bin olması hedefleniyor.
Merkezin açılış töreninde konuşan AgeSA Genel Müdürü Fırat Kuruca, programdan 18-34 yaş arası tüm gençlerin yararlanabileceğini ifade etti. Kuruca, ilk etapta Fırat Üniversitesi’nde bilgisayar mühendisliği, yapay zekâ ve veri mühendisliği, yazılım mühendisliği ve sigortacılık gibi alanlarda eğitim alan yaklaşık 7 bin öğrenciye dokunulacağını belirtti. Kuruca’nın verdiği bilgilere göre proje, üç yıl devam edecek ve sonunda 2 bin 500 genç merkezden yararlanacak.
Prof. Dr. Fahrettin Göktaş - Fırat Kuruca
ÇÖZÜM ODAKLI EKOSİSTEM HEDEFİ
Projenin en önemli hedeflerinden birinin Türkiye’yi sadece yeni teknolojilerin kullanıcısı değil, üreticisi konumuna da getirmek olduğunu belirten Kuruca, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu amaçla gençlerimizin potansiyellerini en etkin şekilde kullanabilecekleri, hayallerini özgürce gerçekleştirebilecekleri ortamı sunmak istiyoruz. Bu tesislerde sigortacılık, finans, mühendislik gibi alanlarda yeni nesil teknolojileri kullanarak çözüm odaklı bir ekosistem yaratmayı hedefliyoruz. Katılımcıların gerçek sektör verilerini kullanarak, hem birbirleriyle hem de diğer merkezlerle işbirliği yaparak vaka analizleri gerçekleştireceği; yeni çözüm önerileriyle katma değerli projeler geliştirebileceği bir platform inşa ediyoruz. Bu alanlarda öğrenciler sadece bilgiyle değil; aynı zamanda hayal güçleriyle, cesaretleriyle, kolektif çalışma kültürleriyle fark yaratacaklar. AgeSA Teknoloji ve Etki Merkezi’nde genç arkadaşlarımız yalnızca teknik beceriler edinmeyecek aynı zamanda birbirlerinden, mentorlarından ve eğitmenlerinden öğrenerek, çok yönlü bir gelişim süreci yaşayacaklar.”
UYGULAMALI ÖĞRENECEKLER
Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Göktaş ise merkezle birlikte öğrencilerin gerçek sektör verileriyle, yapay zekâ ve veri analitiği gibi güncel teknolojilerle iç içe, uygulamalı bir öğrenme deneyimi yaşayacağını belirtti. Göktaş, “Sabancı Topluluğu ve AgeSA ile gerçekleştirdiğimiz bu işbirliği sayesinde gençlerimiz, finans ve sigortacılık gibi dönüşüm yaşayan alanlarda, küresel düzeyde rekabet edebilecek bilgi ve becerilere sahip olacaklar. İnanıyoruz ki, bu merkezde yaratılacak sinerji, Elazığ’dan çevre şehirlere ve ülkemizin geneline yayılacak” diye konuştu.
Geçtiğimiz yıl Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) tanıtımı amacıyla başlatılan ‘Ada Kıbrıs’ projesinin İstanbul tanıtımı, dün gerçekleştirildi. Proje ile Türkiye’deki hedef kitleye Kuzey Kıbrıs’ın kültürel değerlerinin, ada yaşamının ve lezzetlerinin tanıtılması hedefleniyor.
Dünkü tanıtım toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Türkiye ile KKTC arasında yürütülen bu kapsamlı işbirliği, tanıtım projeleriyle daha sağlam bir yapıya kavuşmakta. 2024’ten bu yana turizm ve kültür alanlarında Türkiye Cumhuriyeti olarak tashih ettiğimiz toplam 122 milyon liralık kaynak, bu sürecin mali temelini güçlendirdi” dedi. “Toplam mali işbirliği paketimiz ise 21 milyar TL ile bu sene rekor düzeye yükseldi” diyen Yılmaz, “Çok farklı projelerimiz var; ulaştırmadan sağlığa, eğitimden altyapıya. Türkiye Cumhuriyeti olarak KKTC’nin yanındayız” diye konuştu.
