Paylaş
Tabii bu dolar dalgalanmaları rasyonel olmak zorunda. Çünkü dolarda ciddi bir düşüş de, dolara ciddi bir yönelim de olağan dışı koşullar oluştuğunun göstergesidir. Yatırımcı da olağan olmayan koşulları sevmez, yatırım kararları etkileniyorsa da piyasa dalgalanmaları oluşur. O yüzden dolardaki bu stabilizasyonu sağladığı için Fed’i tebrik etmek gerekir. Çünkü dolar endeksinin dalgalanma marjı 1,5 yıldır yüzde 10’luk bir aralıkta sınırlanmış durumda.
Açıkçası Nisan ayına ilişkin ekonomik göstergelerde bir olumluluk sezinlendi şu son bir iki haftada. TÜFE’de aylık yüzde 0,4 artış sağlandı ki, bu son 3 yılın en kuvvetli aylık artışıydı. Perakende satışlardaki artış da ekonomik aktivitede bir iyileşme belirtisi olmuş. Tabii buna tek veriyle karar vermeyeceğiz. İlerleyen birkaç ay, maaş ve gelir enflasyonundaki artışın tüketim ve harcamalara etki ettiğini teyit eden veriler görmemiz gerekecek. Gelirlerin ve giderlerin aynı oranlarda artması gibi. Ya da maaş enflasyonunun yüzde 3’e, manşet enflasyonun yüzde 2’ye yol alması gibi. Büyümede optimal büyüme oranına, dünyanın diğer büyük ekonomilerinden daha yakın olan ve istihdamda istenen iyileşmeyi sağlayan ABD’nin son sorunlu kalemlerde de istikrarı sağlaması da birbirini takip edecek faiz artırımlarının önünü açacaktır. Tıpkı kriz döneminde faizleri nasıl devamlı indirdilerse, krizden çıkış döneminde de aynı şekilde normalleşecekler.
İşin ekonomik şatları bir yanda dursun, bir yandan da dünyayı gözlemlemek zorunda ABD’nin Merkez Bankası. Hali hazırda diğer büyük merkez bankalarıyla para politikası duruşu ayrışması var, ancak makasın fazla açılmamasına dikkat eden bir Fed olduğu da ortada. Böyle bir ortamda faiz artırımının sürece dönmesinin de Fed açısından normalden fazla bir maliyeti olacağı aşikar. Bu nedenden dolayı Avrupa’da veya Çin’de büyüme görmenin önemi büyük.
Diğer yandan, yazının başında bahsettiğim dolar dalgalanması. Fed doların ne çok düşmesini, ne de çok değerlenmesini istiyor. Dolar endeksinin 90’a geldiğinde veya 100’e yaklaştığında açıklamaların nüansında da önemli ayarlamalar meydana geliyor. Fed de bu beklentileri en iyi yöneten Merkez Bankası. 2015 yılında benimsenen faiz artırımı iletişimi doların yıl boyunca yüksek kalmasını sağladı.
2016 yılında biraz daha yumuşatılmış bu iletişim, yılın ilk bölümünde bir soğumayı beraberinde getirmekle beraber, Fed Mayıs ayı ile beraber biraz daha faiz artırımını destekler bir tutum benimsedi. İhtimal olmasa da, her zaman bir beklenti yaratması da aşırı fiyat hareketlerinin önüne geçti, nitekim Fed her politika açıklamasında faiz artırımını bir sonraki toplantı için masada tuttu. Bu Haziran toplantısında faiz artırımı ihtimalinin masada olması, faiz artacak anlamına gelmiyor yani. Yılın son bölümüne kalacak 1 veya 2 faiz artırımı görüşümüzü koruyoruz.
Paylaş