Bundan sonraki olası hareketleri tahmin edebilmek için kur hareketlerinde geçen 1 aylık ve 1 haftalık süreçleri analiz ederken küresel makro ekonomik gelişmeleri de hesaba katmak önemli. Öncelikle belirteyim ki aşağıdaki analizler kesinlikle bir yatırım tavsiyesi değildir. Teknik analiz de değildir. Geçen ay ve haftanın grafiksel analizleri neticesinde bu hafta özelindeki gelişmelere dair olasılık tahminlerinden ibarettir.
Başlayalım...
Dolar/TL kurunda 7.70 TL seviyesine doğru hızlı bir yükseliş yaşamıştık. 10 Eylül – 24 Eylül tarihleri arasındaki 2 haftalık süreçte kur hızlı bir artış patikasında iken yukarı yönde gidişatın dikkat çekici olduğunu ve 7.70 TL seviyesinin de kritik olduğunu vurgulamıştık. 24 Eylül tarihi önemliydi çünkü TCMB Para Politikası Kurulu faiz oranı kararını verecekti ve piyasa beklentisi faiz oranının değişmeyeceği yönündeydi. Fakat olması gerekenin, faizi yükseltmek olduğu görüşü hakimdi. TCMB beklentilerin aksine hareket ederek faizi 200bps artırınca Dolar/TL kurunda bir gevşeme yaşandı. Yukarıdaki grafikte boyalı alanın başladığı nokta, 24 Eylül tarihini gösteriyor. Ancak bu gevşeme çok kalıcı olmadı. Yukarıdaki aylık grafikte iki tane kırmızı çizgi ile gösterilen kritik eşikler 7.70 TL ve 7.85 TL seviyeleri. 24 Eylül’deki TCMB Para Politikası Kurulu kararı sonrasından bugüne kadar olan süreçte gün içi işlemlerde dolar/TL kuru en yüksek 7.9591 TL seviyesini gördü, ancak buna rağmen 22 Ekim’de yapılacak TCMB Para Politikası Kurulu toplantısı sonrasında da izlenmesi gereken yerler bu iki kritik eşik.
Şimdi bundan sonraki olasılıkları daha net görebilmemiz için dolar/TL kuru ile Dolar Endeksi’ni (DXY) birlikte analiz etmemiz yerinde olacaktır.
Aynı analizin üzerine lacivert renk ile DXY grafiğini eklediğimizde durumun kritikliği biraz net ortaya çıkıyor. DXY düşüş trendinde iken, yani ABD Doları diğer ülke para birimlerine karşı değer kaybediyorken olması gereken şey aynı anda dolar/TL kurunun da gevşemesidir. Nitekim diğer gelişmekte olan para birimleri bu beklentiye göre hareket ederek ABD doları karşısında değer kazandılar. Fakat TL bu konuda negatif yönde bir ayrışma göstererek DXY ile ters korelasyonda çalıştı. Bu durum ilk defa karşımıza çıkan bir görüntü değil. Daha önceki haftalarda da benzer görüntüler olmuştu. Normal şartlarda, DXY düşüşe geçerek 21 Eylül’deki seviyesine gerileyip 93’e geldiğinde o tarihte buna karşılık gelen dolar/TL kuru seviyesi olan 7.58 TL’ye yakınlaşmasını beklerdik. Fakat olmadı. Bunun olmaması da gösteriyor ki ABD Doları güç kaybetse de TL değer kaybetmeye devam ediyor.
Daha yakın plan analiz yaparak 5 günlük trende yakından bakarsak, bahsettiğimiz durum boyalı alanlarda görülebiliyor.
Peki bu durumun riski ne?
Eğer DXY yeniden yukarı yöne doğru ilerlemeye başlarsa ve Eylül ayının son haftasında olduğu gibi 94 seviyesi üzerinde hareket ederse bu durum dolar/TL kurunun 7.90 TL seviyesi üzerindeki hareketine devam etmesi yönünde ciddi baskı oluşturur.
O zaman bu noktada EURO/USD paritesine de kısaca bir bakmamız gerekiyor.
Yukarıdaki grafik euro/dolar paritesini gösteriyor. Soldaki ilk büyük boyalı alan geçen hafta ABD Başkanı Donald Trump’ın Kovid-19 mali teşvik paketine dair görüşmeleri ABD Başkanlık seçim sonrasına bıraktığını açıklamasından sonraki euro/dolar paritesinin seyrini gösteriyor. Trump’ın açıklamasından sonra 1.1726 seviyesine gerileyen parite yine geçen haftanın son işlem gününün sabahına kadar 1.18 altında ilerledi ancak sonrasında bu çıtayı kırdı ve yeniden 1.18 üzerine çıktı. Bunun arkasındaki sebep, her ne kadar Trump teşvik paketi görüşmelerini ertelediğini açıklamış olsa da, Cuma öğleden sonraki saatlerde bu konuda yeniden birtakım umutların haberlere düşmüş olmasından kaynaklı. Bu da sağdaki küçük boyalı alanda görülüyor.