YILMAZ’DAN KKTC ÇAĞRISI
Dün düzenlenen tanıtım törenine Yılmaz’ın yanı sıra KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, KKTC Başbakanı Ünal Üstel ve Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve KKTC Başbakan Yardımcısı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı Sayın Fikri Ataoğlu katıldı.
Türkiye’de KKTC’yi ziyaret etmemiş milyonlarca vatandaşın bulunduğuna işaret eden Cevdet Yılmaz, “Ada Kıbrıs kampanyasının bu ilgiyi canlandıracağına yürekten inanıyorum” dedi. “Akdeniz’in kalbinde yer alan KKTC turizm alanında çok daha güçlü bir noktaya gelmesi hepimizin ortak arzusu” diyen Yılmaz, şöyle devam etti: “Geçen yıl Türkiye Cumhuriyeti olarak 61 milyar doları aşan bir turizm gelirimiz oldu; 62 milyondan fazla misafiri ülkemizde ağırladık ve dünyanın dördüncü destinasyonu olduk. Bu büyük turizm potansiyelinin KKTC’ye de daha fazla yansımasını arzu ediyoruz. Bugün tanıtımı yapılan plan ve kampanya, bu yöndeki ortak vizyonumuzun göstergesidir. Kampanya ile eş zamanlı yürütülen KKTC Turizm Master Planı, sektörel kalkınmanın yanı sıra kültürel mirasın korunması ve yerel istihdamın artırılması amacıyla şekillendi.”
137 PROJEYE 373 MİLYON TL
Yılmaz ayrıca, geçmiş yıllarda uygulanan Proje Destekli Turizm Kısmi Hibe Programı kapsamında ise bugüne kadar 137 projeye yaklaşık 373 milyon lira destek sağlandığını da ifade etti. “KKTC’yi henüz görmemiş, güzelliklerini keşfetmemiş vatandaşlarımızı ister Lefkoşa’ya bir uçak bileti alarak ister Mersin’den kalkan feribotlar yoluyla Kuzey Kıbrıs’ı ziyaret etmeye davet ediyorum” diye konuşan Yılmaz, THY ile toplantı yaptıklarını ve yakın bir zamanda müjdeli bir haber geleceğini duyurdu. Yılmaz, “Türk vatandaşlarının KKTC’ye daha pratik ve daha düşük maliyetlerle ulaşması için çalışma yürütüyorlar” diye konuştu.
Yılın ilk çeyreğine ilişkin turizm sektörü verileri açıklandı. Buna göre ocak-şubat-mart aylarında Türkiye’yi 8 milyon 844 bin turist ziyaret etti, 9 milyar 451 milyon dolar turizm geliri elde edildi. Ziyaretçi sayısı geçen yılın aynı dönemine göre düşse de gelir bazında sektör, tüm zamanların en iyi ilk çeyreğine imza attı. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ilk çeyrek verilerini, İstanbul’daki Atatürk Kültür Merkezi’nde açıkladı. Sektörde 2025 hedefinin 65 milyon ziyaretçi ve 64 milyar dolarlık gelir olduğunu hatırlatan Bakan Ersoy, “Geçen seneye göre ziyaretçi sayısında yüzde 4.4, gelirlerde yüzde 4.7 artış öngörüyoruz. Türkiye ziyaretçi sayısında 2017’de 8’inci sırada iken geçen yıl dördüncülüğe çıktı” dedi.
YÜZDE 2.5’LİK DÜŞÜŞ
Bakan Ersoy, ziyaretçi sayısında geçen yılın ilk çeyreğine göre yüzde 2.5’lik bir düşüş olduğunu belirterek, sebeplerini şöyle açıkladı: “Şubat ayı 28 çekti, bunun bize yüzde 3.5’lik bir etkisi var. Martta ramazan ayı nedeniyle rezervasyonlarda yüzde 20’ye varan azalma vardı. Çünkü özellikle müslüman ülkelerden gelen ziyaretçiler seyahatlerini erteliyorlar. Yine Batılı ülkelerden gelenler ise yeme-içme aktivitelerinin daha az olduğu bir döneme geldiği için ramazan sonrasını tercih ediyorlar. Yüzde 20’lik sapmanın yıl ortalamasına etkisi 7.3-7.4 oluyor. Aynı zamanda geçen sene Paskalya tatili mart ayına geliyordu, bu sene 20 Nisan’a kaydı. İkinci bir takvimsel etkiyi orada yaşadık. Bu takvimsel kaymalar mart ayını olumsuz etkilese de nisan için olumlu oldu.”
