Güncelleme Tarihi:

AVRUPA’da 2025’e siber saldırılar damga vurdu. Elektrikler kesildi, havalimanlarında işler durdu. Milyon Euro’larla ifade edilen maliyetler oluştu. Bakıldığında 2024 boyunca dünya genelinde her gün 600 milyon siber saldırı gerçekleştiği rapor edildi. Bu saldırıların faturası ne kadar dersiniz? Tam 10 trilyon dolar. Felaketin boyutlarını şu söz çok iyi anlatıyor: “Siber suç bir ülke olsaydı, dünyanın en büyük üçüncü ekonomisi olurdu.”
Faturanın keskinliği, özel ya da kamu bütün kuruluşlarda siber savunma bütçelerini artırmış durumda. Bu da bu alanda faaliyet gösteren yeni start-up’ların artmasına neden oluyor. İşte onlardan biri ODTÜ Teknokent’te kurulan Picus Security, geçtiğimi günlerde attığı imzalara bir yenisini ekledi.
İtalyanların ünlü futbol kulübü Juventus, yeşil sahalarda kalesini Michelle Di Gregorio ve Mattia Perin’e emanet ederken siber kalelerini de bizim ODTÜ’lü Picus’a teslim etti.
KİM BU ‘AĞAÇKAKAN’LAR
Haberi duyunca, Picus Security’yi merak ettim. Kuruculardan Dr. Süleyman Özarslan, merakımı giderdi. Öncelikle neden Picus? “Picus, Latince’de ‘ağaçkakan’ anlamına geliyor. Biz siber güvenlik duvarlarını tıpkı ağaçkakan gibi didikliyor, açıkları ortaya çıkarıyoruz” yanıtını verdi Özarslan.
Mesele korumak değil mi, neden didikliyorlar siber güvenlik duvarlarını? İşte yanıtı:
“Kuruluşların siber güvenlik duvarlarına 7/24 atak yapıyoruz. Herkes bir siber güvenlik ürünü satın alıyor. Ama doğru kullanmak ve güncellemek önemli. İşte bizim didiklemelerimiz ‘sızma testi’ anlamına geliyor. Duvardaki sızıntıları tespit ediyoruz. Önce saldırıyor, açıkları buluyor sonra da nasıl daha güvenli hale gelir bunun sistemini kuruyoruz.”
Picus, başta da söylediğim gibi ODTÜ’lü üç ortak tarafından kurulmuş. Hamdi Alper Memiş, Volkan Ertürk ve Süleyman Özarslan. 45 yaşlarındaki üç ortak 2013’te Picus ile yola çıkıyor. TÜBİTAK destekli şirket ilk olarak kamu kuruluşlarına ‘sızma testi’ yapıyor.
Özarslan, “TOBB’a hizmet verdik 2017’de yurtdışına açıldık. Telekom Italya ilk müşterilerimiz arasındaydı. Şimdi de Volvo, BMW, ABD Posta Teşkilatı, ABD donanması gibi önemli müşterilerimiz var” dedi.
Özarslan’ın verdiği bilgilere göre Picus’un Red Team ve Blue Team adında iki önemli yapısı var. Her ikisinde de 30 mühendis çalışıyor. Bunlar bir anlamda ‘beyaz hacker’. Görevleri sürekli siber ataklar yapmak. Yani asıl ağaçkakanlar bu gençler. Blue Team’in işi de Red Team’in ortaya çıkardığı açıkları, sızıntıları tamir edecek sistemleri geliştirmek. Bunun dışında şirketin yine tamamen Türk mühendislerden oluşan 100 kişilik bir yazılım geliştirme ekibi var.
Dr. Özarslan, “Bir anlamda şirketlerin siber bağışıklık sistemlerini kuruyoruz” diye özetledi işlerini.
‘MİRKO RİNALDI BİZE GELDİ’
Juventus’un siber kalelerini teslim alma hikayesini ise şöyle anlattı Özarslan: “Juventus futbol alanında ilk müşterimiz. Siber güvenlik alanında çok iyi bilinen bir ICT Başkanı var; Marko Rinaldi. Siber güvenlik alanında ürün ararken bizi fark ediyor. Bizim İtalya dahil 20 ülkede 50 çalışanımız var. Birkaç ay sunumlar ile geçtikten sonra onları ikna ediyoruz. Bu süreçte binlerce saldırı yaptık Juventus’a. Açıkları bulduk, iyileştirdik. Yani bizim ofansif ve defansif ekipler Juventus’un siber duvarlarını test etti.”
Anlaşmanın mali boyutunu da sorduğum Özarslan, “Bir futbolcudan daha uygun maliyetli anlaşma oldu” yanıtını verdi.
50 BİN GENCE ÜCRETSİZ SERTİFİKA
Picus Security’nin sosyal sorumlulukta da önemli bir projesi var. Purple Akademi, dört yıldır gençlere ücretsiz siber güvenlik dersleri veriyor. Her ders sonrasında sınavı geçenler bir sertifika alıyorlar. Bu da uluslararası akreditasyonu olan bir sertifika. Dr. Özarslan, “Purple Akademi’de dört yılda 54 bin sertifika verdik. Şu anda 153 ülkeden 30 binin üzerinde öğrenci var. Bütün süreç ücretsiz ve online gerçekleşiyor” dedi.
