Kamu sosyal güvenlik sistemine ek olarak emeklilik döneminde ek gelir sağlamak üzere gönüllü katılıma dayalı bireysel emeklilik sisteminin kurulmasını öngören tasarı hayal kırıklığı yarattı. TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu`nda kabul edilen yasa tasarısında işverenin ödeyeceği primlere vergi teşviği kaldırılırken ve işverenlerin zorunlu ya da gönüllü katılımı ile ilgili düzenlemelerde tasarıdan çıkarıldı.
Özel emeklilik sistemleri konusunda çalışmalar yapan ve tasarıyı hazırlayanlar arasında yer alan Dr. Çağatay Ergenekon, tasarıya vergi teşviği konusunda düzenlemeler eklenerek işveren katkısına yol açılmaması halinde istenilen sonuca ulaşımayacağını söyledi. Dünyada özel emeklilik sisteminde 11 trilyon dolarlık birikime ulaşıldığını belirten Ergenekon, `Özel emeklilik sistemi yalnızca çalışanların ödeyecekleri primlere kaldı. Çalışanlara da asgari ücretin yarısına kadar vergi muafiyeti tanındı. Vergi teşviği olmadan sisteme 500 bin kişi bile katılmaz` dedi. Ergenekon, özel emeklilik sistemini anlattı:
Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısı TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu`nda kabul edildi. Tasarı neleri içeriyor?
Tasarıyla Türkiye`de mevcut kamuya ait sosyal güvenlik kuruluşlarına ek olarak özel emeklilik şirketlerinin kurulması ve insanların tasarruflarını bu şirketlere yatırarak ikinci bir emekli aylığı almalarını sağlamayı amaçlıyor.
Özel emeklilik sistemi nasıl çalışacak?
Tasarının yasalaşması halinde kurulacak özel emeklilik şirketleriyle bir sözleşme imzalayan insanlar 10 yıl boyunca prim ödeyecekler ve 56 yaşından itibaren emeklilik aylığı almaya hak kazanacaklar. Dünyada çok güzel işleyen sistemler var. Çalışanlar mevcut sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödeyerek emeklilik aylığına hak kazanıyor. Türkiye`de emeklilik için tasarruf yapacak olanlar, kooperatiflere üye oluyorlar, gayrimenkul alıyorlar, bankada mevduat hesabı açtırıyorlar. Bazen de risklerini hesaplayamadıkları Titan benzeri organizasyonlar, off - shore hesapları gibi alanlara yöneliyorlar. Bunlar emeklilik tasarrufu yapmak için uygun olmayan alanlar. Yurtdışında birçok ülke emeklilik tasarrufu yapmak isteyen çalışana, şahince koruyup gözettiği bir özel emeklilik mekanizması sunuyor.
Türkiye gibi çalışanların sosyal güvenlik sisteminden alacakları aylık dışında tasarruf yapmadığı, işverenlerin çalışanları için Emekli Sandığı benzeri kurum oluşturmadığı ülkelerde özel emeklilik sistemi vergi teşvikleriyle destekleniyor. Vergi teşviki olduğu ve işveren ödediği primleri gider gösterebildiği sistemde çalışanı adına maaşının yüzde 1 - 2`si oranında katkıda bulunuyor. SSK, Bağ - Kur, Emekli Sandığı`na yapılan kesintiler gibi özel emeklilik kesintilerini çalışanın brüt maaşından düşüyor. Çalışanlar da ödedikleri primleri vergiden düşebiliyorlar. Devlet böyle durumlarda vergiyi emeklilik aylığından alıyor. Dünyada özel emeklilik sisteminde 11 trilyon
dolar varlık birikimine ulaşılmış. ABD`de 7 trilyon dolarlık bir varlık birikimi var.
Emeklilikte ikinci bir aylık alabilmek birçok insanın yaşlılığını finanse eder. Ancak komisyonda tasarı üzerinde bir takım değişiklikler yapıldı. Bu değişikler neler?
Tasarıda vergi teşviki getirilmesi çıkarıldı. İşverene vergi muafiyeti 16 Mayıs 2000`de Meclis`e sevk edilen tasarıda yer almadı. İşveren dilerse katkıda bulunacak, ama yatırdığı primi vergiden düşemeyecekti.
