Paylaş
Bu ralli hareketini tetikleyen temel unsurun Trump’ın başta vergi indirimine yönelik vaatleri olmak üzere küresel büyüme beklentilerin artırıcı gelişmeler olduğunu önceki yazılarımızda da belirtmiştik. Borsa İstanbul da yaklaşık 8 aydır devam eden küresel rallide öne çıkan borsaların başında yer aldı. BİST-100 endeksinin sene başından bu yana (3 Ağustos) olan getirisi yaklaşık % 37, Aralık 2016 başındaki dip seviyeden bu yana (3 Ağustos) olan getirisi ise yaklaşık % 46’ya dayandı. Bu olumlu görüntünün en önemli nedenlerinden biri BİST-100 endeksinin son yıllarda benzer gelişmekte olan ülke piyasalarına kıyasla oldukça iskontolu kalmış olması olsa da; büyümeye ilişkin endişelerin baş göstermeye başladığı 2016 yılının 2. yarısı itibariyle politika yapıcılar tarafından ekonomiyi ve finansal piyasaları destekleme yönünde atılan adımların da ciddi bir rol oynamış olduğunu da göz ardı etmemek lâzım. Özellikle, bu yıl mart ayı itibariyle aktif hâle gelen Kredi Garanti Fonu’nun endekste şu ana kadar gözlenen yükselişte ciddi bir etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Geride bıraktığımız 7 -8 aylık döneme baktığımızda gözlenen güçlü iyimserliğin başlıca gerekçeleri bu şekilde özetlenebilir.
Yılın geri kalan kısmına baktığımızda ise yukarıda değindiğimiz pozitif gelişmelerin önemli ölçüde fiyatlamalar yansımış olması ve bu yükselişte önemli bir role sahip olan Kredi Garanti Fonunun yavaş yavaş doyuma ulaşmakta olduğu da görülmekte. Dolayısıyla, her ne kadar BİST-100 endeksi hâlen benzer ülke piyasalarına kıyasla iskontolu kalmaya devam ediyor olsa da yılın geri kalan dönemi için yeni bir hikâye arayışının da yavaş yavaş ön plana çıkabileceğini de söylemek lâzım. Bu anlamda özellikle bir süredir detaylarının paylaşılması merakla beklenen 180 günlük eylem planı, Kredi Garanti Fonu’nun limitinin artırılması gibi, şirket kârlarını destekleyici yönde düzenlemeler yapılması (yakın dönemde gündeme gelen olası vergi indirimi) vs. gelişmeler bu anlamda olumlu katkı sağlayabilir. Ayrıca, hisseleri BİST-100’de işlem gören şirketlerin kârlılığındaki toparlanma eğiliminin yılın devamında da sürmesi ve/veya ekonomik büyümedeki toparlanma eğiliminin güçlenmesi gibi gelişmeler de bu anlamda endeksteki yükselişi destekleyebilecek unsurlar olarak not edilebilir. Diğer taraftan, küresel gelişmeler tarafına baktığımızda yılın geri kalanında şu ana kadar olan süreye kıyasla özellikle gelişmekte olan ülkeler açısından bir miktar daha zorlu geçebileceğini düşünüyoruz. Bu anlamda başta da değindiğimiz gibi son küresel ralliyi tetikleyici etki yapan Trump’a ilişkin belirsizliklerin devam etmesi ve ekonomi alanındaki vaatleri arasında hemen hemen hiçbirinin henüz tam anlamıyla hayata geçmemiş olması önemli bir risk unsuru. Ayrıca, Fed, ECB ve BoE gibi önemli gelişmiş ülke merkez bankalarının da yavaş yavaş da olsa mevcut genişleyici para politikası duruşlarını sıkılaştıracak olması da yine gelişmekte olan ülkeler için kritik risk unsurları arasında değerlendirilebilir. Bir süredir ölçülü faiz artırımlarına devam eden Fed’in çok yüksek ihtimalle Eylül ayı sonrasında bilanço küçültme sürecini başlatacak olması, Avrupa Merkez Bankası’nın yakın dönemde varlık alım programını sonlandırma ihtimali ve İngiltere Merkez Bankası’nın, Fed’in ardından faiz artıracak önemli gelişmiş ülke merkez bankalarından olma olasılığı bu anlamda takip edilmesi gereken başlıca gelişmeler olacak.
