Paylaş
Küresel tarafta başta ABD Merkez Bankası (Fed) faiz kararı sonrasında Fed Başkanı Powell’ın konuşması merakla beklenirken içeride ise, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) sürpriz bir faiz indirimine gidip gitmeyeceği merak ediliyor. TCMB’nin yüzde 19 olan faiz oranında bir değişikliğe gitmesi piyasa genelinde beklenmiyor, ancak bir sürpriz olursa bu durum da pek yadırganmayacak gibi duruyor. Faiz oranından ziyade aslında TCMB’nin basın açıklaması duyuru metninde yılın geri kalanındaki döneme ilişkin olarak para politikasında bir değişiklik olup olmayacağına dair mesajlar oldukça kritik durumda. Geçtiğimiz haftalarda TCMB Başkanı Sn. Kavcıoğlu’nun çekirdek enflasyon ve beklenen enflasyon kavramlarına vurgu yapması sonucunda, olası bir faiz indiriminin ne zaman yapılacağına dair beklentiler de haliyle gündemde sıkça tartışılmaya başlanılmıştı.
Bu haftaya baktığımızda ise hem Fed hem de TCMB para politikası toplantılarından çıkacak sonuçlar küreselde olduğu kadar yurtiçi piyasalarda da birtakım sert oynaklıklara sebebiyet verebilir.
Hangi durumda ne gibi bir sonuçla karşılaşma ihtimallerimiz var hızlıca bir bakalım.
Öncelikle Fed tarafına baktığımızda Jerome Powell tarafından varlık alım programının hızının azaltılmasına (tapering) ilişkin şimdiye kadar en net söylem Jackson Hole toplantısında gündeme gelmişti. Diğer Fed yetkililerinden sürekli olarak tapering’in bu yıl sonuna gelmeden başlanılması hatta daha belirgin bir zaman belirterek eylül ayını işaret etmeleri Fed Başkanı Powell üzerinde bir baskı oluşturuyordu. Nitekim, Powell da tapering’e bu yıl sonuna doğru başlamanın uygun olabileceğinin sinyalini vermişti.
Bu haftaki Fed toplantısı sonucunda, Powell bu söylemini yinelerse hatta daha da net bir tonda bunun ne zaman başlayacağına ilişkin bir işaret verirse ABD dolar endeksinde (DXY) hızlı bir yükseliş gündeme gelebilir. Geçtiğimiz hafta içerisinde de sert bir yükseliş gösteren DXY hafta kapanışını 93’lü seviyelerde yapmıştı. 16 Haziran tarihli toplantı ile yeni bir sayfa açarak 90 üzerinde 92’li seviyelerde gezinmeye başlayan DXY, eğer Fed’den tapering’e başlamasına ilişkin sinyallerin vurgulu şekilde gelirse 100’e doğru dahi bir yelken açabilir. Yıl sonuna ilişkin çeşitli enstrümanlara dair tahminler bu haftaya kadar piyasa uzmanları tarafından kısmen de yapılabiliyordu. Ancak Fed’in bu toplantısından sonra tüm analizler baştan sona değişiklik gösterebilir.
DXY tarafındaki bu yükseliş de beraberinde ons altın fiyatlarını baskılayacaktır. Zaman zaman son dönemlerde 1800 dolar üzeri seviyeleri deneyen ons altın eğer DXY tarafında bir yükseliş gündeme gelirse 1700 doların altına dahi sarkalabilir. Devamında gram altın tarafında da yeniden 470TL seviyelerini görme ihtimalimiz olabilir. Tabi gram altın için dolar/TL kurunu da hesap etmemiz gerekiyor.
DXY tarafındaki bu artış sonucunda TCMB PPK toplantısı sonrasında dolar/TL yükselişe geçerse bu durumda ons altındaki değer kaybı ile dolar/TL yükselişinin gram altını nasıl dengeleyeceğini hep birlikte göreceğiz.
Geçelim TCMB tarafına...
Piyasalar genelinde TCMB tarafında herhangi bir faiz oranı indirimi ihtimalinden söz edilmez iken çeşitli platformlarda hep şundan bahsediyordum. TCMB faizi indirmek için bir yol arıyor, kendisine bir alan açmaya çalışıyor.
Nitekim bu alan açma gayretinde Sn. Kavcıoğlu’nun çekirdek enflasyon kavramını gündeme getirmesi ile bir adım atılmış oldu. Perşembe günü açıklanacak faiz oranında eğer bir değişiklik olmaz da yüzde 19’da sabit bırakılırsa gözler basın açıklama metninde olacak. Basın açıklama metninde, TCMB eğer yıl sonuna doğru enflasyonun düşüş trendinde olacağına dair sağlam bir inanç sergilerse ve çekirdek enflasyona vurgu yaparsa piyasalar muhtemelen bunu ileriki toplantılarda bir faiz indirim hazırlığı olarak algılayacaktır. Aynı küresel tarafta olduğu gibi yurt içinde de birçok analiz sil baştan yapılacaktır.
Geçtiğimiz hafta TL’de ABD dolarına karşı meydana gelen yüzde 2 üzerindeki değer kaybı bu hafta yüzde 3 ve belki de hatta üzerinde dahi olabilir. Böyle bir durum söz konusu olursa 9TL seviyesine doğru bir yaklaşım da görme ihtimalimiz oldukça yüksek bir olasılık haline gelir. Bu bir öngörü ya da beklenti değil. Sadece olası ihtimalden bahsediyorum.
Dolar/TL kuruna ilişkin yıl sonu tahmini son yayınlanan Orta Vadeli Program’da 8.30 TL olarak açıklanmıştı. Oldukça iyimser bir tahmin olarak değerlendirdiğim bu seviye Fed’in açıklamaları ve ardından TCMB PPK toplantı sonrasındaki basın duyurusuna göre yıl sonu gerçekleşmesinin ardında kalabilir.
Toparlayacak olursam bu hafta içerisindeki gelişmelerin senaryo analizlerine baktığımızda en yüksek olasılıkta olan senaryoya göre dolar/TL kurunda bir artışın gündeme gelmesi olarak karşımıza çıkıyor.
Buraya kadar olan yorumlarımdaki analizlerin tersi bir durum olması ihtimalinde eğer küresel çapta DXY’da bir yukarı yönde yeni kanal açılmaz ise ve dolar/TL kuru nispeten yatay seyirde kapanış yaparsa bu halde ekim ayına kadar olan süreçte kurda ve altın, gümüş fiyatlamalarında önemli dalgalanmalar yaşamayabiliriz.
Yurt içi ekonomik gündemde aslında karar verilmesi gereken en önemli mesele; faiz, enflasyon ve kur üçgeninde ekonomi politikası hangisini öncelikli olarak konumlandıracak. Bu konumlandırmada öncelik sıkça aslında vurgulanmakta ancak bunun fiili duruma nasıl yansıyacağı da bu hafta ciddi şekilde belirgin bir hal alacak.
Paylaş