Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürü Altuğ Atalay ise “Türkiye’de kamuoyu bu konuda çok hassas. Yeni teknolojileri biz de takip ediyoruz” yanıtını verdi.
‘TEKNOLOJİ DEĞİŞTİ’
ABD Soya İhracat Konseyi, genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) konusunda soru işaretlerini kaldırmak, biyoteknolojideki gelişmeleri yerinde anlatmak üzere Tarım ve Orman Bakanlığı ile Cumhurbaşkanlığı bürokratları, Türkiye Yem Sanayicileri Birliği, akademisyenler ve yem ithalatçısı iş insanlarına yönelik bir program düzenledi. Hürriyet’in de davetli olarak katıldığı beş günlük program Missouri Üniversitesi emekli Öğretim üyesi Prof. Nicholas Kalaitzandonakes’in sunumuyla başladı. Kalaitzandonakes, biyoteknoloji sayesinde tarımsal üretimin arttığını, GDO’lu tohum kullanılan tarlalarda pestisit- böcek ilacı ile herbisit-yabani ot ilaç kullanımının azaldığını, tarlayı sürmek gerekmediği için karbon emisyonlarının da düştüğünü anlattı.
KANSERLE İLİŞKİSİNE BAKILDI
Son yıllarda artış gösteren alerji, kanser, obezite, depresyon, doğurganlıkta azalma gibi sorunların GDO’lu gıdalarla ilişkilendirilmesi söylentilerine ise ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) Kıdemli Politika Analisti Jason Dietz yanıt verdi. Dietz, ABD’de mısır, soya ve pamuğun yüzde 90’dan fazlasının GDO’lu tohumlardan olduğunu, bunların denetiminden geçtiğini belirterek “10 yıllardır güvenle tükettiğimiz, ailemize, hayvanlara yedirdiğimiz, FDA’ın titizlikle takip ettiği ürünler bunlar. Bizim görevimiz hem insana hem hayvana yedirdiğimiz gıdanın güvenli olmasını sağlamak. Ürünün biyoteknolojik olması başlı başına bir güvenlik endişesi oluşturmaz. Tarımsal biyoteknolojinin 30 yıllık süreçte kanserle ilişkisine dair çalışmalar yapıldı ve GDO’nun kullanılmadığı İngiltere ile kullanıldığı ABD’de kanser vakalarının sayısına bakıldı. GDO’nun kansere yol açtığı hipotezini destekleyen bir bulguya ulaşılmadı” diye konuştu.
YENİ GENLERE İZİN İSTEDİLER
ABD’deki görüşmeler sırasında yemciler, Türkiye’nin izin verdiği genlerin ABD’de artık ekilmediğini belirterek diğer ülkelerden izinli mısır ve soya getirirken, gemilerde bulaş yaşandığına dikkat çektiler. Bulaş oranın sınır değer üzerinde çıkması durumunda iş insanlarının hapis cezasıyla karşı karşıya kaldıklarını vurgulayan yem üreticileri, soya ve mısır ithal edilmediğinde işletmelerin ya hayvan sayısını azalttığını ya da tesislerini kapattığını belirterek, Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan çözüm beklediklerini söylediler.
Toplantılarda ABD’li uzman ve yetkililer Türkiye’nin dünyadaki gelişmelere paralel olarak yeni genlere izin vermesi gerektiğini öne sürdüler.
YÜZDE 99 RET ÇIKAR
Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürü Altuğ Atalay ise program süresince tüm tarafları dinleyip Türkiye’ye ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bu teknolojileri devlet alanında biz de çalışıyoruz, bu gizli değil ve yasal olarak da mevzuatI var. Biyoteknolojinin öneminin farkındayız. Ama Türkiye, birkaç ürün dışında tarımsal üretimde kendi kendine yeten bir ülke. AB’ye aday bir ülke olarak Avrupa’daki regülasyonları da takip ediyoruz. Kendi yasal mevzuatımızda değişiklikler yapmak için çalışmalarımız var. Bu konuya yasalar ve teknoloji olarak aslında çok uzak değiliz. Ama şu da çok önemli, Türkiye’de kamuoyu bu konuda çok hassas. Bu hassasiyeti hangi hükümet olursa olsun değerlendirmek zorunda. Güney Afrika’da olduğu gibi nasıl ret veriyorsa; Türkiye’de de GDO’yu oylasalar, yüzde 99’la isteyenler kaybeder.”