Güncelleme Tarihi:

Otomotiv sektörü, ekonomik dalgalanmalara rağmen yıl boyunca güçlü bir performans sergilemeye devam ediyor. Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği (ODMD) verilerine göre, kasım ayında binek otomobil ve hafif ticari araç satışları geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 9,82 artarak 132.984 adede ulaştı.
10 YILLIK KASIM AYI ORTALAMASINDA YÜZDE 50,6 ORANINDA ARTIŞ
Sektörün 10 yıllık kasım ayı ortalamasına göre ise toplam satışlar yüzde 50,6 oranında artış gösterdi. Ayrıca, yılın 11 aylık döneminde toplam satışlar yüzde 10,16 yükselerek 1.176.780 adede ulaştı; otomobil satışları yüzde 10,96 artışla 938.177 adet, hafif ticari araç satışları ise yüzde 7,13 artarak 238.603 adede çıktı.
Peki, kasım ayındaki bu hareketlilik, otomotiv pazarındaki talep dinamiklerini nasıl yansıtıyor? Tüketiciler en çok hangi modelleri tercih ediyor, fiyatlar nasıl şekilleniyor ve fiyat-performans açısından öne çıkan araçlar hangileri? Ayrıca, tüm bu gelişmeler ikinci el piyasasına nasıl yansıyor?
Bu ve benzeri soruları, sektörün önde gelen isimlerinin görüşleriyle mercek altına aldık.
‘KASIM SATIŞLARI BİRKAÇ FAKTÖRÜN ETKİSİYLE YÜKSELDİ’
LenaCars Genel Müdürü Selçuk Nazik, kasım ayında otomobil satışlarındaki artışın birkaç özel faktörün birleşiminden kaynaklandığını belirtti. Nazik, enflasyonun yüksek seyrinin özellikle filo alımlarında KDV ve vergi avantajları nedeniyle talebi artırdığını söyledi. Ayrıca, Serbest Ticaret Anlaşması (STA) dışındaki ülkelerden gelen araçlara uygulanacak yeni vergilerin devreye girmesi öncesinde alıcıların satın alma kararlarını öne çektiğini ifade etti.
Nazik, ekim ayında yaşanan tedarik sıkıntılarının kasıma sarkan teslimatları da kasım satışlarını yukarı çeken önemli unsurlar arasında olduğunu vurguladı: “Kasım ayında gördüğümüz tempo, yalnızca yeni siparişlerden değil, ertelenmiş teslimatlardan da beslendi.”
Türkiye’de araç sahipliği seviyesinin hâlâ Avrupa ortalamalarının oldukça gerisinde olduğunu hatırlatan Nazik, satışlardaki yükselişi “açığın kapanma süreci” olarak değerlendirdi. Avrupa’da iki kişiye bir otomobil düşerken, Türkiye’de bu oranın yaklaşık altı kişi seviyesinde olduğuna dikkat çekti.
Nazik, sektörün yıllık 1 milyon adetin üzerindeki satış rakamlarıyla umut verici bir tablo çizdiğini de belirterek, “Çok olağandışı bir gelişme yaşanmadığı sürece pazarın yeniden 1 milyonun altına düşmesini beklemiyorum. Artış hızı ise daha normal bir seyir izleyecek; ani sıçramaları sık görmeyiz” dedi.
‘1-1,2 MİLYON ADETLİK PAZAR ARTIK YENİ NORMAL’
Aşin Otomobil Genel Müdürü Okan Erdem, kasım ayı otomobil satışlarının son on yılın ortalamasına göre yüzde 50,6 oranında artmasının, Türkiye otomotiv pazarında yapısal bir genişlemeye işaret ettiğini belirtti. Erdem, bu durumun araç parkının hızla büyüdüğünü ve otomobile erişim maliyetlerine rağmen talebin baskılanmadığını gösterdiğini vurguladı. Erdem özellikle, 1–1,2 milyon adetlik pazarın artık “yeni normal” hâline geldiğini ifade etti.
‘ELİMİZDE ÇOK ÖNEMLİ BİR FIRSAT VAR’
“Eğer Türkiye, iç pazardaki bu büyüme fırsatını Avrupa ile olan Gümrük Birliği bağlamında doğru değerlendirirse, yabancı yatırımcıların ülkeye girişini daha net görürüz” diyen Selçuk Nazik, şöyle devam etti:
“Tabii bunun için sadece pazar potansiyeli yetmez; ülke içindeki makroekonomik, hukuki ve düzenleyici dinamiklerin de yabancı yatırımı çekecek uygunlukta olması şart. Özetle elimizde çok önemli bir fırsat var: Çin’in iç pazarı doygun, ABD ve Avrupa da öyle; ama Türkiye, araç sahipliği bakımından bu doygunluk seviyesinden oldukça uzak ve bu da büyüme alanı olduğu anlamına geliyor.”
