Borsa ve dolarda ne oluyor, ne olacak?

3dk okuma

BİST-100 için 2013’ten beri dillendirilen ve beklenen 100.000 seviyesi 13 Haziran Salı günü 10:10’da 100.000,80 seviyesinin test edilmesiyle görülmüş oldu.

Haberin Devamı

“Psikolojik Direnç” ve bu direnci bekleme süresi ile arzusunun bir seviyeyi ne kadar güçlü hâle getirdiğine ve/veya bütün piyasa katılımcılarının beklentisinin al-sat (trade) açısından nasıl bir etkisinin olabileceğine dair bir örnek oldu aynı zamanda. Zira, tam olarak “100.000” seviyesinin görülmesi sonrasında, yani ne 1 puan fazla ne 1 puan eksik, gelen kâr satışları akla direk olarak önceden “100.000 görüldüğünde sat” şeklinde emirlerin girilmiş olduğunu getirmekte. 

Psikolojik direncin test edilmesi sonrasında gelen kâr satışları ve diğer gelişmeler (başta Fed’in bilanço küçültmeye zamanlama açısından olmasa da operasyonel taraf açısından net bir yol haritası vermiş olması) endeksin 16 Haziran günü 97.930,19 seviyesine kadar gerilemesine yol açtı. Bu seviyelerden gelen destekle birlikte endeks 100.000 seviyesini ancak 22 Haziran tarihinde (13 Haziran’ı takip eden 7. İşlem gününde) görebildi. 22 – 30 Haziran arasındaki 5 işlem günü boyunca BİST-100 endeksinin 100.000 seviyesinin bir altına indiği bir üzerine çıktığı görüldü. İçinde olduğumuz 3 – 7 Temmuz haftası boyunca endeksin 100.000 üzerinde tutunduğu ve tarihi zirvesini 101.415,70 seviyesine taşıdığı görüldü (en azından bu yazının hazırlandığı 7 Temmuz günü 15:30 sularında durum böyleydi).

Peki bu esnada dolar/TL’de durum neymiş birlikte bakalım. 

Haberin Devamı

Yukarıdaki günlük dolar/TL grafiğinde BİST-100 için detaylıca ele aldığımız tarihlerde kurda gözlenen seyir ile görülen en düşük – en yüksek fiyat seviyeleri verilmiştir. Haziran ayının tamamında 3.4751 – 3.5585 aralığında seyreden dolar/TL’nin; BİST-100’ün 100.000 etrafındaki dansı sırasında kabaca 3.50 – 3.55 TL aralığında olduğu hareketlerle endekse eşlik ettiği görülmekte. İçinde olduğumuz hafta boyunca kurun zembereği boşalmış bir şekilde 3.65’e doğru hareketlendi. 

Kurun atağı ile endeksin zirvelerden gerilemeye başlaması; “Borsada acaba ciddi bir düzeltme hareketini (düşüşü) tetikleyecek mi?, Elimizdeki hisseleri geç olmadan satmalı mı?” gibi soruları öne çıkardı. 
BİST-100 endeksinin hâlen yukarı yönlü potansiyel taşıdığını söylemek mümkün. Çünkü BİST-100’ün geçmiş yıllarda benzer ülke borsalarına göre olan iskontosu hâlen devam ediyor. Aşağıda solda yer alan grafik MSCI Gelişmekte Olan Ülke Endeksi ile BİST-100’ün 2015 başından bu yana izlediği seyri gösteriyor. Sağdaki grafik ise 2016 yılı sonundan bu yana gözlenen seyri. Bunlara göre, 2017 yılının ilk yarısında BİST-100’ün bir miktar azalmış olmakla birlikte hâlen Gelişmekte Olan Ülke Borsalarına kıyasla iskontolu olduğu görülüyor. 

Buna ek olarak, birçok ülke borsası endeks bazında olduğu gibi çarpanlar bazında da tarihi zirvelerdeyken, BİST-100 endeksi hâlen tarihsel ortalama çarpanlarını yakalayabilmiş değil. Aşağıdaki grafikler üzerinden BİST-100’ün son 5 yıl ortalama, en yüksek, en düşük ve son piyasa çarpan rakamları görülebilir. 

Lafı fazla uzatmadan temel olarak buraya kadar gösterilen gerekçelerle BİST-100 endeksinin orta – uzun vade açısından hâlen potansiyel taşıdığını düşünüyoruz. Ancak, bu kısa vadede ve/veya çeşitli gerekçelerle bir düşüş görülmeyeceği anlamına gelmemektedir. Özellikle, küresel hisse senedi piyasalarının ve BİST-100 endeksinin yılın ilk yarısında gösterdiği güçlü yükselişlerle birlikte tarihi zirvelerde olması ile özellikle Fed, ECB ve BoE gibi önemli merkez bankalarının yakın dönemde mevcut para politikası duruşlarında bir miktar sıkılaşmaya gidebileceği yönündeki beklentilerin arttığı görülüyor. Bu durum BİST-100’ün de küresel piyasalardaki gelişmelere olan hassasiyetinin artmasına yol açıyor. 
 
