Eral Karayazıcı Yazarın Tüm Yazıları

Türkiye faizi nasıl düşürür ?

6dk okuma

Terör saldırıları ve tehditlerinin sürdüğü bir dönem yaşıyor, yerli yabancı can kayıpları vermeye devam ediyoruz. Türkiye’nin bir an önce bu karanlığı aydınlığa dönüştürmesini dileyerek bugün pusulada güncel finans gündemine ilişkin görüşlerimi paylaşmak istiyorum.

Haberin Devamı

Hem döviz, borsa ve altına yönelik beklentilerimi aktaracağım hem de ekonomi dünyasının değişmeyen tartışma konusu olan faiz meselesini masaya yatıracağım.

TCMB 24 Mart’ta ne yapabilir ?

Konu Merkez Bankası perşembe günü faizi düşürebilir mi sorusundan daha derin aslında.  22.11.2015 tarihli pusula ile bu konuyu ilk gündeme getirenlerden biri olmuş, pek çok ekonomist FED faiz arttırınca tsunami yaşanacak korkusu taşırken TCMB ‘nin 2016 içinde faizleri düşürebilecek dış iklimi bulmasını beklediğimi paylaşmıştım.    

http://bigpara.hurriyet.com.tr/bigpara-uzmanlari/eral-karayazici/dusen-yildiz-yeniden-parlayacak_ID985525/

Evet 2016 yılında küresel iklimde rüzgar gelişen ülkeler lehine esiyor ve hafta içinde FED de bu havayı pekiştiren adımlar attı. Bu bakıma Türkiye’nin çok doğru tasarlanan sadeleştirme politikasını başlatması için elverişli şartlar filizleniyor.  

Ancak kocaman bir sorun var ve bu yolculuğa çıkarken mutlaka piyasa aktörlerinin fren sisteminde bir problem olmadığına ikna edilmesi gerekiyor. 

Haberin Devamı

Piyasa aktörleri deyip geçmeyin. Onları bir müşteri gibi düşünün. Globalleşmenin bir sonucu olarak kaynak sahipleri & fon yöneticileri ellerindeki parayı dilediği yere yatırma imkanına sahip. 

Türkiye olarak düşük tasarruf oranı ve sorun olmaktan çıksa da halen yüksek olan cari açık nedeniyle çarkların dönebilmesi için kaynak girişine gereksinimimiz devam ediyor. 

Lokal tasarruf sahipleri de varlıklarını Türkiye’ye park etmek zorunda değil. Güncel koşullar pekala farklı ülkelere de yatırım yapılmasına olanak sağlıyor. Uçakla 24 saatte gidebildiğiniz Y.Zelanda’ya paranız tek tuşla 1 saniyede ulaşabiliyor.

Meseleye bu perspektif ile bakarak “ Türkiye faiz indirme olanağı bulduğunda bunu hızla uygular ama yarın şartlar faiz arttırmasını gerektiğinde asla arttıramaz “ ön yargısını kırmamız gerekiyor. 

Bu güçlü kuşku risk primi adı ile Türkiye’nin borçlanma maliyetlerinin görece daha yüksek seyretmesine neden oluyor. 

Gerek şirketler gerek hane halkı gerek ise kamu borçları çevirirken 1-2 puan kadar yüksek faiz ödemek zorunda kalıyor.  

Elbette Türkiye’ye ödünç para verenler için risk priminin tek kaynağı bu güçlü kuşku değil. Ancak virajlı yolda Türkiye’nin frene basma kabiliyeti kısıtlı önyargısı, risk primimiz içinde hafife alınmayacak paya sahip.  

Haberin Devamı

Basit bir bakkal hesabı ile Türkiye’de borç sahipleri aleyhine senelik 9 milyar doları bulabilecek bu yükün yumuşatılması hatta ortadan kaldırılması mümkün. Peki nasıl ?

Türkiye Yine Başarabilir

Türkiye “ Dış şartlar ülkemizde faiz arttırılmasını gerektirdiğinde yani Türkiye'ye benzer ülkeler faiz artırımına gittiğinde dünyada bu işin rayici yükseldi demektir. Tabi ki TCMB’ de faiz artırımına gidebilir. Türkiye faiz indirir ama arttırmaya gelince bunu yapamaz yaklaşımı doğru değildir. Şu anki dış şartlar TCMB 'nin kademeli faiz indirimlerine ve sadeleştirme politikasını uygulamaya başlamasına imkan sağlamaktadır“ der  ve piyasayı gerektiğinde gerçekten faiz arttırabileceğine ikna edebilirse inanın çok şey değişir. 

Hep söylerim maharet kurda artışa neden olmadan faizi indirebilmektir. Aksi takdirde yükselen kur kanalı ile yeniden enflasyon artar ve bu silah geri teper.

