Paylaş
Olumlu baz etkilerine karşın enflasyon çift hanelerdeki seyrini sürdürmekte. 3 Mayıs’ta açıklanacak Nisan ayı TÜFE rakamlarında olumlu baz etkilerinin hissedilmeye devam etmesi ve yıllık rakamda geçici - sınırlı da olsa bir gerileme görülmesi ihtimal dahilinde. Ancak, nisan sonrasında, özellikle yaz dönemine ait verilerde olumlu baz etkilerinin azalması nedeniyle çift hanelerdeki seyrin devamı kuvvetle muhtemel. Ayrıca, yakın dönemde TL’de gözlenen değer kayıpları, yapılan elektrik-doğalgaz zammı gibi unsurlar da enflasyon üzerinde yukarı yönlü etki oluşturabilecek önemli unsurlar olarak not edilebilir. Dolayısıyla, enflasyon tarafında yukarı yönlü risklerin ön plana çıkması nedeniyle TCMB’nin ölçülü bir faiz artırımına gitme olasılığının da arttığını söylemek mümkün.
Yakın dönemde piyasada yapılan anketler de konsensüs beklentilerin TCMB’den ölçülü bir faiz artırımı gelmesinin beklendiğini işaret etmekte. Bizim beklentimiz, Kasım 2017’den bu yana fonlamanın yapıldığı tek seviye olan yüzde 12,75’teki Geç Likidite Penceresi Borç Verme Faizi’nin 50 bp artışla yüzde 13,25’e yükseltilmesi yönünde. Piyasadaki beklentiler de ağırlıklı olarak 50 – 75 bp artış beklendiğini işaret ediyor.
Geçen hafta yayınlanan, reel sektör ve finans sektöründeki 77 profesyonelin katılımıyla gerçekleşen Nisan 2018 TCMB Beklenti Anketi’nden de faiz artırım beklentilerine yönelik sinyal gelmişti. Anketin detaylarına bakıldığında, bu durumun temel gerekçesinin enflasyon ve kura yönelik beklentilerde gözlenen bozulma olduğu söylenebilir. Ankete göre, 2018 yılsonu enflasyon beklentisi nisanda yüzde 9,49’dan yüzde 10,07’e; yılsonu dolar/TL tahmini de 4,0975’ten 4,2220’ye yükseldi. TCMB Ağırlıklı Ortalama Fonlama Maliyetine (AOFM) yönelik beklentiler mevcut ay için yüzde 12,96 (Önceki: yüzde 12,75), 3 ay sonrası için yüzde 13,10 (Önceki: yüzde 12,75) ve 12 ay sonrası için yüzde 12,74 (Önceki: yüzde 12,38) oldu.
Yıllık planlı toplantı sayısı 8 olan TCMB’nin bir sonraki planlı toplantısı 7 Haziran’da, yani Mayıs ayında planlı bir toplantı bulunmamakta. Dolayısıyla, 25 Nisan’daki toplantının ardından yaklaşık 1 buçuk ay dönemde TCMB’nin planlı toplantısının bulunmaması da, enflasyon ve kur beklentilerinde gözlenen bozulmaya ek olarak piyasanın TCMB’den beklediği ölçülü faiz artırımının gerekçeleri arasında görülebilir. Yakın dönemde özellikle kur ve faiz tarafında gözlenen oynaklıklar dikkate alındığında TCMB’nin “buradayım” mesajı taşıyacak bir adım atması yerinde olacaktır. Aksi takdirde, hem diğer gelişmekte olan ülke para birimlerine hem de kendi geçmiş reel istatistiklerine göre aşırı ucuz seviyelerde olan TL’de, kısa vadede spekülatif hareketlerle bir miktar daha değer kayıpları görülebilir.
Son söz olarak, yukarıda belirttiğimiz gibi TL’nin aşırı ucuz seviyelerde bulunması nedeniyle önümüzdeki dönemlerde TL’de değer kayıplarından ziyade değer kazanma olasılığının daha ağır bastığını söylemekte fayda var. TCMB’nin hem 25 Nisan’daki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında hem de 30 Nisan’daki yılın 2. Enflasyon Raporu’nda vereceği mesajların olası spekülasyonları ortadan kaldıracak nitelikte olması ile mevcut riskleri azaltacak olası gelişmelerin TL’de hızlı değer kazanımlarını beraberinde getirmesi sürpriz olmayacaktır.
Paylaş