Türkiye’de Büyüme ve Enflasyon

Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba. Artık burada ekonomist kimliğimle beraber moderatör kimliğimi de kullanarak yazılarımı yazmaya devam edeceğim. Her hafta konuk ettiğim sektörün duayen isimlerinin gündemdeki özel konuları ne şekilde değerlendirdiklerini, ortak kaygılarını, ortak memnuniyetlerini, ayrıştıkları noktaları yazıya dökecek tabi bu arada kendimde naçizane haftayı özetleyeceğim.

Haberin Devamı

Geçtiğimiz hafta ve önümüzdeki dönem için yoğun gündem, açıklanan büyüme rakamları, PMI verisi, dış ticaret rakamları ve kasım ayı enflasyonu idi. Bu konularda özellikle çok uzman iki isimin alt başlıklar halinde verdiği yorumlar şöyle idi:

Büyüme

Piri Reis Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, her ne kadar üçüncü çeyrekte yüksek bir büyüme ile karşılaştıysak da üçüncü çeyrek için açıklanan yüzde 6.7 büyüme rakamının sürpriz yaratmadığını söyledi ve zaten güçlü bir tablonun beklentiler dâhilinde olduğuna değindi. Ona göre, ikinci çeyrekte oluşan güçlü kredi ivmesi üçüncü çeyrekte zaten güçlü bir büyüme getirecekti. Detaylarda Türkiye ekonomisinin iç talep ağırlıklı büyüdüğü, ihracat büyümüş bile olsa ithalattaki artışın ihracatın önüne geçmesiyle büyümeye negatif bir etki ettiği, sektörel bazda sanayi ağırlıklı bir büyümenin söz konusu olduğuna değindi.  Aslanoğlu, nisan ve mayıs aylarında siparişlerde ciddi bir düşüş olmuştu, ancak Covid-19 döneminde evde hayatın geçme süresinin artması ile evle ilgili harcamaları da artırdı dedi; örneğin teknolojik ürünler, mobilya, elektrik, elektronik, otomobil satışlarındaki artış belli bir oranda devam ediyor gibi görünüyor diye ekledi.

Haberin Devamı

..ancak sürdürülebilir değil..

Sanayi büyümeye lokomotif olmuş gibi görünüyor. Ancak, Aslanoğlu yine de bu büyümenin sürdürülebilir bir tablo çıkarmadığını söyledi ve şöyle devam etti: “Yani, üçüncü çeyrekten sonra bu büyüme tablosu devam etmeyebilir.  Cari açıktaki artışın döviz kuruna baskı yapması ve bu baskının da enflasyonu artırması; büyümenin sürdürülebilir olmasını engelliyor. Büyüme, Türkiye’de cari açık ve enflasyon gibi yan etkiler yaratıyor ve bu aslında Türkiye’de ekonominin yapısından kaynaklanıyor. İthal girdinin çok kullanılması cari açığı arttırıyor.” Aslanoğlu’na göre, öncelik sıralamasında cari açık ve enflasyon konusunun başta yer alması gerekiyor. 

..enflasyon mu, büyüme mi?..

Piri Reis Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Aslanoğlu şöyle değerlendirdi:

“Enflasyonla mücadeleye öncelik verilmesi gerekiyor. Enflasyonla mücadelede kazanılırsa, büyümede daha sürdürülebilir bir tabloya gidilebilir. Pandemi döneminde öncelik sağlığı korumak ve mevcudu korumak olmalı. Büyümekten ziyade mevcut şirketler korunmalı, mevcut sermaye birikimi, çalışanlar, çalışanların sağlığı ve çalışanların morali korunmalı. İlerde de bu zemin sonrası büyüme üzerine yoğunlaşabilir, ancak pandemi döneminde devletin de reel sektörü desteklemesi gerekebilir. Maliye politikaları burada çok önem taşıyor, karşılıksız transfer harcamalarıyla gelir kaybı yaşayan işletmeler (esnaf, hizmet sektörü, konaklama, turizm, yeme-içme) desteklenebilir. Hangi sektörler sıkıntı çekiyorsa onların sabit maliyetine devlet ortak olabilir. Bu sabit maliyetlere ortak olmak veya bu sabit maliyetleri ortadan kaldırmak yoluna başvurulabilir. Bir taraftan da kamu, hedefli bir şekilde bir gelir desteği sağlayabilir. Önümüzdeki 5-6 ay için bizi zorlu bir süreç bekliyor, bu süreç için hızlı bir planlama yapılabilir. Her ne kadar bunun yan etkisi kamu açığı ve bütçe açığı olacaksa da; pandemi dönemi ekstra bir dönem, bu dönemde kamu desteğine başvurulabilir.”

Enflasyon

Haberin Devamı

Aslanoğlu, kasım ayı için açıklanan enflasyonun piyasa beklentilerinin üzerinde olacağını belirtmiş ve “Kasım ayı için açıklanan enflasyon piyasadaki faizlere baskı yapabilir ve tekrar merkez bankasının faiz artırımı gündeme gelebilir” demişti.

Yeditepe Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Caner Özdurak ise, açıklanan kasım ayı enflasyon rakamının kendisi için sürpriz olmadığını belirtti. Özdurak, çalıştırdığı menemen endeksine göre şöyle yorumladı: "Nisan ayından itibaren maliyet etkisi kendisini hissettirmeye başladı. Kasım ayında soğanlı menemen maliyetinin geçen senenin yüzde 72 üzerinde olması ve soğansız menemenin yüzde 69 üzerinde olması maliyet etkisini gözler önüne serdi. Öte yandan sırasıyla bu kalemlerde endeks bazında ise, yüzde 7.6 ve yüzde 5.3 artış var. Özellikle bu gelişmeler kasım ayında gıda fiyatlarında ciddi bir artışa işaret ediyordu. Kasım ayında gıda fiyatlarında en yüksek nokta görüldü. Geçen ay en yüksek artışlardan biri giyim kategorisindeydi, ancak giyim fiyatları için devam eden aylarda böyle bir artış olmaması da beklenti dâhilindeydi. Merkez Bankasının son faiz artırımı muhakkak enflasyon üzerinde olumlu etki yapacaktır, ancak faiz artırımının olumlu sonuçlarını görmek için de bir müddet vermek gerek” şeklinde değerlendirdi.

Haberin Devamı

Bir sonraki yazımda Türkiye için ivedilikle önem taşıyan reform konusunu uzmanların nasıl, ne şekilde önceliklendirerek sıraladığını ve 2021 yılına dair beklentilerini değerlendireceğim.

 

Yazarın Tüm Yazıları