Paylaş
Borsa endeksleri Nisan ayının ilk sekiz işlem gününde ortalama yüzde 10 yükselirken geçen hafta USD de dünya genelinde ortalama yüzde 2,5 değer kaybetti.
En kötü geride kaldı mı sorusu demode. Sizlerle iki hafta önce bu konuda ne düşündüğümü açıkça paylaşmıştım. Uç riskleri bir kenara bırakırsak şimdi tartışmamız gereken iki başlık var;
1- Olumlu seyir ne kadar süre ve hangi seviyelere kadar sürebilir ?
2- Yeni güçlü negatif akımlar ile ne zaman karşılaşabiliriz ?
İlk soru ile başlayalım; ben borsalarda var olan yükselişi bir tepki hareketi olarak görmüyor aylarca sürecek bir rallinin başlamış olabileceğini düşünüyorum.
Bu görüşün en önemli dayanağı 2019 başından bugüne 16 ay süren durgunluk/resesyon seti ile dünya ekonomisinin dinlenme ihtiyacını fazlası ile karşılamış olması. 1-2 ay sonra karantinaların sona ermesini takiben başlayacak büyüme 3-4 sene kesintisiz sürme potansiyeli taşıyor.
Finansal piyasalar önden koşarak duran ekonomilerde dönecek çarkları bugünden fiyatlıyor.
Ancak son üç haftada gerçekleşen dipten ortalama yüzde 25 sıçramayı referans alıp yurt dışında hareketin bu ivme ile süreceğini düşünmek de fazlası ile iyimser olur. Mutlaka geri esnemeler ara negatif akımlar da yaşanacak yükseliş böyle bir tempo ile süremeyecektir.
Ara akımlara döneceğim; şimdi ana akımın en azından önümüzdeki 12 ay adına potansiyelini tartışalım.
2021 ilk yarısı içinde Dow Jones 36.000 DAX 17,000 semalarına kadar yükselebilir. BIST 100 endeksi bu takvim dilimi içinde 135.000 puana tırmanabilir.
Bir de ara akımlar var. Hele ki geride bıraktığımız sert çöküşün psikolojik etkilerini göz önüne alırsanız “ amanın düşüyor” refleksinin arada nüksetmesi borsalarda satıcılı geçen birkaç haftalık kesitler yaşanması hiç şaşırtıcı olmaz.
Ne oranda derseniz bu yılın kalan bölümünde (en azından Ağustos ayına kadar) öyle yukarıdan aşağı yüzde 20-30 oranında düşüşler yaşanacağını sanmıyorum.
Yılın kalan bölümü içinde yüzde 5-15 arası oranlarda ara negatif akımlar ile 2-3 kez karşılaşabiliriz.
Ne zaman derseniz ortaya öyle iddialı bir senaryo atamasam da Haziran ayını riskli buluyorum.
Lokomotif Dow Jones endeksini referans alarak işin bu kısmını mercek altına alalım.
Şubat ortasında 29.500 olan ABD borsa endeksi kriz fiyatlamasında 23 Mart tarihinde 18.200 puana kadar düşmüştü. Geçen haftayı 23.714 seviyesinde tamamladı.
Nisan-Mayıs parkurunda Dow Jones’un yüzde 15 kadar daha artış kaydederek 27.500 puana ulaşması sürpriz olmaz.
Haziran ayı karantinalar bitti ekonomik çarklar yeniden dönmeye başladı manşetlerine sahne olurken borsa endeksleri de direnç seviyelerine ulaşmış olursa bu ilk hissedilir negatif ara akım için uygun zemin teşkil edebilir.
Okurlar içinde bu krizin karantinalar sona erse de bıraktığı hasar olmayacak mı diyenler olduğuna eminim.
Krizler depremler gibidir; ülke sektör ve şirket bazında şüphesiz darbe alan eski gücüne dönemeyenler olacak.
Benim buraya kadar aktardıklarım dünya geneline yönelik.
Gelişmiş ülkelerde krizin faturasının dikkate değer bir bölümünü kamu üstleniyor.
Evet bu kamu borç stoklarını yükseltecek ama işin bir tıkanıklığa yönelmesine neden olmaz.
Türkiye ne yazık ki bu krize önceki beş yılın getirdiği yıpranmışlık, yorgunluk ile yakalandı.
İşsizliğin önce sıçradığına sonra çok yavaş gerileyebildiğine şahit olabiliriz. Büyüme temposu görece zayıf veya dalgalı kalabilir.
O halde BIST bir sene sonra da olsa nasıl 135,000 puan olabilir diyenler olacaktır.