ÇEVRE İÇİN ÜÇ YILDA 44 MİLYON TL YATIRIM
BOYNER Grup’un sürdürülebilirlik meselesi tamamen kadınların ellerine teslim edilmiş durumda. Sürece liderlik eden üç kadın, geçtiğimiz günlerde, ‘Boyner Grup, 2024 Sürdürülebilirlik Raporu’nun detaylarını anlattı. Özetle sürdürülebilirlik vizyonunda yeni bir bakış açısına geçişin ana hatlarının verildiği toplantıda önemli bir taahhüt paylaşıldı: Yüzde 100 yeşil elektriğe geçiş hedefi.
Sürdürülebilirliği yalnızca çevresel etkiler üzerinden değil, insan odaklı bütüncül bir yaklaşımla ele aldıklarını vurgulayan Boyner Grup Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Boyner, son üç yılda yapılan çevresel yatırımların tutarının 44 milyon TL’yi aştığına dikkat çekti. Yeni sürdürülebilirlik stratejilerini ise şöyle özetledi:
“Sürdürülebilirlik stratejimizi işimize, dünyaya, çalışanlarımıza, paydaşlarımıza ve geleceğe duyduğumuz beş temel sorumluluk ekseni üzerinde yeniden inşa ettik. Şeffaf ve etik yönetimden döngüsel ekonomiye, kapsayıcı bir kurum kültüründen teknolojiye kadar attığımız her adım sürdürülebilirlik vizyonumuzun bir parçası. Sürdürülebilirlik odağındaki tüm yatırımlarımızı gelecek nesillere bırakacağımız bu bütüncül mirasla ölçüyoruz. Çünkü biz Boyner Grup’ta hiçbir zaman yalnızca finansal destek sağlamayı yeterli görmedik; değişimin ve dönüşümün bir parçası olmayı da sorumluluğumuzun ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz.”
Boyner Grup Mali İşler ve Sürdürülebilirlik Başkan Yardımcısı Özgür Tokgöz Altun ise startejinin para kısmına değindi: “2024’te hayata geçirdiğimiz enerji verimliliği projeleriyle 3.1 milyon kWh tasarruf sağladık; bu miktar yıllık ortalama 2 bin konutun elektriğine eşdeğer. Halen toplam elektrik tüketiminin yüzde 51’ini yeşil elektrikten karşılıyoruz, hedefimiz yıl sonuna kadar bu oranı yüzde100’e çıkarmak. Teknoloji ve inovasyon da sürdürülebilirlik faaliyetlerimizin önemli bir boyutu. Sadece 2024 yılında Ar-Ge yatırımlarımız 392 milyon TL’ye ulaştı ve Boyner Ar-Ge merkezimizde 15 yeni proje hayata geçirdik.”
Boyner Grup İcra Kurulu Üyesi ve Strateji & İş Geliştirme Başkan Yardımcısı Elif Ateşok Şatıroğlu da stratejinin temelinde eşitlik ilkesinin yer aldığını ve bunun insan kaynaklarının her aşamasına yayıldığını vurguladı.
TRAKYA’NIN KUŞLARINI KORUMA PROJESİ
DÜNYA kuş göçü rotasının önemli akslarından birini oluşturan Trakya’da ciddi bir popülasyon azalması sorunu var. Leylekler ve nesli tehlike altında olan Şah Kartallar, artan insan etkisi nedeniyle ciddi tehditlerle karşı karşıya kalmış durumda. Öyle ki Türkiye genelinde yalnızca 42-180 çift Şah Kartal kaldığı tahmin ediliyor. Hal böyle olunca TREDAŞ önemli bir projeye liderlik etmiş. “Trakya’nın Kuşlarını Halkalıyoruz” projesine Trakya Üniversitesi ve Doğa Koruma ve Milli Parklar 1. Bölge Müdürlüğü de dahil olmuş. Hedef belli; bölgenin ekosisteminde kilit rol oynayan leylek ve Şah Kartal türlerinin korunması.
Proje kapsamında beş yıl içinde 500 leylek ve 100 Şah Kartal halkalanacak. Ayrıca, en az 15 Şah Kartal ve 5 leyleğe GPS uydu vericisi takılarak göç yolları, yaşam alanları ve davranışsal veriler gerçek zamanlı olarak izleniyor. Bu takip sayesinde kuşların göç sırasında karşılaştıkları risk alanları, habitat tercihleri ve yaşam süreleri belirleniyor.
Proje, yalnızca iki türü korumakla kalmıyor; aynı zamanda onların yaşadığı sulak alanlar, meralar ve orman ekosistemlerinin sürdürülebilirliğini destekleyerek Trakya’nın biyolojik çeşitliliğini güvence altına alıyor. Bu güzel çalışma bir de ödül aldı. Sürdürülebilir İş Ödülleri’nde “İş Birliği” kategorisinin birincisi oldu.
TREDAŞ Genel Müdürü Necati Ergin, şirketlerle doğa arasındaki ilişkiyi güzel özetledi: “Biliyoruz ki doğa varsa biz varız. Amacımız; doğa koruma bilincini Trakya’nın tarlalarından okullarına, şehirlerinden köylerine kadar tüm bölgeye yaymak ve bu bilinci hep birlikte yaşatmak.”