Haberin Devamı

Türkiye üzerine yapışan geri vitesi olmayan araba yaftasından kurtulmayı başarırsa TCMB dövizde artışa neden olmadan önümüzdeki 18 ay içinde fiili faizi ( ortalama fonlama maliyeti ) 1 değil 2 puan bile düşürebilir, kredi faizlerinin yüksek olmasında etkili olan koridor üst bandı pekala ortadan kalkabilir. Dolar bazı borçlanma maliyetleri 1 puan kadar gerileyebilir. 

Haberin Devamı

2015 Türkiye’de faiz tartışmasının ilk kez yaşandığı bir dönem olmadı. 2003-2006 perdesinde de Türkiye geleneksel iktisatçıları şaşırtan bir hızla faizleri indirmiş ( hem de FED faiz arttırırken ) ne kur ne enflasyonda bir yükseliş yaşanmamıştı.

Haberin Devamı

O günler ile bugünleri birbirinden ayıran en önemli lokal farklılık Türkiye’nin gerektiğinde faiz arttırma kabiliyetinin olup olmadığına ilişkin tartışmadır. Bugün meseleye tek boyutla bakmaz sorunun kaynağına da inersek Türkiye yeniden başarabilir.   

Bu sorun çözülmez kuşkular, önyargılar dağılmazsa TCMB’de yeni dönemde kim görev alırsa alsın faiz konusu hep Türkiye'nin yumuşak karnı olarak anılmaya devam edecektir. 

Bu nedenle esas olan TCMB ‘nin ne oranda hangi zamanlama ile ne kadar faiz indirdiği değil hangi sunumla ve ne düzeyde piyasalar ikna edilerek bunun gerçekleştirilebildiğidir.

Perşembe günü TCMB gecelik üst bantta 0,25 puanlık bir indirime gidebilir ve sadeleştirme politikasının dış iklim izlenerek sürdürüleceği mesajını verebilir. 

Türkiye’nin çıkarı sermaye girişinin hızlandırılmasındadır. Bu konuda maksimum yolun alınabilmesi için sadeleştirme pozitif bir beklenti olarak tahvil piyasası alıcılarına sunulabilmeli, önyargılar giderildikten sonra da beklenti hemen tüketilmeden zamana yayılarak bundan yararlanma yoluna gidilmelidir.

Piyasalar

Gelişen ülke borsalarının ve petrolün değer kazanmaya devam ettiği doların dünya genelinde gerilediği bir haftayı daha geride bıraktık.

Petrol üreticileri 17 Nisan’da bir araya gelerek arzı kontrol altına almaya yönelik kararlar almayı planlıyorlar. Ufuktaki bu pozitif beklenti de petrol fiyatlarının yükselmesini sağlıyor. 

Hafta içinde FED’in faiz artırımlarında olağan bir hızla ilerlemek için diplomatik bir dil ile dünyanın toparlanmasını bekleyeceğini açıklaması gelişen ülkeler lehine esen rüzgarın daha da güç kazanmasına yardımcı oldu. 

ABD Merkez Bankasının ekonomik tahminleri güncelleyeceği ve başkanın basın konferansı gerçekleştireceği ilk toplantı 15 Haziran’da yapılacak.   

Öncesinde 27 Nisan’da da bir toplantı var ama bunda tahmin güncelleme ve basın konferansı olmayacağı için piyasalar haziran toplantısı yaklaşana kadar FED faktörünü geri planda bırakmaya aday görünüyor. 

Bu iki parçayı birleştirince 17 Nisan’da Doha’dan petrol arzı kontrol altına alındı üreticiler anlaştı müjdesi gelene kadar piyasaların önünde elverişli bir parkur var.   

Bu bakıma Türkiye’nin şu ana kadar hisse tarafında güçlü döviz cephesinde ölçülü yararlandığı pozitif dış iklimin önümüzdeki 4 hafta boyunca sürmesi mümkün.

Döviz & Altın Cephesi

ABD doları 17 Nisan öncesi perdede ( önümüzdeki 4 hafta ) gerek gelişmiş gerek gelişen ülkelerde değer kaybetmeyi sürdürebilir. 

Ancak 17 Nisan sonrasında rüzgar geçici de olsa yön değiştirebilir ve doların en azından hissedilir bir tepki yükselişine imza attığına şahit olabiliriz. 

Bu bakıma nisan ortasına kadar olan kesitte dolar gelişmiş ülke paralarına karşı % 2,5 ( DXY 92,5 ) gelişen ülke paralarına karşı % 4-5 kadar daha değer kaybına uğrarsa alım yönünde pozisyonlar için çekici hale gelebilir.

EURUSD özeline 1,16 civarına denk gelen bu yönde bir fiyatlama euro’dan dolara geçiş içinde değerlendirilebilecek bir fırsat olmaya aday görünüyor.   

Dolar Türkiye’de hangi seviyeye kadar düşebilir, nereye düşerse alınır herkesin yanıt aradığı bir soru bunun farkındayım.