Teknik değerlendirmeye geçmeden yakın dönemde öne çıkan gelişmeleri ve genel resmi toparlayalım: 
1) BİST-100 endeksi 2016 yılının ilk yarısında neredeyse soluksuz olarak nitelenebilecek bir yükseliş performansı gösterdi ve % 28.5 oranında prim yaptı.
2) Yaklaşık 4 yıldır beklenen 100.000 psikolojik direnci görüldükten sonra gözlenen yaklaşık % 2 civarındaki gerileme haricinde hâlen ciddi olarak nitelenebilecek bir kâr satışı ve/veya düzeltme görülmedi. 
3) Küresel olarak lokal bazlı biriken riskler devam ediyor.
4) ABD, Avrupa ve İngiltere Merkez Bankalarına yönelik şahin olarak tanımlanan ve kabaca para politikalarının yakın dönemde daha sıkı hâle geleceği beklentileri artmış durumda. Önümüzdeki süreçte  merkez bankalarından gelecek açıklamalar kadar, merkez bankalarının en önemli varlık sebeplerinden ve olası normalleşme adımlarının en ciddi ön koşulu olarak değerlendirilen enflasyon ve öncü göstergelerin gözlenecek seyir de küresel piyasalardaki dalgalanmalarda önemli artış görülmesini tetikleyebilir. 
5) Zirvelerde olan ABD endeksleri teknoloji hisseleri ile birlikte 2 ileri 1 geri gittikçe, teknoloji hisseleri öncülüğünde başlayabilecek sert bir satış dalgasına yönelik beklentiler öne çıkıyor.
6) Kuzey Kore, Suriye ve Katar başta olmak üzere jeopolitik sorunlar ile Türkiye ile ABD & Avrupa ilişkilerindeki gerginlik sürüyor. 
7) Güney Afrika’da yaşanan sorunlar ve son olarak ülke merkez bankasının kamulaştıracağı yönündeki haberler hem yerel para biriminin hem de Türk Lirası gibi diğer gelişmekte olan ülke para birimlerinin dolar karşısında yaşadığı değer kayıplarını hızlandırıcı etkide bulunmakta. 
 
Son durumdaki resim kabaca bu şekilde özetlenebilir. Burada alt alta yazılanlar fiyatlamalara büyük ölçüde yansımış durumda. Ekonomi takvimine göre ayın geri kalanında 20 Temmuz Perşembe Avrupa Merkez Bankası toplantısı, 21 Temmuz Cuma Fitch Türkiye Kredi Notu Güncellemesi, 26 Temmuz Çarşamba Fed toplantısı ve 27 Temmuz Cuma Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası toplantısı ön planda olacak. Bu başlıkların her biri başlı başına ayrıca ele alınması gerektiği için bunlara ilişkin detayları sonraki haftalara bırakalım. Ancak, 20 – 27 Temmuz aralığının küresel piyasalar açısından oldukça kritik bir viraj olacağını söyleyelim. 
 
BİST-100’DE NE BEKLEMELİ?
 
 

Borsa İstanbul’da sene başından bu yana oluşan yukarı yönlü trend genel olarak korunmaya devam ediyor. Endeks Mayıs sonu ile Haziran ayı başlarında ağırlıklı olarak 96.900 – 99.300 aralığındaki yaklaşık 2400 puanlık bant aralığında dalgalanmıştı. Teknik olarak, bu kanalın kırılması ve 100.000 psikolojik direncinin aşılması sonrasında, kırılma yönünde yaklaşık kanal boyu kadar bir hareket görülmesi bekleneceğinden 101.700 teknik hedef konumuna gelmişti. Endekste sene başından bu yana gözlenen prim ve tarihi zirve seviyelere gelinmiş olduğu olması göz önüne alındığında kısa vadede gözlenebilecek olası kâr satışları normal karşılanabilir. Bu durum ayrıca, endeksin son günlerde endeksin yurtdışı piyasalarla olan korelasyonunun ve kur tarafındaki seyre olan hassasiyetinin de bir miktar artmasına neden oldu. Olası geri çekilmelerde endeksteki yukarı yönlü eğilimin korunması açısından sene başından bu yana devam eden yükseliş trendine karşılık gelen ve psikolojik önemi olan 100.000 üzerindeki seyrin korunması kritik önem arz etmektedir. Bu senaryonun gerçekleşmesi durumunda 101.700 ve devamında radara girecek olan 103.000 seviyesi takip edilebilir. Aksi durumda, 99.300, 97.900 ve 96.900 desteklerinin sırasıyla test edileceği önemli bir düzeltmenin başladığı görülebilir. Dolayısıyla, küresel olarak lokal bazlı biriken riskler ve endeksin bulunduğu seviyeler dikkate alınarak zirvelerden gelecek düzeltmenin sertleşebilme ihtimaline karşı BIST’in taşıdığı potansiyeli takip ederken, mutlaka bir stop loss (zarar kes) stratejisine bağlı kalınması gerektiğini düşünmekteyiz. Bu anlamda 99.500 – 100.000 civarları endeks bazında stop loss için takip edilebilir. Bu destek bölgesinin kırılması durumunda kısa sürede 97 binli seviyelere kadar sürebilecek bir düşüş gözlenme olasılığı kuvvetlenecektir.

