Barajlardaki su seviyesinin sürekli azalması nedeniyle programlı elektrik kesintilerinin bile gündeme getirildiği Türkiye`de, kuraklığın adeta kronikleştiği belirlendi. Türkiye, 1999 yılının ardından 2000 yılında da kuraklıkla karşı karşıya kaldı.
ANKA`nın Devlet Meteoroloji Genel Müdürlüğü`nden edindiği yağış rejimine ilişkin verilere göre, yıllık ortalama 630.8 milimetre düzeyinde bulunan yağıt miktarı, 2000 yılında 588 milimetreye kadar düştü. Ortalamanın altında gerçekleşmesine rağmen, 2000 yılında 588 milimetreye kadar düştü. Ortalamanın altında gerçekleşmesine rağmen 2000 yılında yağış miktarında, bir önceki yıla göre yüzde 8.5`lik artış meydana geldiği belirlendi. Türkiye, geçen yıl gibi 1999 yılında da 542 milimetreyle yıllık ortalamanın altında yağış almıştı.
Son on yılda ikinci kurak dönem
Yağış rejiminde son iki yılda meydana gelen bu gelişme, Türkiye`nin 1990-2000 yılları arasında ikinci kurak dönemini yaşadığını gösteriyor. Türkiye, 1992-1993 döneminde de kuraklıkla karşı karşıya kalmıştı. 1991 yılında 650 milimetre düzeyinde bulunan yağış miktarı, 1992`de 578 milimetreye, 1993 yılında 553 milimetreye kadar inmişti. Yağış miktarı 1994-1998 arasında ise 640 ile 699 milimetre arasında seyretmişti.
Doğu ve Güneydoğu dört yıldır kurak
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde üst üste dört yıldır kuraklık yaşandığı belirlendi. Doğu Anadolu`da yıllık ortalama 595 milimetre düzeyinde bulunan yağış miktarı, 1997`de 527 milimetre, 1998`de 590 milimetre, 1999`da 435 milimetre, 2000 yılında 472 milimetre düzeyinde oluştu. Güneydoğu Anadolu Bölgesi`Nde 579 milimetre olan yıllık ortalama yağış miktarı ise 1997`de 574, 1998`de 520, 1999`da 376, 2000 yılında ise 507 milimetrede kaldı. Türkiye`nin hidrolik enerji sisteminin beslenme kaynağını oluşturan nehirlerin yer aldığı bu iki bölgede, son dört yıldır yaşanan kuraklık kaygı verici olarak değerlendiriliyor.
Son iki yıldır yalnızca Karadeniz Bölgesi`nin ortalamanın üzerinde yağış aldığı belirlendi. Karadeniz`de 803 milimetre düzeyinde bulunan ortalama yağış miktarı, 1999`da 817 milimetre, 2000`de 910 milimetre olarak gerçekleşti.
İç Anadolu, Akdeniz ile Ege Bölgesi`nde ise üst üste iki yıldır kuraklık yaşanıyor. İç Anadolu`da 392 milimetre olan ortalama yağış miktarı 1999`da 362 milimetre, 2000 yılında 375 milimetrede kaldı. Yıllık ortalama 736 milimetre yağış alan Akdeniz Bölgesi`nde yağış miktarının 1999`da 512, 2000 yılında 730 milimetre; ortalama 661 milimetre yağış alan Ege bölgesi`nde ise yağış miktarının 1999`da 630, 2000 yıılnda 538 milimetre düzeyinde oluştuğu belirlendi.
Kuraklık planı öneriliyor
Meteoroloji Mühendisleri Odası Başkanı Çetin Gül, konuyla ilgili olarak ANKA`ya yaptığı açıklamada, Türkiye`nin belirgin bir şekilde enerji krizi ve susuzluk tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğunun artık kamuoyunca bilindiğini vurguladı. Kuraklığın doğal afet olarak tanımlanmasına rağmen yasal anlamda hiçbir kurumun mevzuatında görülmediğini vurgulayan Gül, şöyle devam etti:
Devlet Meteoroloji İşleri, Devlet Su İşleri, DPT, İller Bankası, Köy Hizmetleri ile Tarım, Enerji, Orman ve Çevre Bakanlıklarında kapsamlı bir çalışmanın bulunmaması, ülkemizin kuraklık olgusuna hazırlıksız yakalandığının kanıtıdır. Biran önce yapılması gereken, tüm gelişmiş dünya ülkelerinde olduğu gibi, siyasi çıkardan ve yaptırımlardan uzak, hükümet düzeyinde yetkilendirmeyle, ilgili kurumlarda yasa ve kadrolaşma sağlanarak, kuraklık planı hazırlanması ve bunun sürekli hale getirilerek kuraklık risk analizlerinin her zaman yapılmasıdır. Meteoroloji mühendisliği, ilgili sektörlerde bilgi birikimi ve teknik uygulama açısından kurumsallaştırılmalı, yeterli sayıda ve etkin kadrolarda meteoroliji mühendisi tahsis edilmelidir.