Paylaş
Sektörün büyüme ve yaygınlaşma hızının artışına şahit olduğumuz bugünlerde, Hazine ve Maliye Bakanlığının kripto para sektörü özelinde yaptığı açıklamanın zamanlamasını yerinde buluyorum. Sektörün yapıcı bir şekilde düzenlenmesinin ekonomide önemli fırsatlar yaratabileceği öngörüsüyle bu çalışmaları destekliyorum.
Dünyada kripto para kullanan kişi sayısı; spekülasyon ve manipülasyon haberleri, küresel ekonomideki çalkantılı durum, Bitcoin fiyat dalgalanmaları gibi pek çok etken sayesinde her geçen gün yükseliyor. Kurumsal yatırımcıların, hazinelerinden aktardıkları yatırımlarla birlikte kripto paraya dönen para miktarı da artıyor. Bunlar, kripto para ekosisteminin gelişmesi için olumlu adımlar olsa da bazı çekinceleri de beraberinde getiriyor.
Kuşkusuz, en büyük endişeyi, özellikle küçük yatırımcıları koruma güdüsü ile resmî kurumlar yaşıyor. Regülatörlerin küçük yatırımcının fiyat düşüşlerinden olumsuz etkilenmesini önlemek konusundaki hassasiyetlerini daha önce FX piyasasına yaptıkları düzenlemeden hatırlayacaksınız.
Diğer endişe ise, kripto paraların kara para aklama, terör finansmanı gibi işlere alet edilme olasılığı. Her ne kadar Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi tarafından hazırlanan raporda, kripto paraların yasadışı ödemeler için kullanılması riskinin düşünüldüğü kadar büyük olmadığına işaret edilse de regülatörlerin bu alanda yapacakları düzenlemeleri hem gerekli hem de kaçınılmaz olarak niteleyebiliriz. Buna rağmen, altını çizmek isterim ki, yapılacak sert bir düzenlenme, ekosistemi olumsuz etkileyerek sektörün yara almasına neden olabilir hatta can suyunu kesebilir.
Sektörü yakından takip edenler, ülkemizde 2018 yılından bu yana, kamu otoritelerinin kripto paralar ve blok zinciri konusunda çalışmalar yaptığını iyi bilir. Bu çalışmaların bazılarında ben de yer aldım. Çalışma gruplarının son derece nitelikli insanlardan oluştuğuna şahidim. Ülkemiz kripto para sektöründe hem yatırımcının hem de sektörün kaygılarını kolayca hafifletebilecek iş gücüne sahip olmanın avantajını, dünyanın sayılı oyuncularından biri haline gelmek için kullanmalı. Doğru ve sektörün önünü açan adaptasyon geleceğin dünyası şekillenirken avantajımız olacak, ülkemizin mevcut durumdan en yüksek kazanımı sağlamasına imkân tanıyacaktır.
Bu görüşümü birkaç örnekle genişletmek isterim;
Dünyada dijital cüzdan hizmeti veren kuruluşların, ağırlıklı olarak dijital varlık alım satım platformlarının ve yatırım aracılarının belirli ölçüde kanunlarla düzenlendiği ülkeleri tercih ettiklerini görüyoruz. Proje sahiplerinin ve yatırımcıların, kendilerini yasal olarak güvende hissettikleri için bu ülkeleri tercih ettiklerini kolayca anlayabilirsiniz. Kripto para hizmet sağlayıcılarının ve projelerinin kabul gördüğü, akıllıca düzenlendiği, yatırımcılara bir seri fayda / avantaj sağlayan bu ülkeler, yeni gelişen bu alanda yatırım yapmak üzere araştırmalar yapan yatırım şirketlerinin de ilgisini çekiyor. Öngörülebilir yasal düzenlemeleri yapan ülkeler daha fazla yatırım ve yatırımcı için ülkelerini cazip hale getiriyor.
Dijital varlık yönetimi hizmeti sunan birçok kuruluşun hali hazırda sahip olduğu KYC (Müşterini Tanı) ve KYT (İşlemini Tanı) süreçlerinin standartlaştırılması düzenleyicileri şüphesiz memnun edecektir. Bu kapsamda Hazine ve Maliye Bakanlığı eş güdümünde ilgili tüm kurumların iş birliği içerisinde çalışıyor olmasını değerli buluyorum.
KRİPTO PARALARIN TÜRK FİNANS SİSTEMİNE GETİRECEĞİ BİRÇOK AVANTAJ VAR
Ülke olarak, finansal teknolojilerde güçlü kaslara sahip olmamız ve kripto para adaptasyonunun yüksek olması, kripto para ve blok zinciri tabanlı yeni iş alanlarının oluşması için mükemmel bir zemin oluşturuyor. Bu noktada, uluslararası para transferleri, kripto bankacılık, varlığa dayalı token ihracı ve girişimciler için kitle fonlaması gibi iş alanları, sektörün güçlendirilmesini ve Türkiye’nin finans merkezi haline gelmesini destekleyecektir.
Uluslararası para transferi işlemlerini ele alalım. Günümüzde, finans sistemindeki aracı sayısının fazla olmasından kaynaklanan zaman ve maliyet verimsizliği uluslararası para transferleri için önemli bir problem. Kripto paralar sayesinde bu işlemler aracısız olarak, kısa sürelerde ve düşük maliyetlerle gerçekleştirilebilmeli. Burada yeni ve sıcak bir iş alanı var. Biz de yukarıda saydığım avantajlarımızı değerlendirerek dönüşen sektör içinde öncü, yenilikçi ülkelerden biri olmalıyız.
Bu yazıyı bitirirken Coinbase’e geri dönelim. Coinbase’in halka arzının yarattığı yankının büyüklüğü biraz da diğer özel borsalardan farklı olarak işlem hacimleri, kullanıcı sayısı ve web trafiği dışındaki verilerini dosta düşmana açıklamasından kaynaklanıyor. 2020 yılında 1.3 milyar dolar gelir elde ettiğini ve 500 milyon dolar harcama yaptığını görebiliyoruz. Gelirinin yüzde 96’sını işlem komisyonlarından elde ediyor. Bu gelirin yüzde 36’sı geçen haftalarda bahsettiğimiz büyük yatırımcılardan geliyor. Her şey beklendiği gibi giderse, yalnızca 2021’in ilk çeyreğinde 2 milyardan fazla gelir elde etmesi mümkün. Bu hızla devam ettiği takdirde yılda 10 milyar dolar gelire sahip ilk halka açık şirket olacak.
Esen rüzgârın büyüklüğünden başımız dönerken, aynı sularda bizim de yüzebileceğimizi ama rüzgârı kaçırmamak için yapılması gerekenler olduğunu aklımızda tutmakta fayda var.
Paylaş