Bir Sonraki İstasyon

Ekim ayının ilk yarısı geride kaldı. BIST bu parkurda TL bazında yüzde 5,7 değer kaybederken döviz kurları ortalama yüzde 4,8 değer kazandı.

Haberin Devamı

İki haftalık bu kesitte dünya borsaları ortalama yüzde 2,5 yükselirken bize benzeyen ülkelerde döviz kurları ortalama yüzde 1,5 değer kaybına uğradı.

Türkiye varlıklarında yaşanan ayrışma geçen hafta başlayan Barış Pınarı Harekatı’nın Türkiye-ABD hattında tetiklediği belirsizlik ve riskler ile ilgili.

Öncelikle çok zor bir görev üstlenen askerlerimizin başarılı olup sağ salim yurda dönmelerini temenni ediyor, hayatını kaybeden şehitlerimize rahmet, yaralı ve gazilerimize acil şifalar diliyorum.

Haberin Devamı

Bu dileklerin ardından yazının konusuna gelmek istiyorum. Pusulanın odağı kim haklı kim haksız vb konulardan bağımsız biçimde sadece finansal piyasalar ve ekonominin geleceği.

ABD-TÜRKİYE HATTI

13 Eylül’de yayınlanan son Pusula’da “Borsa İstanbul’un dünya borsaları ile paralel bir seyir göstererek Ekim ortasına veya Kasım başına kadar olan kesitte 108.000 civarına  (belki 112.000 yakınlarına) yükselmesi mümkün” görüşüne yer vermiştim.

Evet mümkündü ama gerçekleşmedi. Eski okurlar bilir kelimeleri çok titiz seçerim. Bir şey bekliyorsam yanılgı riskini alır açıkça bekliyorum yazarım. Beklemiyor ama mümkün olduğunu düşünüyorsam mümkün kelimesini kullanmakla yetinirim.

BIST 30 Eylül’de 106.000 puana ulaştı. Ancak Ekim ayında devamı gelmedi. Dünya borsaları yükselişi sürdürürken endeks rotayı aşağı çevirdi ve geçen haftayı 99.000 sınırında tamamladı.

Borsa İstanbul’un gerek Ekim ayının ikinci yarısı gerek Kasım ayı performansında dış iklim tali bir etken olarak kalmaya ve ana akımı lokal şartlar belirlemeye aday görünüyor.

Dünya borsaları bu hafta da değer (ABD-Çin ateşkesi destekleyici) kazanırsa kuşkusuz BIST’de etkisini görürüz. Ancak bu etki yükselişe mi neden olur düşüşe paraşüt mü teşkil eder( geçen haftanın son iki gününde olduğu gibi) sorusunun yanıtını yine lokal şartlar belirleyecek.

Haberin Devamı

Almanya ve Fransa hafta sonu Türkiye’ye silah satışını askıya aldığını açıkladı. AB cephesinden hafta içinde sembolik tonda farklı tepkiler almamız da olası. Ancak ben fiyatlamalarda bu hattın etki yaratacağını sanmıyorum.

Mülteci tehdidi onlar adına gerçekten önemli bir sorun. Hazır ABD ön plandayken ben AB’nin arka planda kalacağını tahmin ediyor voltajı fazla yükselteceklerini sanmıyorum.

ABD ne amaçlıyor, bu cephede ne tür gelişmeler ile karşılaşabiliriz gelin buna senaryo üretelim.

İki ülke arasında bir anlaşmazlık varsa ve liderlerin bir araya gelmesi için bir takvim belirlenmişse bu temas gerçekleşmedikçe adım atılmaması dış politikada yaygın bir gelenektir.

Haberin Devamı

Bu gelenek 13 Kasım’da gerçekleşecek Erdoğan-Trump zirvesine kadar olan süreç için de geçerli olur mu yoksa ABD etkisi düşük kalacak biçimde ilk ekonomik yaptırım silahını ateşler mi sorusu yanıta muhtaç.

