Paylaş
Atılan adımların yanı sıra yurt dışında yatırımcılar ile kurulan temaslar da bu hususta etkili olurken, ABD ile ilişkilerin düzelmesi adına kurulan diyaloglarda izlediğimiz bu iyimser süreci destekledi.
Tüm gelişmeleri izlediğimiz süreçte, Türkiye risk primi 560 seviyelerinden gerilerken, ekim ayını tamamladığımız şu günlerde 400 puanın da altına gevşediği görüldü.
Ekim ayında Rahip Brunson davasından tahliye kararının çıkması ile ABD & Türkiye ilişkilerinin gelecek döneme yönelik beklentilerini daha iyi bir çerçeveye girmesini sağlarken, bu durum ekonomi tarafında özellikle kur ve endeks kanadında hissedilir oldu. Kur bu haber akışlarının ardından 5.50 TL seviyesini test etse de sonrasında bu hareketlerin bu noktanın altına geçmediği gözlendi.
Ekim ayında TCMB PPK kararında bir faiz değişikliğine gitmezken, politika faizini yüzde 24 seviyesinde aynı bıraktı. Karar piyasalar üzerinde çok negatif etkilere neden olmamakla birlikte ekim ayı enflasyon beklentilerini de düşüş yönünde olacağı beklentilerini de ayrıca kuvvetlendirdi.
Kasım ayında en önemli iki gündem maddesi yurt içi piyasalarda ekim ayı enflasyon verisi ve 4 Kasım tarihinde başlayacak olan İran yaptırımları olacak. Ekim ayı enflasyon verisinin beklentilerin altında bir artış ile karşımıza çıkması TL’nin dolar ve Euro karşısındaki kazançlarını kuvvetlendirmesi mümkün olabilir.
Fakat İran yaptırımları Türkiye için kritik bir gündem olmaya devam ediyor. Yalnızca Türkiye’nin de değil, Rusya, Çin ve diğer Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin de bu süreçte yer alıyor olması yurt içi piyasaların daha agresif fiyatlamalara girmesine izin vermiyor. ABD tek başına İran’a yaptırım uygulamanın yanı sıra İran ile ticari ilişki içerisinde olanları da bu durumdan sorumlu tutacağını ve yaptırımlara tabi kalacağını dile getiriyor olması kurunun yanında yaşında yanması sözünü akıllara getiriyor.
Bu konu karşısında istisna tanınması adına ABD ile temaslar sürerken, oluşan beklentilerin TL üzerindeki iyimserliğin tam anlamıyla hissedilmesini sağlamıyor. Risk priminin inatçı bir şekilde 390 puanın altına gevşemiyor olması da bu süreci açıklar nitelikte.
Hal böyle olunca yatırımcılar dolar alınmalı satılmalı mı sorularına şimdiden başlamış görünüyor yoğun bir şekilde. Özellikle kurun geri çekilmesinde 5.50 TL seviyesini test etmesi ile gün yüzüne çıkan “Dolarda 5 TL seviyesi mümkün olabilir mi?” sorusu daha sıcaklığını koruyorken, bu soruları yanıtlamak uygun olacaktır.
Teknik olarak aslında önemli bir noktadan tepki alımları ile karşılaşan kurun, 5.9120 – 6 TL seviyelerini test etmesini normal karşılıyoruz. Fakat önümüzdeki süreci de baz aldığımızda diğer yandan bu sürece bir de yerel seçimler gündemini eklediğimizde açıkçası kurun tabanının kısa vadede 5.50 TL olması da çok normal görünüyor. Önümüzde ki dönemde kur bu seviyenin altına geçmedikçe bu seviyeden uzun vadeli alımlar uygun olabilir. Fakat 5 TL seviyesi şimdilik ihtimalleri daha zayıf olmakla birlikte belirttiğim alt noktanın 5 TL seviyesinin yeniden konuşulması adına önemli olabileceğinin altını çizmek isterim. Yukarı da ise 6 TL seviyesinin üzerine atakların oluşması hem ekonomik veriler anlamında hem de kur beklentilerinin gelecek dönem için bozulmasına neden olabilir.
Paylaş