DEPREM ETKİSİ
Nisan ayına çok iyi başlandığını ifade eden Bakan Ersoy, yüzde 6’lık bir büyüme ile nisanı kapatacaklarını ifade etti. “Bu oran aslında yüzde 16’lara yakındı. 23 Nisan’da yaşanan deprem nedeniyle bir kayıp yaşadık” diye konuşan Bakan Ersoy, mayıs rezervasyonlarının ise yıl sonu ortalamasının üzerinde geldiğini vurguladı.
EN ÇOK ZİYARETÇİ İRAN’DAN
Ersoy, ilk çeyrekte Türkiye’ye en çok ziyaretçinin 733 bin kişi ile İran’dan geldiğini belirtti. Ersoy, “601 binle Rusya Federasyonu ikinci sırada. Onu 572 binle Almanya, 506 binle Bulgaristan, 304 binle Birleşik Krallık izledi. Yıl sonunda Rusya, Almanya ve Birleşik Krallık ilk üçte olacak gibi gözüküyor” ifadesini kullandı.
Metro Türkiye’nin davetiyle Samsun’un Yakakent ilçesinde yetiştirilen balık çiftliklerini, Metro Türkiye Satın Alma Direktörü Hamit Baykal ile ziyaret ettik. Baykal, kullandıkları özel yemler ile Türk Somonu’nun besin değeri olarak Norveç Somonu’yla rekabet edebilir duruma geldiğini belirtti.
FİYATI DAHA UCUZ
Baykal, “Balıklar yetiştirilirken alg yağlı özel yemler veriliyor ve Türk Somonu, Omega-3 ile yüksek besin değerlerine sahip oluyor. Amacımız, Norveç somonunu ikame edebilecek hatta besin değeri olarak daha üstün bir ürünle Türk somonunu desteklemek” ifadelerini kullandı. Metro Premium Türk Somonu’nun taze, donuk ve füme olarak reyonlarda yer aldığını belirten Baykal, fiyatların ise Norveç somonuna göre daha ucuz olacağını söyleyerek, “Norveç somonu 500-550 lira bandında. Türk somonu ise 300-330 lira bandında olacak. Yaklaşık yüzde 40 oranında bir fark var” dedi.
227 KONTROLDEN GEÇİYOR
Hamit Baykal, Metro Premium Türk somonunun Parlak Su Ürünleri ve Skretting Türkiye iş ortaklığıyla yetiştirildiği de belirtti. İşbirliği sürecini ise şöyle anlattı: “2021 yılında Metro Premium Levrek ve Çipura ile başlattığımız ‘Yediği Önünde, Yemediği Yarında’ projemizde, Türkiye’de bir ilk olarak balıkların alg yağlı balık yemi ile beslenmesini sağladık. Sürdürülebilir balıkçılık anlayışıyla şimdi de Türk somonunu kendi markamızla sunmaya başladık. Toplamda 227 kalite kontrol sürecinden geçerek reyonlara ulaşıyor. Amacımız, bu değerli balığın profesyonel mutfaklarda daha fazla kullanılır olmasını sağlamak. Ayrıca, denizlerimizde ekosistemin korunmasına verdiğimiz katkıyı artırmayı hedefliyoruz.”
500 MİLYON DOLARLIK İHRACAT
Türkiye’de kişi başı balık tüketimi hakkında bilgi veren Baykal, dünya ortalamasının altında kalındığını söyledi. Baykal, “Ama büyüyen bir tüketim var. 2023 verilerine göre kişi başı tüketim yaklaşık 7.2 kilogram. Buna karşılık yılda 1 milyon tonluk balık yetiştiriliyor. Yetiştirilen balığın büyük çoğunluğu ihraç ediliyor” dedi.
