Geçen yılın ilk çeyreğinde patlak veren Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle büyük merkez bankaları ardı ardına faizleri indirmiş ve ciddi miktarlarda parasal genişleme yapmışlardı. Tabii burada başı her zaman olduğu gibi ABD Merkez Bankası (Fed) çekti. Bu süreçte, ABD 10 yıllık faizleri yüzde 0.50’ye kadar geriledi.
Peki, ne oldu da ocak ayı başında yüzde 0.90 olan faizler, yüzde 1.60’a kadar yükseldi? Bunun önemli sebeplerinden biri ABD’de büyüme beklentilerinin artmasıdır. Aslında bunun ilk sinyali Aralık 2020’deki Fed projeksiyonlarında geldi. Orada 2021 ve 2022 için büyüme beklentileri yukarı revize edilmişti. O günden bu yana açıklanan veriler beklentilerden de iyi bir büyüme olma ihtimalini gösteriyor. Diğer yandan enflasyon konusu önemlidir. Bunun ilk uyarısını ABD Hazine Bakanı Yellen yaptı. Fed Başkanı Powell ise, dün akşam devamını getirdi. Enflasyonda beklenen yükselişler faizleri yukarıda tutuyor. Bu iki durum kolay kolay değişmeyecektir. Yani ABD faizlerinde genel görünümde yükseliş ivmesi sürecektir diye düşünüyorum.
Faizlere değinmişken dolar endeksinde değinmeden olmaz. Dolar endeksi de son dönemde güçlü bir toparlanma gösterdi. Faizlerdeki yükseliş, büyüme beklentileri, Fed’den artık genişlemeci hamlelerin gelmeyecek olması gibi sebepler dolar endeksini değerli kılıyor. Bu değerlenme eğiliminin de yıl içerisinde devam etmesini, olası düşüşlerin kısa vadede kalmasını bekliyorum.
Peki, ABD faizleri ve dolar endeksindeki yükselişlerin piyasalara etkisi nedir?
Öncelikle faizlerdeki yükselişler değerli metaller (altın ve gümüş) başta olmak üzere emtia grubu için negatif bir durumdur. Aynı zamanda USD borçlanma maliyetlerinin artması da gelişmekte olan ülke piyasaları için olumsuz bir durum olacaktır. Borsalarda dün aşağı yönde hareketler gördük. Orada kademeli şekilde aşağı yönde hareketlerin devam edeceğini düşünüyorum.