Birleşmiş Milletler Sekreterliği Ekonomik ve Sosyal İşler Departmanı’nın (UNDESA) yayınladığı “Yaşlanan Bir Dünyada Kimseyi Geride Bırakmamak” başlıklı sosyal rapor, yaşlanmanın bir küresel eğilim olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Rapor, “2021’den 2050’ye kadar, Doğu ve Güneydoğu Asya ile Orta ve Güney Asya’daki 65 yaş ve üzeri nüfusun 540 milyondan fazla artacağı ve küresel artışın yüzde 60’ından fazlasını oluşturacağı tahmin ediliyor” diyor. Türkiye olarak yıllardır bu gibi raporları okur, kendimizi bu denkleme dahil etmezdik. Ama artık Türkiye de yaşlanan bir ülke. TÜİK’in verilerine göre bugün 50 yaşında olan biri için ortalama tahmini yaşam süresi 80.1; kadınlar 82.3, erkekler ise 77.8 yaşına kadar yaşıyor. Doğum hızı ise düşüyor.
TEK SOSYAL PROJE
Bundan yaklaşık beş yıl önce dünya COVID-19 salgınından yeni yeni bahsederken tüm uzmanlar 65 yaş üstü bireylere dikkat çekmişti. Hatırlayın; sonrasında Mart 2020’de Türkiye ilk vakaları açıklarken ‘Özellikle 65 yaş üstü sokağa çıkmamalı’ denilmiş ve neredeyse sokakta yaşlı avına dönüşen videolar sosyal medyada yayınlanmaya başlamıştı. İşte o dönemde AgeSA’dan bir telefon aldım. “Yaşlılarla ilgili ciddi bir ayrımcılık söz konusu, biz projemizle bunun ne kadar yanlış olduğuna dikkat çekiyoruz” dediler. Türkiye’nin yaşlanmayla ilgili ilk sosyal sorumluluk projesi ‘Her Yaşta’ ile böyle tanıştım. Yıllar içinde projenin gelişimini yakından takip ettim. Projenin amacı toplumun yaşlanma hazırlığına rehber olmak ve toplumda oluşan yaşlılık özelinde negatif algıyı pozitife çevirmek. Bunun için beş yıl boyunca birçok proje hayata geçirildi. Binlerce yaşlıya ulaşıldı.
Önceki gün AgeSA, ‘Her Yaşta’nın beşinci yılı için yaptığı yeni bir araştırmanın sonuçlarını açıkladı. Gerçekten etkileyiciydi.
TÜRKİYE NASIL YAŞLANIYOR
AgeSA’nın ‘Türkiye Nasıl Yaşlanıyor?’ adındaki araştırmasında 35-55 yaş arasındaki orta yaş grubunun yaşlanmaya yönelik bakış açısı, hazırlıkları ve beklentileri ele alındı. Özetle, ‘Yaşlılığa hazırlık yok”. Öne çıkan başlıkları ise şöyle sıralayabiliriz;
Türkiye’de orta yaş grubu bireyler;
* Yaşlılığa kendini hazır hissetmiyor ve hazırlanmıyorlar,
* Yaşlılığa ilişkin en büyük kaygıları sağlık, hareketlilik ve zihinsel zindelikle ilgili,
* Emekliliğe hazır değiller, finansal ve sosyal açıdan yeterli hazırlık yapmıyorlar,
* Yaşlılıkla ilgili belirgin bir hayalleri yok, kendi ebeveynlerinden farklı bir yaşlılık hayal etmiyorlar,
* Yaşlılıkta sakin bir hayat istiyorlar ama büyük şehir olanaklarından da vazgeçmiyorlar.
‘BES’İN ÖNEMİ ARTIYOR’
Toplantıda araştırma sonuçlarını değerlendiren AgeSA Hayat ve Emeklilik Genel Müdürü Fırat Kuruca, genç nüfusuyla tanınan Türkiye’nin artık hızlı şekilde yaşlanan toplumlar arasına katıldığına dikkat çekti. “Türkiye’de yaşlı nüfusun toplam nüfusa oranı 2023’te yüzde 10.2’ye çıkarak BM kriterlerine göre ‘yaşlanmakta olan ülke’ statüsünde yer almaya başladı” bilgisini veren Kuruca, bunun için hem toplumsal hem de bireysel ölçekte hazırlık yapmak gerektiğine vurgu yaptı. Kuruca, “Artan yaşlı nüfus ve yükselen refah beklentileri, ülkelerin sosyal güvenlik sistemlerinin finansal sürdürülebilirliğini risk altına sokmaya başladı. Tüm bunlar dikkate alındığında ülke tasarruflarının büyümesi açısından BES’in önemi de günden günde artıyor. 2019 yılında hayata geçirdiğimiz Her Yaşta projemizle de yaşlanmakta olan bir nüfusa hazırlık için harekete geçmeyi teşvik ederken, bu hazırlıkta topluma rehber olmayı amaçlıyoruz. Yaşlanmakta olan nüfus için topyekûn hazırlık yapmak, daha güçlü ve güvenli bir geleceği birlikte inşa etmek önemli” dedi.
YAŞLILIK GÖRMEZDEN GELİNİYOR, PLAN YAPILMIYOR
İşte ‘Türkiye Nasıl Yaşlanıyor?’ araştırmasının öne çıkan sonuçları...
Türkiye yaşlanma sürecini görmezden geliyor ve bu durumu doğal akışına bırakıyor. İyi yaşlanma alışkanlıkları ise ya bilinmiyor ya da erteleniyor.