Baykal şu bilgileri verdi: “2024’te yaklaşık 2 milyar dolarlık ihracat var. Bunun da 500 milyon doları Türk Somonu’ndan geliyor. Son beş yılda somon ihracatımız 17 kat arttı.” Parlak Su Ürünleri Genel Müdürü Sezgin Arslan da Türk Somonu’nda en çok ihracatın Rusya’ya olduğunu, Uzakdoğu ve Amerika pazarına da ihracat yapıldığını belirtti. Arslan, Samsun’daki tesisin 4 bin tonluk olduğunu ve bu büyüklükteki bir tesis için 8 milyon dolarlık yatırım gerektiğini de ifade etti.
“Narven’i Bolu’nun ve Türkiye’nin termal ile wellnessi birleştirecek ilk adımı olarak görüyoruz” diyen Yıldız, tesis için 20 milyon dolarlık yatırım yaptıklarını belirtti. Yıldız, “Bu tesis, hisseli gayrimenkul sistemi dahilinde hayata geçti. Hisseli gayrimenkul ayağı turizm gibi algılanmıyor ama çok ciddi bir turizm sistemi. Tesisimizde yıllık 700 binin üzerinde gecelememiz var. Kendi başına Bolu’nun tüm yatak kapasitesinin üzerindeyiz” dedi.
Hürriyet’in sorularını yanıtlayan Yıldız, Bolu’yu kalkındırma hedefiyle yatırıma başladıklarını belirtti. Yıldız, “Bizim amacımız insanların Abant’a, Gölcük’e Narven’e değil, Bolu’ya gelmeleri. Bölgedeki köylerden de tüketim yapmak çok önemli. Biz Bolu’ya bu ekosistemi kuruyoruz. Wellness ve termal turizmi ön plana çıkarak beş yıl içinde Bolu’yu turizm destinasyonu haline getirebiliriz” diye konuştu.
‘YATIRIMI ARTIRACAĞIZ’
Otelciliğin en önemli ayağının yatırım olduğunu ifade eden Yıldız, Bolu’daki yatırım ortamı hakkında bilgi verdi. Yıldız, şöyle konuştu: “Bolu’da yatırım eksikliği var. Otel maliyetinde ana yatırım inşaattır. İnşaatın metrekaresi Türkiye’de hemen hemen aynı. Yatırımcı geri dönüşe bakar, bunu da gelir ile doldurursunuz. Gelir de ortalama doluluk ve fiyat ile mümkün. Bolu’nun dezavantajı bu. Düzgün bir turizm yapılamadığı için otel fiyatları da geride. Narven olarak amacımız yatırımı yükseltmek.”
Wellness’ın Türkiye’de pahalı olduğunu da belirten Yıldız, “Ortalama gecelik fiyatlar Türkiye’de 450-500 Euro iken Bolu’da 200 Euro’ları bile bulamıyor” diye konuştu.
‘HEDEF KUZEY ÜLKELERİ’
Yıldız, Bolu’da ortalama geceleme sayısının 2.1 olduğu bilgisini verdi. Yıldız, “Konaklama süresini artırmamız gerekiyor. Bir hafta-10 günlük planlar yapılmalı. Yurtdışından turist alacağız. Ortadoğu pazarı Bolu’nun yurtdışında pay aldığı tek bölge. Ama biz wellness ile birlikte Kuzey ülkelerinden de pay almayı hedefliyoruz” dedi.
Ramazan Bayramı’nda idari izinlerin 9 güne çıkarılmasıyla tatil planları değişti. Otel için rezervasyon yaptırmayanlar haberin ardından rezervasyon için turizm şirketlerine veya otellere telefon açmaya başladı. Sektör temsilcileri, tatilin 9 gün olmasının ardından vatandaşların talebinin arttığını ve kararın açıklanmasının ardından sadece bir günde rezervasyonların yaklaşık yüzde 10 arttığını belirtti. Peki, tatile çıkmak isteyen otellerde yer bulabilecek mi? Turizmciler, otel doluluklarının Türkiye genelinde şu anda yüzde 85’lerde olduğunu ve tatil periyotlarının bölündüğünü ifade ederek, son dakika rezervasyonlarında yer bulunabileceğini belirtti.
