Sonbahar dönemi ‘Ekonomik Öngörüler’ raporunu açıklayan AB Komisyonu, Türk ekonomisinin çok yüksek jeopolitik riskler ve belirsizlikler karşıında şu ana kadar nispeten başarılı bir sınav verdiğini belirtti. Bu mesaja karşın AB Komisyonu raporunda ihtiyatlı bir çizgi benimsemeyi tercih etti. Bunun nedeni ise son zamanlarda risklerin daha da artması. Brüksel, bu durumun politika belirlenmesini ve ekonomik faaliyeti sekteye uğratabilecek önemli bir faktör olmaya devam edeceği görüşünde. Bu çerçevede verilen mesaj ise “Ekonomi politikasının normalleştirilmesi ve ekonominin yeniden dengelenmesinin yönetilmesi zorlu olmaya devam edecek” şeklinde oldu.
ZORLU DÖNEMEÇ GEÇİLDİ
Türkiye’nin enflasyonla mücadelesine de değinilen AB Komisyonu raporunda, zorlu bir dönemecin geçildiğine ve mayıstan bu yana düşüş yaşandığına dikkat çekildi. Bu düşüşün sürmesinin beklendiğinin altını çizen AB, tüketici fiyatları endeksi (TÜFE) için 2024 sonunda yüzde 59.8 tahmininde bulundu.
Raporda 2025 enflasyon tahmini yüzde 30.8 olurken 2026 öngörüsü ise yüzde 17.8 olarak açıklandı. Aylık enflasyon oranının halen yüksek seyrettiğine dikkat çekilen raporda, enflasyonda tek haneye inilmesinin yıllar alabileceğinin altı çizildi.
Genel olarak büyümenin ılımlı seyrettiği ve enflasyonun düştüğü yumuşak inişin ekonomi için temel senaryo olmaya devam ettiğini vurgulayan AB Komisyonu, Türkiye ekonomisinin büyüme öngörülerini ise 2024 için yüzde 3, 2025 için 3.2, 2026 için de yüzde 4 olarak metne yansıttı.
KAMU AÇIĞI AZALACAK
Raporda depremin etkilerine de yer verildi. Depremle ilgili harcamaların azalması, hükümetin harcamaları rasyonelleştirme, vergi kaçaklarını giderme ve gelir toplamayı iyileştirme çabaları nedeniyle kamu açığının azalmasının beklendiği de AB Komisyonu’nun vurguları arasında yer aldı. AB raporunda, kamu borcunun da ılımlı seyretmesini beklendiği vurgulandı.
Ekonomik güvenin düşmesi, sanayi üretiminin zayıflaması, ticari satışların hız kaybetmesi gibi olumsuzluklara da dikkat çekilen AB Komisyonu raporunda, ikinci çeyrekte ekonomik faaliyetin yavaşlamasının ardından sıkı politika duruşunun iç talebi olumsuz etkilemeye devam etmesinin beklendiği kaydedildi.