Euro/dolar paritesi için belirleyici unsurların bu hafta başında gelen ZEW Endeksi beklentilerin çok altında geldi. Avrupa’dan Kovid-19 vakalarına dair artış alınan sosyal yaşama dair tedbirler de gitgide sıkılaşmaya başladı. Bu gelişmeler paralelinde euro/dolar paritesi 1.18 seviyesinin altına sert geriledi. Bu düşüşü dengeleyebilecek ve paritenin 1.18 seviyesi üzerinde kalıcı bir şekilde hareket etmesini sağlayacak gelişme ise Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında olası bir mutabakat sonucunda mali teşvik paketinin onaylanacağı yönündeki haber akışı olur. Bu arada mali teşvik paketinin onaylanmasını tetikleyeceğini düşündüğümüz önemli bir gösterge, ABD perakende satışlar verisi. Perakende satışların açıklanmasından önce mali teşvik paketi için somut bir karar duymamamız da son derece normal ve beklenen bir durum. Tüketici davranışlarının çok önemli bir belirleyici unsur olduğu ABD ekonomisinin, perakende satışlar verisindeki yıllık artış hızı eğer beklentilerden daha düşük gelirse bu durumda yatırımcı davranışı paketin açıklanması yönünde ve devamında da euro yönünde pozisyon almak şeklinde olabilir.
Dönelim o zaman TL açısından bakmaya. Euro’nun hareketinin TL’yi etkileme olasılıkları neler olabilir?
Grafiğimiz üzerinden gidelim:
Yukarıdaki aylık grafikte gri renk ile euro/dolar paritesini kırmızı renk ile de euro/TL paritesini görüyoruz. Aslında grafiğin pek detayına girmeden gri ve kırmızı trend çizgileri durumu çok net olarak özetliyor. 1 aylık dalgalanma ile euro/dolar paritesi 1.18 seviyesi altına gerilemiş olmasına rağmen euro/TL kurunun artış kaydettiğini görüyoruz.
Son olarak yine yakın plan bakmak için son 5 günlük grafiği aşağıda gösterecek olursak euro/TL kuru ile euro/dolar paritesi arasındaki ilişkiye bakarken DXY ve dolar/TL arasında yukarıda bahsettiğimiz ilişkiyi hatırlıyoruz. Ancak bu haftanın son günlerinde Euro’nun değer kaybı oldukça hızlı ve sert olduğu için euro/TL paritesi dolar/TL paritesinin DXY karşısında olduğundan daha dayanıklı oldu. Bunun olmasında diğer önemli bir kriter de euro/dolar paritesinin 1.18 seviyesinden geri dönüşlerinin nispeten sert şekilde gerçekleşmesinden kaynaklanıyor.
Peki bu kadar analiz sonrasında o zaman kısaca toparlayalım.
ABD’de Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında mali teşvik paketi’ne dair uzlaşma görüşmeleri devam ederken ABD perakende satışlar verisi bu görüşmelerin rotasında belirleyici bir unsur olacaktır. Önümüzdeki hafta sonuna doğru gelecek öncü hizmet PMI verilerine dair beklentiler de düşüş paralelinde. Dolayısıyla tüketim yönündeki ekonomik aktiviteye dair beklenen ivme pek yukarı yönlü değil. Öte yandan bu hafta yapılan IMF/Dünya Bankası toplantılarında da ana tema 2021 yılında büyümelerin pozitif yönde olması bekleniyor olsa da henüz önlem paketlerinin rafa kaldırılması için erken.
Neticede TL’nin ABD doları ve Euro karşısındaki değer kaybı hızının yavaşlaması için küresel çapta meydana gelen gelişmeler yeterli olmayacak görünüyor. Çünkü veriler ABD dolarından yana olduğunda güçlenen dolar karşısından TL çok hızlı değer kaybediyor. Öte yandan veriler Euro’dan yana olduğunda TL, euro karşısında değer kaybediyor ancak dolar karşısındaki değer kaybetme süreci de son bulmuyor. Yukarıdaki grafiklerde bu durumu net şekilde ortaya koyduk.
Peki çare ne o zaman?
Çare, TL’nin hem yurt içi hem de yabancı yatırımcılar nezdinde güveninin artmasını sağlanması. Döviz kazandırıcı faaliyetlere ağırlık vererek ülkeye döviz girişinin sağlanması ve TCMB rezervlerinin yeterliliğine dair endişelerin ortadan kaldırılması. Her ne kadar küresel çaptaki etkilerden bahsetsek de iş dönüp dolaşıyor yine ulusal ekonomik politikalar ile cari açığın kapatılması yönünde adımların atılmasına kalıyor.