ÜÇ TATİL PEŞ PEŞE
Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) Başkanı Kaan Kavaloğlu, Hürriyet’e yaptığı değerlendirmede, bayramın 9 güne çıkarılmasını olumlu karşıladıklarını belirtti. Kavaloğlu, “Ramazan Bayramı, ardından ara tatil ve Paskalya tatili peş peşe geliyor. Avrupa’da yaşayan Türkler Ramazan Bayramı tatili ile Paskalya tatilini birleştirdiler. En uzun süreli konaklamaya gelenler Avrupa’da yaşayan Türkler. Ramazan Bayramı tatili kısa bir döneme denk geliyordu ama ara tatille birleşince daha ciddi rezervasyon almaya başladık. Ramazan Bayramı’ndan daha çok ara tatil periyoduna rezervasyon alıyoruz. 9 gün açıklanmadan önce gelen rezervasyonlar daha çok 2-3 geceydi, şimdi 4-5 gece rezervasyonlar almaya başladık. Son dakika satışlarıyla otel doluluklarının yüzde 80 olmasını bekliyoruz” dedi.
YÜZDE 100 DOLULUK BEKLENİYOR
Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği (ETİK) Başkanı Mehmet İşler, vatandaşın tatil süresinin az olduğu için seyahat planlamadığını ancak tatilin 9 güne çıkarılmasının önemli bir katkısı olacağını söyledi. İşler, dün itibariyle rezervasyon taleplerinde artış gözlemlediklerini belirterek, “Daha şimdiden yüzde 10’a yakın artış yansıdı. Bu sene geçmiş yıllara oranla daha düşük gidiyorduk. Geçen sene yüzde 100 doluluklar varken, bu yıl yüzde 85’lerdeydik. Aradaki farkı 9 günlük tatille yakalayacağımıza inanıyoruz ve yüzde 100 doluluklara ulaşacağımızı tahmin ediyoruz” dedi.
Otellerdeki doluluk oranlarının şu anda yüzde 85 civarında olduğunu belirten İşler, tatile çıkmak isteyenlerin şu anda yer bulabileceğini de belirtti. İşler, kişi başı konaklama fiyatlarının 2 bin liradan başladığını 15 bin liraya kadar çıktığını belirterek her kese uygun konaklama olduğunu da söyledi.
Perakendeciler, dört günlük tatil döneminde toplam 130 milyar liralık kartlı alışveriş yapılacağını öngörüyor. E-ticaret tarafında ise bir ayda yaklaşık 400 milyar TL’lık satış gerçekleşmesi öngörülüyor. Bayram alışverişinin etkisini Hürriyet’e değerlendiren Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Sinan Öncel, markalı perakendede 2025’in ilk iki ayında adet satışlar daralırken bayram alışverişinin kısmen de olsa nefes aldıracağını ifade etti.
ORTALAMA YÜZDE 40 ARTIŞ
Öncel, “Önceki yıllardaki gözlemlerimizden dini bayramlar için alışverişin arife günü yoğunlaştığını biliyoruz. Örneğin geçen yıl 4 günlük ramazan bayramı tatilindeki toplam 94.1 milyar liralık kartlı harcamanın, 37 milyar liralık kısmının, yani yüzde 39’unun arife günü gerçekleştirildiğini görüyoruz. Bu yıl 4 günlük bayram tatilinde kartlı harcamanın yıllık enflasyona paralel, yüzde 40 civarında artışla 130 milyar lirayı geçeceğini tahmin ediyoruz. Söz konusu alışverişin yaklaşık yüzde 40’ının, yani 50 milyar liralık kısmının 29 Mart Cumartesi gerçekleşmesini bekliyoruz” değerlendirmesini yaptı.
Öncel, siyasi ve sosyal gelişmelerin tüketimi de etkilediğini ifade ederek, “İnsanlar keyifli oldukları zaman tüketim yapıyorlar. Keyifli olmadıkları zaman tüketimi kesiyor” dedi.
