Hükümet, AB`ye sunulacak Ulusal Program taslağını bugün masaya yatırıyor. Liderler, askerin `bölünme` kaygısını `özel durum` kılıfına sokup AB`ye siyasi kriterler için takvim vermeyecek.
Türkiye`yi AB üyeliğine hazırlayacak anayasal, yasal ve müktesebata ilişkin düzenlemeleri içeren kritik önemdeki Ulusal Program taslağı, bugün hükümet ortakları tarafından tartışılacak. Devlet Planlama Teşkilatı ve AB Genel Sekreterliği`nin yoğun bir çalışmayla hazırladığı, ekonomiden tarıma, balıkçılıktan çalışma yaşamına dek birçok alanda yapılacak reformları içeren bin sayfalık program, siyasi kriterler bölümündeki eksiklikler ve ertelemeler nedeniyle AB`nin beklentisine yanıt vermiyor. Ulusal Program`la birlikte topun Türkiye`de olduğunu sürekli vurgulayan AB`ye karşı uygun açıklamalar üretme çabasındaki hükümet, Türkiye`nin gecikmesine gerekçe olarak, Genelkurmay`ın Nice zirvesi sürerken dile getirdiği `bölünme` kaygısını gösterecek. Programın AB Komisyonu`na sunulmasının, siyasi kriterlere ilişkin sorunlar nedeniyle şimdiden iki ay geciktiği belirtiliyor.
Devrim gibi...
Üç aydır yoğun bir çalışma sürdüren AB Genel Sekreterliği 29 bölümden oluşan bir taslak hazırladı. Çalışmalar sırasında, MGK ve Genelkurmay Başkanlığı gibi kurumların da bulunduğu 16 kurumun temsilcilerinin katılımıyla onlarca komite toplantısı yapıldı. Bu kurumların Ulusal Program ile ilgili görevleri değerlendirildi. Taslakta, ekonomi, tarım, balıkçılık, çevre, çalışma yaşamı, gümrük birliği gibi yüzlerce alandaki gerekli değişiklikler tek tek anlatıldı. Türkiye`nin Anayasa`da, yasalarda ve müktesebatında Cumhuriyet devrimlerinden sonra yapacağı en köklü değişiklikler şeklinde nitelenen programdaki unsurlar takvimlere bağlandı.
Siyasi kriter derdi:
Komite toplantılarında, KOB`daki siyasi kriterleri karşılamak için gereken değişiklikler de tespit edildi. Ancak hükümet ortaklarının geçen yıl aralıkta yaptığı toplantıda gündeme getirilen `siyasi` kaygılar nedeniyle Ulusal Program taslağına son şekli verilemedi. Bu eksiklik ulusal programın AB Komisyonu`na teslimini şimdiden iki ay geciktirirken, hükümetten gelen farklı sesler Avrupa`da `Türkiye birkaç siyasi kriter yüzünden bütün programı geciktiriyor` şeklinde yorumlandı. Genel sekreterlik öncelikle MHP`yi Avrupa`da ne uygulanıyorsa biz de onu uygulamayı kabul edeceğiz demeye ikna etti. Ancak Genelkurmay Başkanlığı`nın telkinleri üzerine hükümet, Avrupa ülkelerinin kabul ettiği `en geri` yöntemin bile PKK tarafından suiistimal edilebileceği görüşünü benimsedi. Genel sekreterlik ile taslağı 5 Ocak`ta teslim alan Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz`ın yaptığı değerlendirmelerde Kürtçe yayın olarak algılanan `anadilde yayın` kriterinin diğer AB ülkelerinde ne şekilde yerine getirildiği incelendi. Yunanistan`ın Türk, Fransa`nın Bröton, İspanya`nın Katalan gruplara verdiği haklar gözden geçirildi.
Devlet eğitilecek:
Ulusal Program kabul edilir edilmez özeti çıkarılacak ve bütün Türkiye`ye dağıtılacak. AB Genel Sekreterliği yurt çapında seminerler düzenleyerek, asker, polis, yargıç, öğretmen ayrımı yapmaksızın tüm kamu personelini bilgilendirecek. Eğitim kurumlarında Ulusal Program seminerleri yapılacak. Programın mali sektörle ilgili bölümleri ilgili sektörlerde verilecek eğitimle anlatılacak. Yazılı ve görsel medyada yayımlanacak ilanlarla büyük değişim mesajları verilecek.
Bugüne dek ne dediler?
n Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Nahit Şenoğul: Avrupa bizi tercih durumunda bırakırsa, kuşkusuz tercihimiz vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğüdür. AB`ye üye olan hiçbir ülke bölünmemiştir, ama bazı ülkeler bölündükten sonra aday üye olabilmişlerdir.
* Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt: AB`ye giriş Atatürk`ün gösterdiği çağdaşlaşma hedefinde bir zorunluluktur. Bu hedefe, üniter ve laik yapıyı muhafaza ederek ulaşmak için önlem alınması en doğal hakkımızdır.
* Genelkurmay Başkanlığı: Terör örgütünü en çok cesaretlendiren gelişmeler Türkiye`nin AB`ye giriş sürecinde yaşanmaktadır. TSK Türkiye`nin AB`ye girişine karşı olmadığını en yetkili ağızlardan pek çok kere tekrarlanmıştır.
* Başbakan Bülent Ecevit: Türkiye`nin güvenlik kaygıları olmasa AB`nin bazı talepleri normal karşılanabilirdi. Ama, PKK`nın AB`nin kriterlerini suiistimal etmek istediği ortadadır. Türkiye Ulusal Program`da bunları dikkate alacaktır.
* Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz: AB`ye girmiş bir Türkiye`yi bölmek, o ülkeyi antidemokratik çizgilere çekmek mümkün değildir. Türkiye`nin AB`ye tam üyeliğinin önünde tek bir engel söz konusu değildir. Gerek iç gerekse dış engelleri önümüze çıkaranların kurduğu bir denklem vardır. Dıştakiler `Nasıl olsa Türkiye koyduğumuz şartları yerine getiremez` demektedir. İçtekiler ise `AB nasıl olsa bizi almaz` diye düşünmektedir. Biz, KOB`u yerine getirebileceğimizi söyleyince dış engeller ürkmüşlerdir.
* Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli: Türkiye`nin AB`ye girişi için önce davetiye gönderilip, sonra bu yola mayın döşenmeye çalışılmasının tutarlı ve ahlaki açıklaması yoktur. AB`yi oluşturan hukuki statü içerisinde milli egemenliğin devriyle ilgili konular, milliyetçileri rahatsız eder. Biz MHP olarak bunları dikkate alırız.
Avrupa ileriye adım istiyor:
AB, Katılım Ortaklığı Belgesi`nde (KOB) genel ifadeyle belirttiği kriterlerle ne kastettiğini ilerleme raporunda açıkça vurguladı:
* İfade, düşünce, vicdan özgürlüğü yasal ve anayasal güvencelerle güçlendirilsin, Anayasa ve diğer mevzuat Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi`ne (AİHS) uyumlu hale getirilsin, BM siyasi ve medeni haklar sözleşmeleri onaylansın, işkenceyle mücadele pekiştirilsin, örgütlenme özgürlüğü geliştirilsin.
* Yargının standardı Avrupa standartlarına çıkarılsın.
* Ölüm cezası moratoryumu bir yıl daha sürdürülsün 2004 sonuna kadar AİHS 6`ncı protokolü imzalanarak mevzuattan çıkarılsın.
* Türkiye vatandaşlarının kendi dillerinde TV ve radyo yayını yapması önündeki engeller kaldırılsın.
* MGK Avrupa standartlarında olsun. (İlerleme raporuna göre anlamı askerlerin siyasete etkisi azaltılsın, Genelkurmay Başkanlığı, Savunma Bakanlığı`na bağlansın.)
* Kıbrıs sorununun çözümü için BM`nin gösterdiği çabalara güçlü şekilde destek verilsin
* Ege anlaşmazlıklarının BM Anayasası`na uygun, barışçı çözümü için çaba harcansın.
Türkiye gösterip vermiyor:
Türkiye`nin hazırladığı Ulusal Program taslağında siyasi kriterler için yapılacaklar da şöyle sıralandı:
* 312 gibi düşünce özgürlüğünü kısıtlayıcı maddeler kaldırılacak. Ama bu 2001 değil 2004 yılı sonuna dek yapılacak. Anayasa değişikliği için TBMM uyum komisyonu 2002`ye dek çalışmaya başlayacak. Türkiye imzaladığı BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi`ni onaylayacak. İşkencenin önlenmesi için tüm tedbirler kısa vadede alınacak.
* DGM`lerden askeri yargıçlar çıkarıldı. 2004 sonuna dek değişikliklerle DGM`ler uzmanlık mahkemelerine dönüştürülecek.
* İdam kısa vadede uygulanmayacak. 2004`e dek TCK`nın idamı öngören 25 hükmü değiştirilecek.
* Anadilde yayın önündeki yasal engeller kaldırılacak. Ama bu Türkiye`nin özel durumu nedeniyle 2001 değil, 2004 sonuna tarihleniyor. Diğer dillere eğitim yerine öğretim hakkı verilecek. Lozan`da tanımlanan dini azınlıklar dışında azınlık kabul edilmeyecek.
* MGK`daki sivil üye sayısı artırılacak, ama anayasal dayanağıyla varlığı ve danışma görevi sürecek.
* Kıbrıs ve Ege konularında çözüm çabasının desteklendiği, prog-ramda kriterler değil, temenniler kısmında ifade edilecek.