Yıllardır zehir soluyan Yatağanlılar, perşembe günü tek ünitede devreye girecek olan desülfürizasyon tesisini `geç kalmış bir girişim` olarak nitelendiriyor.
Yatağanlı pes etti... Ocak ayını altı kez zehir bulutu olarak niteledikleri inversiyon altında, ``evde kal`` uyarılarıyla geçiren Yatağanlılar, böyle bir uygulamanın dünyanın hiçbir yerinde görülmediğini söyleyerek sorumlu arıyorlar. 18 Ocak`ta tek ünitede devreye girecek olan desülfürizasyon tesisini ``geç kalmış bir girişim`` olarak nitelendiren Yatağanlılar, bunca yıl soludukları zehrin hesabını kimin vereceğini soruyorlar.
Termik santralın yaydığı zehir bulutları nedeniyle son yıllarda nefes alınmaz hale gelen Yatağan`a, desülfürizasyon sisteminin çalışmaya başlamasının ardından Çevre Bakanı, TBMM İnsan Hakları Komisyonu ve Çevre Komisyonu üyelerinin geleceğinin açıklanması, ``Yatağan zehir solurken neredeydiler`` sorusunu da beraberinde getirdi.
Muğla`ya 25 km. uzaklıkta bulunan 20 bin nüfuslu Yatağan`da son yıllar neredeyse ``rüzgâr duası`` eşliğinde geçti. Havanın dingin olduğu günlerde kentin üzerine çöken zehir bulutlarının dağılması için rüzgâr çıkmasını bekleyen Yatağanlılar, seslerini en geç Ankara`daki yetkililerin duyduğunu vurguluyorlar.
İşletmeye alındığı yıldan bu yana tartışma konusu olan Yatağan Termik Santralı, son yıllarda inversiyon olaylarının artması sonrasında mercek altına alındı. Yatağanlıların inversiyon sonucu oluşan zehir bulutları altında geçirdikleri günlerde sokağa çıkamaz duruma gelmeleri üzerine, bölgeye ilgisini bir kat daha arttıran basın kuruluşlarının yayınları aracılığıyla oluşan kamuoyu, geç de olsa Ankara`daki yankısını buldu. Dünyada bir eşi daha görülmeyen bir uygulamayla filtrelerden yoksun bir şekilde çalıştırılan santral, sonunda desülfürizasyon sistemine kavuşuyor. Bölgede yaşayanlar bunca yıldır soludukları kirli hava nedeniyle kalıtsal hastalıklara yakalanmış olmanın gerilimini yaşıyorlar. İnversiyonun yoğun olduğu günlerde sokağa çıkmamaları konusunda uyarıldıklarını belirten yurttaşlar, geleceğin ne getireceğini bilmediklerini söylüyorlar.