IdeaSoft’un CEO’su Seyhun Özkara da bayram alışverişlerinde bir aylık dönemde yaklaşık 350-400 milyar TL’lik bir e-ticaret hacmi gerçekleşmesini öngördüklerini belirtti. Özkara, “Bayram döneminde tüketicilerin en çok ilgi gösterdiği kategoriler arasında giyim, ayakkabı ve gıda öne çıkıyor. Özellikle tatlılar, çikolata, şekerleme ve kahve büyük talep görüyor. Ayrıca hediyelik eşya alışverişlerinde de ciddi bir artış yaşanıyor” dedi. Kargonomi Genel Müdürü Ersin Ekinci de “Bayramda artan online alışveriş talebi, lojistik firmalarına olan talebi de yüzde 50 civarında artıyor” diye konuştu.
Ramazan başladı, ilk iftarlar yapıldı. Her yıl olduğu gibi yine oteller, restoranlar, kafeler iftar menülerini hazırladı. Bu yıl iftar menülerinin fiyatları geçen seneye göre ortalama yüzde 30 ila yüzde 50 arasında artmış durumda. Buna göre, İstanbul’da lüks hizmet veren 5 yıldızlı otellerin iftar menüleri için istenen fiyatlar 6 bin TL’yi bulurken, en uygun iftar menüsü veren restoranlarda ise fatura bedeli 350 TL’den başlıyor. Bu sene israfı önlemeye yönelik uygulamalar dikkat çekiyor. Restoranların fiks menü yerine alakarta döndüğü görülüyor.
‘BÜYÜK YERLERDE ZOR’
“Alakarta doğru ufaktan bir dönüş var. Daha çok küçük mekânlar için geçerli” diyen Tüm Restoranlar ve Turizmciler Derneği (TÜRES) Başkanı Ramazan Bingöl, konuyla ilgili şunları söyledi: “400-500 kişilik bir lokantada insanlar iftar saati aynı anda yemeğini yemek istiyor. 400 kişilik bir yerde sipariş alınması, hazırlanması, tek tek gelmesi teknik olarak mümkün değil. Bu yüzden büyük yerler mecbur fiks menü yapıyor. Ama daha küçük işletmeler alakart uygulayabiliyor. Alakarta doğru dönüş var, talep de bu yönde. İsraf etmeden yemek yemeye bu yıl daha da dikkat ediliyor. Menüler daha ölçülebilir ve daha makul. İsraf olmadan insanların doyabileceği menüler yapılmaya çalışılıyor. Bu olumlu bir gelişme. Her geçen gün israf konusu daha da ciddiye alınmaya başlandı.”
Kurumsal davetlerin pandemi sonrası yüzde 80 düştüğünü de belirten Bingöl, “Şirketler bu işi çok azalttı. Talep alakarta döndü” ifadelerini kullandı.
YÜZDE 60 ALAKART TERCİH EDİYOR
Fiks menü dayatmayan işletmelerin israfı önlemeye yönelik örnek uygulamaları var. İstanbul Acıbadem’de bulunan Birbiçer Kebap’ın sahibi Fırat Topan, üç dönemdir alakart şeklinde hizmet verdiklerini ifade etti. “İnsanların 1.500-2 bin bin TL’ye fiks menü alma zorunluluğu olmaması gerektiğine inanıyorum” diyen Topan, şunları söyledi: “Üç dönemdir yapmış olduğumuz uygulamadan çok memnunuz. Gelenlerin yüzde 60’ı alakart tercih ediyor. Ekmekleri fazla veriyorduk, israf oluyordu. Biz de altı dilimden dört dilime düşürdük. İsteyene ilave yapıyoruz.”
Geçtiğimiz sene ramazanın ilk günlerinde yüzde 40 oranında dolu olduklarını bu sene ise bu oranın yüzde 60’a çıktığını söyleyen Topan, “Birkaç gün içerisinde yüzde 100 doluluk oranına ulaşacağımızı düşünüyoruz” diye konuştu.