Paylaş
2020 yılında Kovid-19 salgının patlak vermesinden sonra 2021 yılını büyük pozitif beklentiler ile karşılamıştık. Ancak ne yazık ki bu yıl boyunca da hem küresel ekonomiler tarafında hem de yurtiçi ekonomik görünümde çok da olumlu bir seyir hakim olamadı. Artan enerji, gıda ve tarım emtia fiyatları, tedarik zincirlerinde henüz tam olarak çözülemeyen sorunlar, nakliye masrafları, hammadde temini konusundaki sıkıntıları topladığımız zaman ortaya çıkan yüksek enflasyon oranları ve beraberindeki öngörülemezlik durumu 2021 yılında tüm dünyayı etkisi altında tuttu.
2022’ye girmek üzere olduğumuz şu günlerde ise önümüzdeki döneme baktığımızda, enflasyonist ortamın devam edeceğini söyleyebiliyoruz. Ancak önemli bir detay var. Merkez bankaları 2022 yılına dair Eylül aylarında yaptıkları projeksiyonları Aralık ayında yukarı yönde revize ederken, 2022 yılındaki enflasyonun 2021 yılının altında kalması yönünde bir beklenti içerisindeler. Bu beklentileri paylaşırlarken de risklerin halen devam ettiğini eklemekten de geri kalmıyolar. İşte bu noktada öngörülebilirlik durumunun 2022 yılı için bile ne kadar zor olduğunu ve merkez bankalarının tahminlerini yaparlarken halen risklerden bahsederek temkinli söylemlerde bulunmayı göz ardı etmediklerini görüyoruz.
Merkez bankaları tarafındaki söylemlere Fed önderliğinde bakacak olursak; 15 Aralık tarihli toplantı sonrasında Jerome Powell’ın açıklamaları enflasyondan kaynaklı risklerin devam edeceği yönünde oldu. Toplantı sonrasında açıklanan aralık ayı projeksiyonlarda ise eylül ayında yapılan yüzde 2 oranındaki 2022 yılı enflasyon tahmininin yüzde 2.6 olarak yukarı yönlü revize edildiğini gördük. Toplantıda yapılan açıklamalar sonrasında da büyük ihtimalle en erken 4 Mayıs en geç de 15 Haziran tarihli faiz kararları açıklanırken bir artırım yapılmasını bekliyoruz. Son 25 yılda en yüksek enflasyonun görüldüğü Euro Bölgesi’ne baktığımızda da burada Avrupa Merkez Bankası da (ECB) aynı Fed ile benzer paralellikte iken, varlık alım programlarını 2022 yılının ilk çeyreğinin sonu itibariyle tamamlayacağını açıkladığını görüyoruz.
İngiltere Merkez Bankası beklentilerin aksine diğer gelişmiş ülke merkez bankalarına kıyasla erken bir faiz artırımına giderken politika faizini 0.10’dan 0.25’e çıkardı. 10 yılın zirvesini gören İngiltere’deki enflasyonun 2022’de yukarı çıkmasını bekleyen İngiltere Merkez Bankası’nın bu kararı sürpriz niteliğinde oldu. Japonya Merkez Bankası ise 2016 Ocak ayından bu yana eksi olan faizi değiştirmez iken Fed ve ECB gibi tahvil alımlarını azaltma kararı verdiğini duyurdu.
Toparladığımızda; 2022 yılına dair ortaya çıkan görünüm şu; enflasyonist ortam halen varlığını sürdürmeye devam edecek ve gelişmiş ülkeler önderliğinde nerdeyse tüm diğer merkez bankaları önümüzdeki yıl boyunca sıkılaştırılmış bir para politikası izleyecekler.
Yurtiçindeki görünüme baktığımızda ise; küresel ekonomiler ile benzerlikler bir yandayken, diğer yanda politika uygulanması konusunda farklılıklar mevcut. Özellikle kasım ayından itibaren kur tarafındaki aşırı oynaklıklar, yurtiçi enflasyon üzerinde ciddi bozulmalar yarattı. TCMB de bu duruma son faiz kararı sonrasındaki basın açıklamasında yer verdi. Yurtiçindeki ekonomik görünüme ilişkin küresel tarafa göre en belirgin farklılaşma 2022 yılındaki enflasyon oranlarının 2021 yılının üzerinde olması yönünde. TL’nin değer kaybının devam etmesi durumunda ise enflasyonda düşüş sağlanmasının kolay olmayacağını söylemek mümkün. 2022 yılında TL’nin hızlı değer kaybetmeye devam etmesi ve enflasyonun da yükselmeye devam etmesi halinde TCMB’den bir politika değişikliğinin gündeme gelmesi şaşırtıcı olmayacaktır. Nitekim son PPK toplantı duyuru metninde de bu konuda bir ibare yer aldı.
Neticede piyasa beklentilerinin karşılanamadığı bir durumda iyileşmenin gerçekleşmesi kolay olmaz. 2022 yılında özellikle gelişmiş ülkelerin sıkılaştırıcı para politikası uygulamaya başlamaları durumunda yurtiçi ekonomik görünümün bugüne kıyasla daha da bozulmasını önlemek için ekonomi yönetimi tarafından piyasadaki ana bekentilerin güçlü iletişim, güven temasının oluşması ve fiyat istikrarını tesis edilmesi için yoğun tempolu bir çalışmanın yürütülmesi olduğunu söyleyebiliriz. Hanehalkları ve şirketler açısından bakıldığında 2022 yılının da zorlayıcı şekilde geçeceğini bilerek o yönde hazırlıkların yapılması gerekiyor.
Paylaş