13 Kasım öncesi etkili olacak bir ekonomik yaptırım kararı gelir mi ? Ben beklemem.

Bu ABD’nin Türkiye’ye karşı rezervinde tuttuğu en caydırıcı koz ve kullanmakla tehdit etmeyi sürdürerek müzakere masasında avantaj sağlamaya çalışmaları daha olası.

Her ne kadar ergen gençleri çağrıştıran bir tutarsızlık içinde olsa da Trump’ın açıklamalarına bakarsanız özetle “Türkiye’nin harekatını desteklemiyoruz. Ama yapma yoksa şöyle yaparım böyle olur da demedik. Kendi aralarındaki mesele. Bazı sınırlar çizdik o sınırlar aşılırsa tepkimiz sert olur” diyor.

Haberin Devamı

O sınırlar ne elbette bilmiyoruz. Ancak zoraki de olsa ortada bir mutabakat olduğu çok açık.

Ben Türkiye’nin o sınırlar dahilinde elde edebileceği maksimum kazanımı kovalayacağını ve köprülerin atılmasından tıpkı ABD gibi imtina edeceğini düşünüyorum.

Özetle S400 gerilimini çağrıştıran ve senaryolandırılması kolay olmayan bir sürecin içindeyiz.

Bu nedenle hele de haftalık bir köşe yazısında sınırlı zihin jimnastiğinden öte bir içerik kaleme almak imkansız. 

BORSA İSTANBUL

Bu durumda yabancı gözü ile Türk borsası hangi noktada aşırı ucuz sayılır hangi fiyat bölgesi alıcılar için çok daha çekici satıcılar için yok artık bu fiyata da vermem dedirtebilir buna kafa yoralım.

Haberin Devamı

Tabloda borsa endekslerinin haftalık aylık ve yıllık dolar bazı performansları görüyorsunuz. BIST ayın ilk yarısında yüzde 10 kayba uğrayarak kayda değer bir göreli iskonto kazandı.

Yukarıdaki grafik yabancı yatırımcıların kıyaslama yaparken sıkça müracaat ettiği bir penceredir.

Mavi çizgi BIST/DAX paritesi. Yani her gün BIST’in değerinin o günkü DAX değerine bölünmesi ile elde edilen Euro bazı bir kıyaslama rasyosu.

Ben bu tür analizleri yaparken gerek USD gerek Euro bazında BIST’i pek çok borsa ile kıyaslıyorum.

Yeşil çizgi aşağıda ve yukarıda bariyeri yani aşırılaşma adreslerini gösteriyor. Bu yaklaşım 15 Temmuz darbe girişimi sonrası süreç dışında fena sonuçlar vermedi.

Fiyat ya bariyerden BIST lehine yukarı döndü ya da dışına savrulsa da birkaç ay içinde Borsa İstanbul’da DAX’a kıyasla tatminkar getiri sağlayacak bir primi beraberinde getirdi.

Bariyer dışına inişler 2016 ikinci yarıyıl dışında kalıcı olmadı.

Kabaca bu destek 95.000 puan civarına denk geliyor. Önümüzdeki günlerde döviz kurlarında değişim ve DAX endeksinin seyrine göre bu adres % 1-2 yukarı yönde koordinat değişikliği yaşayabilir.

Aşağıda ise aynı mantık ile hazırlanmış daha güçlü destek – direnç bariyerlerine atıf yapan haftalık periyoda sahip bir grafik var. 2018 yaz döneminde yanıltmış. Bunun dışında sicili hayli başarılı.

Bu pencereden bakıldığında pek çok yabancı yatırımcının kendisine Türk borsasına girsem mi veya ağırlık arttırsam mı diye sormasına neden olacak ilave Euro bazı iskonto gereksinimi yüzde 8.

TL bazında bu seviye muhtemelen şu anki değerler ile 93.000 puan civarına denk gelecektir.

Bariyerleri bir kenara bırakıp gerek Ağustos 2018 gerek Mayıs 2019 döneminde test edilen son 25 yılın göreli en düşüğüne (DAX’a göre) ne kadar uzaktayız derseniz Euro bazında yüzde 15 kadar marj var.