Plan Bütçe Komisyonu`nda işverenin gönüllü katılımı yer alırken, sosyal işler komisyonunda bu cümle de çıkarıldı. Yani özel emeklilik sistemi yalnızca çalışanların ödeyecekleri primlere kaldı. Tasarı da çalışanlara asgari ücretin yarısına kadar vergi muafiyeti tanınıyor ve vergi muafiyeti oranını arttırma yetkisi Bakanlar Kurulu`na bırakılıyor. Asgari ücret ile emeklilik için yapılacak tasarruf arasında bir korelasyon yok. Orta gelir gruplarından itibaren emeklilik tasarrufu yapılabiliyor. Bu kişilerin yapacağı tasarrufun da asgari ücretle ilgisi bulunmuyor. Asgari ücretin yarısına kadar vergi teşviği getirmekte bir rasyonellik yok. Bunlar birer handikap ve yol açığı önemli riskler var. Zaten TİSK de vergi teşviki olmayınca hiçbir işverenin özel emeklilik planına katkıda bulunamayacağını açıkladı. Bir diğer değişiklikle de emeklilik şirketlerinin 20 trilyon lira olan asgari kuruluş sermayesi 10 trilyon liraya indirilmesi.
Bu değişikliklerle özel emeklilik sistemi kurulmadan bir takım aksaklıklara sahip görünüyor. Tasarruf amaçlı birçok yatırım yapılabilecek iken insanlar neden 56 yaşında alabilecekleri maaş için cazibesi olmayan bir alana yatırım yapsınlar?
Evet, eğer sistemin yeterince vergi muafiyeti sağlanmazsa çok büyük kesim özel emeklilik sistemine dahil olmayacak. Şirketlerin 20 trilyon sermaye ile kurulması planlanıyordu, 10 trilyon liraya indirildi. 10 trilyon lirayı özel emekliliğe sevk eden işveren beklediği karı elde edemeyecek. Sermayeden zarar edecek. Bu zararı kısmen ya da tamamen hesap sahiplerine yansıtmak için hesap açanların ödeyecekleri sabit yada değişken komisyonları arttıracak. Böylece de emeklilik hesabı açtırmanın maliyeti yükselecek. Bu hesaplar çok iyi değerlendirilse bile brüt getiriden komisyonlar düşürüldükten sonra elde edilecek net getiri anlamsız derecede düşük olacak. Brüt yüzde 11 getiri de sağlasa komisyonlar düşünce yüzde 5 - 6`ye gerileyecek. Dışarıda repo faiz gibi daha az maliyetli getiri imkanları varken özel emeklilik hesaplarına insanlar yönelmeyecek korkusunu taşıyoruz. Sermaye piyasasındaki bütün birimler bu kaygıyı paylaşıyorlar.
Tasarının bu haliyle yasalaşması halinde kaç kişinin özel emeklilik sistemine dahil olması öngörülüyor?
Bu koşullar altında hem vergi cazibesi yok, hem sigorta poliçesinin bir banka mevduatından, istediğiniz an satabileceğiniz gayrimenkulden farklı. 20 - 30 yıl bu paraya el koyuyorsunuz. Bu da sisteme dahil olacak insanların sayısını azaltacaktır. Sistem hem bu işe para koyan sermayedar hem de sisteme girenler açısından hayal kırıklığı olacaktır. Romanya, Macaristan ve Şili`deki sistemi izliyorum. Hepsi başlangıçta öngördükleri projeksiyonların çok üzerine çıktılar. Vergi teşviği ve diğer düzenlemelerin olduğunu varsayarsak Türkiye`de sisteme kaç kişinin dahil olabileceğini ilişkin projeksiyon yapmak imkansız. Çünkü gerçek ortalama geliri hesaplayamıyoruz. Çok sayıda insan asgari ücretle çalışıyor gözüküyor ama o kişilerin en azından önemli bir kısmının bu ücretle yaşamayacağını biliyoruz. Kayıtdışı ekonomi nedeniyle bir hesap yapmak çok zor. Vergi teşviği olmazsa 500 bin kişi bile bulamayacaklar.
Siz
Borsa`da görevlisiniz ve bu alanda çalışmalar yapıyorsunuz. Özel emeklilik sisteminin sermaye piyasalarına ne gibi katkıları olacak?
Emeklilik fonları yurtdışında finansal piyasaların önemli bir yatırımcısı. Bireysel yatırımcıların yatırımları bir havuz haline geliyor. Sermaye piyasası olarak Türkiye için iyi olan bizim içinde iyidir, diyoruz. Ve Türkiye`de insanların çalışanların, işçi, memur ve serbest meslek sahiplerinin çalıştıkları sürece tasarruf etmeleri ve bunları verimli alanda değerlendirmelerini organize eden emeklilik fonlarının oluşmasını istiyoruz. Ama bunun bir takım başarı koşulları var, çalışanların yatıracağı primlere daha başta vergi konması. O paralarla ekonominin yürümesine büyük yatırımların finansmanına olanak sağlanıyor.
