Fed yetkililerinden gelen açıklamalar, finansal varlık alımlarını azaltma programına 2022’nin başlarında başlanılacağı ihtimali üzerinde yoğunlaşıyor. FOMC üyeleri arasından farklı isimler ise faiz artırımının 2023 yılı içerisinde veya 2023 sonrası gerçekleşmesi konusunda tam olarak uzlaşabilmiş değil. Geçici olduğu defalarca ifade edilen küresel enflasyon temasındaki gidişatın yanında, istihdam piyasasındaki gelişmelere bağlı olarak da parasal duruştaki sıkılaşma konusu önümüzdeki 2 yıl boyunca tartışma konusu olmaya devam edecek. Bu da ons altın fiyatındaki hem kısa süreli dalgalanmaları hem de orta vadedeki trendi belirleyecek.
2021 yılı içerisinde yüzde 1,75’e kadar yükselen ABD 10 yıllık tahvil getirilerinde temmuz ayında yüzde 1,43’ü görmüş durumdayız. Fed yetkilileri enflasyon temasının piyasalarda yarattığı fiyatlamaları ve beklentileri yönettikçe tahvil getirilerinin de ateşini şimdilik söndürdü. Tahvil getirilerindeki düşüşler, altın fiyatını doğrudan yukarı yönlü baskıya maruz bırakan diğer bir gelişme. Hem dolar endeksi hem de ABD tahvil getirilerindeki düşüşlerin devamı halinde ons altın 1.800 dolar sınırını rahatlıkla geçebilir.
Altın için aşağı yönlü baskı ise ilginç gözükse de enflasyon cephesinden gelebilir. Bir yandan geçici olduğu ifade edilen enflasyonun beklenilenden daha uzun süre bizlerle olacağı fikri altın fiyatlarına pozitif yansıyor. Diğer taraftan ABD ekonomisinin fazla ısınması olasılığıyla para politikasındaki sıkılaşma programı bir miktar geri alınma olasılığı gün geçtikçe artıyor.
Tüm bu gelişmeler ışığında ons altında 1760-1795 dolar arasında bir sıkışma dönemindeyiz. Önümüzdeki dönemde bu banttaki kırılımın yukarı yönlü olması beklense de 2020 yılı sonrası finansal piyasalarda kısa süreler içerisinde büyük gelişmeler yaşanılmasına alışmış olmamız lazım.