Grexit gündemimizden (şimdilik) çıksa da piyasalar için çok daha tehlikeli olabilecek yeni bir ‘çıkış’ımız var: Brexit. Brexit, BR ve exit sözcüklerinin kısaltılmışı ve Oxford sözlüğüne bile girerek İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkışını ifade etmek için kullanılıyor. Aslında son zamanlarda sıkça duyulsa da konu yeni bir konu değil. İngiltere 1973’te Avrupa Birliği’ne girse de iki temel ortaklığa hiçbir zaman yanaşmadı: vize ve para birimi… Geçtiğimiz yıl Muhafazakâr Parti’nin genel seçimi kazanması ile de Avrupa Birliği’nden çıkış süreci hız kazandı, çıkışı oylamak için referandum tarihi olarak 23 Haziran tarihi kesinleşmiş durumda. Referandumdan ‘evet’ çıkması durumunda İngiltere’nin AB üyeliği sona erecek.
Geçtiğimiz haftalarda David Cameron bir bildiri yayınlayarak sadece belirli şartların kabul edilmesi durumunda AB yanlısı olacaklarını açıkladı. Bildiri içerisinde Avrupa Birliği’nin en önemli sorunlarından bir tanesi olan göçmenlerle ilgili olan şartlar öne çıkıyor, göçmenlerin sosyal haklardan yararlanabilmeleri için 4 yıl İngiltere’de yaşamaları gerekiyor ki İngiltere’ye göçmenler ile ilgili konularda ayrıcalık tanınmasının tartışılması bile diğer üye ülkelerin tepkisini çekmiş durumda. Anketlerde çıkış yanlısı olanların oranı ise gün geçtikçe artıyor, Morgan Stanley’e göre 40% seviyesini aşmış durumda. Citibank ise çıkış olasılığını 20-30% olarak görüyor.
*kaynak: Morgan Stanley Research
İyi ihtimalle Avrupa Birliği ve İngiltere arasında anlaşma önümüzdeki günlerde sağlansa bile bu konu yeniden gündemimize gelecek gibi duruyor. Bu sebeple olası Brexit durumunda ne olur diye bakalım...
Sonuçlar konusunda oldukça karışık yorumlar var, bazı araştırmacılar zayıflayan ticaret ve yatırımların ekonomiye kalıcı hasar vereceğini düşünürken tek başına hareket etme özgürlüğünün ekonomiye olumlu katkı yapacağını düşünenler de az değil. National Institute of Economic and Social Research’ün araştırmalarına göre İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkışı ülke GDP’sini 2,25% oranında düşürebilir. London School of Economics ekonomistlerine göre ise 2008 krizine benzer bir şekilde (serbest ticaret anlaşmasının devam etmediği durumda) 9,5%’a varan düşüş görülebilir, iyi senaryoda ise bu seviye 2,2% olarak hesaplanmış.
İstihdam piyasasını yakından ilgilendiren bir konu ise İngiltere’de bulunan özellikle finansal alanda faaliyet gösteren yabancı kurumların akıbeti… Nestle, Ford, Goldman Sachs, HSBC, JP Morgan gibi kurumlar Brexit durumunda İngiltere’deki faaliyetlerini gözden geçireceklerini hali hazırda açıkladılar. Londra, finans merkezi olması sebebiyle çok sayıda yabancı kuruma ev sahipliği yapıyor, bu kurumların bir kısmının bile faaliyetlerini daraltması durumunda istihdam piyasasında güçlü etkiler görülebilir. Hali hazırda Londra’da 250 civarında yabancı finansal kurum bulunuyor ve bu kurumlar alanlarından sağlanan toplam vergide 50%’ye yakın paya sahipler, direkt olarak yaklaşık 160,000 kişiye de istihdam sağlıyorlar. HSBC şimdiden Brexit olması durumunda istihdamın bir kısmını Fransa’ya kaydıracağını açıkladı bile. Yabancı kurumların İngiltere’deki ağırlıklarını azaltması aynı zamanda konut piyasasının cazibesini kaybedeceği anlamına da gelebilir.
Uluslararası ticaret konusundaki görüşlerde ise İngiltere’nin daha özgürce alabileceği kararlar neticesinde yükselen bir güç olabileceği argümanları az değil, fakat burada İngiltere’nin en önemli pazarlarını kaybedebileceğini göz ardı etmemek gerekiyor. ABD’nin ardından Almanya, Hollanda, Fransa, Belçika gibi Avrupa Birliği ülkeleri İngiltere’nin ihracatının büyük bölümünü oluşturuyor.
İngiltere Merkez Bankası son yedi senedir gösterge faiz oranında değişikliğe gitmedi, faizi 0,50%’de sabit tutuyor. İlk faiz artışının ne zaman olacağı tartışılırken Brexit belirsizliğinin olduğu bu ortamda 2016 yılının tamamında artış olmayacağı beklentileri baskınlaştı. Brexit korkularıyla GBP’de satış baskısı olacağına kesin gözüyle bakılırken özellikle İngiltere’nin cari açığı finanse edemeyeceği beklentileri ile ilk etapta para biriminin 10-15% oranında gerileyebileceği düşünülüyor. Bu düşüşün ihracata pozitif etkisi de var tabi ki… İngiltere mevcut durumda GDP’sinin 3,7%’si oranında cari açığa sahip, yabancıların 427 milyar GBP tutarında İngiltere devlet tahvili taşıdıklarını küresel korku durumundaki satış baskısı açısından eklemek lazım.
Son olarak olası Brexit’in Britanya’nın bölünmesine de ön ayak olacağına kesin gözüyle bakılıyor, öncelikle bağımsızlık için bastıran İskoçya’ya yeterli motivasyonu verebilir, İrlanda’nın da Avrupa Birliği yanlısı tavrını biliyoruz. Diğer taraftan Avrupa Birliği ülkelerinde de domino etkisi yaşanabilir, girişi kesin kurallarla, çıkışı ise belirsiz olan birlik için ‘emsal’ görebiliriz.