Ancak TL ayrışır mı, ayrışırsa ne yönde ve ne kadar ayrışır sorularına yanıt üretmek inanın çok güç.

Bu nedenle dış iklim öngördüğüm şekilde gelişir ve Türk Lirası ayrışma yaşamazsa USDTRL’nin nisan ayının ilk yarısı içinde 2,75 civarına gerilemesi mümkün demekle yetineceğim. 

Altın ve gümüş için görüşlerim geçerliliğini koruyor. Gram altın 119 TL üzeri kolay değil . 111 TL riski ( 103 TL ‘de imkansız değil ) varlığını koruyor.

Aralıkta 1,27 TL gören gram gümüş şubat içinde 1,50 TL ‘yi test ederek 2 ay içinde % 18 yükseliş kaydetmişti. Geçen haftayı 1,46 TL ile tamamladı. Bu cephede de bir düzeltme riski baskın ve 1,4850 TL üzeri kolay değil. 

Özetle cari fiyatları ile altın & gümüş ikilisinin yeterince çekici & güvenli olmadığı görüşündeyim.

Borsa İstanbul

2015 ikinci yarısı boyunca okurlara gelişen ülke borsalarının gelişmişlerden hayli ucuz kaldığını, Borsa İstanbul’un da gelişenler içinde ucuz olduğunu bu nedenle var olan içsel olumsuzlukların fiyatlara girdiğini düşündüğümü ve endekste aşırı ucuz fiyatlar içeren 70.000 puanın altına sarkma beklemediğimi ısrarla paylaşmıştım. 

Bu işi bırak, nöbetçi iyimser, hayalperest benzeri yakıştırmalara ve yağmur gibi süren negatif haber akışına rağmen görüşümü değiştirmedim.  

Eleştiren okurları anlamak güç değil. Duyguları olan gören işiten herkesin kaygı duymakta karamsar olmakta son derece haklı olduğu bir dönemi halen yaşıyoruz. 

Ancak piyasalara yönelik tahmin oluşturup, görüş verirken duygusal bakmak yanıltıcı olabiliyor. Türkiye piyasalarına bu ülkede yaşayan bir Türk gibi bakmak yerine dışarıdan bir gözle bir yabancı gibi bakmamız daha doğru.   

Aşırı iskonto varsa ve sürecin ekonomik bir krize dönüşmesi beklenmiyorsa sabırlı olmak gerekiyor. Rallilerin ortak özelliği beklenmedik zamanlarda ve hızla gerçekleşmesidir.  

5 haftada % 20 değer kazanarak 83.000 puana ulaşan Borsa İstanbul artık gelişenler içinde özel bir iskontoya sahip değil. Gelişen ülke borsalarının gelişmiş ülke borsalarına kıyasla sahip olduğu iskonto da görece azaldı.  

2016 özelinde Borsa İstanbul’un potansiyel getiri & risk karnesi ile Avrupa borsaları kıyaslandığında artık Türkiye lehine heyecan verici bir avantaj kalmadı.

Hisse senedi yatırımları adına gerek Alman DAX endeksi gerek ise Fransız CAC endeksi pekala  BIST’e alternatif olabilecek seçenekler konumunda ve her ikisinde de önümüzdeki 3-6 ay içinde % 10-12 getiri sağlanması mümkün.

O zaman BIST’den kaçalım mı ?

Henüz bir aşırılaşma adresine ulaşıldığından veya patinaj yaşandığından söz edemeyiz. 1-2 hafta 81 – 84.5 bandı içinde hisse bazı hareketlerin güç kazandığı bir perde vizyona girebilir.

Hisse senedi yatırımlarında endeksin yatay seyrettiği ancak hisse bazında keskin hareketlerin yaşandığı dönemler vardır, endeks düşmesin yeter dedirten. Mart ayının ikinci yarısı bu formatta bir eğilime sahne olabilir.

17 Nisan arifesinde de 2016 ilk yarı için bir aşırılaşma adresi olarak gördüğüm 88.000 puan civarı test edilebilir. Ancak var olan lokal şartlar yumuşamadıkça ötesi benim için sürpriz olur.
Haftaya buluşmak dileği ile...

Pusula Abone Kaydı ve Günlük Değerlendirmeler   

Pusula yayınlandığında haberdar olmak ve ücretsiz olarak tüm posta pusula gönderilerine yayınlandığı anda ulaşmak için aşağıdaki linke tıklayarak e-mail adresinizi girmeniz yeterli.

http://optin.sndlp.com/HAi/g78/d4852960

Pazartesi dışında hafta içi her gün saat 17:45’de Kanal B’de piyasaları değerlendiriyor, genel stratejiye yönelik görüşlerimi pazar günleri 23:00’de BIG PARA ‘da yayınlanan köşe yazım pusula ile okurlara aktarırken, haber akışına bağlı anlık tespitlerimi ve strateji güncellemelerimi twitter adresimde ( @eralkarayazici ) paylaşıyorum.