Bu senaryoda kurda belirgin biçimde yükseleceği için TL bazı karşılığını yüzde 10 marj ile 89.000 puan yakınları olarak görmek gerekir.

Ancak ben bu perdenin o ölçüde bir savrulmaya sahne olması riskini düşük buluyor, geçen hafta test edilen 97.500 aşağı geçilecek olursa (mümkün) Ekim-Kasım parkurunda test edilecek en düşük seviyenin 93.000 – 96.000 bandı içinde bir adres olması ihtimalini daha yüksek buluyorum.

Sakın bu satırları Eral Karayazıcı borsa şuraya düşer yazdı biçiminde algılamayın. İki çizgi ile sağ sol penaltı gol denebilecek bir parkurda değiliz.

Seçenekleri oluşturuyor dayanaklar ile sizlerle paylaşıyorum.

BIST Ekim ayının ilk yarısında dünya borsaları yükselirken değer kaybederek şimdiden görece daha yüksek ilgiyi hak edecek bir iskonto kazandı.

Bir insanın fikrinden daha net ve önemli olan eylemidir.

Yönettiğim yatırım fonu GPG’de hedge edilmemiş net hisse senedi yatırımlarına ilişkin yasal üst sınırım başka bir deyişle limitim yüzde 18 ağırlık.

Geçen haftaya kadar ortalama yüzde 5’de tuttuğum ağırlığımı dış iklimi ve oluşan göreli iskonoyu göz önüne alarak haftanın ikinci yarısında yüzde 9,5’e yükselttim.

Şartlarda yumuşama veya fiyatlarda ilave iskonto oluşmadıkça bu ağırlığı yüzde 7,5-9,5 bandında koruma eğilimindeyim.

Çünkü halen 2020 genelinde BIST’in iyi performans göstermesi olasılığını yüksek buluyor endeksin ilk yarıyıl içinde 115.000-120.000 2020 son çeyrek içinde 135.000-145.000 bandına yükselme şansı olduğunu düşünüyorum.

Bu nedenle önümüzdeki günlerde BIST’de göreli iskonto artar veya şartlarda yumuşama işaretleri görürsem net hisse senedi ağırlığımı kademeli biçimde yükseltme eğilimindeyim.

Ancak hangi seviyede ne ağırlığa çıkarım net bir planım yok. Bu maçın içinde çözülebilecek bir bulmaca.

Varlık dağılımını ağırlıkları ile her akşam GPG’nin twitter adresinde açıklıyorum.

Önümüzdeki günlerde net hisse senedi yatırımlarında bir değişikliğe gidip gitmediğimi merak eden okurlar bu kanal üzerinden güncel bakış açıma kolaylıkla ulaşabilir.

PUSULA’NIN YAYIN TAKVİMİ VE İÇERİĞİNDE DEĞİŞİKLİK

Hürriyet Bigpara’da altıncı yılımı tamamlıyorum. Çok da mutluyum. Başka bir medya organında yazmıyor, yazmayı da düşünmüyorum.

GPG’nin ilk yılında gördüğü yoğun ilgi ve 90 milyon büyüklük ile Türkiye’nin en büyük on üçüncü değişken yatırım fonu olması bu alandaki sorumluluğumu daha da arttırdı.

Gazetemden artık ayda iki yazı hazırlamam hususunda izin talep ettim. Anlayış gösterdiler.

Pusula’yı sevenlere iyi bir haberim de var.

Kasım ayından itibaren 2-3 yazıda bir Londra’dan çok değerli bir konuğumuz olacak. Türkiye’nin finans alanında yetiştirdiği özel kumaşlardan birinden (adı şimdilik bende saklı) gerek küresel marketler gerek Londra penceresinden Türkiye görünümü hakkında düzenli görüş alacağız. Bir sonraki Pusula’da buluşmak dileği ile…

Ücretsiz Pusula Abonelik : http://pusulaninotesi.com/posta-pusula/

Yazarın Tüm Yazıları