Özellikle ay sonunda Jackson Hole toplantısından gelecek sinyaller son derece kritik öneme sahip. Her yıl Ağustos sonlarında Wyoming’de Kansas City Fed tarafından düzenlenen para politikası sempozyumu olan ve Jackson Hole olarak bilinen toplantılar yatırımcıların yakın takibinde oluyor. Bütün dünyadan birçok önemli merkez bankacının katılması ile bazı kritik politika değişikliklerine yönelik mesajların önceki dönemlerde bu toplantılarda verilmiş olması Jackson Hole toplantılarının önemini artırmakta. Örneğin, Draghi, 3 yıl önce katıldığı Jackson Hole toplantısında parasal genişlemenin başlayacağı sinyalini vermişti. ECB Başkanı Draghi’nin 3 yıl sonra ilk kez bu ayki toplantıya katılacağını duyurması da bu anlamda toplantının önemini artırmakta. Ayrıca, yine para politikası kararları üzerinde en etkili ekonomik gösterge olan enflasyon ve öncüleri ile ekonomik büyüme tarafında izlenecek seyir de bu anlamda oldukça önemli. Yurtiçi tarafta, Hazine’nin borçlanma limiti ile enflasyon-büyüme-kur tarafında gözlenecek seyirde yakından izlenmeye devam edilmesi gereken başlıca göstergeler olarak not edilebilir. BİST’in seyri açısından Türkiye 5 yıllık CDS’inin 200 altındaki seyrini koruyup koruyamayacağı kritik önem sahip olan bir diğer gösterge olacaktır.
YENİ HAFTADA BİST-100’DE NE BEKLEMELİ?
Yukarıda, geçen da hafta paylaştığımız, BİST-100 endeksine ait saatlik fiyat grafiğin güncel hâli yer almaktadır. Önceki hafta kısa vadeli en kritik destek seviyesinin Almanya ile yaşanan gerginlik (20 Temmuz’da Almanya Dışişleri Bakanı’nın Türkiye’deki Alman şirketleri hakkındaki soruşturma iddiası) sonrasında test edilen 106.050 seviyesinin kısa vadeli en kritik destek olarak takip edilebileceğini belirtmiştik. Bu hafta salı günü (1 Ağustos’ta) Almanya Hükümeti’nin Avrupa Birliği’nden Türkiye’ye yönelik ekonomik baskının artırılmasını talep etmesi ile ilişkilerde artan gerginliğin etkisiyle bu destek seviyesinin bir kez daha test edildiğini gördük. Bu destek seviyesinden gelen tepki alımları ile bunu destekleyici diğer gelişmeler (örneğin BİST-100 üzerinde yaklaşık % 5 – 6 civarında ağırlığa sahip olan Tüpraş hissenin oldukça güçlü bir kâr açıklaması perşembe günü endeksteki iyimserliğin ana nedenlerinden biri oldu) endeksin 107.550 direncine doğru hareketlenmesini sağladı. 107.550 desteğinin yaklaşık olarak 50 saatlik hareketli ortalamaya karşılık gelmesi de bu direncin önemini artırmakta. Önümüzdeki günlerde 107.550 direncinin hacimli bir şekilde kırıldığını görmemiz hâlinde endeksin hızlı bir şekilde tarihi zirve seviye olan 108.650 direncine doğru hareketlenmesi beklenebilir. Yükseliş eğilimini kuvvetlendirebilecek olası haber akışları ile tarihi zirvenin kırılması durumunda ise endeksin zirvesini 110 – 112 bin aralığı taşıma olasılığı ciddi ölçüde artacaktır. Diğer taraftan, görülebilecek olası kâr satışlarının kısa vadede sert bir düzeltme hareketine dönüşmemesi açısından 106.050 desteği üzerinde kalınması oldukça önemli olacak. Almanya ile yaşanan siyasi gerginlik nedeniyle 1 hafta içinde 2 kez test edilen bu desteğin kırılması hâlinde, düşüşün hızlanması ve sene başından bu yana görülen yükseliş trendi ile 200 saatlik hareketli ortalamaya karşılık gelen 104.500 – 104.700 destek bölgesine doğru bir gerileme görülebilir. Bu destek bölgesinin de kırılması hâlinde ise bir sonraki en güçlü destek yaklaşık 50 günlük hareketli ortalamaya karşılık gelen 101.700 seviyesinde bulunuyor.
Paylaş