Dolar/TL’DE NE BEKLEMELİ?

Yukarıda günlük bazlı dolar/TL grafiği verilmiştir. Grafik üzerindeki siyah çizgiler Eylül 2016’daki diplerden (2.92 – 2.93 TL civarı), Ocak ayında görülen tarihi zirveye (3.94) çizilen Fibonacci düzelme seviyelerini göstermektedir. Fibonacci’ye göre % 38.2 seviyesine karşılık gelen 3.55 TL oldukça önemli bir seviye. Sene başından beri kurun bu seviyeye yaklaştığı veya altına geçtiği dönemlerde dolara olan talebin arttığı görülüyor. Haziran ayında kurun ağırlıklı olarak 3.50 – 3.55 aralığındaki 5 kuruşluk bantta dalgalandığı görüldü. Ayrıca, fiyat kısmında haziran ayında gözlenen dibin nisan ayında gözlenen dipten daha aşağıda olmasına karşın; aşırı alım – satım göstergesi olan RSI’daki diplerin daha yukarı olması pozitif aykırılığa, yani teknik olarak yukarı yönlü olası harekete işaret etmekte idi. Yakın dönemde doların küresel olarak yaşadığı değer kaybına ve enflasyondaki yükseliş trendinin durmuş olmasına karşın dolar/TL’nin 3.50 TL’nin altında kalıcı olamaması bu seviyeyi son derece kritik bir hâle getirdi. Devam eden jeopolitik risklere ek olarak, Fed ve ECB’ye yönelik beklentilerin bir miktar daha şahin tarafa kaymasının etkisiyle son günlerde gelişmekte olan ülke para birimlerinin dolar karşısındaki değer kayıplarının hızlandığı görülmekte. Yakın dönemde yaptığımız değerlendirmelerde; teknik dinamiklere göre dolar/TL’de 3.55 TL seviyesinin yukarı kırılması durumunda kurda hızlı bir şekilde 3.58 ve devamında 3.63 civarlarına doğru hareketlenme görülme olasılığının yüksek olduğunu belirtmekteydik. Kurda bu hafta gözlenen hareketlerin büyük ölçüde teknik bir tepki olduğunu ve TL’nin benzer ülke para birimlerine kıyasla ciddi manada negatif ayrışmasını gerektirecek çok önemli bir gelişme olmadığını düşünüyoruz. Hafta başında açıklanan enflasyonun piyasadaki genel beklentilerden iyi gelmesi ve gelecek ay yeniden tek haneli bir enflasyon görülme olasılığının iyiden iyiye artması nedeniyle, kurda gözlenen yukarı yönlü hızlı hareketlerin bir gerekçesi de piyasanın TCMB’yi test etmek istemesi olarak okunabilir. Dolayısıyla, ekstra bir gelişme olmadıkça ve piyasanın enflasyondaki iyileşmeye karşın TCMB’nin sıkı duruşundan taviz vermeyeceğine ikna olmadığı müddetçe kurun 3.55 – 3.65 bandında kalması beklenebilir. 3.65’in aşılmasında 3.70 – 3.73 aralığı da yine benzer şekilde hızlı bir biçimde test edilebilir. Mevcut jeopolitik gerginlikleri ve önemli merkez bankalarına ilişkin beklentileri dikkate aldığımızda dolar/TL’nin orta – uzun vadeli seyri açısından aşağıdan ziyade yukarı yönlü risklerin bir miktar daha ağır bastığını düşünmekteyiz. Bundan dolayı da olası gerilemelerde 3.50 – 3.55 TL aralığın hâlen en kritik destek bölgesi olarak izlenmeye devam edileceğini ve 3.50 TL aşağısında kalıcı olunmasının giderek güçleştiğini düşünmekteyiz.