Türkiye oyuncak pazarının yüzde 80`ini uzakdoğu`dan ithal edilen ürünlerden oluşuyor. Pazarın yüzde 20`sini oluşturan markalı ürünler, Uzakdoğu etkisini yeni ürünler ile kırmaya çalışıyor.
Türkiye`nin toplam 80 milyon dolarlık oyuncak pazarının yüzde 80`ini Uzakdoğu`dan gelen ürünler oluşturuyor. Markalı ürünler, pazarın ancak yüzde 20`sini alabiliyor. Yüzde 20`lik markalı ürün satışının yüzde 60`ının İntertoy tarafından kontrol edildiği pazarda, Lego yüzde 15`lik bir pay ile ikinci sırada yer alıyor. Teknolojide yaşanan gelişmeler ile birlikte, güçlü markalar yeni ve farklı ürünler pazara sunarak, Uzakdoğu`dan gelen ürünlerin etkisini kırmayı çalışıyor. Özellikle Lego`nun pazarda büyük bir atılım içine girmesi bekleniyor. Pazara `eğitici oyuncak` sunan ve kısa bir süre önce İngiltere`de `Yüzyılın Oyuncağı` seçilen Danimarkalı Lego, iki yıl önce Türkiye temsilciliğini kapatmıştı. Bu süre içinde pazarda bir bocalama dönemi yaşayan ve istediği distribütörü bir türlü bulamayan Lego, aynı zamanda `eğitici aile oyunları` konusunda Avrupa`nın en büyük, dünyanın ise 2. büyük firması Ravensburger oyuncaklarının da Türkiye temscilciliğini yürüten Adore firması ile anlaşarak bu sorunu giderdi.
Lego atakta:
Türkiye pazarına yalnızca `eğitici oyuncak` getiren ve bu yönde faalliyet gösteren firmaların distribütörlüğünü alan Adore`nin Genel Müdürü Esin Yürür, Lego ve Ravensburger ile birlikte Puzzle ve Gigamic markalarının da temsilciliğini yürüttüklerini açıkladı. Önümüzdeki dönemde özellikle Lego oyuncaklarının satışına ağırlık vereceklerini belirten Yürür, Türkiye oyuncak pazarının Uzakdoğu`dan gelen ürünlerin etkisinde bulunduğunu, markalı ürünlerin ise pazarın ancak yüzde 20`sini alabildiğini söyledi.
Tahtakale başı çekiyor:
Uzakdoğu`dan getirilen ürünlerin markalı ürünlere göre daha ucuza pazarlandığını, haksız bir rekabetin oluştuğunu kaydeden Yürür, şu açıklamalarda bulundu: `Tahtakale ve Doğubank gibi merkezlerde Uzakdoğu`dan gelen ürünlerden geçilmiyor. Burada bulunan esnaf ne bulursa onu getiriyor. Ürünün kaliteli veya kalitesiz olması, sağlık açısından sorun teşkil etmesi pek önemsenmiyor. Kaliteye ve sağlık unsurlarına önem veren markalı ürünler de haklı olarak, bu kalitesiz ve taklit ürünlerden daha pahalı satılıyor. Bu da pazarda bizi şansız bir konuma sokuyor.`
Potansiyel var ama...
Türkiye oyuncak pazarını denetleyen bir organın, derneğin olmadığını, kalitesiz ve taklit ürünlerin pazarı işgal ettiğini, kalitenin gelmesi halinde pazarın her yıl yüzde 30 civarında büyüyebileceğini ifade eden Yürür, `Türkiye, 80 milyon dolarlık bir oyuncak pazarına sahip. Kalitesiz ürünler nedeniyle bu pazar yılda en fazla yüzde 5 büyüyebiliyor. Nüfusu Türkiye ile aynı olan Almanya, 120 kat daha büyük bir pazara sahip. Daha az bir nüfusa sahip olan Danimarka`nın oyuncak pazarının büyüklüğü ise Türkiye`nin 40 kattı. Türkiye`de kaliteden ziyade ucuz ve sağlıksız ürün tecih ediliyor` dedi.
Bebek in Lego out!
Türkiye`de Markalı ürünlerin 2 milyondan başlayan ve 150 milyona kadar çıkan fiyatlarla pazarlandığını kaydeden Yürür, her türlü gelir grubuna sahip ürün bulunmasına rağmen, markalı ürünlerin özellikle orta ve üst gelir grubuna sahip kesimler tarafından tercih edildiğini anlattı. Türkiye`de `Barbie Bebek`lerin eğitici oyuncağa tercih edildiğini anlatan Yürür, bunun eğitim durumuzla da yakından alakalı bir durum olduğunu, eğitim seviyesi düşük olan insanımızın `eğitici ve uğraştırıcı` oyuncağı pek sevmediğini vurguladı. Aillelerin çocukların becerilerini geliştirecek `Lego` tarzı oyuncaklar yerine, çocuklarını susturacak `top`, `bebek` gibi ürünleri tercih etmelerinin çok yanlış olduğunu da ifade eden Yürür, `Anne - babalar, çocukların zekasını geliştirecek, onlara yeni beceriler kazandıracak oyuncaklar tercih etmeli. Eğer bu tarz oyuncaklarda ısrar edersek, çocuk da zamanla zevk almaya başlayacaktır. Oyuncağın kaliteli ve sağlıklı olması da çok önemli. Sağlıksız bir oyuncak, çocuk için çok tehlikeli sonuçlar doğurabilir` diye konuştu.