Özel emeklilik sistemine dahil olmak isteyen insanlar için en önemli nokta kurulacak şirketlerin toplayacakları fonları nasıl değerlendirecekleri ve fonlar ile şirketlerin denetimi. Bu denetim nasıl sağlanacak?
Emeklilik şirketini Hazine`nin ilgili birimi denetleyecek. Bu emeklilik şirketinin topladığı primleri ancak emeklilik fonlarını yönetmeye yetkili portföy yönetim şirketleri yönetebilecek. Bu şirketleri de SPK denetleyecek. Türkiye`de denetim reaktif yapılıyor, bankacılık sektöründe kriz çıkıyor, büyük açıklar oluşuyor, ondan sonra denetleniyor. Amerika`da ise emeklilik tasarrufları ileride çıkacak sorunlar önceden öngörülüp engellenecek şekiylde denetleniyor. Hazine ve SPK`nın planlı, koordineli çalışmaları çok başlılığa yol açmayacaktır. Emeklilik fonları tek bir denetim varmış gibi denetlenmeli.
Emeklilik tasarrufları konusunda bir zaafiyet gösterilir, zincirin en zayıf halkaları bir gün açılırsa sisteme olan güven ciddi biçimde sarsılır. İngiltere ve Şili`de benzeri acı deneyimler yaşandı. Yüzbinlerce insan emeklilik fonlarını kaybettiler. ABD`de özel emeklilik konusunda kanun çıkmasının nedeni işyeri emekli sandıklarının çalışanların tasarruflarını zarara sokacak şekilde işverenin iflası ile birlikte batmasıydı. Türkiye`de özel emeklilik alanında sistem yeni kurulduğu için gelişme süreci hızlanıncaya kadar mevcut denetim kurullarıyla götürülmesi öngörülüyor. Sistem gelişince özel emeklilik denetim kurulu gibi bir kurul kurulabileceği düşünçesiyle kanun hazırlandı. O zamana kadar iki kurum çok koordineli çalışmalı ki sisteme olan güven sarsılmasın.
Ödül alan çalışmanızda nasıl bir sistem öngörüyorsunuz?
Sosyal güvenlikte bir ikame oranı var. Çalışma hayatının sonunda elde ettiğiniz son aylık ile ilk emekli aylığının oranına ikame oranı deniyor. Yeni emekli olmuş bir kişi asgari ücretle emekli olduysa son aylığından daha yüksek ücret alır. Daha yüksek ücretle çalışırken emekli olan bir kişi ise son aylığının beşte, altıda, sekizde biri gibi bir oranda maaş almaya başlar. Çünkü sosyal güvenlik sistemi toplumsal dayanışmayı esas alır. Alt gelir grupların gelir düzeyini koruyup bir miktar desteklerken, emekli aylığında orta ve üzerindeki gelir gruplarının yaşam standartlarını yüzde 20 gibi azaltır. Özel emeklilik sistemi kurulduğunda gelirinizin yüzde 15`ini bu alanda tasarruf edecek olursanız en az emekli aylığı alanların gelirine yüzde 18`lik ilave sağlanıyor.
Orta ve üzeri gelir gruplarına ortalama yüzde 55 ilave ikame oranı eklenir. Son maaşının yüzde 20`si kadar emekli aylığı alan bir kişinin maaşına yüzde 55 oranında bir katkı sağlayarak son maaşının yüzde 75`ine kadar emeklilikle gelir sağlar. Yani maaşının yüzde 15`ini çalışma hayatı boyunca tasarruf eden en düşük gelir grubundan emeklinin maaşı yüzde 71, orta alt gelir grubunda yüzde 98, orta üstte yüzde 78 ve en üst gelir grubunda yüzde 76 ikame oranında artar. Buna göre en büyük yararı yüzde 98 ile orta gelir grubunun sağladığını görüyoruz. Bu tahminler çalışma hayatı boyunca maaşın yüzde 15`inin özel emeklilik tasarrufuna yöneltilmesi bu süre boyunca yüzde 2`lik ekonomik büyüme ve fonların yüzde 5 reel getiri sağlaması gibi muhafazakar sayılabilecek tahminleri üzerine yapıldı.