Henry Kissinger bir keresinde, Avrupadaki karar mekanizmalarına ulaşmak için tek bir telefon numarası olmadığına ilişkin ünlü bir gözlemde bulunmuştu. Yakında tek bir numara olabilir - ve bu olasılık Atlantik`in iki kıyısında da karışık işaret ve parazitlere yol açıyor.
Geçen hafta sonu Münih`de ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, NATO`dan ayrı ve Avrupa kontrolünde olması planlanan 60 bin kişilik bir çevik gücü de içeren Avrupa Güvenlik ve Savunma İnisiyatifine ilişkin olarak Amerikan düşüncelerinde değişikliğe işaret etmişti. İhtiyatlı bir biçimde bu oluşumdan yana tavır alan bir önceki yönetimden farklı olarak, Rumsfeld`in temsil ettiği bu yönetim bu fikre karşı kararlı bir soğukluluk sergiliyor. Rumsfeld, Ona yeni bir yaklaşımla bakıyorum ve biraz kaygı duyuyorum. NATO`nun etkinliğini bozacak şekilde şaşkınlığa neden olabilecek bir düplikasyon veya trans - Atlantik bağlarının zayıflaması olumlu bir şey olmazdı; gerçekten de böyle bir şey, istikrarsızlık enjekte etme riskini taşıyabilir, diyor. Washington ile Brüskel arasında, ABD`nin kendisini ve müttefiklerini füze saldırılarından korumak için yaptığı planlara ilişkin olarak daha şimdiden bir hayli parazit oluştu bile. (THE WALL STREET JOURNAL)
İlk aşamada, Avrupalılar bu kalkanın sadece ABD için söz konusu olduğundan kaygı duyuyordu. Bunun üzerine ABD, ulusal füze sistemi terminolojisinden bıraktı, global füze savunması demeye başladı. Ancak bu durum sadece birkaç kişiyi rahatlattı. Avrupa kaderini tozlu silahları denetleme anlaşmalarına bağlarken, Amerikalılar, terörist ülkelerin Bonn veya Boston`a nükleer başlıklı füzeler göndermesini engelleyebilmenin tek yolunun yeni teknolojiler olduğunu düşünüyor. Bu durumda, iki taraf arasında mevcut ayrılıkları birleştirmek kolay olmayabilir, müzakereler Avrupa savunma gücüne döndüğü zaman, hatta daha da açılabilir. Cumhuriyetçi Parti`nin dış politika kuruluşları arasındaki anahtar kişiler bir Avrupa gücü kurulmasına kuvvetle karşı. Geçen yaz ABD savunma eski bakanı Caspar Weinberger başlığı, AB`nin ayrı savunması: kötü fikir olan bir yazı yazdı. Aynı anda, Bush kampının önde gelen dış politika danışmanlarından John Bolton uyardı: Gerçek bir Avrupa Güvenlik ve Savunma İnisiyatifi, bizim anladığımız anlamda NATO`nun sonu olurdu. Bir başka Bush danışmanı Richard Perle bu girişimi, NATO için bir felaket şeklinde tanımladı. Bush yönetime geldi ve şimdi ayrı bir Avrupa gücüne muhalefet daha az keskin bir biçimde dile getirilebilir, ancak bu muhalefetin ortadan kalkacağına ilişkin hiçbir işaret yok.
Bu, Avrupa güvenlik elementinin güçlendirilmesinin Amerikan çıkarların karşı olduğu anlamına gelmiyor. Gerçekten de, eğer NATO, yarım yüzyıl önce değil de, şu anda oluşturuluyor olsaydı, Amerikalıların yapmaktan hoşlanmadığı barışı koruma görevlerini yerine getirecek bir tüm - Avrupa çevik gücü mantıklı olabilirdi. Ve, bu perspektiften bakıldığında, ayrı bir savunma gücü, Avrupa`nın entegrasyonu adına sembolik bir pratik yarar sağlamanın da ötesine geçerdi. Doğal olarak, böyle bir gücü oluşturmak ve ondan sonra ABD`nin - veya daha geniş anlamda NATO ittifakının - bu gücü konuşlandırmak adına hava ulaşımı ve diğer teçhizatını talep etmek her iki taraf için de gülünç olurdu. Dolayısıyle, komuta ve kontrol zinciri tam anlamıyla ayrı ve kesin hatlarıyla belirlenmemiş bir element oluşturmak da aynı şekilde tanımlanabilir. Oysa, bugün olan farklı bir şey değil.
AB, yaptığı planların Avrupa`nın ABD ile, Türkiye ve Doğu Avrupa ile olan ilişkilerine zarar vereceğini anladığını gösteren sinyaller verseydi bu rahatlatıcı olurdu. Bunun yerine, AB, Türkiye`nin Avrupa savunma gücüne bir tugay ile katılma teklifini kabul etme veya reddetme sürecini geciktirdi. Müzakereler hala devam ederken, AB, NATO`nun bir müttefiki ile (Türkiye ÇN) olan ilişkilerine gereksiz yere zarar veriyor ve kendisini, yeni gücün personelini oluşturmasını kolaylaştıracak etkin bir askeri güçten yoksun kılıyor olabilir. AB birgün Türklere gereksinim duyabilir - özellikle de, yeni AB gücü eski Yugoslavya`daki Müslüman bölgelerle barış yapmak zorundaysa. NATO`nun üç yeni üyesi Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Polonya da dışarıda bırakılmaya itiraz etti. Yeni bir güç oluşturmak, birkaç yeni miğfer almaktan ötede anlam ifade ediyor. Geleneksel anlamda Avrupalılar, kişi başına gelir olarak savunmaya, ABD`den daha az para harcarken, Avrupa`nın harcamaları da iyi değildi - Askeri bütçe giderlerinin yüzde 60`ı için elde edilen kapasite sadece üçte bir oranında kaldı. Eğer ilan edilen planlar devam ettirilirse, AB, istihbarat uydu şebekesi, kesin atış silahları, hava ulaşımı ve diğer kapasiteleri edinmek için çok daha fazla harcayacak.
NATO`nun emekli komutanlarından General Wesley Clark Yugoslavya üzerindeki hava operasyonlarına ilişkin olarak, ABD dışında bize hedef gösteren sadece bir ülke daha vardı, dedi. Belki de AB`li liderler Avrupa savunma gücünün bütün bu sorunlara değer olduğunu söyleyecek. Ancak güvenlik için şimdi bu kadar büyük harcamalara girişmek istiyorlarsa, neden işe global füze savunma sistemini kurmaya yardım etmekten başlayamıyorlar?