Paylaş
Sebebi malum; korona fiyatlaması bitti mi biter mi derken Rusya - S.Arabistan anlaşmazlığı yangın yerine dökülen benzin misali piyasaları allak bullak etti.
Uzun zamandır petrol üreticileri piyasa şartlarına bakarak arz miktarını ortaklaşa belirler bu da fiyatlarda sert değer kayıplarının önüne geçerdi.
Bu kez öyle olmadı. Rusya ve S.Arabistan anlaşamadıkları yetmiyormuş gibi kılıçları çekerek madem öyle gör bakalım tadında bir tavırla birbirlerine girdiler.
S.Arabistan hem satış fiyatını düşürdü hem de üretimi arttıracağını açıkladı. Rusya altta kalmadı, demirden korksak trene binmezdik edası ile resti rest ile karşıladı.
2016 başını hatırlatan bu kavga korona etkisi ile kısa süreli de olsa resesyona koşan dünya ekonomisinde sürecin bir ekonomik çöküşe – krize dönüşmesi kaygısını tetikledi ve piyasalar alabora oldu.
Suriye demek nasıl Rusya demekse S.Arabistan demek de aslında ABD demektir. 2016 başında kaya gazından petrol olup yağan ve Ukrayna’ya giren Rusya’yı bu silah ile vuran ABD’ye karşı şimdi Ruslar kontra atağa kalktı.
Ne atağı Ruble yüzde 8 değer kaybetmiş diyebilirsiniz ama gelin görün ki o günün şartları ile bugünün şartları arasında önemli bir fark var. ABD’de Kasım ayında kritik bir başkanlık seçimi gerçekleşecek.
Üç hafta önce 29.500 olan Dow Jones bugün 23.800 puanı test etti. Finansal piyasalar toparlanmaz ekonomik aktivite ikinci yarıyılda olumlu bir seyre bürünmezse Trump seçimi kazanamaz.
Rusya ABD’nin yumuşak karnına çalışarak el yükseltiyor.
Ancak fazla uzatamaz. Benim de elim yanar ama sen kömür olursun blöfünün bir limiti var. Herkes aynı gemide ve petrol üreten ülke ve şirketlerin tahammül edemeyeceği fiyatlar kimsenin çıkarına değil.
Çünkü onlar batarsa alacaklıları da hasar alır. Hasar alan her aktör bağlantılı olduğu ekonomik birimlere tehdit bulaştırır.
Ben kısa bir süre içinde S.Arabistan ve Rusya arasında arabuluculuk çabalarının gün yüzüne çıkacağı en azıdan üretim artışı ve fiyat kırma silahlarının karşılıklı geri çekileceği görüşündeyim.
Bir önceki yazıda paylaştığım korona resesyonuna yönelik fiyatlamada ise artık aşağıda önemli bir alan kalmadığını düşünüyorum.
Bugün petrol paniğinin getirdiği fiyatlar büyük ölçüde 2020 ilk yarısındaki resesyonu yansıtıyor.
Diyeceksiniz ki neye göre ? Açıklayayım;
Finansal piyasalar bir orkestra gibi aynı melodiyi mırıldanır. Borsa endekslerine veya petrole paritelere bakıp aşağıda yukarıda hudutlar belirmek güç ve tartışmaya açıktır.
Ancak amiral cephe olan tahvil piyasalarında sınırlar görece daha belirgin çizilebilir.
Aşağıda 10 yıl vadeli ABD tahvil faizini görüyorsunuz. Bugün % 0,32 seviyesi görüldü. Ben bu yazıyı kaleme alırken (TSI 20:12 ) % 0,52 faiz oranı ile işlemler devam ediyor.
Ekonominin gelecek 2-4 yıldaki seyrine yönelik çok daha güçlü sinyal üreten cephe ise 5 yıl vadeli ABD tahvil faizidir.
Bugün bu cephede de % 0,32 test edildi ve benzer şekilde % 0,50 oranla işlemler sürüyor.
Her iki grafikte de lacivert olan faiz kırmızı olan ise teknik analizden fal tutalım dendiğinde sıkça yararlandığım geniş periyotlu bir bollinger bandı.
Size bakın faiz banda çarpmış bir süre sonra otobanın bariyeri misali bu kırmızı çizgi faizi içeri atacak ve piyasalarda da stres düşecek demeyeceğim.
Bu teknik görünüm kuşkusuz umut verici ama yeterli değil. Esas olan temel dinamiktir.
FED son faiz indirimi ile haftalık fonlamayı % 1,25’e çekti. Önümüzdeki süreç bir resesyon ise ki kısa süreli de olsa öyle görünüyor 50 veya 75 baz puan daha indirime giderek politika faizini % 0,50’ye kadar indirecektir.
6 ay süreli bir resesyon daha güçlü bir faiz indirimi gerektirmez. Bu ölçüde bir indirim dahi ne ölçüde lazımdı tartışılır.
Genelde faiz indirim serilerini takiben FED bir bazen iki sene kadar bekler ve ekonomi sağlığına kavuştuktan sonra vites yükseltir gibi faizleri arttırmaya başlar.
Bana 5 yıl vadeli tahvilin % 0,50 ile işlem görmesi tahvil tarafında bir krizin değil ama resesyonun yeterince fiyatlandığını düşündürüyor.
Piyasalar başta da ifade ettiğim üzere bir bütünün parçalarıdır. Tahvil fiyatladı ise başta borsalar diğer marketlerin de kısa süreli bir resesyonu yeterince fiyatladığını düşünebiliriz.
Tahvil piyasalarında faiz aşağı geldiğinde önceden görece daha yüksek faiz ile alınan tahviller kıymete biner ve ikincil piyasada tahvil fiyatları yükselir.
Şu anda tahvil tarafında yatırımcılar çok mutlu faizler aşağı fiyatlar yukarı gidiyor.
Bir noktada ki ben bu noktaya çok yakın olduğumuzu düşünüyorum tahvildeki saadet zinciri kopacak ve fiyatlar aşağı faizler yukarı gitmeye başlayacaktır.
Önümüzdeki gün/haftalarda böyle bir eğilim ile karşılaşırsak bu bize en geniş ölçekli marketten para çıkışı başladığını anlatacak.
Tahvilden çıkanların bir bölümü hisse senedi marketlerindeki iskontoyu fırsat görecek ve alışa geçecektir.
Tüm bu aktardıklarım resesyon senaryosu ile ilişkili.
Yok yaşadığımız bir küresel kriz fiyatlaması ise (ben hiç sanmıyorum) bu senaryoda pekala ABD tahvil faizlerinin yüzde 0 seviyesine de düşeceğini borsa endekslerinde de aşağıda daha alan olduğunu savunabilirsiniz.
Sonuç derseniz ben borsa endekslerinde en kötünün uzaklarda olmadığını tahvil faizlerinde yükselişin başlaması ile birlikte hisse senedi marketlerinde de aylarca sürebilecek bir rallinin zemin kazanacağını düşünüyorum. Bir sonraki Pusula’da buluşmak dileği ile…
PUSULA – ABONELİK
Pusula Bigpara’da yayınlandığında haberdar olmak ve ücretsiz olarak tüm posta pusula gönderilerine yayınlandığı anda ulaşmak için abone olabilirsiniz http://pusulaninotesi.com/posta-pusula/
Paylaş