Paylaş
Trump’ın vergilerde indirim ve 500 milyar $’ı bulacak hükümet harcamaları söylemleri ABD ekonomisinde kısa vadede güçlenme beklentisi yaratırken bu beklenti hisse senedi piyasalarında da geçen hafta sert bir şekilde satın alındı. Bu iyimser hava ne kadar devam edecek göreceğiz. Diğer yandan mevcut beklentiler enflasyon beklentilerini de körükledi ve ABD 10 yıllık tahvil faizlerinde %2.24 seviyelerine kadar sert bir yükseliş gördük. İki yıllık faizler ise uzun bir aradan sonra ilk kez %1 seviyesini gördü. Enflasyon beklentilerinin yansıması Fed’in daha hızlı faiz artırımı olasılığını da gündeme getiriyor. Bütün bunlar dolar endeksinde 100 seviyesine kadar yükselişi de körüklemiş durumda. Başka deyişle ABD dolarının ciddi şekilde güçlendiği bir haftayı geride bıraktık ve bu güçlü seyirler yeni haftada da devam etmekte.
Dolar endeksi, 100 seviyesine tırmandı ve bu fiyat 2015 kasım ayından bu yana ilk kez görülüyor. Dolar endeksindeki bu ivmenin etkisi gelişmekte olan ülke piyasaları üzerinde baskı yaratıyor ve gelişmekte olan ülke piyasalarında karışık seyirlere neden olduğunu izliyoruz. GOP’lar içerisinde hiç kuşkusuz Türk Lirasının da negatif ayrıştığını izliyoruz. Yalnız, unutmamak gerek, Türk Lirası’nın başka bir hikâyesi bulunuyor. İç dinamikler TL tarafını ne yazık ki desteklemiyor. Merkez Bankası’nın faiz indirimi ve faiz indirimlerine devam edeceği sinyalleri, jeopolitik riskler, Suriye ile olan gelişmeler, özellikle idam konusunun gündeme gelmesinin ardından AB –Türkiye arasındaki ilişkiler derken konu başlıklarının ucu oldukça açık. Kısa sürede çözüme kavuşabilecek durumda olmadığı için bu durum TL üzerinde baskı yaratmaya devam edecek gibi görünüyor. Bu gelişmeler ışığında, Türkiye’ye yönelik risklerin her geçen gün artıyor olması da Türkiye’nin 5 yıllık CDS rakamı üzerinde de hissediliyor. CDS rakamı, geçen haftanın son iki gününden bu yana oldukça sert yükseldi. 270 puanlardan 290 puanlara doğru bir yolculuk izlendi ve şu sıralarda da 296 puana yükselmiş durumda. Türkiye’nin risk algısının yükselmesi ilerleyen süreçte not indiriminin ve global konjonktürün etkisiyle zaten azalmakta olan Türkiye’ye yatırım yapmanın cazibesini daha da azaltabilir.
Grafik1: Carry Trade performansları ( Aylık)
Kaynak:Bloomberg
Grafik2: Gelişmekte olan ülke para birimlerinin ABD Doları karşısındaki performansı ( Aylık)
Kaynak:Bloomberg
Paylaşmış olduğumuz iki grafikte, gelişmekte olan ülke para birimlerinin 14 Ekim-14 Kasım arası performansları görülüyor. 2016 yılının ilk dönemlerinde, rüzgarın gelişmekte olan ülkeler lehine döndüğünü belirtmemize rağmen, son bir ayda yaşanan gelişmeler, ne yazık ki bu rüzgarın etkisinin yavaş yavaş sonlandığını gösteriyor. Grafik 1’e baktığımızda, ABD Dolarına karşı hesaplanan Carry Trade performanslarında neredeyse hepsi yatırım cazibesini yitirmiş gözüküyor. Tablodaki para birimleri Dolara karşı değer kaybedince sonuç, uluslararası fonlar arasında kur ve faiz getirisi olarak en cazip para biriminin Dolar olduğunu söylemek yanlış olmaz. Hazır Fed’in aralık toplantısına adım adım ilerlerken, piyasalarda Dolara olan talebin canlanması haliyle gelişmekte olan ülke piyasalarına yönelik cazibenin azalmasına neden oluyor. Grafik 2’de, bu söylemlerimizin bir diğer kanıtı olarak yorumlanabilir. Kırmızıların ağırlıklı olduğu bu tabloda Doların zaferi diyebiliriz. Bu tablo yıl sonuna kadar çok büyük bir değişim içerisine girmeyebilir. Fed’in faiz artışına kesin gözle bakıldığı için yatırımcılar Dolara olan yatırımlarını daha da arttırıyor. Ancak, 2017 yılında yeniden Fed’in faiz artışı konusunu konuşmaya devam ederken, Trump’ın da yılı olacağını söyleyebiliriz. Diğer yandan, ciddi değer kayıplarının ardından GOP para birimleri 2017 yılında yeniden yüksek cazibeye sahip olabilirler.
Bu haftanın geneline bakıldığında, Dolar/TL’de yeni rekor seviyelerin test edilebileceğini görüyoruz. Global piyasalarda güçlenen Dolar, iç piyasada kan ağlayan TL, Dolar/TL kurunun da yukarı yönde tepki vermesine neden olmaya devam ediyor. Dolar/TL’de 3.30 seviyesini konuşmaya ve hatta 3.30 üzerine doğru beklentilerin de yoğunlaşmaya başlaması, rekor beklentilerini güçlendiriyor. Merkez Bankasından şimdilik bir müdahale beklenmiyor. Açıkçası, Merkezden bir müdahale gelse bile etkisinin kısa süreli olabileceğini söyleyebiliriz. Yazının üst kısmında Türkiye ile ilgili belirttiğim konu başlıkları bu duruma en büyük etken. Bu nedenle, bu haftaki pozisyonlarınızda oldukça dikkatli olmanızda yarar var. En büyük merak konusu “dolar kurunun nerede soluklanacağı”. Açıkçası, Dolar kuru yukarı eğilimi sürdürmekte ısrarlı duruyor. Bu nedenle, geri çekilmeler sınırlı kalabilir ve yukarı yönlü hareketler hızlanabilir. Teknik açıdan, Dolar/TL’de 3.25 altı kapanışlar geri çekilmelerin iştahını kabartabilir. Ancak, bu geri çekilmeler zayıf kalırsa rekorlara hazırlıklı olmakta fayda var.
Haber bazlı gittiğimiz bu günlerde verilerin ikinci planda kaldığını görsek bile bu haftanın verilerini de not etmek gerek. İç piyasada, ihaleler ve Türkiye’nin işsizlik oranı takip edilecek. Ancak, bu verilerin TL üzerinde etki yaratması beklenmeyebilir. Dış piyasada, Trump korkusunun geçmesiyle Fed’in önü açıldı ve piyasalar, 13-14 Aralık tarihine kadar ABD’den gelecek verilerle Dolar üzerinde hareketlilik yaratmak isteyebilir. Bu hafta, ABD’den perakende satışlar, enflasyon rakamları takip edilecek.
Paylaş