Bu önemli dezavantajlar olmasa çok daha yüksek seviyelerden bahsedebilir ABD ve Almanya’nın bir yıl sonra 2020 zirvesinin yüzde 20 üzerine çıktığı senaryoda Türkiye’yi reel olarak 2020 ilk çeyrek zirvesi ile kısıtlı bir hareket alanına aday bulmaz 165,000 mümkün yazardım/yazmadım.
Ocak 2020 – Ocak 2021 enflasyonunun yüzde 9 olacağını varsayarsak 124.500 zirvesinin eş değeri bir sene kadar sonra 135.000 yapar.
Türkiye’nin kamu borç rasyosunun yüzde 35 oluşu halen dayanıklılık adına avantaj. Bu bakıma önümüzdeki 6-12 aylık vadede ülkemizin lokal sert çalkantılar ile karşılaşma ihtimali bence oldukça düşük.
Ancak neresinden bakarsak bakalım Covid-19 daha az can kaybetsek de ekonomik ivme adına bizde daha frenleyici zedeleyici izler bırakmaya aday görünüyor.
Tüm bunlar olağan şartlara yönelik senaryo analizim.
Covid-19 benzeri uç riskler savaşlar doğal felaketler pekala her zaman gerçekleşebilir. Ancak bunlara senaryo analizlerinde yer vermek rasyonel değil.
Ya kalp krizi geçirirsem ya çatı üstüme yıkılırsa diyerek analiz yapmaya başlarsak bu tahmin değil korku filmi senaryosu yazmak olur.
Ya kış aylarında yeni bir pandemi dalgası ile karşılaşırsak ? Bu uç risk değil masadaki seçeneklerden biri. Ancak Ağustos ayından önce piyasa gündem/radarına gireceğini sanmıyorum. O gün geldiğinde yeniden değerlendirmek üzere bu riski rezervde tutmak daha doğru.
Tahmin üretirken soru, iyi olacak çünkü veya kötü olacak çünkü şartlanması ile başlarsa dayanaklar şartlanmaya yönelik oluşturulur. Tahmin objektiviteden uzaklaşır.
Yazıp çizdiklerim yüksek sesle düşünürcesine kaleme aldığım kişisel görüşlerim. Şüphesiz iddia değil. Gerçekleri yaşayarak öğreneceğiz.
BIST için kısa vadeye yönelik direnç özellikle vermedim.
Pozitif ayrışma için alan var. Ancak tabelaya ne ölçüde yansıyacağı çok fazla değişkene bağlı.
Bu nedenle takvim ve teknik analizi Dow Jones üzerinden oluşturarak Türkiye’ye o günün şartlarında bakmak daha doğru.
Nisan ayının ikinci yarısı özelinde DJ için 25,500 DAX adına 11,500 frenleyici veya ılımlı negatif ara akımları tetikleyici dirençler olma potansiyeli taşıyor.
Eylül ayından önce borsa endekslerinde yeni zirveler ile karşılaşacağımızı da sanmıyorum.
Aksine önümüzdeki beş aylık takvim kesiti içinde DJ için yukarı yönlü potansiyelin 28.500 DAX için 12.500 ile kısıtlı kalabileceği görüşündeyim.
Bu bakıma gelişmiş borsa endekslerinde al-tut stratejisi ile önümüzdeki 4-5 ayın sağlayabileceği getiri geride kalan 3 haftada yaşanandan düşük kalabilir.
BIST ile tamamlayalım; bizim cephede 93,500-94,000 bandının etkili olabilecek bir destek olduğunu 88.000 civarına geri çekilme yaşanması için güçlü negatif haber akımına gerek olacağını düşünüyorum.
Evet Dow DAX gibi endekslerin yükselişine ayak uyduramadık. Onlar kriz sırasında uğradıkları kaybın yarısını uç haftada geri alırken biz ancak 1/3’ünü telafi edebildik.
Ancak Türkiye bu konuda tek örnek değil. Güçlü gelişmiş ülkeler ile krizin maliyetini karşılama olanağı kısıtlı gelişen ülkeler arasında ralli sırasında genel bir ayrışma yaşandı.
Macaristan Peru Pakistan Meksika gibi daha birçok ülkede borsaların toparlanışı limitli kaldı.
Bu bakıma önümüzdeki haftalarda BIST’in ve TRY’ın performansı üzerinde bu ülke grubunun kazanacağı veya mahrum kalacağı momentum Türkiye’nin swap hattı arayışı kadar önemli ve etkili olacaktır.
Sağlıklı yarınlarda buluşmak dileği ile…
PUSULA – ABONELİK
Pusula Bigpara’da yayınlandığında haberdar olmak ve ücretsiz olarak tüm posta pusula gönderilerine yayınlandığı anda ulaşmak için abone olabilirsiniz http://pusulaninotesi.com/posta-pusula/
Paylaş