Birçok eşik seviyesini kırarak bu seviyeye gelen Borsa İstanbul bu süreçte sürekli yeni rekorlar kırdı. TL bazında kırılan bu rekor seviyelerine Dolar bazlı baktığımız zaman geçtiğimiz 10 yılın zirvelerinden hala daha uzak olduğumuzu da ekleyelim.
Analistlerin ve piyasa yorumcularının beklediği düzeltme ise bu süreçte bir türlü gelmedi. Teknik görünümde bir düzeltmenin başladığı önermesini doğrulayan indikatörler de bulunmakta. Bunu da eklemekte fayda yok değil. Özellikle 22 Ocak’ta yaşanan satış sonrasında ise piyasada ciddi bir şekilde sorulan soru borsada o çok beklenen düzeltmenin içinde olup olmadığımız sorusu. Hisse fiyatlarında yaşanacak bir geri çekilmenin olası sebepleri olarak da teknik göstergelerdeki aşırı alım sinyallerinin yanında jeopolitik riskler ve özellikle yeni ABD yönetiminin Türkiye ile ilişkilerinde nasıl davranacağı belirsizliği yer alıyor. Bilindiği üzere Joe Biden başkanlığı devralmadan önce Türkiye hakkında çok da olumlu açıklamalar yapmamıştı.
ABD’nin yeni Dışişleri Bakanı Blinken de kongreye verdiği ifadede göreve geldikten sonra Türkiye ile ilişkilerde sert bir ton izleyeceklerinin sinyallerini verdi. ABD’deki yeni yönetimle ilişkilerin nasıl kurulacağını zaman gösterecek. Avrupa Birliği ve ABD ile ilişkilerin, risk fiyatlaması noktasında en büyük politik risk olması noktasında aslında temelden değişen bir durum yok. Her iki taraftan da yapılan veya yapılmasından vazgeçilen yaptırımların masada duracağı ve gerektiğinde uygulamaya konulacağı noktası da bir süredir gayet açık. Özetle borsalardaki fiyatlamaların risk noktasında yatırımcı ve kurumların ufkunda olmayan bir durum henüz yok gibi. Vadeli işlemler üzerinden herhangi bir düşüş hareketi için kendini korumaya alan yatırımcıların sayısında da artış yaşanıyor olabilir.
Bütün bu düzeltme tartışmalarının ortasında bir yol ayrımına yaklaşıyor gibiyiz. Borsalar ya bir süre soluklanacak, ya da mola arasını kısa kesip yoluna devam edecek. Bu konuda belirleyici olacak 2020 yıl sonu bilançolarının açıklanma tarihleri yaklaşıyor. Geçen yılın büyük pandemi yaralarının sarıldığı ikinci yarısının ve yılın son çeyreğinin son çeyrek şirket finansallarına, dolayısıyla da hisse performanslarına büyük katkı sağlaması bekleniyor. Bazı büyük firmaların net kar beklentileri anketlerde oluşmaya başladı. Özellikle ilk yarısı çok zor geçen bir 2020 yılını arkasında bırakmış olan borsada işlem gören firmalar için, ekonominin soğurken sanayi üretiminin oldukça güçlü gerçekleştiği bir son çeyrek finansal performansı borsaların 2021’in ilk yarısındaki resmini belirleyebilir.
İngiltere başta olmak üzere Almanya ve Fransa gibi gelişmiş Avrupa ekonomileri tam karantinadayken Türkiye’de bu kışın sınırlı kısıtlamalarla atlatılıyor olması, yüksek faiz ve sıkı para politikasıyla geçen bir dönemde ekonominin ne kadar soğusa da donmadığı anlamına geldiği için kötünün iyisi olarak değerlendirilebilir. Borsaya kote firmalar için, ekonominin zorlandığı bu dönemin nasıl geçmiş olduğunu da önümüzdeki ay ile birlikte takip ediyor olacağız. En yakın zamanda finansallarını açıklayacak olan firma Arçelik, önümüzdeki hafta Pazartesi günü (25.01.2021) start’ı vermiş olacak.
Borsalarda son 2 gündür görülen düzeltme hareketinin devamı gelir mi, yoksa her satış yeni bir alım fırsatı mı doğuruyor onu da kısa bir zaman içinde öğrenmiş oluruz. Ancak politik riskleri göz ardı edemeyen ve borsadan şu an için korkan yatırımcılar için dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, yeni ABD yönetiminin Türkiye ile ilişkileri ele alırken ne yapıp edip diplomasiyi ön plana çıkarmak durumunda olduğu. Dünya siyaseti hassas bir dengede olabilir, ama içinde bulunduğumuz küresel sağlık krizinin tam ortasında diplomasi dışında sert ambargolar gibi bir yol izlenilirse o yöntemin dünya çapında hiçbir kazananı kalmaz.
Avrupa borsalarında son günlerde yaşanan satışlara rağmen pandemi öncesi seviyelerin üzerindeyiz. ABD borsaları Biden’ın yemin töreni sonrası yeni rekorlar kırmaya devam ediyor. Küresel risk iştahındaki devamlılığın altın ve gümüş fiyatlarındaki düşüşlerle de desteklendiğini takip ediyoruz. ‘Borsalar zirvesini çoktan gördü mü?’ sorusu da retorik bir soru olarak son aylardaki yerini koruyor, korumaya devam da edecek gibi görünüyor.