HAYALLER KISITLI: Orta yaş grubundaki bireylerin yaşlılıkla ilgili belirgin bir hayali bulunmuyor. Yaşlılıktan beklentiler var, fakat gerçekleşeceğine dair inanç düşük. Genellikle hayalller emeklilik sonrasına erteleniyor ve ebeveynlerden farklı bir yaşlılık hayal edilmiyor. En çok tercih edilen yaşlılık hayali doğal ve sakin bir yaşam alanına yerleşmek. Ancak şehir hayatının konforundan da çok uzaklaşmak istemiyorlar.
MAAŞ DÜŞÜK OLACAK: Araştırma bulgularına göre emeklilik dönemi için ekonomik kaygılar oldukça güçlü; katılımcıların yüzde 45.4’ü emekli maaşlarının düşük olacağını düşünüyor. Emeklilik, çalışma hayatını sonlandırmakla eşleştirilirken, katılımcıların sadece yüzde 58’i, 65 yaşından önce çalışmayı bırakmayı planlıyor. Katılımcıların yalnız yüzde 29’u emekliliğe hazır olduğunu belirtirken, yarısından fazlası yaşlılıkla ilgili herhangi bir hazırlık yapmayı bile düşünmemiş durumda.
ALGI OLUMSUZ: Katılımcılar, günümüz yaşlılarını genellikle huysuz, sinirli ve sabırsız olarak tanımlıyor ve yaşlılara dair sağlık ve ekonomik sorunların altını çiziyor. Bu olumsuz algı, kuşaklar arası iletişim eksikliğinin ve aktif yaşlı rol modellerinin görünür olmamasının bir sonucu olarak şekilleniyor. Öte yandan, orta yaş grubundaki bireyler, kendi yaşlılıklarını daha olgun, akılcı, sabırlı ve saygın bir şekilde hayal ediyorlar.
EN BÜYÜK KAYGI SAĞLIK: Katılımcıların en büyük kaygıları sağlık, hareketlilik ve zihinsel zindelikle ilgili. Sağlık sorunlarından endişe edenlerin oranı yüzde 54, hareket kısıtlılığından kaygı duyanların oranı ise yüzde 51. Ayrıca, zihinsel zindeliğin azalması konusunda endişe duyanların oranı 47.
ÇOCUKLARDAN BEKLENTİ DÜŞÜK: Katılımcıların yüzde 55’i bağımsız ve kendine yeterli bir yaşlılık geçirmeyi arzu ederken, yalnızca yüzde 8’i ev dışı bakım hizmetini tercih ediyor. Ayrıca, yüzde 65’lik bir kesim çocuklarından bakım beklemek yerine, karşılıklı destek sağlayacakları bir ilişki kurmayı düşünüyor.
‘ROL MODEL YAŞLILAR ÖNE ÇIKARILACAK’
‘HER Yaşta’ projesini ilk günden itibaren konuştuğumuz AgeSA Hayat ve Emeklilik Pazarlama ve Strateji Genel Müdür Yardımcısı Roşan Dilek ile yeni dönem üzerine sohbet ettik. Heryasta.org ve Her Yaşta’nın sosyal medya hesapları üzerinden beş yılda 38 milyon kişiye eriştiklerini söyleyen Dilek, tutkularının peşinden giderek hayatı ilham verici bir şekilde yaşamaya devam eden yaşlıların hikâyelerinin anlatıldığı “Yaşıma Başıma Bakmadan” video serisi gibi birçok ilham veren projeye sponsor olduklarını belirtti. Bundan sonra programda neler olacak? Yeni araştırmanın sonuçlarına atıfta bulunarak “Birey, toplum, kurumsal olarak yaşlanmaya hazır değiliz. Biz farkındalık yaratmaya devam edeceğiz. ilham veren yaşlıları görünür kılacağız” diyen Dilek, şöyle yanıtladı sorumu: “Sıkıntı yaşlıların köşeye çekilmesi. Deneyimini çevresine aktarmak isteyenler var. Yaşlı algısını değiştirmek işin en zor tarafı. Rol model yaşlıları daha görünür kılacağız. Hayatın içinden isimleri görünür kılmak niyetimiz. Bu yüzden de adını ‘yaşına başına bakmadan’ koyduk. Her kesimden, kültürden insan var. İnsanlar onları gördükçe yaşlılığın bir köşeye çekilmek olmadığını daha iyi kavrayacaklar.”
Programın bir de hibe tarafı var. Dilek, “2021’de ‘Her Yaşta Fonu’nu hayata geçirdik. Bu alanda sivil toplum kuruluşlarını destekliyoruz. Bugüne kadar yaşlanma ve yaşlılık alanında faaliyet gösteren 12 projeye 1.5 milyon TL hibe verdik. Bir çağrı yapıyoruz. Proje başvurularını topluyoruz. Projelerin takibi, etki ölçümleri de sonradan mutlaka yapılıyor” dedi.
’YAŞ 35 YOLUN YARISI’ FİKRİ HÂLÂ GEÇERLİ
Araştırmaya katılan orta yaş grubuna göre yaşlılık 50 yaşından sonra başlıyor. Gençlik yılları, en sevilen dönem olarak öne çıkarken 30 yaş altı dönem sorumlulukların az, özgürlüğün daha fazla olduğu yıllar olarak hatırlanıyor. Araştırmaya göre ömür uzadıkça 35 yaşı “yolun yarısı” olarak kabul eden algı hâlâ devam ediyor.