Okan Erdem ise “Renault, Fiat ve Toyota’nın hâkimiyeti, yerli üretim avantajı, güçlü bayi ağı ve servis erişiminin Türk tüketicisinde güven yarattığını gösteriyor. Bu markaların ulaşılan fiyat segmentleri geniş kitlelere hitap ettiği için talep yüksek seyrediyor. Tercihler hem ekonomik kullanım hem de marka güvenilirliği üzerinden şekilleniyor” ifadelerini kullandı.
RS Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve CMO’su Dr. Naim Çetintürk “Fiyat seviyelerine baktığımızda da pazarda en çok satışı gerçekleşen bu markaların tüketicilere erişilebilir, çok daha uygun fiyatlı otomobiller sunduğunu söylemek mümkün” dedi. Fiat’ın Egea üzerinden konuyu şu şekilde açıkladı:
“Örneğin Fiat’ın Egea giriş modelini 1 milyonun altında (999 bin TL gibi) sunması, tüketicilerin sıfır km araç almasını ciddi anlamda destekliyor. Kasım ayında Toyota’nın Corolla modeli için 200 bin TL’yi aşan indirimler sunmuş olması aracın satışlarının yüksek seyretmesi unsurlarından bir tanesi.”
ÖNE ÇIKAN DİĞER MODELLER HANGİLERİ?
Bu markalar dışında Muhammed Ali Karakaş, kasım ayı listelerinde öne çıkan araçlar arasında Renault Megane, Clio, Duster; Nissan Qashqai; VW Taigo ve T-Roc; Toyota Corolla ve C-HR; Tesla Model Y; BYD Seal U gibi modellerin yer aldığının altını çizdi.
Fiyat/performans açısından içten yanmalı araçlarda Renault Megane, Toyota Corolla, Nissan Qashqai ve Duster’ın öne çıktığını söyleyen Karakaş, elektrikli araçlarda ise Tesla Model Y, Togg T10X ve BYD Seal U’nun dikkat çektiğini vurguladı. Karakaş, kullanıcıların yıllık kilometre, kullanım alışkanlığı ve bütçelerine göre model seçimini netleştirmesi gerektiğini ifade ederek, “Fiyat/performans dengesi kişiye özel bir tercih” dedi.
Dr. Naim Çetintürk ise "Bu çeşitlilik, tüketicinin marka sadakatinden çok kullanım amacına, segment beklentisine ve teknolojik donanımlara yöneldiğini gösteren önemli bir sinyal. Fiyat–performans açısından değerlendirildiğinde ise Togg T10X yerli avantajı ve elektrikli altyapısıyla güçlü bir alternatif sunuyor. BYD Seal U, modern teknolojisi ve rekabetçi fiyatıyla segmentinde öne çıkıyor" ifadelerini kullandı.
‘YENİ SATILAN HER DÖRT OTOMOBİLDEN BİRİ TAMAMEN ELEKTRİKLİ OLACAK’
Elektrikli otomobil segmentinde Tesla, BYD ve Togg’un ilk 10 listesine girmesi, Türkiye’de elektrikli araç pazarının mevcut durumu ve geleceği hakkında ne söylüyor?
Selçuk Nazik Türkiye’de ocak-kasım 2025 döneminde 166.665 elektrikli araç satıldığını açıkladı. Geçen yıl aynı dönemde bu rakamın 83.298 olduğunu belirten Nazik, Türkiye’nin elektrikli araç satışlarında yüzde 100’lük büyüme kaydederek, küresel ölçekte satışlarını en çok artıran ülke konumuna yükseldiğini vurguladı.
Nazik, bu büyümenin vergilerdeki artışa rağmen yakalandığını ifade ederek, dünya ortalamasındaki elektrikli araç büyüme oranının yüzde 30 civarında olduğunu, Türkiye’de ise yüzde 100’lük artışın görüldüğünü söyledi. Vergi düzenlemelerinin büyüme hızını bir miktar yavaşlattığını ancak ÖTV değişikliği yapılmamış olsaydı artışın yüzde 120’lere çıkabileceğini belirtti.
Önümüzdeki yıllarda elektrikli araç satışlarının artmaya devam edeceğini ancak artış hızının doğal olarak yavaşlayacağını öngören Nazik, elektrikli araç pazar payının gelecek yıllarda yüzde 25’e ulaşacağını, yani satılan her dört otomobilden birinin tamamen elektrikli olacağını açıkladı.
Nazik, bugün dizel otomobillerin pazar payının yüzde 7,4, benzinli otomobillerin yüzde 47,2 ve hibritlerin yüzde 26,9 seviyesinde olduğunu söyledi. Önümüzdeki üç yıl içinde toplu taşıma ve ticari araçların da elektrikli veya hibrit teknolojilere hızlı dönüşmesiyle dizel araçların artık üretilmeyeceğini, benzinli araçların pazar payının ise yüzde 10’lara kadar gerileyeceğini öngördü.
‘TOGG’UN SIFIR FAİZLİ KREDİ SEÇENEKLERİ İLGİYİ ARTIRIYOR’
Elektrikli araçlarda sunulan kredi ve kampanya imkanlarının talebi daha hızlandırdığının altını çizen Dr. Naim Çetintürk, "Togg’un sıfır faizli kredi seçenekleri ve uzun vadeli ödeme planları yerli elektrikli araç tercihlerini artırıyor. Böylece elektrikli araçlar yalnızca teknolojik avantajlarıyla değil, finansal erişilebilirliğiyle de öne çıkarak Türkiye’de elektrikli araç pazarının sürdürülebilir biçimde büyümesine güçlü bir zemin hazırlıyor" şeklinde konuştu.
‘İLAN SİTELERİNDE FİYATLAR DÜŞÜYOR GİBİ GÖZÜKÜYOR AMA…’
Selçuk Nazik, ikinci el online ilan sitelerinde fiyatlar düşüyor gibi görünse de noterdeki işlem sayısının, yani gerçek satış hacminin 2024’e göre daha yüksek olduğunu belirtti. Nazik, araçların satıldığını ancak daha düşük kâr marjlarıyla ve daha hızlı el değiştirdiğini ifade etti.
Nazik, ikinci el satışlarda liderliğe ilişkin değerlendirmesinde, ilanlarda Volkswagen Passat’ın öne çıkmasına karşın, noter işlemlerinde Renault ve Fiat’ın öne çıktığını vurguladı. Bu iki markanın toplam noter işlemlerinin yaklaşık yüzde 25-30’unu oluşturduğunu belirten Nazik, filolardaki tercihlerin ve de-fleet (araç çıkarma) rakamlarının bu tabloyu açıkladığını söyledi.
Sıfır araç kampanyalarının ikinci el pazarına etkisine de değinen Nazik, eylülden ekime geçerken noter devri olarak 16.440 adetlik net bir kayıp yaşandığını, yani eylülde 845 bin kişi noterden ikinci el araç alırken ekimde yaklaşık 16 bin kişinin sıfır araç tercih ettiğini ifade etti.
Nazik, hafif ticari araç pazarının ise daha stabil seyrettiğini belirterek, otomobil satışlarının kampanya ve kredi koşullarından hızlı etkilendiğini, ticari araç devirlerinin esnaf ve KOBİ ihtiyacına bağlı olarak her ay yaklaşık 160.000 bandında sabit kaldığını söyledi.
Motosiklet ve traktörü dışarıda bırakarak 2025 yılına ilişkin öngörüsünü paylaşan Nazik, toplam net pazarın yaklaşık 9,2-9,3 milyon adet olacağını, bunun 7,4-7,5 milyon adedinin otomobil, 1,8 milyon adedinin hafif ticari araçlardan oluşacağını açıkladı.
YENİ YILDA OTOMOBİL PİYASASINI NELER BEKLİYOR? FİYATLARDA NASIL BİR DALGALANMA OLABİLİR?
Muhammed Ali Karakaş, “2026’da 1,3–1,4 milyon adetlik bir pazar potansiyeli var. Enflasyon tek haneye kalıcı olarak gerilemediği sürece fiyatların nominal olarak düşmesi beklenmez. Ancak 2023-2024’teki sert artışlar yerine, daha öngörülebilir ve kademeli artışlar bekleniyor. İkinci elde ise arz genişlemesi nedeniyle reel anlamda fiyatların yatay veya aşağı yönlü olması beklenir. Özetle: Sıfırda makul artış, ikinci elde reel gevşeme dönemi bizi bekliyor” dedi.
Okan Erdem de “Sıfır araçta fiyat artış hızı yavaşlayabilir; rekabet ve elektrikli araç modellerin çoğalması özellikle C SUV segmentinde fiyat baskısı oluşturabilir. Olası ÖTV düzenlemeleri kritik olacaktır. İkinci elde ise 2026’da model bazlı ayrışma belirginleşecek, elektrikli araçların ikinci el piyasası ilk kez anlamlı hale gelecektir. Popüler modeller, premium niş modeller değerini koruyacaktır. Bakımsız ve mekanik, kozmetik kusurlu araçlarda ise değer kaybı gözlemlenebilir” ifadelerini kullandı.
Dr. Naim Çetintürk de 2026 yılı için hem sıfır hem ikinci el araç pazarında daha güçlü bir dinamizme işaret ettiğini söyleyen, “Mevcut parametreler Türkiye otomotiv pazarında daha canlı bir yıl yaşanacağını gösteriyor” şeklinde konuştu.
-- Fiyat tarafında ise, 2025’te enflasyona göre reel anlamda geride kalan artışların 2026’da kademeli ve daha rasyonel bir zeminde devam edeceği kanaatindeyim. Sıfır araçta üretim ve lojistik maliyetlerinin, ikinci elde ise finansmana erişimin belirleyici olduğu; sert dalgalanmalardan çok, daha sınırlı ama istikrarlı bir fiyat hareketinin yaşandığı bir yıl görebiliriz.
Otomotivin gözde kredisi: Kart
Aralıkta kampanya yağmuru